Özbekistan istiklalinin 31. yılını kutluyor
Özbekistan, istiklalinin 31. yılını idrak edildiği, aynı şekilde bu yıl Özbek-Türk diplomatik münasebetlerinin 30. yılına girdiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Bu anlamlı dönemde iki ülke ilişkilerini değerlendirmek için sorularımızı yönelttiğimiz Özbekistan Ankara Büyükelçisi Alişer Agzamhodjayev, “Kan kardeşimiz, dildaş ve dindaşımız, sınamalı günlerde omuzdaş, reformlar sürecinde ayaktaş, stratejik yoldaş ve ebedi arkadaşımız Türkiye hep var olsun, kardeşliğimize göz değmesin!” dedi.
Gelişen Türkiye Özbekistan ilişkileri özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği son ziyaret ve yapılan anlaşmalar ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
29-30 Mart 2022 tarihlerinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Özbekistan’a bir resmî ziyaret düzenlediler. Dört yıllık aradan sonra Ata Vatan, Özbekistan’a ziyareti kapsamında Türkiye Cumhurbakanı’nın ilk durağı, Özbekistan’ın 30. bağımsızlık yılı için özel yapılan Bağımsızlık Anıtı oldu. Bu bizim için çok önemlidir. Çünkü Cumhurbaşkanımız Şevket Mirziyoyev’in deyimiyle “Milli devletimizin simgesi olan Emir Temur türbesinin mavi kubbesi, yıldızları gözleyen Uluğ Bey’in rasathanesi, dünya bilim ve medeniyetine paha biçilmez katkılar sağlayan büyük düşünürlerin en nadide bilimsel eserlerini yansıtan Bağımsızlık Anıtı, vatanımız, yiğit ve cesur, barışsever ve çalışkan, kahraman halkımızın onuruna büyük bir abide olarak dikilmiştir”. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın mezkûr Anıt’ı ziyaret eden ilk üst düzey misafir olduğu özellikle vurgulanmalı. Türk liderinin ziyareti sırasında ilk kez düzenlenen bu tür tören, ülkeye gelecek üst düzey heyetlerin ziyareti sırasında artık bir gelenek hâline gelmiştir.
Söz konusu Anıtta milattan önceki dönemden itibaren Özbekistan topraklarında kurulan devletlerin yanı sıra İbni Sina’dan El-Harezmi’ye, El-Biruni’den Ali Şir Nevai ve Uluğ Bey’e büyük bilim adamları yansıtılmıştır. Rölyeflerde ülke tarihindeki iki büyük uyanış dönemi, Birinci (9-12. yüzyıllar) ve İkinci (14-15. yüzyıllar) Rönesans dönemlerine özel vurgu yapılıyor. Semerkant’taki Registan Külliyesi, Buhara’daki İsmail Samani Türbesi ve Kelan Camii, Tirmiz Arkeoloji Müzesi Anıt’taki motiflerin başlıcalarıdır. Tarihin akışını sağdan sola doğru şekilde yansıtan Anıt’ın son levhasında Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in girişimleriyle başlatılan “Üçüncü Rönesans” vizyonuna işaret ediliyor. Burada Sayın Mirziyoyev’in göreve gelmesiyle hedeflediği devlet yönetimi ve yargı sisteminin modernizasyonu, ekonominin liberalleştirilmesi, dış politika ve sosyal sektördeki reformları içeren kalkınma stratejisi beş ana başlık halinde işlenmiş bulunuyor. Bu arada, bugünlerde Bağımsızlığının 31. yılını idrak ettiğimiz Özbekistan’ın özel günüyle ilgili şölen ve etkinlikler de 2021’den itibaren bu Anıt’ın bulunduğu Yeni Özbekistan Parkı’nda yapılıyor.
Gelelim Sn. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Özbekistan ziyaretlerine. Bağımsızlık Anıtı’na ziyaret sonrası Cumhurbaşkanları Kök Saray Köşkü’ne intikal ettiler. Burada Türkiye Cumhurbaşkanı’nı resmî karşılama töreni sonrası Cumhurbaşkanları önce baş başa, ardından da heyetler arası görüşme yaptılar. Liderler, Türkiye ve Özbekistan arasındaki karşılıklı saygı, dostluk ve güvene dayalı çok yönlü işbirliğinin daha da geliştirilmesi ve güçlendirilmesi konusunda mutabık kaldılar. Türkiye ve Özbekistan Liderleri arasındaki görüşmelerin gündeminde ikili dostluk ve stratejik ortaklık ilişkilerinin daha da geliştirilmesi ve güçlendirilmesi, ülkelerimiz arasındaki çok yönlü işbirliğinin genişletilmesi konuları yer aldı. Taraflar, uluslararası ve bölgesel siyasetin güncel konuları hakkında da görüş alışverişinde bulundular. Zirvede alınan en önemli kararların başında ilişkileri yeni bir düzeye, kapsamlı stratejik ortaklık aşamasına taşınması oldu kanaatindeyim. Bu arada tabi ki çeşitli alanlarda 10 adet yeni anlaşma da imzalandı.
Türk yatırımcıların ülkedeki yatırımları ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın bu yıl Özbekistan’a yaptığı ziyaret kapsamında ikili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine dönük birtakım önemli kararlar alındı. Son ziyarette imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşması’nın ikili ekonomik işbirliğini derinleştirme ve ticareti çeşitlendirmedeki önemi özellikle vurgulanmalı. Ziyaret çerçevesindeki üst düzey toplantılarda iki ülke arasında özellikle ekonomik ve ticari alanda ilişkilerin geliştirilmesi için kurulan işbirliği mekanizmalarının çalışmalarının düzenli olarak sürdürülmesinin; 28 Haziran 2021 tarihinde Taşkent’te gerçekleştirilen Türkiye-Özbekistan Karma Ekonomik Komisyonu Altıncı Dönem Toplantısında alınan kararların titizlikle uygulanmasının önemi vurgulanmıştır. Taraflar; Karma Ekonomik Komisyon’un çalışmalarını geliştirme ve etkinliğini artırma amaçlı ulaştırma, enerji, inşaat, tarım, bilgi teknolojisi ve inovasyon, eğitim, sağlık, turizm ve kültür konularında ihtiyaç halinde ayrı alt komitelerin kurulmasında mutabık kalmışlardır. Devlet Başkanları; ikili ilişkilerde özel sektör temaslarının önemine vurgu yaparak, Türk-Özbek iş forumunun her yıl düzenli olarak tertiplenmesi hususunda anlaşmışlar, ayrıca karşılıklı ticareti güçlendirme amacıyla sektörel işbirliğinin artırılmasına yönelik faaliyetlerin teşvik edilmesi konusunda fikir birliğine varmışlardır.
Aslına bakarsanız 2016 yılında ikili ticaret hacmimiz 1,1 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmişken 2021’in sonunda bu rakam üç katını aşarak 3,6 milyar dolara ulaşmıştır. Son yıllarda Özbekistan’daki Türk yatırımcıların payı da önemli ölçüde artmıştır. 2016 yılında Özbekistan’daki Türk yatırımları 16,6 milyon dolar iken 2021’de de 2016’ya göre 70 kat artarak 1,2 milyar doları bulmuştur. Bu rakamlar, Özbekistan’da yabancı yatırımcılar için yaratılan koşulların her geçen yıl geliştiğini ve Türk yatırımcıların Özbekistan’a yatırım yapma konusundaki güveninin artığını doğrulamaktadır. Ekonomi alanındaki işbirliğimizle ilgili bir başka açık örnek de Özbekistan’daki Türk sermayeli ortak ve yabancı işletmelerin sayısıdır. 2016 yılında Türk sermayeli işletme sayısı 393 iken 1 Mayıs 2022 itibariyle bu rakam bin 961’e ulaşmıştır. Böylece son beş yılda Özbekistan’daki Türk sermayeli işletme sayısı 5 kat artmıştır. Özbekistan’da aynı dönemde 1,8 milyar dolarlık Türk yatırımlarının katılımıyla ekonominin tüm sektörlerini kapsayan 218 proje hayata geçirilmiştir. İkili ekonomik ilişkilerimizde özellikle enerji, tekstil, tarım, inşaat ve inşaat malzemeleri, deri-ayakkabı ve ilaç sektörlerindeki işbirlikleri başta gelmektedir. Öte yandan ticarî ve ekonomik işbirliğini genişletmek için ek fırsatlar yaratmaya dönük çalışmalar hız kesmeden devam etmektedir. Bu amaçlar doğrultusunda son 5 yılda ticari ve ekonomik konularda 3 Karma Ekonomik Komisyon toplantısı ve 12 Özbek-Türk iş forumu düzenlenmiştir. Bir de sizinle son sıcak bilgileri paylaşayım. Özbekistan İstatistik Kurumunun 2022 yılının birinci yarısına dönük değerlendirmelerine göre bu süre içinde 183 yeni Türk sermayeli şirket kurulmuştur. Böylece toplam 2032 katılımlı şirketle Türk kardeşlerimiz ikinci sıraya yükselmiştir.
Kültürel bağların ilişkilere yansımaları özellikle Haziran ayında yapılan Lazgi festivaliyle ilgili değerlendirme alabilir miyiz?
Evet, çok doğru değindiğiniz gibi son yıllarda Türkiye’de Özbekistan kültürünü tanıtmaya dönük belli başlı çalışmalar yapmaktayız. Türk sinemacılarla ortaklaşa çekilen “Mendirman Jaloliddin” dizisi, Harezm Bölgesel Müzikal Dram Tiyatrosu’nun Nisan 2019’da Türkiye’de düzenlediği performans ve gösteriler, Kaşkadarya Devlet Tiyatrosu’nun sahnelendiği Deli isimli eserin Uluslararası Maltepe Tiyatro Festivalinde en iyi oyun ödülüne layık bulunduğu bu alandaki başarılarımızın başlıcalarıdır. Geçen sene Aralık ayında Ankara ve İstanbul’da yapılan Özbekistan Kültür Günleri vatandaşlarımızın yanında Türk kardeşlerimizin de ilgi odağı olmuştur. Bir diğer etkinliğimiz de İstanbul’da gerçekleştirilen Korkut Ata Film Festivali kapsamındaki Özbekistan Özel Günü’ydü. Sizin de bahsettiğiniz gibi geçen Haziran ayında İstanbul ve Bursa şehirlerinde Özbekistan Kültür ve Sanatı Geliştirme Vakfıyla iş birliğinde ‘Ruhun ve Aşkın Bir Dansı Olarak LAZGİ’ konulu gösteriler Türk izleyicilerin ilgisine sunuldu. Burada özellikle Lazgi hakkında durmak istiyorum. 12 Aralık 2019’da UNESCO; Harezm yöresinin eski geleneksel dansı sayılan Lazgi’yi İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesine dâhil etti. Lazgi dansı; Harezm tarihinin, kültürünün, ulusal karakterinin ve yaşam biçiminin zengin özelliklerini yansıtmaktadır. Lazgi’nin tarihi 3 bin yıl öncesine dayanıyor. Lazgi dansı Harezm’de binlerce yıldır varlığını sürdürmektedir. Lazgi’nin tarihi büyülü ve ilginç efsanelerle doludur. Harezm’de doğan Lazgi; insani erdemlerin, sevginin ve mutluluğun seslerini hareket yoluyla anlatır. Bugün Lazgi, Özbekistan’ın tüm bölgelerinde yaygın olup, günbegün gelişmekte ve kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır.
Dergimizin yayımlandığı bu günlerde Özbekistan, istiklalinin 31. yılını idrak etmektedir, aynı şekilde bu yıl Özbek-Türk diplomatik münasebetlerinin 30. kuruluş yılıdır. Öncelikle bu seneler dolayısıyla sizleri kutlamak isteriz. Bu yıldönümleriyle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Türkiye söz konusu olduğunda Özbekistan’da her zaman büyük şükran ve minnetle anılan bir gerçek var: Özbekistan uluslararası ilişkiler dünyasına adım atarken, “hoş geldin” diye karşılayan ilk devlet kardeş Türkiye olmuştur; yani ülkemizin bağımsızlığını ilk tanıyan ülkedir, Türkiye. Dolayısıyla bugün idrak ettiğimiz Özbekistan bağımsızlığının 31. yılının güzelliğinde çok değerli Türk kardeşlerimizin de katkıları ve destekleri vardır. 4 Mart 1992’de ülkelerimiz arasında diplomatik ilişkilerin tesisiyle ikili dayanışma ve işbirliklerimizde daha çok fırsatlar meydana gelmiştir. bununla beraber tarihi kayıtlara bakıldığında Maveraünnehir ve Anadolu arasındaki ilişkilerin otuz yılla sınırlı olmadığı açıkça görülmektedir. Bugün binlerce kilometre uzakta kalan iki kardeş halkların bir zamanlar aynı beşikte büyüdüğü bir gerçektir. Türkiye devlet arşivlerinde korunan Osmanlı Devleti ile ülkemiz topraklarında kurulan hanlıklar arasındaki düzenli diplomatik yazışmalar, elçilik heyetlerinin değişimi, Anadolu’ya gelen Özbeklerle ilgili en az 500 tarihi belge, bu konudaki ilişkilerimizin derinliğini açıkça göstermektedir. Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren Özbek tekkeleri bir anlamda Özbekistan’ın Anadolu’daki ilk konsoloslukları olduğunu söylemek abartı olmaz. Türkiye’de yeni bir yönetim sisteminin kurulduğu 1920’ler de diplomatik değişimlerimize sahne oldu. Yaklaşık 100 yıl önce Buhara Cumhuriyeti’nden gelen ve Mustafa Kemal Atatürk’e Kurtuluş Savaşı’nda zafer dileyen ayrıca kendisine değerli manevi hediyeler veren Özbek heyetiyle ilgili bilgiler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin arşiv belgelerinde yer almıştır. Ayrıca bu dönemde Türkiye’ye Moskova aracılığıyla gönderilen para ve silah yardımlarının, gerçekte Buhara Emirlik hazinesi olduğu da bir gerçektir. Bu arada, 1921 yılında kabul edilen ve her Türk vatandaşı tarafından büyük bir gururla söylenen İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy, Buharalı Özbek bir kadının oğludur. Bu düşüncelerle Özbekistan ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerinin kurulmasının 30. yıl dönümü vesilesiyle tüm Türk halkını içtenlikle tebrik ediyorum! Ülkelerimiz arasındaki dostane ve kardeşçe ilişkiler dünyanın sonuna kadar var olsun! Bayraklarımız açık göklerde hep dalgalansın! Kan kardeşimiz, dildaş ve dindaşımız, sınamalı günlerde omuzdaş, reformlar sürecinde ayaktaş, stratejik yoldaş ve ebedi arkadaşımız Türkiye hep var olsun, kardeşliğimize göz değmesin!EYLÜL2022