Türkiye-Rusya ilişkilerinde dünden sonra
Türkiye-Rusya ilişkilerinde uçak olayından sonra barışma sağlanmış olsa da sular bir türlü durulmuyor. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve üst düzey bürokratlar seviyesinde birçok kez bir araya gelinmesine rağmen, ilişkilerin kriz öncesi düzeye getirilmesi anlamında ciddi bir mesafe alınmış değil.
Domates başta olmak üzere tarım ürünlerine Rusya’nın koyduğu yasak, Türkiye’nin kısasa kısas anlayışı ile buğday ve ayçiçek yağına getirdiği vergi yaptırımı, Türkiye için ilişkilerin can damarı olan turizmde Demokles’in kılıcı gibi sallanan “charter” tehdidi, şimdilerde tarım ürünlerinin ana kalemi olan portakal için dillendirilmekte.
Basına en çok yansıyan konular olduğu için Türk kamuoyu, domates, portakal, buğday yaptırımlarını Rusya ile ilgili en büyük sorunmuş gibi algılıyor. Fakat tüm sektörleri en derinden etkileyen sorun, Rusya Federasyonu’nda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çalışma yasağı ve özellikle Türk inşaat şirketlerine uygulanan katı ambargodur.
Rusya pazarındaki birçok Türk malı, Türk girişimciler ve Rusya’daki Türk şirketleri tarafından pazarlanmakta. Meyve sebze, tekstil ürünleri, inşaat malzemeleri ve birçok ham maddenin büyük bir bölümünün ticareti yine Rusya’da yerleşik Türk şirketleri ve mümessillikler tarafından yürütülüyor. Aynı zamanda Rusya’da yerleşik inşaat şirketlerinin üst düzey yöneticileri, teknik ve mühendislik ekipleri de bu çalışma izinleriyle Rusya’da çalışabiliyorlar.
Bu şirketlerin, dolayısıyla Rusya’daki Türk ekonomik varlığının geleceği T.C. vatandaşlarına konulan çalışma yasaklarından dolayı risk altında. Çalışma izinlerinin bitiş tarihi uçak krizinin hemen ardına denk gelen birçok iş sahibi ve profesyonel Rusya’yı terk etmek zorunda kaldı. Sayıca daha az olsa da uluslararası şirketlerde çalışan Türk profesyoneller de bu süreçten mağdur olanlar arasında. Aralarında otel zinciri, uluslararası tüketim malları zincirleri de bulunan şirketlerde üst düzey yönetici olarak çalışan Türkler, işlerini bırakmak veya başka ülkelere transfer olmak zorunda kalıyorlar.
Bu şirketler ve kadroları Rusya pazarı bilgisi, müşteri ilişkileri, lojistik altyapısı ve daha birçok konuda uzun yılların emeğiyle oluşmuş büyük bir bilgi dağarcığına da sahipler. Çalışma izni yüzünden işini bırakan her vatandaşımız ile bu bilgi dağarcığı da parça parça küçülüyor.
Rusya’da girişimci, iş adamı veya profesyonel olarak çalışan T.C. vatandaşları faaliyetlerini sürdürebilmek ve hatta sadece Rusya’da kalabilmek adına büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletme sahipleri ve çalışanları için bıçak kemiğe dayanmış vaziyette. Türkiye’nin Rusya ile olan ticaretinde önemli rol oynayan bu insanların Rusya’da rahatça faaliyet gösterebilmesi Türkiye için hayati önem taşıyor. Domates, buğday, portakal, turizm veya çalışma izinleri gibi yasakların kaldırılması ve ticaretin eski haline dönmesi görece daha kolay çözülebilecek bir problem. Fakat ilişkilerin bu hale gelmesine sebep olan ilk kıvılcım Suriye’de yaşandı. Bu bakımdan, ilişkilerin normale dönebilmesi için Türkiye ile Rusya’yı en başta anlaşmazlığa iten Suriye konusunun çözüme kavuşması gerekiyor. Son günlerde kısa aralıklarla sık sık bir araya gelen iki ülke lider ve temsilcilerinin bir an önce ilişkilerimizi uçak krizi öncesi seviyesine getirmesi için ellerinden geleni yapmalarını temenni ediyorum. Bunun yolu da Suriye meselesinin masaya yatırılıp ivedilikle iki tarafı da tatmin eden bir plan dahilinde çözüme kavuşturulmasından geçiyor.