Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı

Bulutistan CEO’su Begim Anıl Başlıgil:

“Her alanda teknolojinin sağladığı yeniliklerden faydalanmak isteyişimiz, bulut teknolojilerine ihtiyacımızı artırıyor” diyerek bulut teknolojilerinin önemine değinen Bulutistan CEO’su Begim Anıl Başlıgil, önümüzdeki dönemde verinin egemenliğinin hakim olacağını ve bu sebeple de Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalması gerektiğinin altını çizdi. Üretimi artan veriden faydalanmak, geleceğe emin adımlarla yürümek gibi alanlardaki sorularımıza cevap bulabilmek için bir araya geldiğimiz Begim Anıl Başlıgil, sektöre ve geleceğe dair önemli açıklamalarda bulundu.

Bulut teknolojileri sektörü ile ilgili genel bir değerlendirme yapmanızı istesek neler söylemek istersiniz?

Dünyanın en değerli şirketleri bulut şirketleridir. Microsoft, Amazon, Google bulut teknolojileri sunan şirketlerdir. Gelişen tüm teknoloji alanlarının ortak alanları veridir ve verilerin işlenmesi ve saklanması gibi bir zorunluk vardır. Bu zorunluluğu gerçekleştirebilmeniz için bulut teknolojilerine ihtiyacınız var. Biz aslında ABD’deki altın arama faaliyetlerine destek için kürek satıcıları gibiyiz. Herkese kürek lazım olduğu için bu firmalar bugünün dev firmaları haline geldiler. Örneğin; Levi’s o günlerde madencilere çadır yaparak başladığı işe bugün bir giyim markası olarak devam ediyor. Tekrar etmek gerekirse, biz kürek satan firmalar gibiyiz. Büyük veri merkezlerindeki sunucu ve depolama ünitelerini, şirketlere kullandıkları kadar ödedikleri modelle kiralıyoruz. Bu yolla her firmanın çok büyük yatırımlarla hayata geçirebilecekleri üniteleri biz firmaların ihtiyacı kadarına ve daha az bir bedel karşılığında sahip olmalarını sağlıyoruz.

Başlangıçta aktardığınız büyük şirketlerin pazar payları ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Son verilere göre; Amazon %34, Microsoft Azur %22, Google %9 pazar payına sahiptir. Görüleceği üzre bu üç firma dünyadaki bulut teknolojileri pazarının üçte ikisine sahiptir. Bu doğrultuda da bu firmaların piyasa değerleri çok yüksektir. Data miktarı sınır tanımaksızın büyüdüğü için bu firmalar da hızla büyüyor. Ben Microsoft firmasında çalıştığım dönemde firmanın değeri 200 milyar dolar mertebelerindeydi. Şu anda firmanın piyasa değeri 2.6 trilyon dolar.

Bu alanın hızla büyümesine bakarak, tüm üretim alanından aldığı payın doğru organize edilip edilmediği ile ilgili düşüncenizi alabilir miyiz?

Verimliliği artıran bir hizmet olduğu için aldığı payın doğru olduğunu düşünüyorum. Gelişime bakarak her firmanın kurması gereken ağı düşündüğünüzde, atıl büyük yatırımlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdı. Ancak bugün firmaların kullandığı kadar ödeme yaptığı sistemle bu atıl kalacak teknoloji yatırımlarından kurtulduğunu söyleyebiliriz. Bu durum firmalara önemli bir kazanç sağlamaktadırlar. Veri üretim hızı arttığı için, firmaların bu hıza karşılık kaçınılmaz bir şekilde yatırım yapması gerektiği için ortaya bulut teknolojileri yatırımları çıktı ve bu çerçevede de bulut teknolojileri sektörü hızla gelişmeye devam ediyor. Buradan hareketle, bizlerin bir bakıma verimlilik firmaları olduğu da söylenilebilir.

Türkiye’de durum nasıl, sektörün Türkiye resmini çizmenizi istesek neler söylemek istersiniz?

Türkiye’nin ilk ve lider kuruluşu olduğumuz için bizim üzerimizden de resmi çizebiliriz. Değerlendirmelere göre Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketiyiz ve hala üç haneli büyüme oranları ile yolumuza devam ediyoruz. Yaklaşık 120 çalışanımız var. Türkiye’nin ilk beş yüz şirketinden 380 tanesine hizmet veriyoruz. Totalde de binin üzerinde müşterimiz var. Türkiye dışında Azerbaycan, Kazakistan, Gürcistan, AB, Ortadoğu ve İngiltere’de hizmet veren Türk bulut şirketiyiz.

Aktarımlarınızdan yola çıkarak alanınızda ulusal başlanılsa bile uluslararası bir yola çıkmanın kaçınılmaz olduğu söyleyebilir mi?

Doğru bir noktaya temas ettiniz, kesinlikle söylenilebilir. Bu geldiğiniz noktada aktaracaklarım milliyetçi bir bakış açısıyla iki arkadaşın şirketi neden kurduğumuz sorusuna da cevap olacaktır. Microsoft’da çalışırken verinin egemenliği diye bir kavramla karşılaştım. Nasıl ki toprağınız ile ilgili egemenlik haklarınız varsa, denizleriniz ile ilgili egemenlik haklarınız varsa, verinize de sahip çıkma zorunluluğunuz var. Geleceğimiz ve çocuklarımız için bunu yapmamız lazım. Günümüzde ülkeler birbirleri ile mücadele ederken, sadece silah sistemleri ile mücadele etmiyorlar. Bugün hackerler ülkelerin enerji sistemlerine, sağlık sistemlerine, finans sistemlerine saldırarak büyük zararlar doğurabiliyorlar. Siz verinizi doğru şekilde doğru yerde işlemezseniz, verinizi kaptırırsınız ve başınıza büyük belalar açılır. Bu noktada verinin egemenliği çok önemli bir noktada. Bu nedenle Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalıdır. Türkiye’nin verisi Türk şirketler tarafından işlenmeli ve Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalıdır. Bu bizim kuruluş mottomuzdur.

Buradan yola çıkarak bu alanda yeterli firmamız var mı?

Yeterli firmamız var. Türkiye’de bulut sektörü yaklaşık 400 milyon dolar seviyelerinde bir sektördür. Türkiye’deki pazar payının %60’ı yabancı firmaların elindeyken, %40’ına ise yerli firmaların hizmet verdiğini görüyoruz. Türkiye pazarı dünya ölçeğine baktığınız zaman küçük bir pazardır. Bu pazarın büyümesi gerekiyor. Kıyaslama yapmak gerekirse Suudi Arabistan’da pazar 2.6 milyar dolar, BAE’de 2.2 milyar dolardır. Bu verilerden yola çıkarak pazarımızı yakın bir gelecekte bu seviyelere çıkarmamız gerektiğini söyleyebiliriz. Suudi Arabistan bizden altı kat fazla veri işliyorsa bunu dikkate almamız gerektiğini söylüyorum. Bizim pazarımızın bugünkü rakamların çok çok üzerinde olması gerekmektedir. Pazar paylaşımında da %70 yerli, %30 yabancı şeklinde olmalıdır. Biz de bu tabloda üç eksenli büyüme stratejisi ile yolumuza devam ediyoruz. İlk eksenimiz müşteri sayımızı artırmak, ikinci eksenimiz yeni çözümler sunmak, üçüncü eksenimiz ise yeni ülkelere açılmaktır. Kısaca; yabancı firmalar gelip burada hizmet verebiliyorlarsa otobanın çift yönlü olduğu düşünüldüğünde bizim de onlara hizmet vermemiz gerekmekte. Bu çerçevede yurtdışına ilk Azerbaycan ile açıldık.

Teknoloji konusunda ülke insanımız başarılı mı?

Uluslararası firmalarda edindiğim tecrübeler doğrultusunda onlarda olan ve bizde olmayan tek bir hususun olduğunu gördüm. Onların basit düşünüp basit konuştuklarını ve iş yaşamını da bu doğrultuda sürdürdüklerini gözlemledim. Biz de ise her şey biraz çetrefilli ve karmaşık ve bu durum bizde olup da onlarda olmayan birçok şeyin olmasına sebebiyet veriyor. Odaklanabilirsek, yapamayacak hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum. Yani insanımız her şeyi yapmaya muktedirdir.

Son söyleminizden yola çıkarak sektörün %70’ni yerli firmalar yapmalı sonucuna vardığımızı söyleyebilir miyiz?

Elbette, ancak bizim şirket olarak tek derdimiz Türkiye pazarının büyümesi değil, biz yurt dışındaki büyümeye odaklanmış durumdayız. Bu yolla da daha gelişmiş bir ülkeyi çocuklarımıza bırakmak istiyoruz. Sokaktan çok kendi evimizin önünü süpürmekle ilgileniyoruz ve bu yolla uluslararası arenada başarılı bir şirket haline dönüşürsek, Türk teknoloji şirketlerinin yurtdışında başarılı olabileceği yönünde bir algı yaratabiliriz. Bu yolla bizim nefesimiz nereye kadar yeter bilmiyorum ama açtığımız yolda diğer firmalarımızın daha ilerilere gideceği düşüncesindeyim.

Firmalar verileri ile ilgili yabancı firmalardan hizmet alırken, yerli firmalara nasıl yöneliyor?

Bu konuda regülasyonlar var. Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK), kişisel verileri saklamıyorsanız verilerinizi istediğiniz yerde saklayabileceğinizi söylüyor. Aksi ise o zaman burada saklamanız gerekliliği doğuyor. Firmalar bu doğrultuda bizim gibi firmalara müracaat edip ilgili firmadan verilerinin bizim tarafımızdan taşınmasını istiyor ve bizde taşıyıp hizmeti vermeye devam ediyoruz. Bir başka firma yükümlülüğü olmasa bile dolarla ödeme yaptığı ve bu ödemenin yerli hizmet sağlayıcıya göre çok fazla olduğundan dolayı taşımak istiyor, onu da bu nedenden dolayı taşıyoruz. Üçüncü bir istekle terzi usulü kişiye özel hizmet verdiğimiz için tercih ediliyoruz. Bu çerçevede söylenmeden teknoloji geliştirmeye devam etmek ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap vermek zorundayız. Kendimizi hep yetersiz görüp kendimizi geliştirmeye devam etmeliyiz. Ben ‘Sen yapmayacaksan kim yapacak, şimdi değilse ne zaman’ sözünü çok önemserim. Beğendiğim bir başka söz ise ‘İcraat, stratejiyi kahvaltı niyetine yer’ sözüdür. Yabancı bir kaynaktan aldığım bu söze divan edebiyatımızda da örnek verebiliriz; ‘Gökte yıldız arar nice turfa müneccim, Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzârinde’ yani ‘Birçok acemi müneccim, gökte yeni yıldızlar keşfedeyim derken gaflete dalarak yollarının üzerindeki kuyuyu görmez’. Dolayısıyla önümüzdeki işe odaklanmalıyız. OCAK2024