Ülkemizin geleceğine yatırım yapıyoruz

İnşaat, turizm, enerji ve lojistik alanlarında yatırım yapmak için 2012 yılında Kubilay Doğan tarafından kurulan KDC GRUP, Rusya, Ortadoğu, Türkmenistan’da gerçekleştirdiği projelerde elde ettiği tecrübeleri ülkemize taşıdı. Son dönemde lojistik alanında yatırım yapma kararı alan KDC GRUP Kocaeli İli, Gebze İlçesi, Pelitli bölgesinde gerçekleştireceği 2 adet toplam 65.000 metrekarelik A Plus depo yatırımı ile pandemi döneminde bu alandaki artan ihtiyacı karşılamayı hedefliyor. Yapılacak yatırım ile ilgili görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz KDC GRUP Yönetim Kurulu Başkanı Kubilay Doğan, yapılan yatırım ve sektörün geleceği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.  

Dünya’da son dönemde tedarik zincirlerinin sağlıklı bir şekilde işlemediği ile ilgili haberleri çokça işitir oluk. Bu alanda yarımım yapan biri olarak konu ile ilgili bir değerlendirme yapmanızı istesek neler söylemek istersiniz?

Dünya ölçeğinde bakıldığında son yıllarda artan üretime paralel olarak lojistik arzın büyümemesi, hatta daralması söz konusudur. Bu doğrultuda da enerji maliyetlerindeki artış nedeniyle navlun fiyatlarının da arttığını ve ekonomilerin zora girdiğini gözlemliyoruz. Ülkemizde de durum çok farklı değil. İnsanlar yaşanan fiyat artışlarını bir kenara bırakarak yoluna devam etmeye çalıştığında ise gerekli lojistik hizmetleri alamama gibi bir durumla karşılaşabiliyor. Buradan yola çıkarak depolama ve lojistik anlamında ülkemizde ciddi ihtiyaçların olduğu gözlemlenmekte. Tabii pandemi gibi bir sürecin aktardığımız ortamın meydana çıkmasında önemli bir etki sağladığını söyleyebiliriz. Yatırımcılar bu açık olmasına rağmen pandemi dolayısıyla önlerini tam olarak göremedikleri için yatırım yapma konusunda istekli olamadılar. Bu nedenle özellikle depolama konusunda İstanbul dikkate alındığında ciddi bir açık oluştu. Bu açık, merdiven altı depolarda bile fiyatların artmasına neden oldu ve ihtiyaç sahipleri bu durumu kabul etmesine rağmen yer bulmakta da zorlandılar.

İstambul’un Anadolu Yakası’nı; Tuzla, Gebze, Orhanlı, Avrupa Yakası’nı; Kıraç, Hadımköy, Arnavutköy merkezleri olarak konumlandırdığımızda depolama yatırımları konusunda yeni yatırımların hayata geçmesi gerekiyordu. Son dönemde bu çerçevede yeni yatırımların yapılmaya başlandığını görüyoruz. İstanbul ölçeğine baktığımızda depo yapılabilecek alanı bulmak oldukça güç olduğu için önceden bu konuda planlamalarını yapan, bu amaçla arsalarını alan yatırımcılar ön plana çıkıyor.

Bahsettiğiniz ihtiyaçlar İstanbul dışındaki iller için de geçerli mi?

Şehir sıkışmış durumda 16 milyonun üzerinde bir nüfus ve Türkiye’nin dış ticaret noktasında da kalbi durumunda. Hal böyle olunca yapılacak yatırımlar daha da önemli hale geliyor. Ancak diğer büyük şehirlerde de benzer ihtiyaçlar var. Dış ticaretin yoğun olduğu bölgelerde ihtiyaçlar her geçen gün artıyor. Bugün dış ticaretin çok yoğun olduğu üç bölgeyi öne çıkarabiliriz. Marmara Bölgesi, İzmir ve Mersin ülkemizin dış ticareti noktasında öne çıkmaktadır. Dolayısıyla buralarda yapılacak yatırımlar önem kazanmaktadır.

İhtiyaçların artığı bir dönemi işaret ettiniz, diğer taraftan da yatırımcının önünü göremediği bir süreçten geçtiğimizi belirttiniz. Bu noktada yatırımcının önünün açılması için gerekli çalışmaların yapılıp yapılmadığını merak ediyoruz. Konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Yatırımcı için maliyetlerin ciddi oranda arttığı bir dönemden geçiyoruz. Hem inşaat hem de finans maliyetleri oldukça yüksek. Tabi ki bu durumda yatırımcının önünün açılması gerekiyor. Yapılan yatırımlar devlet tarafından teşvik ediliyor. Hizmet alanlarında bu noktada fiyat noktasında yaptığı değerlendirmeyi fiyat kalite dengesi doğrultusunda yapmasının önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Aslında pandemi lojistiğin ne kadar önemli olduğunu gösterdi, ancak özellikle ülkemiz ölçeğinde bu önemin yeterince farkına varamayan bazı firmaların olduğunu söyleyebiliriz ve bu firmalar hala hizmetin en ucuzuna yönelmeye devam ediyorlar. Önümüzdeki dönemde bunun düzeleceği kanaatindeyim. Bunun emarelerini görmeye başladık. Lojistiğin ihmal edilemeyecek bir sektör olduğunu pandemi ile birlikte herkes görmeye başladı.

Yatırım yaparken müşteri isteklerini göz önünde bulundurmak önemli. Yatırım sürecinde konu ile ilgili çalışmalar yaptınız mı?

Müşterinin beklentiler oldukça önemli ancak karşılıklı bir uyumun olmasının daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu noktada uzun süreli kontratların önemi büyük ve minimum 10 yıllık kontratların hizmet kalitesini artıracağı kanısındayım. Bugün A sınıfı bir deponun standartları bellidir, burada önemli olan yatırım yaparken firmalarla bir araya gelip, isteklerin belirlenip, inşaatın ona göre yapılması daha sağlıklıdır. Yatırım aşamasında bu isteklere cevap vermek daha kolay. O nedenle yatırım öncesi müşterilerle el sıkışmak her iki taraf için de avantajlıdır. İyi firma hizmet aldığı firmayı da geliştirir.

Ülkemizin mevcut potansiyeli düşünüldüğünde depo kapasitesinin ne kadar artırılması gerekir?

Mevcut kapasitemizin en az  %100 oranında artırılması gerekiyor.

Depo yatırımı yapacağınız bölge ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Kocaeli İli, Gebze İlçesi, Pelitli bölgesinde yatırım yapıyoruz. Bölge İstanbul’a sınır olan bir bölge ve İstanbul’a bu alanda yatırım yapılacak en yakın yerdir. Güneyde Tem Otoyolu’na ve de kuzeyde Kuzey Marmara Otoyolu’na çok yakın bir konumdadır. Bunun yanında Osmangazi Köprüsü’ne yakınız, Dilovası ve İzmit’teki limanlara yakınız. Ulaşım ağlarına ve üreticilere yakınlığımız bizi oldukça avantajlı kılıyor. Aynı düşüncelerle ilerleyen dönemlerde Avrupa Yakası’nda da yatırım yapmayı planlıyoruz.

Yatırımın boyutları ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Gebze İlçesi, Pelitli bölgesinde ilk etapta orta büyüklükte iki depo yatırım projemiz var. Biri 38.000 metrekare diğeri ise 27.000  metrekare büyüklüğünde olacak. İlk etapta 65.000 metrekare bir depolama alanına ulaşırken hedefimiz ilerleyen dönemlerde yeni yatırımlarla 125.000 metrekare kapasiteye ulaşmaktır. İlk iki yatırımımız ile ilgili firmalarla görüşmelerimiz devam ediyor. Yapacağımız yatırımlar çerçevesinde çatıya yerleştireceğimiz güneş enerjisi panelleri ile yapının kendi elektrik ihtiyacını karşılamak istiyoruz. Dünyada enerji fiyatlarının artış gösterdiği bir dönemde bu yönelimimizin değerli olduğunu düşünüyoruz. İlk iki yatırımı 200 milyon TL’nin üzerinde bir maliyetle hayata geçireceğiz. Bu yatırımlar için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan gerekli yatırım teşviklerini aldık.

Verilen teşvikler yeterli mi?

Teşviklerin yatırımcının önünü görebilmesi ve finansman konusunda sağladığı avantajlar açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Alınan yatırım teşviklerinin sağladığı diğer birtakım vergi ve KDV muafiyetleri ile diğer imkanlar ve avantajlar yatırımcıyı oldukça rahatlatan unsurlardır.

İnşa alanındaki tecrübenizden yola çıkarak bu maliyetlerin yaptığınız yatırımları cazip kıldığı söylenebilir mi?

Arsanın olmadığı bir durumda böyle bir yatırıma girmek günümüz koşullarında cazip olmayabilir.  Yatırım yapılacak arsaları belli bir öngörü ve planlama ile almamız bizi avantajlı kıldığı için bugün bu yatırımları yapabiliyoruz. Bugün paranız olsa dahi lojistik depo geliştirilebilecek büyüklükte arsalar bulmakta zorluk çekersiniz. Doğal olarak bu durum da arsa maliyetinizi ciddi oranda artırır. Eskiden bir depo yatırımının yatırımcıya geri dönüş süresi sekiz on yıl arasında değişiyordu. Bugün bu süre arsa, inşaat ve finans maliyetlerindeki artış nedeniyle 12 yılın üzerine çıkmış durumda.

İlk iki yatırımınızdan sonraki yatırımlarınızı ne zaman planlıyorsunuz? 

Bu iki projeyi tamamladıktan sonra diğer yatırımlarımıza geçmek istiyoruz. 2025 sonu itibariyle yatırım büyüklüğümüzü toplamda 125.000 metrekare kapalı alana çıkarmaya hedefliyoruz. Tabi bu noktada taleple alakalı bir durumun da bizi yönlendireceğini söylememizde fayda var.

Yıllarca ülkemizin lojistik üs olacağı yönünde haberleri duyarız. Son yıllarda ise bu konudaki çalışmaların hızlandığına şahit oluyoruz. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Uzak Doğu, Avrupa’nın üretim merkezidir. Hal böyleyken Avrupa ile Uzak Doğu arasında köprü vazifesi görecek en önemli ülke kuşkusuz Türkiye’dir. Ancak bu rolü üstlenirken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bizde üretilen ve Avrupa’ya satılan ürünlerin Uzak Doğu’dan alınma riskini de görmemiz gerekir. İyi planlama yapılarak bu etkiler minimize edilebilir. Böylece bulunduğumuz coğrafik konum,  ülkemizi ekonomik ve ticari açıdan çok daha avantajlı hale getirebilir.  KASIM 2021