Uzay Ajansı TBMM’de

Uzay alanında yapılan çalışmalar, ülkemizin gelişimine de önemli katkılar sağlayacak. Bu konuda son dönemde atılan adımlar bu konuda umut taşımamıza neden oluyor. Son olarak kurulmak istenen Uzay Ajansı’nın gündemde olduğu bir dönemde konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan, sorularımızı yanıtladı.

Ülkemizin balistik füze konusunda gelişimi arzulanıyor. Bu noktada bizim geldiğimiz noktayı aktarır mısınız?

Ülkemizde Roketsan’ın bu konuda ürünleri bulunuyor ve bu ürünler gerek yurt içinde gerekse yurt dışında satılıyor. Buradaki fırlatma sistemleri füze fırlatma, mühimmat fırlatma sistemleridir. Büyük uydu fırlatma sistemleri değildir. Bu alanda İran’ı örnek alırsak, onlar uydu fırlatma sistemleri üzerinde çalışmalar yapıyor, çok daha fazla yük taşıyan büyük roketleri bulunuyor. Bu alanda gelişmek için öncelikle sonda roketleri üzerinde çalışmalar yapılır. Bunlar ortalama 100-150 km yüksekliğe kadar çıkabilen sistemlerdir. Bu noktada da kullandığınız yakıcı-yakıt çok önemlidir. Katı veya sıvı yakıcı-yakıtla mı çalışma yapacaksınız, karar vermelisiniz. Fakat genellikle katı yakıt çalışmalarının kolaylığından dolayı tercih ediliyor. Dünyada bu konular üzerinde çalışmalar yapılıyor fakat hiçbir ülke kendi çalışmasını başka bir ülke ile paylaşmıyor. Dolayısıyla bu alanda sadece çalışma yapan ülkeler kendi teknolojik gücünü biliyor. Bu yüzden bizim de kendi çalışmalarımızı daha fazla yapmamız gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerden bu bilgileri beklemememiz gerekiyor.

Gelişmiş ülkelerin bu alanda geldiği noktayı tahmin edebiliyor muyuz?

Kâğıt üzerinde geldikleri noktayı bilemeyiz. Ancak yaptıkları denemelerle hangi noktada olduklarını görebiliyoruz. Hindistan şubat ayında roketiyle 104 uyduyu yörüngeye yerleştirmeyi başardı. Sadece bir fırlatmada yapıldı.  Biz daha sonda roketi gönderemiyoruz. Bu çalışmalar Türkiye’de bir türlü başlayamadı. Dolayısıyla bunları yapabiliyor olmamız gerekirken sürekli ilerleyemeyen çalışmalar oluyor.

Roketsan bu işe öncülük edip ilerleme sağlayamıyor mu? Üniversite sanayi iş birliği içinde yapılamaz mı?

Bir dönem ben bu işlerle ilgileniyordum fakat uzun dönemdir iletişim kuramıyoruz. Bu nedenle şu anda hangi aşamada olduklarını bilmiyorum.

Siz İTÜ Üniversitesi olarak bu alanda hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?

Ben şu anda küçük uydular üzerinde çalışmalar yapıyorum. Roketlerle ilgili de kendi olanaklarımızla çalışmalar yapıyoruz. Benim danışmanı olduğum İTÜ PARS Roket Grubumuz, orada çalışmalar yürütüyoruz. Orada akademik düzeyde hibrit roket çalışmaları yapıyoruz.  Dünyada da gelişen bir konudur.

Ülkemizde bir de fırlatma sistemine ihtiyaç yoktur bu uyduları Fransa’dan daha ucuz fiyatlarla temin edebiliyoruz, diye bir bakış var. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Bu kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir. Güçlü bir uzay ülkesi olacak isek fırlatma sistemini iyi bilmemiz gerekiyor. Ülke olarak uygun büyüklükte boş bir arazi bulmamız gerekiyor. Açık deniz bulmamız gerekiyor. Coğrafi konumumuz nedeniyle arazi konusunda maalesef biraz sıkıntılıyız. Fakat küçük roketlerle çalışılabilir, en azından kendi küçük uydularımızı göndererek işe başlayabiliriz.

Bu alanda uluslararası bir kısıtlama var mı?

Böyle bir şey yok. Biz ancak kendi kendimize engel olabiliriz.

Ülkemizde artık yerli uydu çalışmaları var, bu çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu çalışmalar planlandı ve şucanda çalışmaları sürüyor. Bunların içinde satın alınan ve yapılan uydularımız var. Turksat uydularının tamamı dışarıdan satın alınan uydulardır. En son 4A/5A uydusu vardır onlar da satın alınacak uydudur. Ancak, birkaç yıl önce başlayan  Turksat 6A haberleşme uydusu geliştirme çalışması var yerli olarak yürüyen. Bu proje üzerinde birkaç yıldır çalışılıyor. Bu kapsamda başarıyla tamamlanırsa kendi yaptığımız büyük haberleşme uydusunu da yörüngede görmüş olacağız.

Bu kapsamda TAI sizinle çalışıyor mu?

Benim TAI/TUSAŞ ile bir çalışmam bulunmuyor. Diğer birkaç firma ile çalışıyorum. Uydu alanında TAI, Aselsan ve TÜBİTAK Uzay var, bunların dışında da CTECH Bilişim firması yer alıyor. Ayrıca öğrencilerimizin kurduğu Gumush Uzay ve Ertek Uzay firmaları var. Bu firmalar yerli uydu üzerine çalışıyor, yetenek ve teknoloji geliştirme üzerine çalışıyor. Bir takım testleri İTÜ’de kuruduğumuz alt yapıyı kullanarak yapıyoruz.

Savunma sanayi alanında son dönemde üniversitelerden akademik kişilerin yönetime geldiğini görmekteyiz. Bu durum uzun vadede sanayi üniversite iş birliğini arttırır mı?

Bu durum gelişimi destekleyecektir. Biz geçmişte Havelsan ile çalıştık, uydu yaptık gönderdik. Şu anda Aselsan ile çalışıyoruz. Ulaştırma Bakanlığı ile çalışıyoruz. Bitmek üzere olan bir uydumuz var. Kısa bir zaman içinde Japonya’ya göndereceğiz oradan fırlatılacak. İTÜ olarak yoğun çalışıyoruz, bu alana insanları teşvik ediyoruz. Bu alanda çalışmak isteyen ve bizden yardım bekleyen herkese yardımcı oluyoruz. Ankara’da STM Savunma Mühendisliği’nin uydu konusunda danışmanlığını da yapıyorum. Onlarla birlikte çalışmalar yürütüyoruz. Şu anda sanayi üniversite iş birliği yapıyoruz.

Uzay alanında çalışmaların daha nitelikli olması için ana yüklenici firmalar dışında KOBİ tarzından da firmaların olması gerektiğine vurgu yapılıyor. Türkiye’de bu alanda başka firmalarımızda var mı?

Ana firmalar dışında alt yüklenicilerin kesinlikle olması gerekiyor. Bu projeler çok büyük projelerdir. Hatta hiçbir ülke bu projelerin tamamını tek başına yapamaz. Uluslararası iş birliği bu açıdan çok önemlidir, fakat bu işbirliğinde de elinizin güçlü olması gerekiyor. Aksi takdirde onlar yaparken siz sadece seyredersiniz, hiçbir şey öğrenemezsiniz. Dolayısıyla bu alanda bugünde yapılan işbirliklerinin hepsi önemlidir. Bizdeki alt yüklenicilere gelince de maalesef alt yüklenici firma sayımız azdır, bunların artması gerekiyor. Bir de alt yüklenicilerin hepsi işin yazılım kısmına yöneliyorlar, hemen gelir elde etmek istiyorlar. Başkasının alt yapısını kullanıyorlar. Oysaki uzay sanayin de çalışmak çok zahmetli bir iştir. Getirisini çok uzun zamanda alabilirsiniz. Dolayısıyla bu alanda mücadele etmeyi bilmeniz gerekiyor. Burada benim gördüğüm asıl problem, ana yüklenici firmaların halen tam olarak oturmamasından kaynaklanıyor. Onlar kendi düzenlerini tam oluşturamadıkları için kendi kurumlarına bakmaktan dışarıya yönelemiyorlar. Alt yüklenicileri oluşturmak ve onları yönetmekte çok zor bir iştir. Öncelikle senin ne istediğini net bilmen gerekiyor, tanımlamalarını yapman gerekiyor. Dolayısıyla bu tanımlar tam oluşmadığı için de işler yavaş ilerliyor. Ülke olarak bu alanda daha oturamadık.

Bugün siyasi irade işlerin hızlı ilerlemesi için birçok yerli projeler çıkartıyor ve bütçelerini de hazırlıyor. Buna rağmen neden işler bu kadar yavaş ilerliyor?

Bu sektörde politik durum her zaman önemlidir. İradeli bir şekilde işin peşinden gitmeniz gerekiyor. Sonrasında en küçük bir politik dalga bile işlerin durmasına neden oluyor. Bu işleri kendiniz ilk yaptığınız zaman on yıl sürebilir fakat ondan sonra ikinci ürünü bir yılda yaparsınız. Üçüncü ürünü yapmak ise birkaç ayda olur. O yüzden bu süreci olumlu da karşılamak gerekiyor. Önemli olan doğru bir şekilde ilerleme kaydetmektir. Bir de bazı şeyler durduruluyor. Bir çalışma başlıyorsunuz, aniden işi durduruyorlar. Kendi içimizden durduruyoruz. İşten anlamayanlar başa geçiyor ve işler biranda duruyor.

Şu anda Uzay Ajansı kurulmak isteniliyor, böyle bir çalışma işleri hızlandırabilir mi?

Uzay Ajansı kanunu şuanda mecliste bekliyor. Neden çıkmadığını bilmiyoruz. Bunu kim engelliyor. Uzay Ajansı kurulursa bu işler çok daha fazla hızlanır. Çünkü şu anda bir başıbozukluk var. Uzay Ajansı kurulursa hızlı bir şekilde ilerlemeye başlar. Bu sektörleri bilmeyen insanlar yönetime gelmemiş olur. Yasa şuanda hazır fakat bu alanı bilmeyen insanlar yasayı bekletiyorlar. TÜBİTAK bu işleri yapamaz. Zaten tek başına TÜBİTAK hangi işe yetişecek. TÜBİTAK Uzay Enstitüsü de bunu yapamaz. Onlar bilgi üretmesi gerekirken, şuanda ürün üretmeye çalışıyorlar. Bu da çok yanlış bir davranıştır. Yine Uzayla ilgili bir çalışma yapmak isteseniz devletin hangi kurumundan destek alacağınız belli değildir. TÜBİTAK bu alanda her zaman program açmıyor, bu nedenle Uzay Ajansı kurulursa bir kurumdan bu işler net ilerlemiş olur.

İTÜ olarak siz şuanda neler yapıyorsunuz? İTÜ olarak küçük uydular üzerine çalışmalara yöneldik. Bu uydular dünyada büyük önem kazanmaya başladılar. 2017 yılında uzaya 400 uydu atıldıysa bunun 300 tanesi bizim de üzerinde çalıştığımız küçük uydulardır. Temelde üniversite olarak üretiyoruz. Öğrencilerle çalışıyoruz. Bu uydular büyük uydu ne yapıyorsa benzer görevi yapıyor. Üniversite olduğumuz için bu projelerle ülkemize nitelikli mühendis yetiştirmeye çalışıyoruz.