TRPharm Genel Müdürü İsmet İnce: Türkiye’de tüketilen her 100 kutu ilacın 90’ı Türkiye’de üretiliyor

Türkiye’de sektörün geliştiğine dikkat çeken TRPharm Genel Müdürü İsmet İnce, “Problemler var ancak bu problemlerin bize özgü olmadığı kanaatindeyim. Sektörün imalat konusunda çok yol kat ettiğini gözlemliyorum. Türkiye’de tüketilen her 100 kutu ilacın 90’ı Türkiye’de üretiliyor. Belli bölümlerde Türk ilaç sektörünün kendi kendine yetebildiğini söyleyebiliriz. Bu noktada ihracat konusunda kat etmemiz gereken yolun olduğunu düşünüyorum. İmalat konusunda aldığımız yolun bize kazandırdıkları, yurtdışında da bize önemli kazanımlar sağlamaktadır” dedi

Pandemi dönemi tüm dikkatleri üzerine çeken sağlık sektörü, sınavı geride bıraktı. Sektörün uluslararası arenada ve ülkemizdeki gelişimini değerlendirmek için bir araya geldiğimiz TRPharm Genel Müdürü İsmet İnce, önemli açıklamalarda bulundu.

Sektörün uluslararası arenadaki gelişimi ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Sektörümüzü sağlık sektörü olarak tanımlamak ve TRPharm olarak da sağlık sektöründe yer aldığımızı belirtmek isterim. Bu değişimde teknoloji önemli roller üstleniyor. Burada amaç insanların sağlıklı kalması için çözümler üretebilmek… Bu gelişim içerisinde de maliyetlerin aşağı yönlü bir seyir içerisinde olduğunu gözlemliyoruz. Maliyetler azaldıkça daha fazla insana ulaşmanın yolları açılıyor. Bu gelişim farklı sektörlerin birbirine kavuşması ile mümkün oldu. Örneğin kolumuzdaki saatlerin insan sağlığı ile verileri aktarıyor olması oldukça önemli bir gelişme.

Tanımlamalarınız doğrultusunda sektörün büyüklüğü ile ilgili neler söylenilebilir?

Sektörün 1,5 trilyon dolar büyüklüğe ulaştığını tahmin ediyorum. Tabii bu ölçüme eleştirel bir bakış açısı da sunulabilir. İnsan sağlığının para ile ölçülmemesi gerektiği ifade edilebilir. Verilen hizmet ve ürünün doğal olarak bir maddi boyutu var ancak eleştirilere de hak vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye’de durum nasıl?

Türkiye’de de sektörün geliştiğini görüyorum. Problemler var ancak bu problemlerin bize özgü olmadığı kanaatindeyim. Sektörün imalat konusunda çok yol kat ettiğini gözlemliyorum. Türkiye’de tüketilen her 100 kutu ilacın 90’ı Türkiye’de üretiliyor. Belli bölümlerde Türk ilaç sektörünün kendi kendine yetebildiğini söyleyebiliriz. Bu noktada ihracat konusunda kat etmemiz gereken yolun olduğunu düşünüyorum. İmalat konusunda aldığımız yolun bize kazandırdıkları, yurtdışında da bize önemli kazanımlar sağlamaktadır. Yıllar itibarıyla ortaya çıkan bilgi birikimi, oluşan insan kaynağı bir süre sonra size maliyet avantajlarını da beraberinde getiriyor. Yurtdışında muhataplarımla yaptığım görüşmelerde, Türk ilaç sektörünün maliyet etkin bir yapısının olduğu algısı ile karşılaşıyorum. Bu durumun verilere de yansıdığını görüyoruz. Bundan beş yıl önce sektör ihracat rakamlarının 800 milyon dolar seviyelerindeyken, bugün 2 milyar doları geçmiş olmamız bu görüntünün sonucudur.

Bu sektörde korumacı bir yaklaşım nedeni ile yurtdışına ürün satmanın zor olduğunu da söylememiz gerekir.

Haklısınız, kendi tecrübelerimiz doğrultusunda da belli zorlukların olduğunu söyleyebilirim. Ülkeler arasındaki ilişkilerin yansımaları, rekabet şartlarının zorlukları ve buna ek olarak korumacı yaklaşımlar sizi zorluyor. Bu sektör stratejik bir sektör ve bu çerçevede de her ülke doğal olarak bu alandaki kendi üretimini destekliyor. Her ülke firmaları kendi ülkelerinde üretim yapması için teşvik ediyor.

Tüm zorluklara rağmen ülke olarak ihracatta yakalayabileceğimiz rakamlar konusunda bir öngörünüz var mı?

Türkiye’nin 20-30 milyar dolar rakamlarına ulaşabileceği kanaatindeyim. Yakın dönemde ise bu rakamın rahatlıkla 5-6 milyar dolara çıkacağını düşünüyorum. Patentli bir ürün geliştirerek yolumuza devam edebilirsek rakamlar çok daha yukarılara çıkabilir.

Bu yolda rakamlar da oldukça yüksek, ürün geliştirmek için beş yüz milyon dolar gibi yüksek rakamlardan bahsediliyor.

Karşınızda bu problemi çözmeye çalışan bir şirket olarak duruyoruz. Global inovatif bir şirket olma vizyonu ile hareket ediyoruz. Bu noktada önümüze çıkan ilk bariyer sizin de bahsettiğiniz bu yüksek maliyetler… Biz bu rakamları işimize aktarmak yerine Batılı firmalarla proje bazlı işbirliğine giriyoruz. Bu minvalde üç tane projemiz var. Patenti olan bu firmalardan belli coğrafyalarda kullanmak amacıyla bu ürünün haklarını satın alarak ilerliyoruz. Bu yöntem bahsedilen yüksek maliyetlerin aşağı düşmesini sağlıyor.

İç piyasada ne gibi sorunlarla karşı karşıyasınız?

Sektördeki herkesin hemfikir olduğu bir kur sorunumuz var. Bu sorunu sektör kendi kaynaklarını daha verimli kullanarak çözmeye çalışıyor. Bu uzun süredir devam eden bir problem ve biz de bununla yaşamaya alıştık. Bu arada fiyatın baskılanmaya çalışılması sadece bizim ülkemize has bir durum değil, farklı ülkelerde de farklı şekillerde bu sorunla karşılaşılıyor. Sektörün her üründe her zaman kar etmek gibi bir derdi yok ancak sonunda sürdürülebilir bir çalışma ortamı isteniyor.

Türkiye’de onuncu yılınızı geride bırakıyorsunuz. Bu motive edici durum ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Sektörümüz düşünüldüğünde çok genç bir firma olduğumuz söylenilebilir. Bu doğrultuda genç ve istekli bir ekibimiz var.

Satışlarınızın ne kadarı yurtdışına yapıldı?

Şu an satışlarımızın %35’ini yurtdışına yapıyoruz. Bu durum bizim gelişimimiz açısından oldukça memnun edici bir durum. Yakın zamanda farklı pazarlarda yapmış olduğumuz yatırımların karşılığını alacağımızı ve yurtdışı pazarlarda daha aktif olacağımızı söyleyebilirim.

Zorlu bir dönemden geçiyoruz ve bu ortamda gelecek ile öngörüler daha değerli oluyor. Bu noktada gelecek ile ilgili planlamalarınızı da almak isteriz.

Daha iyimser bir döneme girdiğimizi düşünüyorum. Ben yapı olarak iyimser, realist bir düşünceye sahibim. Bu çerçevede de verileri doğru değerlendirip değiştirebileceklerimizi işleyişimiz açısından doğru olacak şekilde değiştirmek, değiştiremeyeceğimiz şeyler için de önlem almak gerektiğini düşünürüm. 2025 yılına geldiğimizde uluslararası dağıtım ağımızın birinci aşamasını tamamlamak istiyoruz. Bu çerçevede gelişmiş ülkeler hariç dünyanın her yerinde var olmak hedefimiz.

Kabaca bir rakam telaffuz etmek gerekirse bu tanım kaç ülkeyi kapsar?

Muhtemelen 80-90 civarında bir ülkeden bahsediyorum. Bunların içerisinde kendi yapılanmamız ile var olmayı planladığımız ülkeler var. Bunun dışında kalan ülkelerde de partnerliklerle ilerlemeyi düşünüyoruz. Diğer bir konu TRPharm’ın inovatif olarak geliştirdiği ürünler var. Bunlardan en az bir tanesini 2025 yılına kadar Türkiye’de piyasaya sunmuş olmak istiyoruz. Bu bizim 2030 planımızın başlangıcı olacak. Sonrasında gelişmiş ülkelerde bu tecrübeleri değerlendirebilir miyiz diye bakacağız.

Zorlu bir sektörde mücadele ediyoruz. ABD pazarın %45, Avrupa %20, Japonya ve diğer birkaç ülkeyi kattığınızda pazarın %90’ının paylaşılmış olduğunu görüyoruz. Diğerleri pazarın %10’nunda varlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Kalan pazar da oldukça yüksek rakamlara tekabül ediyor. Orada pazarın etkin oyuncusu olmak oldukça önemlidir. Tüm bu mücadelenin sonunda yüz yıl yaş almış bir firma olmak istiyoruz. Tabii bu noktada bunu Türkiye’de ilk gerçekleştirmiş firma olma arzusundayız.KASIM2023