QNB Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Tolga Ceylantepe: Sürdürülebilirliği fırsat olarak görüyoruz
Tüm zorlu şartlara rağmen, ülkemizde sigorta sektörü gelişmeye ve büyümeye devam ediyor. Risklerin arttığı bu dönem ile ilgili negatif söylemler çoğunlukta olmakla beraber daha iyimser tablolar da çiziliyor. İyimser bir bakış açısı ile sektörün gelişimi ile ilgili bilgiler aktaran QNB Sigorta Pazarlama, Sağlık ve Hukuk Genel Müdür Yardımcısı Tolga Ceylantepe, sorularımızı yanıtladı.
Sigorta sektörünün uluslararası görünümü ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Tüm dünyada sigorta şirketleri, ekonomiye olan katma değerle önemli bir etkiye sahiptir. Bu çerçevede, global büyük şirketler listelerinde her zaman sigorta şirketlerini görmekteyiz. Dolayısıyla sigorta şirketlerinin hem ekonomiye katkı hem de değişen şartlara uyumlanmayla ilgili ciddi bir bilgi birikimi olduğunu söyleyebiliriz. Benim de bu konuda yurtdışı pazarlara ilişkin bazı tecrübelerim oldu. Bu bakış açısıyla, çok ilerleme kaydetmiş olmamıza rağmen Türkiye’de sektörün hala potansiyelinin altında olduğunu ve fırsatlar barındırdığını söyleyebilirim.
Uluslararası değerlendirmelere devam ederken sektörün karşı karşıya kaldığı riskler ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Sektöre makro ve global ölçekte baktığımız zaman bazı riskler ön plana çıkıyor. Bunların başında teknoloji geliyor. Yapay zekanın kullanımıyla birlikte hem siber riskler hem de teknolojiye uyum sağlama süreci risk unsurları arasında yer alıyor. Bunun dışında, iklim değişikliğinin insan hayatına etkileri sektörümüzü etkileyen unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Üçüncü önemli etki olarak da yaşlanan nüfusu gösterebiliriz.
Ülke olarak yaşlanan nüfus konusunda ne durumdayız?
Pek çok ülkeye kıyasla şu an iyi bir durumdayız, ancak 2030 yılı ve sonrasında bizi de yaşlı bir nüfus bekliyor. Bu konu hem sağlık harcamalarını hem de hayat sigortası alanını doğrudan etkileyen bir faktör. Yaşlanan nüfusa karşı sektör olarak nasıl hazırlanmalıyız ve nasıl katkı sunabiliriz gibi soruların cevaplanması gerekiyor. Geçmişte bu konular uluslararası konferanslarda dinleyici olarak takip ettiğimiz başlıklarken, artık ülkemizin gündeminde çözüm aradığımız kritik bir konu hâline geldi.
Tüm aktardıklarınızla ilintili olan bir başka husus ise sürdürülebilirlik konusudur. Bu konuda düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Aslında konular birbiriyle oldukça bağlantılı. Biz sürdürülebilirliği sadece regülasyon kaynaklı bir yükümlülük olarak görmüyoruz; kişisel ve kurumsal bir sorumluluk olarak ele alıyoruz ve fırsat olarak görüyoruz. Şirket olarak kurallara uymanın ötesinde neler yapabiliriz sorusuna cevap arıyoruz. Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlikle ilgili pek çok çalışması, kategorizasyon alanı var. Bu alanların birçoğunda ciddi emek verdiğimizi söyleyebilirim. Esasen şirket olarak yaptığımız hayat sigortaları, sağlık sigortaları, bireysel emeklilik ürünleri bunların hepsi doğrudan sürdürülebilirlik prensiplerine hizmet ediyor. Dijitalleşme ve inovasyon konusundaki çalışmalarımız da sürdürülebilirlik odağımıza destek veriyor. Bunun dışında geçtiğimiz yıl 10 bin fidanlık Hayat Hatıra Ormanı oluşturduk. Bu yıl da benzer bir proje hayata geçireceğiz. Yine her ay bir departmanımız “İyilik Bulaştır Challenge” projemiz çatısı altında topluma fayda sağlayacak projeler hayata geçiriyor. Bu kapsamda son olarak İş Zekası ve Veri Analitiği ekibinin liderliğinde hayata geçirdiğimiz proje ile Çekmeköy BİLSEM’de (Bilim ve Sanat Merkezi) eğitim gören 1. sınıftan 8. sınıfa kadar tüm öğrencilerin teknik ihtiyaçlarının karşılanmasını sağladık. Bu çerçevede pek çok konuya dokunuruz.
Risklerin yönetimi konusunda yeterli yönetici kadrosuna sahip miyiz?
Türk sigorta sektöründeki yönetici ve insan kalitesinin, sektörün bilgi birikimiyle birlikte globale çok paralel ilerlediğini düşünüyorum. Türk yöneticileri riski yönetme ve değişikliklere hızlı şekilde adapte olabilme açısından oldukça başarılı buluyorum. Global rollere geçtiklerinde yalnızca sigortacılıkta değil diğer alanlarda da çok başarılı oluyorlar. Olaylara daha geniş perspektiften bakabiliyorlar. Bu çerçevede, Türk sigorta sektörünün hem ülke içinde daha da gelişeceğine hem de global ölçekte katkılar sağlamaya devam edeceğine inanıyorum.
Sektörün altyapısı ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Sektörü bilgi birikim açısından oldukça güçlü buluyorum. Ciddi, altyapısı oturmuş, ekonomiye katkı sağlamaya odaklı, teknolojiye yatırım yapan ve müşteri odaklılığı önceliklendiren güçlü bir sektör. Bu gelişim sürecinde sektör, gençler tarafından da yoğun talep gören bir alan hâline geldi. Günümüzde sigorta sektörüne staj ve iş başvurularında çok iyi okullardan mezun, donanımlı, kendini geliştirmiş ve bilinçli gençlerin ilgisini görüyoruz. Biz de gelişim programıyla onları destekliyoruz.
Sektöre insan yetiştirme potansiyelinin yüksek olduğunu söyleyebilir miyiz?
Sigortacılıkla ilgili eğitim veren çok kıymetli kurumlarımız var. Ben de kişisel olarak on yılı aşkın süredir üniversitelerde ders veriyorum ve bunu da bir sosyal sorumluluk olarak değerlendiriyorum. Şirket olarak da üniversite öğrencilerine ulaşmak adına çeşitli projeler gerçekleştiriyoruz. Öte yandan, sigortacılıkla doğrudan ilgili olmayan alanlardan gelen insanlar için de sektör oldukça açık. Altyapımızın farklı disiplinlerden gelen bireyleri sektöre adapte etmeye uygun olduğunu düşünüyorum. Yeter ki öğrenmeye açık ve istekli olsunlar. Benim farklım bir iddiam da var. İleride sigorta sektöründe yetişmiş kişilerin edindikleri geniş bakış açılarıyla farklı sektörlerde de çok başarılı olduğunu daha fazla göreceğiz.
QNB Sigorta’nın eğitim ile ilgili bakış açını alabilir miyiz?
Biz şirket olarak eğitime büyük önem veriyoruz. Bizde eğitim hiç bitmez ve her zaman bu alana yatırım yaparız. Bütün tecrübemle söyleyebilirim ki bu yönümüz, sektörde bizi ayrıştıran önemli bir özellik.
Bunun dışında QNB Sigorta’yı öne çıkaran hususlar ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Geçtiğimiz yılı 8,8 milyar TL’lik bir prim üretimiyle kapattık. Bu yılın ilk altı ayına baktığımızda, geçen yılın ilk altı ayına göre hayat ve ferdi kaza tarafında yüzde seksen dört (%84) oranında bir büyüme gerçekleştirdik. Bu verilerle sektör ortalamalarının üzerinde bir büyüme gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Sağlık branşında da yüzde seksen beş (%85) oranında büyüme sağladık.
Sağlık alanında hem teknoloji kullanımına hem de müşteri ihtiyaçlarına odaklanarak ürün ve hizmetlerimizi geliştiriyoruz. Bu anlamda yeni ürünleri piyasaya sunma konusunda oldukça aktifiz. Ayrıca önleyici sağlık konusunda çalışmalarımız var. Sigortayı sadece riskin gerçekleştiği anda devreye giren bir mekanizma olarak değil, müşteriyle yolculuk boyunca temas kuran, güven veren bir unsur olarak konumlandırmak için uğraşıyoruz. Hayat ve ferdi kaza alanında da yine hayata dokunan birçok ürünümüz var. Sürdürülebilir büyüme için çok boyutlu düşünmenin ve sürekli gelişimin çok önemli olduğunu düşünüyorum.