İtalya Ankara Büyükelçisi Giorgio Marrapodi: Ticari hedefleri gerçekleştirmek için daha çok çalışmamız gerekir

Roma’da düzenlenen hükümetler arası zirvede Türkiye, İtalya ticari hedefi 40 milyar dolara çıkarıldı. Yenilenen hedef sonrasında görüştüğümüz İtalya Ankara Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, küresel ölçekte istikrarsızlığın yaşandığı bir dönemde önemli bir hedefe imza atıldığını belirterek sorularımızı yanıtladı.

Türkiye ve İtalya arasındaki ticari ilişkilerde gelinen noktayla ilgili değerlendirme alabilir miyiz?

İtalya ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler son derece olumlu bir süreçten geçiyor. 2024 yılında ikili ticaret hacmi, bir önceki yıla kıyasla %17’nin üzerinde bir büyüme kaydederek 32 milyar doları aştı. Bu rakam İtalya’yı Türkiye’nin Akdeniz’deki birinci, Avrupa’daki ise ikinci ticaret ortağı konumuna getiriyor. Bunlar elbette önemli rakamlar, ancak asıl önemli olan husus tesis edilmiş olan ilişkinin sağlamlığı: zaman içinde inşa edilmiş, benzer üretim zincirleri, köklü sanayi bölgeleri ve gelenekle inovasyonu bir araya getirebilen girişimci bir ruha dayalı bir iş birliği.

Ticaretin temelini makine, ulaştırma ve imalat sektörleri oluşturmaya devam etse de dijital, havacılık, yenilenebilir enerji ve yeşil teknolojiler gibi yeni nesil sektörlerin de önü açılıyor. İtalya ile Türkiye arasındaki ekonomik ortaklıkta bugün nitelikli sıçramanın yaşandığı nokta tam da burasıdır.

Bu konular, geçtiğimiz nisan ayında Roma’da düzenlenen ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesinde önemli bir dönüm noktası teşkil eden Türkiye-İtalya 4. Hükümetler arası Zirvesi ve bu kapsamda yürütülen İş Forumu’nun da odağında yer almıştır.

İki ülkenin savunma sanayii alanında yaptığı çalışmaları ve gelecek hedeflerini aktarır mısınız?

Savunma sektörü, endüstriyel düzeyde önemli gelişmelerin yaşandığı ikili işbirliğinin en dinamik alanlarından birini teşkil ediyor. Bunun en güzel örneği, Türk şirketi Baykar’ın İtalyan Piaggio Aerospace şirketini satın alması ve Baykar ile Leonardo arasında insansız hava araçları geliştirmek üzere ortak girişim kurulmasıdır. Teknolojik mükemmeliyetleri birleştiren ve havacılık alanında önemli ufuklar açan bir ortaklıktır.

Endüstriyel tamamlayıcı unsurlarla desteklenmekte ve Atlantik İttifakı’ndaki ortak üyeliğimizle pekiştirilmekte olan ülkelerimiz arasındaki bu uzun vadeli işbirliği, aynı zamanda kurumsal düzeyde yoğun ve devam eden bir diyaloğun da ifadesidir. Savunma Bakanlarımız arasındaki sık ve derinlemesine görüşmeler, ülkelerimiz arasındaki güvenlik ve savunma ortaklığını daha da güçlendirme yönündeki ortak arzumuzun teyidi niteliğindedir.

 Türkiye ve İtalya’nın ortak ticari hedeflerine dair gelecek beklentilerinizi ve potansiyeli aktarır mısınız?

Roma’da düzenlenen Hükümetler arası Zirve’de Başbakan Meloni ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, orta vadede 40 milyar dolarlık ticaret hedefi konusunda mutabakata vardı. Bu iddialı bir hedef ve küresel ölçekte jeopolitik istikrarsızlığın yaşandığı bu dönemde bunu başarmak kolay olmayacak. Sadece birkaçını saymak gerekirse; yaygın çatışmalar, ticari gerginlikler ve risklere açık ticaret ve emtia güzergâhları gibi nedenler yatırımcıların beklentilerini çoğunlukla belirsiz hale getirmektedir. Ancak bu durum, kaderci bir tutum sergileyerek bunu kabullenmemiz gerektiği anlamına gelmez; bilakis engelleri aşmak, girişimcilerin kaygılarını gidermek ve önümüze koyduğumuz hedeflere doğru ilerlemek için daha çok çalışmamız gerekir. İstikrarsızlık daha fazla ticaret ve daha fazla yatırımla da aşılabilir. Bu nedenle iki iş dünyası arasındaki diyaloğu,  “Business to Business”  (İşletmeler Arası) etkinlikler ve sektör fuarları gibi somut girişimlerle desteklemeliyiz.

İtalya’nın Türk iş insanlarına sunduğu teşvik ve avantajları aktarır mısınız? 

İtalya’ya yatırım yapmak, Avrupa’nın çok yönlü, entegre ve en dinamik pazarlarından birine erişim anlamına geliyor. Ülkemiz dünyanın sekizinci büyük ekonomisi, Avrupa’nın ikinci büyük üreticisi olup Avrupa Birliği’nin ikinci büyük sanayi yapısı konumundadır. Ama aynı zamanda yetkinlik, insan gücü ve inovasyonu çekme kapasitesine sahip bir ülkedir. Dolayısıyla İtalya’nın, doğrudan yabancı yatırım açısından küresel çapta ilk on destinasyon arasında yer alması tesadüf değildir.

İtalya aynı zamanda 450 milyon tüketicisiyle Avrupa Birliği Ortak Pazarı’na açılan bir kapı konumundadır. Yaklaşık 7.000 kilometre otoyol, 16.000 kilometrenin üzerinde demiryolu hattı ve yarımadanın kilit noktalarında bulunan liman ağıyla gelişmiş ve etkin bir altyapı sistemine sahiptir. Bunlara, yüksek nitelikli iş gücü, teknik yetkinlikleri ve yaratıcılığı ustaca birleştirme becerisi ve otomasyondan tasarıma, mekatronikten tarım-gıdaya kadar geniş bir yelpazede mükemmeliyete odaklı bir endüstriyel kültür de eklenmektedir.

Tüm bunlar, Avrupa’daki varlıklarını güçlendirmek, inovasyon yapmak ve yüksek katma değerli üretim zincirlerine entegre olmak isteyen Türk şirketleri için İtalya’yı ideal bir platform, bir “fırsatlar ülkesi” haline getirmektedir.

 İtalya’daki yatırımcıların Türkiye’ye yaklaşımıyla ilgili gözlemlerinizi aktarır mısınız? 

Türkiye’de faal şekilde uzun süredir varlık gösteren çok sayıda köklü İtalyan şirketi, iş dünyamızın bu pazara duyduğu güvenin en somut kanıtıdır. Bugün ülkede faaliyet gösteren yaklaşık 1.500 İtalyan şirketi bulunmaktadır; bunların bir kısmı nesillerdir varlığını sürdürmekte olup, yerel ekonomik yapıya derinlemesine entegre olmuş, istikrarlı bir endüstriyel bağlılık sergilemektedir.

Sadece ihracatla sınırlı kalmayıp, Türkiye’de yatırım yapmayı, üretmeyi, büyümeyi seçen, uzun vadeli ortaklıklar ve sağlam endüstriyel bağlar kuran şirketler söz konusudur.

Bunun birçok nedeni vardır. Türkiye, genç, nitelikli iş gücü ve güçlü teknik becerilere sahip büyük, dinamik ve sürekli büyüyen bir pazardır. Bunlara bir de stratejik coğrafi konum eklenmektedir: Türkiye Avrupa, Asya ve Ortadoğu arasında doğal bir kavşak noktası olup, büyük bölgesel pazarlara ayrıcalıklı erişime ve önemli ticaret ve enerji koridorlarında kilit bir role sahiptir.

Yıllar içinde bir kısmı tarihi İtalyan yatırımlarının ürünü, bir kısmı ise kısmen ürünlerinin İtalyan pazarlarındaki güçlü varlığı sayesinde büyüyen ve gelişen Türk yatırımlarının ürünü olan Türkiye’de birçok sanayi tesisini ziyaret ettiğimi de eklemek isterim.

İki ülke arasında geniş işbirliği alanlarını aktarır mısınız? 

İtalya ve Türkiye arasındaki ilişkiler çok yönlü siyasi diyalog, canlı ekonomik ortaklık ve çok yönlü kültürel iş birliği gibi çok boyutlu bir zemin üzerinde gelişim göstermektedir. Siyasi açıdan bakıldığında, NATO’daki ortak üyeliğimizin yanı sıra, İtalya ve Türkiye’nin, Akdeniz’in istikrara ve refaha kavuşturulması ile bu bölge ile Avrupa ülkeleri arasındaki bağlantının geliştirilmesi noktasında ortak öncelikleri bulunmaktadır. Ayrıca, Afrika ülkeleriyle işbirliği yapma ve çeşitli faaliyetlerle bu kıtanın kalkınmasını destekleme konusunda da geleneksel bir ortak odağa sahiptirler.

Kültürel düzeyde ise iki ülke; kültüre yalnızca, kökleri kendi kadim medeniyetleri arasındaki binlerce yıllık etkileşim ve ilişkilere uzanan karşılıklı anlayış ve bütünleşme bakımından değil, aynı zamanda büyümeye ve sürdürülebilir kalkınmaya katkısı bakımından da kilit bir rol atfeden ortak bir vizyonu benimsemektedir. Kültürü yansıtma faaliyetlerimiz, ülkedeki en önemli çalışmalardan birini yürüten İtalyan kurumlarının önderlik ettiği arkeolojik misyonların oynadığı kilit rolden, İtalyan kültürü ve dilinin tanıtımına, yüzyıllar boyunca Türkiye’de iz bırakmış önemli İtalyan şahsiyetlerin sayısız katkısının öne çıkarılmasından, çağdaş dönemin yeni kültürel sınırlarının ve boyutlarının tanıtımına kadar geniş bir alanı kapsamaktadır. Çünkü kültür aracılığıyla geçmişe değer verir, bugünü besler ve geleceğe yatırım yaparız.

Büyükelçiliğimiz, Türkiye’nin başlıca şehirlerinde düzenlenen İtalyan film festivalleri, sanatçı turneleri, sanat ve fotoğraf sergileri gibi girişimleri sürekli olarak teşvik etmektedir. Örneğin, geçtiğimiz aylarda Ankara’ya, ülkemizin coğrafyasını, kentsel, toplumsal ve ekonomik gelişimini 14 İtalyan fotoğrafçının objektifinden yansıtan sıra dışı bir fotoğraf sergisi (“Büyülü İtalya”) getirdik. Bunlar, sanatçıyı ve izleyiciyi merkeze alarak ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin güçlenmesine önemli katkı sağlayan kültürel etkinliklerdir.

Kurumlarımız elbette bu girişimleri desteklemeye kararlıdır. Yakın zamanda düzenlenen Hükümetler arası Zirve’de İtalya ve Türkiye Kültür Bakanları iki önemli anlaşmaya imza attılar: Birincisi, küresel tarih mirasını tehdit eden bir sorun olan kültürel varlık kaçakçılığıyla mücadele etmeye, diğeri ise Kolezyum Arkeoloji Parkı ile Ankara ve Efes Müzeleri arasındaki iş birliğini teşvik etmeye yöneliktir. Bunlar ülkelerimiz arasındaki kültürel bağları güçlendiren, somut sonuçları olan girişimlerdir.

Bunun yanı sıra, ele aldığımız üzere, ekonomik diplomasi de önemli bir rol oynuyor. Belirttiğimiz ekonomik başarılar, siyasi ve kurumsal iş birliğinin sağlamlığına ve zaman içinde kurulan güven ilişkisiyle beslenen iş çevreleri arasındaki ortaklığa dayanmaktadır. Ortak projelere yönelik kurumsal destek, ikili ekonomik forumların teşviki ve iş görüşmelerinin kolaylaştırılması, sadece ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yapısının sağlamlaştırılmasına da katkıda bulunan faaliyetlerdir.