Küresel Geçit’in Şimdiki Hedefi: Orta Asya ve Afrika

Ahmet Emre USTA İKV Uzman Yardımcısı

Sema Nur YENİYILDIZ İKV Uzman Yardımcısı

Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne göre daha güvenilir, daha şeffaf ve daha az riskli bir alternatif olan Küresel Geçit ile AB, Orta Asya ve Afrika yatırımlarını artırmayı hedefliyor. Böylece AB, Çin’in bu bölgelerde elde ettiği siyasi ve ekonomik nüfuzla mücadele edebilmeyi amaçlıyor. [MP1] 

2013 yılında başlattığı ve dış politikasının merkezine yerleştirdiği Kuşak ve Yol Girişimi ile Çin, Asya kıtasını Afrika ve Avrupa’ya, deniz ve kara yoluyla bağlayarak küresel ticaretteki payını her geçen gün artırıyor. Kredi verdiği ülkelerde yol, liman, demiryolu ve demiryolu tünelleri, köprü, havalimanı, baraj, kömürle çalışan elektrik santrali gibi altyapılara yatırım yaparak oldukça geniş bir küresel ticari bağlantı elde etmeye devam ediyor. Altyapı ve ulaşım yatırımlarıyla Çin; Asya, Hint-Pasifik, Afrika, Avrupa-Doğu Avrupa ve Batı Balkanlarda oldukça etkili bir aktör olarak karşımıza çıkıyor.

Çin için bu büyük bir başarı sayılsa da bazı ekonomi uzmanları Kuşak ve Yol’un etkinliği, yayılımı, kapsamı ve içeriğine eleştiri yöneltiyor. Kuşak ve Yol Girişimi’nin, özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik kolay kredi parametreleriyle, bir borç tuzağı aracı olduğu düşünülüyor. Çin tarafından verilen kredilerin ülkenin kaynaklarını teminat olarak kullanması, makul olmayan sözleşme koşulları (yapılan sözleşmelerde borçların yapılandırılamaması), müzakerelerdeki şeffaflık eksikliği ve gizlilik gibi durumlar dolayısıyla Girişim oldukça eleştiriliyor. Özellikle borç tuzaklarıyla girişime katılan ev sahibi ülkelere Çin’in hem iç hem de dış politikada baskı yapma avantajını sağladığı iddia ediliyor.

Çin’in, Asya ve Afrika’daki ulaşım projelerine yaptığı büyük ölçekli yatırımları karşısında Avrupa’nın ise küresel ticaret alanında zayıflayan etkisini güçlendirmesi gerekiyordu. COVID-19 salgınının yol açtığı etkiler, küresel yarı-iletkene erişimde yaşanan sıkıntılar, enerji fiyatlarındaki kontrol edilemez artış ve tıbbi ürün tedarikindeki sorunlar karşısında AB, bir yandan uluslararası ticaret nedeniyle devletlerin birbirine bağlı ve bir o kadar da kırılgan olduğunu bir kez daha tecrübe etti. Ayrıca, altyapı ve bağlantı yatırımlarının ne kadar önemli olduğunu kavrayarak, geç kaldığı bu alanda hızlı girişimlerde bulunmaya başladı. Bu doğrultuda Avrupa Komisyonu, dünya çapında fiziksel ve dijital altyapının geliştirilmesine destek olmak ve Balkanlar, Afrika ve Asya’daki Çin nüfuzuyla mücadele etmek için hazırlanan 300 milyar avroluk Küresel Geçit Stratejisi’ni tüm dünyaya tanıtarak, bağlantı altyapı yatırımlarına karşı AB yaklaşımını tüm dünyaya sunuyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ifadesiyle ‘’yeni bir hiper-rekabetçilik çağına’’ uygun bir şekilde tasarlanan Küresel Geçit, 2022 yılını kapatmadan hemen önce, Orta Asya ve Doğu Afrika’daki yatırımlarını artırmak için harekete geçti.

AB-Orta Asya Bağlantı Konferansı

Orta Asya, uzun yıllar boyunca, AB’nin öncelik vermediği veya ilgi duymadığı bir bölge olarak kaldı. Ancak, son yıllarda bölgenin artan jeostratejik önemi, AB’yi Orta Asya’ya yönelik yeni politikalar geliştirmeye itti. Nitekim AB, bölgeye yönelik ilgisinin bir göstergesi olarak; 2018 yılında, Avrupa ve Asya’yı Birleştirmeye Yönelik AB Stratejisi’ni, 2019’da yeni Orta Asya Stratejisi’ni ve 2021 içinde de Orta Asya’ya yönelik politikaların da yer aldığı Küresel Geçit Stratejisi’ni yayımladı. AB, Orta Asya stratejisi ile ulaşım bağlantıları, enerji ve dijital ağlar ile toplumlar arası bağlantıların oluşturulmasını hedefliyor. Asya’daki ülke ve örgütlere bağlantı ortaklıklarının sunulmasını, sürdürülebilir finansın teşvik edilmesini ve kurallara dayalı bir ilişki geliştirme biçimini öngören sürdürülebilir bağlantısallık (sustainable connectivity) ise AB’nin Küresel Geçit Stratejisi kapsamında Orta Asya’ya yönelik yapacağı yatırımların temel unsuru olarak ön plana çıkıyor.

Bu doğrultuda, 18 Kasım 2022 tarihinde, Özbekistan’ın Semerkant şehrinde gerçekleştirilen “AB-Orta Asya Bağlantı Konferansı: Küresel Ağ Geçidi” başlıklı zirve, Küresel Geçit Stratejisi’nin tanıtılmasının ardından, hem bölge ülkeleri ile yapılan ilk toplantı olması hem de AB’nin Orta Asya’ya yönelik gelecek perspektifini ortaya koyması açısından çok önemliydi.

Rusya-Ukrayna savaşı, zirvenin ana gündem maddesiydi. Zirvede, savaş nedeniyle ortaya çıkan enerji krizi ve ulaştırmada yaşanan aksaklıklara karşı AB ve Orta Asya ülkeleri arasında iş birliğinin geliştirileceğine dair açıklamalar yapıldı. Enerji krizinin aşılması için alternatif enerji tedarikçileri aramayı sürdüren AB için zengin enerji kaynaklarına sahip olan Orta Asya, jeostratejik olarak çok önemli bir bölge olma özelliği taşıyor. Ulaştırma konusunda ise savaş nedeniyle Kuzey Koridoru’nda meydana gelen tıkanıklık, Orta Asya ülkeleri üzerinden geçen Orta Koridor’un önemini daha da arttırdı. Bu doğrultuda, savaşın küresel ticaret üzerindeki etkilerine karşı birlikte hareket edeceğinin altını çizen AB ve Orta Asya ülkeleri, enerji ve ulaştırma alanlarındaki bağlantısallığın güçlendirilmesi için adımlar atılması konusunda mutabakata vardı.

Zirve sonrasında açıklamalarda bulunan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Orta Asya ile geliştirilen ortaklığın yeşil kalkınma ve yatırım gibi alanları da kapsadığını, ancak ikili ilişkileri geliştirirken uluslararası hukukun ve temel değerlerin de gözetilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca Borrell, AB’nin Orta Asya’nın dijitalleşmesine katkı sağlayarak bölgedeki etkisini arttıracağının sinyalini verdi.

2014-2020 döneminde, Orta Asya ülkelerine yaklaşık 1,1 milyar avro yardımda bulunan AB’nin, 2021-2024 döneminde bölge ülkelerine hem ikili hem de bölgesel programları kapsayacak şekilde 390 milyon avroluk bir fon ayırması öngörülüyordu. Zirvede, bu fon kapsamında, Orta Asya’da iklim değişikliğinin artan etkisine karşı adımlar atılmasına, bölgede daha iyi su yönetiminin sağlanmasına ve uydu bağlantıları da dâhil olmak üzere bölge ülkeleri arasında ve Avrupa ile dijital bağlantısallığın güçlendirilmesine yardımcı olma amacı taşıyan iki Avrupa Takımı Girişimi (Team Europe Initiative) başlatıldı.

Küresel Geçit’in Afrika Yatırımları

AB Üye Devletlerinin Afrika ülkeleriyle, Avrupa’yı Afrika’ya sıkı sıkıya bağlayan tarihsel ve kültürel bağları bulunuyor. Bu bağlar dışında AB, şu an Afrika’nın ana ticaret ortağı, Afrika’nın en önemli kalkınma ortaklarından birisi olarak karşımıza çıkıyor (Afrika’ya yapılan kalkınma ve insani yardımların yaklaşık %60’ını AB karşılıyor). Ayrıca Afrika’dan Avrupa’ya olan hammadde tedariki, enerji ticareti ve göç akışları, ilişkileri daha önemli bir yere taşıyor. Çin’in de Afrika ülkelerindeki büyük altyapı projelerine yönelik sağladığı kredilerle elde ettiği siyasi ve ekonomik nüfuz karşısında Afrika, Avrupa için giderek daha kilit bir ortak ve stratejik bir konum hâline geliyor.

Aralık 2021’deki lansmanının ardından Küresel Geçit’in, bağlantısallığı ve altyapısı oldukça güçsüz ve yetersiz olan Afrika ülkelerini nasıl kapsayacağı merak ediliyordu. Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen, 17-18 Şubat 2022 tarihlerinde, Brüksel’de gerçekleştirilen 6’ncı AB-Afrika Birliği Zirvesi’nde bu merakı giderdi.  Zirvede von der Leyen, Küresel Geçit Yatırım Paketi kapsamında, eğitim ve öğretim, sürdürülebilir gıda sistemleri ve sürdürülebilir büyüme ve istihdamı desteklemek için Afrika’daki ortaklarına yönelik yatırımların yapılacağını duyurdu. Zirvenin hemen ardından Küresel Geçit Stratejisi kapsamında Nijer, Fildişi Sahili ve Gana ile sürdürülebilir kakao, tarımsal yönetim, iklim, yönetişim, güvenlik, mesleki eğitim ve öğretim alanlarında yeni iş birliği döngüsü başlatıldı.

14 Ekim 2022 tarihinde ise AB, her üç kişiden ikisinin elektriğe erişim sağlayamadığı Sahra Altı Afrika ülkelerinde sürdürülebilir enerji sistemlerinin kurulması için ABD ile iş birliği yaparak Küresel Geçit kapsamında yatırım yapacağını açıkladı.

6-20 Kasım 2022 tarihlerinde, Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen COP27’de ise AB, aynı şekilde Küresel Geçit Yatırım Paketi’nin bir parçası olarak, Afrika’nın iklim değişikliğine uyum sağlaması ve direnç kazanması için yeni bir Avrupa Takımı Girişimi’nin kurulduğunu duyurdu. Bu Avrupa Takımı Girişimi ile mevcut ve yeni oluşturulacak iklim değişikliğine uyum programlarında (1 milyar avronun üzerinde bir bütçeyle), AB ve Afrika Birliği arasında iş birliği ve güçlendirilmiş politika diyaloğu kurulması hedefleniyor.

Küresel Geçit’in Afrika bağlamındaki son hamlesi ise AB-Afrika Birliği Zirvesi’nde açıkladığı yatırım paketlerini 28 Kasım 2022 tarihinde detaylandırması oldu. 150 milyar avroluk bir bütçeyi kapsayan yatırım paketiyle Afrika’daki yeşil ve dijital dönüşümün hızlandırılması, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi, eğitim ve öğretimin iyileştirilmesi hedefleniyor. Yatırım paketinin uygulanmasının ve yatırımlardan elde edilecek tüm çıktıların, 2063 Afrika Gündemi’nin stratejileriyle uyumlu olduğu belirtiliyor. Ayrıca AB’nin, Üye Devletlerin ve Avrupa finans kurumlarının, 2063 Afrika Gündemi hedeflerine ulaşılmasını sağlamak için birlikte çalışabileceği de belirtiliyor.

Kuşak ve Yol Girişimi ile Rekabet: Küresel Geçit, Orta Asya ve Doğu Afrika’da Başarılı Olabilir mi?

Başarıdan ziyade asıl sorgulanması gereken mesele, Küresel Geçit Stratejisi’nin Kuşak ve Yol Girişimi ile rekabet edebilecek düzeyde olup olmadığıyla ilgili gibi görünüyor. Belirtmekte fayda var ki, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile ekonomik olarak zayıf ülkeleri borç tuzağına düşürdüğü, özellikle gelişmekte olan ülkeleri kendisine bağımlı hâle getirdiği ve bu ülkeler üzerinde siyasi ve ekonomik nüfuzunu giderek artırdığı iddiaları ile küresel tedarik zincirinde baskın güç hâline gelerek küresel ticareti kontrol ettiği yönündeki eleştiriler, son zamanlarda Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin sorgulanmasına neden oldu. Nitekim Çin, gerçekten de dünyanın en fazla borç veren ülkesi konumunda ve Asya, Afrika, Avrupa ve Batı Balkanlar’da yaptığı yatırımlar ile çok etkili bir uluslararası aktöre dönüşmüş gibi görünüyor.

Yapacağı yatırımlar için kredi temini sağlamak isteyen ülkeler adına AB’nin Küresel Geçit Stratejisi’nin, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne göre daha güvenilir, daha şeffaf ve daha az riskli bir alternatif olduğunu söylemek mümkün. Ancak, daha pragmatik ve uygulanabilir olan Kuşak ve Yol projeleri karşısında, Küresel Geçit Programı hibe ve yatırımlardan yararlanmak isteyen ülkelerin, bir koşul olarak sunulan Avrupa standartlarını karşılayabilmesi oldukça güç. Özellikle, mevcut çatışmalar ve gerilimler dışında, Ukrayna savaşıyla birlikte derinleşen gıda krizinden en çok etkilenen kıta olarak Afrika’da yaşanan insani kriz oldukça büyük olduğu için Afrika ülkelerinin bu koşulları karşılaması imkânsız gibi duruyor. Ayrıca, üçüncü ülkelerin Çin yatırımlarına herhangi bir “koşulluluk” olmaksızın daha hızlı ve daha kolay ulaşabilmesi de Çin ile rekabetteki temel sorun olarak dikkat çekiyor. Ortaklık kurulacak üçüncü ülkenin çevre, demokratik haklar, işçi hakları gibi değerler ile ilgilenip ilgilenmeyeceği ise büyük bir soru işareti. Ayrıca Çin’in, Afrika ve Asya’da verimli bir zemin bulan Batı karşıtı anlatılardan da ciddi şekilde yararlanması, hâlihazırda koşulluluk mekanizması uyarınca işletilen ve “AB’nin kendi değerlerini dayatmak istediği” şeklinde yorumlanan Küresel Geçit’e olan talebi azaltabilir.

Kuşak ve Yol Girişimi’nin hayata geçirilmesinin üstünden neredeyse on yıl geçti. Çin’in Yunanistan, GKRY, İtalya, Portekiz ve Avusturya gibi 18 AB Üye Devleti dâhil olmak üzere neredeyse 150 ülkeye yaptığı yatırımlar, 2,5 trilyon doları aşmış durumda. Çin tarafından yalnızca 2020-2021 döneminde -COVID-19 salgınına rağmen- Kuşak ve Yol Girişimi projelerine yaklaşık 47 milyar dolar yatırım yapması dikkat çekiyor. Bu noktada 300 milyar dolarlık bir bütçeye sahip ve birinci yılını doldurmak üzere olan Küresel Geçit Stratejisi’nin Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile rekabet edebilmesi için önünde aşması gereken büyük engellerin olduğu söylenebilir.


 [MP1]Giriş Spotu