Türk firmaları İran’da önemli yatırımlara imza atacaktır

İran-Türkiye ilişkilerinde yeni bir döneme girildi. Bu doğrultuda yatırımcılarımızın pazara ilgisi oldukça yüksek gözüküyor. Pazarı değerlendirmek isteyen yeni yatırımcılar dışında ambargo dönemlerinde tüm zorluklara ve risklere rağmen çalışmalarına devam edenler süreçte başrol oynamak için kolları sıvadı.

İran ile ilgili yirmi yıllık deneyime sahip olan Beta Kimya Sanayi ve Ticaret AŞ, yıllar itibari ile edindiği deneyimler doğrultusunda pazar ile ilgi hedeflerini büyüttü. Pazarın ülkemiz adına önemi ile ilgili görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz Deik Türkiye-İran İş Konseyi Üyesi ve Beta Kimya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, sorularımızı yanıtladı.

Türkiye-İran ticari ilişkileri ile ilgili genel bir değerlendirme yapmanızı istesek neler söylemek istersiniz?

Biz firma olarak yaklaşık yirmi yıldır İran ile ticari ilişkilerimizi devam ettiriyoruz. Bu deneyimimizden yola çıkarak pazarın zor ve kendine özgü olduğunu söyleyebilirim. Genel olarak baktığımızda son beş altı yıl içerisinde Türkiye-İran ticaret hacminin inişli çıkışlı bir seyir izlediğini ve bu çerçevede ortalama ticaret hacmimizin on altı milyar dolar civarlarında olduğunu görüyoruz. Bu veri ışığında, Başbakanımızın da açıklamaları doğrultusunda ülkemizin kısa dönemde otuz milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşması hedefleniyor. Ancak iki ülkenin ticaret hacminin elli-altmış milyar dolarlar seviyesine gelmesi sürpriz olmamalı. Bizim İran’ın doğal kaynaklarına ihtiyacımız, İran’ın ise teknoloji ve tüketim mallarına olan ihtiyaçları, bu seviyede bir potansiyeli ortaya çıkarmaktadır. Ambargo döneminde Türkiye’nin komşuluk ilişkilerini eksiksiz yerine getirmesi ticaret hacminin önümüzdeki dönemde belirtilen düzeylere gelmesini sağlayacaktır. Ticaret hacminin artmasını sağlayacak bir diğer önemli unsurda uygulanan ambargoların kalkmasıdır. Bu durum İran’ın ekonomisine istenilen düzeyde katkı sağlayacağı için geçmişte bekletilen yatırımların önü açılacaktır ve böylece Türk firmaları İran’da önemli yatırımlara imza atacaktır. Güncel olarak bu olumlu tablonun yanında olumsuz olarak söyleyeceğimiz husus ise petrol fiyatlarında yaşanan düşüştür. Ama buna rağmen hizmet alanında, enerji alanında, ulaşım alanında yapılacak yatırımlara hız verileceği görülmektedir. İran bu doğrultuda Türkiye ve dünyaya yatırım çağrısında bulunuyor. Yatırımı artırmak için firmalara sağlayacağı avantajları her platformda bildiriyor. Dünyada yaşanan ekonomik durgunluk nedeni ile bu çağrıların karşılığını zaman içerisinde bulacağı kanaatindeyim. Bizim bu noktada bölgeye gelmek isteyen yabancı firmalarla da işbirliği yapmamız gerekiyor. Bu işbirlikleri pazarın daha sağlıklı gelişimini sağlamak için önemlidir.

Başbakanımız Sn. Ahmet Davutoğlu, gerçekleştirilen Türkiye-İran İş Forumu’nda iki ülke ekonomilerinin birbirine entegre olması ve özellikle para transferinde yaşanan güçlüklerin giderilmesi gerektiğini ifade etti. Sizin bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Forumda bende vardım. Başbakanımız ile son İran seyahatimizde, İş Formu öncesi bizimle yaptığı toplantıda iş adamlarımızı tek tek dinledi. Yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini İran’lı yetkililerle yaptığı sonraki toplantılarda da bizzat kendisi dile getirmiştir. Ulaşım, gümrük, finans başta olmak üzere birçok konuda entegrasyonu engelleyen sorunlar ifade edildi. Son duruma bakıldığında da iki ülke bankacılık sektörü içerisinde bulunan kuruluşların geçmişte olduğu gibi birbirleri ile iletişim sorunlarının devam ettiği görülmektedir. Ayrıca İran’daki döviz rezervlerinin düşüklüğü de yaşanan sıkıntının nedenleri arasındadır. Geçmişte Türkiye Halk Bankası çok önemli roller üstlendi ve iki ülke arası ticarette yaşanan tıkanıklıklar aşıldı. Yeni dönemde ise diğer Türk bankalarının İran’da, İran bankalarının da Türkiye’de şubeler açarak entegrasyona katkı sağlaması gerekiyor. Eğer bir firma verdiği hizmet ve malın karşılığı bedelleri zamanında alamaz ise ticari hacmi geliştirebilme şansımız yok. O nedenle para transferlerindeki sorunların acilen giderilmesi gerekiyor.

Bizim zor günlerinde İranlı dostlarımızın yanında olduğumuz unutulmamalıdır. Bu doğrultuda da biz İranlı yetkililerden ticari ilişkilerin gelişimine katkı istiyoruz.

Bu noktada bir iyi niyetin olduğu gözüküyor.  

Evet, böyle bir iyi niyetin olduğunu gözlemliyoruz. İranlı yetkililerin açıklamalarının bu yönde olduğunu görüyoruz ama zaman zaman bürokratlarımızın muhataplarına ulaşmada güçlük çektiklerini duyuyoruz. O nedenle bu gibi negatif durumların ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.

Karşılıklı güçlü siyasi iradenin aktif bir dönemi beraberinde getireceği kanaati mevcut. Siz bu düşünceye katılır mısınız?

İki taraf birbirini daha iyi anlar ve güçlü bir siyasi irade ile çözüm noktasına gelinirse tabi ki sorunlar daha çabuk çözülecektir. Dahası, İran’da 25 milyon Azeri kökenli Türk var. Bu insanlar Türkçe konuşuyor ve bu noktada benim, işlerin daha kolay çözüm bulacağı noktasında bir inancım var. Geçmişte de iki ülkenin ticari hacminin gelişiminde bu durumun önemli katkılar sağladığını söyleyebilirim.

Şuan itibari ile İran’da otellerde boş yer bulmak oldukça zor. Alman, İtalyan, Fransız ve Çin heyetlerinin girişimlerde bulunmak için randevular aldığını görüyoruz. Bu ve benzeri ülkelerin İranlılar ile uyuşabilmeleri bana göre oldukça zor. Bu noktada bizim kültürel yakınlıklarımız nedeni ile ortaya çıkardığımız artılarımızla, bahsi geçen ülke firmaları ile ortak yatırımlar ve işbirlikleri yapabileceğimizi düşünüyorum.

İran’da işbirliği yapılabilecek yeterli düzeyde özel sektör firması var mı?

Gözlemlerime göre var. Fakat gelişmiş ülkelerle yarışabilecek düzeyde bir yapı yok. Biz onlara göre daha ileriyiz. Bu durumu da normal karşılamamız gerekiyor. Çünkü ülke ekonomisinin yıllarca içe dönük seyri, firmaları da bu doğrultuda şekillendirmiştir. Bu ön kabul ile hareket etmek herkesin faydasınadır. Başbakanımızın da dediği gibi insani boyutlarla hareket edildiği zaman önemli işbirlikleri yapılmasının önünde hiçbir engel yoktur. Önümüzdeki dönemde Müslüman ülkelerin mezhepçiliği bir kenara bırakıp daha insani bakarak hareket edeceği kanaatindeyim. Buna bağlı olarak da bölge ülkelerinin ciddi oranda kalkınacağını ve Müslüman ülkelerin Türkiye’nin bilgi, beceri ve hırsından yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Herkesin kazandığı bir ortamda da diğer problemler daha rahat giderilecektir.

Ülke olarak tüm bölgeye ışık tutacak düzeyde miyiz?

Böyle bir potansiyelimiz var ancak bizimde kendimizi geliştirmeye devam etmemiz gerekiyor. Özellikle sanayideki 4.0 devrimini kaçırmamamız gerekiyor. Geçmişte hep geriden geldik ama şimdi beraber yürüyebilme şansımız var ve bu treni kaçırmamalıyız. Bu doğrultuda da özellikle kendi sektörüm için devletin, sorunların çözümünde sanayicinin yanında olması gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Devletin sanayiciye, yatırımcıya güvenmesi gerekiyor. Birkaç tane yanlış yapan yüzünden tüm sektörü zor durumda bırakan kararlar alınmaması gerekiyor. Bu konuda gerekli adımlar atılmaya çalışılıyor ancak geçmişten gelen yükler var ve bu yüklerin sanayicinin üzerinden kaldırılması gerekiyor. Sanayici bu yüklerden kurtulursa gerekli atılımları yapacaktır.

Türkiye geçen yıl iki seçim geçirdi ve ilk seçim ile ikinci seçim arasında dört aylık durağan dönem yaşadı ve bu dönem ülkemiz için oldukça zorlu bir dönemdi. Koalisyonsuz, tek parti hükümetinin kurulması ile bu durum aşıldı. Çevre ülkelerdeki olumsuzluklarda azaldıkça, Türkiye’nin önü açılacaktır.

Yurtdışı pazarlar ile ilgili ayrı bir parantez açarsak, bu yönde başarılı çalışmalara imza atmış bir firma olarak neler söylemek istersiniz?

Dünyanın dört bir yanına ihracat yapmakta ve gelişmiş pazarlarda olduğu kadar gelişmekte olan ve az gelişmiş pazarlarda da etkinliğimizi her geçen gün arttırmaktayız. Geçen yıl ihracatta ilk dokuz yüz firma arasındaydık. Son beş yıl içerisinde şirketimiz, sektöründe ihracat alanında birincilik ödülleri aldı. Bu bizim onurumuzdur ve bu durum çalışma azmimizi arttırmaktadır.

Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Benim bu vesile ile İran’lı yatırımcılara bir mesajım var. Ülkemizi İran’da en iyi şekilde temsil edebilmek adına yatırımcılar azimli olmalılar. Ben de gerek 20 yıllık İran tecrübelerim dolayısıyla şahsım olarak, ve gerekse Deik Türkiye- İran İş Konseyi olarak yatırımcılarımıza yardımcı olmak için elimizden gelen çabayı göstermeye çalışacağımızı bilmelerini isterim.

Ayrıca benim bir mesajım da gençleredir. Yeni kuşaklardan ülkelerine sahip çıkar şekilde azimli olmalarını ve bizim firma olarak onların yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum. Gençlerin kendilerini gerçekleştirme sürecinde elimizden gelen çabayı gösteriyoruz, bundan sonra da göstermeye devam edeceğimizin bilinmesini isterim. Biz büyükleri olarak onların önünü açacak girişimlerde bulunuyoruz, onların da gereken sorumluluğu almaları gerekiyor. Ülkemizi yarına taşıyacak yeni kuşaklardan beklentim budur.