Alışan Lojistik CEO’su Damla Alışan: Türkiye’nin lojistik merkez konumunu güçlendiren projelerle, sektördeki etkinliğimizi artırmayı hedefliyoruz.

Ekonomik hareketliliğin önemli ayaklarından biri olan lojistik sektörü, küresel ticari dinamiklere göre şekillenmeye devam ediyor. Bu süreçte Türkiye’nin, stratejik konumu sayesinde küresel lojistik ağların merkezi haline geldiğini ifade eden Alışan Lojistik CEO’su Damla Alışan, sorularımızı yanıtladı.

Ekonomik gelişmeler çerçevesinde sektörünüzün uluslararası dinamikleri ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Günümüzde lojistik sektörü, küresel ekonominin en kritik bileşenlerinden biri haline gelmiştir. Teknolojik gelişmeler, tedarik zinciri yönetimi, ticaret politikaları ve jeopolitik dinamikler, lojistik sektörünün uluslararası yapısını sürekli olarak şekillendirmektedir. Bu bağlamda, ekonomik gelişmelerin lojistik sektörüne olan etkilerini anlamak, sektör oyuncuları için stratejik bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu gelişmeleri beş ana başlık altında toplayabiliriz kanımca. Bunlardan ilki ve lojistik sektörüne küresel ekonomik büyümenin etkisidir, çünkü ekonomik büyüme, lojistik sektörünün gelişimi açısından doğrudan belirleyici bir faktördür. Küresel ticaret hacminin artması, taşımacılık ve lojistik hizmetlerine olan talebi artırmaktadır. Özellikle Çin, ABD ve Avrupa Birliği gibi büyük ekonomilerdeki büyüme oranları, lojistik sektöründeki yatırımları doğrudan etkilemektedir. Öte yandan, ekonomik durgunluk dönemlerinde ise lojistik faaliyetlerde daralmalar yaşanmakta ve taşımacılık maliyetleri üzerinde baskılar oluşmaktadır. Diğer başlık, tedarik zinciri ve dijitalleşme olabilir. Dijitalleşme, lojistik sektöründe büyük bir dönüşüm yaratmaktadır. Yapay zeka, büyük veri analitiği, nesnelerin interneti ve blockchain gibi teknolojiler, lojistik süreçlerin daha verimli hale gelmesini sağlamaktadır. Akıllı depolama sistemleri, otomatik envanter yönetimi ve gerçek zamanlı takip sistemleri sayesinde firmalar, operasyonel süreçlerini daha şeffaf ve etkin bir şekilde yönetebilmektedir. Küresel ticaret politikaları ve regülasyonlar incelendiğinde de son yıllarda küresel ticaret politikalarında yaşanan değişimler, lojistik sektörünün dinamiklerini önemli ölçüde etkilediği görülmektedir.  ABD-Çin ticaret savaşı, Brexit süreci ve Avrupa Birliği’nin ticaret politikaları, uluslararası lojistik faaliyetlerde yeni düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Gümrük tarifeleri, vergilendirme politikaları ve uluslararası anlaşmalar, lojistik şirketlerinin stratejik planlamalarında kritik bir rol oynamaktadır. Ve hepimizin en fazla yoğunlaştığı konu olan sürdürülebilirlik ve yeşil lojistik! Çevresel sürdürülebilirlik, lojistik sektörünün geleceği açısından önemli bir konu haline gelmiştir. Karbon emisyonlarının azaltılması, yeşil lojistik uygulamaları ve alternatif enerji kaynaklarının kullanımı, sektörün öncelikli konularından biridir. Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat politikası gibi girişimler, lojistik firmalarının çevre dostu teknolojilere yatırım yapmasını teşvik etmektedir. En son değinilmesi gereken nokta ise lojistik sektörünü etkileyen en önemli faktörlerden biri olan Jeopolitik gerilimlerdir. Rusya-Ukrayna savaşı, Orta Doğu’daki çatışmalar ve Asya-Pasifik bölgesindeki ticaret gerilimleri, tedarik zinciri yönetimini zorlaştırmaktadır. Lojistik şirketleri, bu tür riskleri minimize edebilmek adına çoklu tedarik zinciri stratejileri geliştirmekte ve alternatif taşımacılık rotaları oluşturmaktadır.

Uluslararası dinamiklerin ülkemize yansıması ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Türkiye, stratejik konumu sayesinde küresel lojistik ağlarında önemli bir merkez haline gelmiştir. Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında bir köprü görevi gören Türkiye, lojistik yatırımlarını artırarak bölgesel bir hub olma yolunda ilerlemektedir. Yeni havaalanları, liman projeleri ve demiryolu yatırımları ile Türkiye, uluslararası lojistik sektöründeki payını büyütmektedir. Ayrıca, gümrük süreçlerindeki dijitalleşme ve lojistik koridorlarının çeşitlendirilmesi, Türkiye’nin ticaret akışını daha rekabetçi hale getirmektedir. Ancak, jeopolitik riskler, kur dalgalanmaları ve enerji maliyetleri gibi faktörler Türkiye lojistik sektörünü zorlayan unsurlar arasında yer almaktadır.

Uluslararası ve ulusal gelişmeler çerçevesinde Alışan Lojistik’in etkinliği ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Sektörde bu yıl 40. yılımızı kutlamaya hazırlanırken küresel tedarik zincirindeki değişimlere hızlı uyum sağlamak içinden elimizden gelenin hep daha iyisini yapıyoruz.  Dijitalleşme ve sürdürülebilir lojistik çözümleri konularında yaptığımı yatırımlar, Alışan Lojistik’in rekabet gücünü artırmasına katkı sağlamaktadır. Ayrıca, uluslararası taşımacılık alanında genişleyen iş birliklerimiz ve Türkiye’nin lojistik merkez konumunu güçlendiren projelerle, sektördeki etkinliğimizi artırmayı hedefliyoruz.

Yeni yatırımlarınız ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

2025 yılına girer girmez toplam depolama kapasitemizi, yeni açtığımız 2 depomuzla %10 artırdık. 13.700 m² genişliğindeki depolama alanı, 8 rampası, 15.200 EUR palet kapasitesi ve Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ne olan yakınlığı ile dikkat çeken Gebze Pelitli depomuz özellikle çevre bölgelerdeki markalara hızlı ve etkili hizmet sunma imkânı sağlayacak. Kuzey Otoyolu bağlantısına yalnızca 10 km mesafede yer alan İstanbul-Hadımköy depomuz ise 16.250 m² büyüklüğüne, 12 rampaya ve 18.720 EUR palet kapasitesine sahip.

2025 yılı büyüme hedefimiz çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz bu yatırımlarla depo sayımızı toplam 13 şehirde 30’a, palet kapasitemizi 450.000’e ve depolama alanımızı ise 300.000 metrekareye ulaştırmış olduk. Globalde ve yerelde pek çok büyük müşteriye ev sahipliği yapmak için hazır olan Gebze-Pelitli ve İstanbul-Hadımköy depolarımızda elleçleme süreçleri, depolama ve katma değerli hizmetler dahil olmak üzere tüm operasyonel süreçler üstün teknoloji ve sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde yürütülmektedir.    Öte yandan kimya lojistiğindeki uzmanlığımız nedeni ile ADR’li ürün taşıma konusunda yatırım yapma ve filolarımızı bu yönde güncelleme stratejilerimizi bu yıl da sürdürüyoruz. Bu çerçevede son olarak filomuza 30 yeni ADR’li tank konteyner taşıyıcı ve 40 yeni tank ekledik. Bu yatırımımız ile bir yandan taşıma işlemi sırasında tehlikeli maddelerin doğru bir şekilde sınıflandırılmasını, ambalajlanmasını, etiketlenmesini ve taşıma araçlarında uygun şekilde yerleştirilmesini sağlarken diğer yandan taşıma işlemi sırasında oluşabilecek kazaların ve çevresel zararların önlenmesini hedefliyoruz.