DEİK Türkiye Mısır İş Konseyi Başkanı ve Diktaş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Denizer: Mısır ve Türkiye birbirine ihtiyacı olan iki ülkedir.

Türkiye Mısır ticari ilişkileri en iyi dönemlerinden birini yaşıyor. Karşılıklı ziyaretler sonrası aradaki buzlar eritilirken, yeni iş birliklerinin önü açıldı. Yaşanan gelişmeleri hem Mısır’da yatırım yapmış bir iş adamı hem de Türkiye Mısır İş Konseyi Başkanı kimliği ile değerlendiren Mustafa Denizer, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geleceği ile ilgilide önemli detayları okuyucularımızla paylaştı.

Mısır ile ilgili değerlendirmelerinizi alacağız ancak yakın dönemde Özbekistan’da gerçekleştirilen ITMF 2024 Konferansı ve Özbekistan’ın tekstildeki gelişimi ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

ITMF tekstilin dünyada çatı örgütüdür. Ben de orada Başkan Yardımcısıyım. 2027’de de Başkanı olacağız inşallah. Bütün dünyadan katılımcıların olduğu Özbekistan’da bir konferans düzenlendi. Bu vesile ile Özbekistan’ın planlarını görme fırsatımız oldu. Özbekistan aslında bir pamuk ülkesi. Çok güzel politikalar yükmüşler zamanında. Yani pamuk ihracatı yaparken onu yasaklayıp ipliğe, iplik ihracatı yaparken artık kumaşa en nihayetinde katma değeri en yüksek bitmiş ürün seviyesinde mal ihraç edeceğiz diye bir politika uyguluyorlar. Bununla ilgili yatırım da almışlar. Yatırım alırken şirketlere hem pamuk tarlasından onu da kiralıyorlar, çırçırı da veriyorlar. İpliği de yaptırıyorlar. Yani giren şirketler de aslında bayağı böyle full entegre bir şekilde işin içine girmiş oluyor. Tabii Özbekistan’ın pamukla ilgili yediği bir boykot vardı. Ondan dolayı bir darbe aldılar. Birçok yabancı marka Özbekistan’a girmekte girmedi, geri çekildi. Şimdi bu kalktı ve zaman içinde tekrardan belki oraya yatırım gelecektir.

Bu noktada Özbekistan ile Mısır’ı kıyaslamanızı istesek neler söylemek istersiniz?

Mısır’la Özbekistan’ın kıyaslarsak şöyle bir ana farkı var. Bir kere Mısır çok eski bir kültür. Yani hukuk sisteminden siyasi arenadaki yerine kadar daha önemli bir ülke olduğu gözlemlenir. Bunun yanında önemli bir nüfusa sahip, hem Arap camiasında hem Müslüman camiasında kendini belirli bir pozisyona sokmuş bir ülkedir. İngilizler zamanından başlayan bir sanayi politikası, tekstil politikası var. Lojistik olarak Akdeniz’den Avrupa’ya üç günde gemiyi her yere ulaştırabiliyorsunuz. Amerika’ya direkt yirmi günde ulaşabiliyorsunuz. Diğer taraftan ucuz işgücü ve kendi kaynaklarını kullandığı için ucuz enerji gibi avantajları olan yüz on beş milyonluk ülke. Yaptığı anlaşmalar çok önemli. Amerika’yla serbest ticaret anlaşması var. Güney Amerika ülkeleriyle anlaşmaları var. Afrika’yla, Kuzey Afrika ülkeleriyle ayrı anlaşmaları var. Türkiye’yle Avrupa Birliği’yle serbest ticaret anlaşması var. Bunları üst üste koyunca Mısır’ın önemi ortaya çıkıyor.

Türk yatırımcılar da bu çerçevede Mısır’a ilgi gösteriyor. Mısır’ı yapılan yatırımlar ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Türk yatırımcılar ağırlıklı olarak 2007 yılında gitti. Türkiye’yle imzalanan serbest ticaret anlaşması sonrası gerçekleşen bu yatırımlar iki ülke yetkililerinin geliştirdikleri iyi ilişkilerin neticesinde bu yatırımlar gerçekleşti. O gün oraya giren Türkler bugün üç buçuk milyar dolar seviyesinde bir yatırıma ulaştı. Neredeyse yüz bin direkt istihdam sağlıyor. Bugün gerçekleştirilen yeni yatırımların da büyük bir çoğunluğu yine oradaki eski Türk şirketlerinin gerçekleştirdiği yatırımlardır.

Ülkemizde, yatırımcıların Mısır’a kaçtığı şeklinde değerlendirmeler yapılıyor. DEİK Türkiye Mısır İş Konseyi Başkanı olarak konuya açıklık getirir misiniz?

Türkiye’nin toplam tekstil konfeksiyonun iç pazar ve ihracat potansiyeli seksen milyar dolar. Mısır’ın toplam tekstil ve konfeksiyon ihracatı dört milyar dolardır. Bu bilgiler ışığında bir değerlendirme yapılabilir. Benim değerlendirmelerime göre Türkiye’nin kaybının %15 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Bu da yıllar itibari ile gelişen bir durumdur. 

Oradaki şirketlerin başarmasının ana sebebi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Firmalarımızın sıfırdan başlayıp, piyasayı tecrübe edip büyümesi başarıyı da beraberinde getirdi. Yani üç buçuk milyar dolarlık yatırım Türkiye’den bu parayı bankadan çektik, valizle oraya götürdük şeklinde olmadı. Az bir paralar yatırım yapıldı. Kazanan paralar yirmi senedir tekrar yatırıma dönüştürüldü. Üstüne Mısır bankalarının desteğiyle daha da fazla finansman sağlandı. O değer öyle oluştu.

Bugün de yeni yatırımcılara tavsiyeniz nedir?

Mısır değişik bir ülke kendine göre dinamikleri var. Hem iç piyasası hem ihracat alanında güzel bir potansiyeli var. Ama Tecrübe edinmek lazım. Bir de finansal olarak başta güçlü olmanız ve sabretmeniz lazım. Yani bugün sıfırdan bir projenin Mısır’da kara dönüşmesi dört beş yıl sürmesi sürer. Dört beş yıllık bir zaman diliminiz, bir planlamanız varsa Mısır sırf konfeksiyon için değil. Beyaz eşya için, hızlı tüketim için, gıda için önemli yatırım alanları var. Türkiye’den daha büyük bir pazara sahip ve yakın ülkelerle ticareti önemli. Yatırımcıların ilgisinin olduğunu biz de gözlemliyoruz. Ama sonuçta bunlar içerisinde yatırıma dönecek şirket sayısının on on beş tane olacağını düşünüyorum.

Türkiye’de bu konuda bir köpürtmenin olduğunu söyleyebiliriz. Söylemlerinizden gerçeğin böyle olmadığını ifade edebilir miyiz?

Ben artık Mısır’ı biraz da finansal sistemdeki problemleri olanların ya da hükümeti eleştiri yapmak isteyenlerin biraz daha öne çıkardığını düşünüyorum. Yatırımcıların sadece Mısır’a değil farklı ülkelere de yatırım yapması lazım. Şirketinizi büyütmek ve uluslararası rekabete hazır olabilmek için bu gerekli. Mısır bu noktada neden öne çıkıyor derseniz? Mısır’daki yatırımların başarıya ulaşması doğal olarak ülkenin cazibesini de artırıyor. Diğer taraftan Mısır’a yapılan yatırımlar, ülkemizi siyasi açıdan da işini kolaylaştırıyor. Ne kadar Türk, Mısır’a giderse ve Mısır’da o kadar güçleniyoruz. Küskünlük döneminin bitmesi biraz da bizim iş adamlarımızın başarısıdır diyebiliriz. Mısır ve Türkiye birbirine ihtiyacı olan iki ülkedir. Mısır’la Türkiye’nin her konuda beraber hareket etmesi lazım.

Siz sadece Mısır’a değil Tunus’a da yatırım yapıyorsunuz.

Evet, Tunus’a da fabrika kuruyorum. Belki Tunus’ta daha çok para kazanacağım. Yani bunları bilmiyoruz. Bence artık sadece Mısır’ı değil başka ülkeleri de konuşmamız lazım. Tekstilde Mısır olur, başka bir bir sektörde başka bir ülke olur. Türkiye’nin bu örnekleri çoğaltması lazım. Ne kadar çoğaltırsa o zaman siyasi olarak da gücümüz daha da artar.  

Yurtdışında yatırım yaparken o ülkeden partnerler bulmak, yatırımcının işini kolaylaştırır mı?

Eğer bir ülkede yatırım yapıyorsanız bence bunu tek başınıza yapmanız ileride daha az baş ağrısı sağlar. Dolayısıyla benim tavsiyem ufak yapın, kendiniz yapın. Aile şirketlerinde bile ortaklıklar zor oluyor. Yabancı kültürlerle ortaklıklar daha da zor olur. Dolayısıyla başarının aslında en önemli faktörü bence sıfırdan yatırıma girmektir. Türkiye birçok sektörde artık yurt dışına çoktan açılması lazımdı. Geç bile kaldı. Çok daha büyük yatırımlar yapmamız lazım. Yani seksen milyar dolarlık bir tekstil konfeksiyonun yurt dışındaki tekstil konfeksiyonun yurt dışındaki yatırımı, bir iki milyar dolarsa çok az. Keşke bu rakam on beş yirmi milyar dolar seviyelerinde olsaydı. Türk şirketlerinin yurt dışında yaptığı yatırımlar Türkiye’nin değeridir. Bizim Allah’a şükür bir tane pasaportumuz var. O da Türk pasaportu.

Mısır’da yatırımcı olarak dile getirmek istediğiniz sıkıntılarınız var mı?

Bu konuda Mısırlı yetkililerden çok büyük destek gördük ve görmeye devam ediyoruz.Türk iş adamı olarak Mısır’da istediğimiz zaman istediğimiz kapıyı çalıp derdimizi anlatabildik. Bizim sıkıntılarımız Mısırlı iş adamlarıyla aynı sıkıntılar. Türklere özel bir sıkıntı yoktu. Dolayısıyla Mısır kendini geliştirdikçe yeni kurallara, kaidelere sistemini adepte ettikçe sorunlarımızda azalıyor.

DEİK Türkiye Mısır İş Konseyi olarak etkinliğinizi gözlemliyoruz. Bu etkinliğin sebepleri ile ilgili de birkaç cümle alabilir miyiz?

Mısır’daki yatırımına baktığınız zaman toplam yatırımın yüzde sekseni doksanı DEİK Türkiye Mısır İş Konseyi’nde temsil ediliyor. Bu çok önemli. Yani oradaki masada oturan yönetim kurulu ve üyeleri topladığınız zaman binlerce kişi istihdam ediyor. Yeni üyeleri alıyoruz, büyüyerek gidiyoruz. Orada çok güzel bir dostluk var. Türkiye’de aynı sektörde yan yana gelmeyen insanlar Mısır’da gayet mutlu hareket ediyor ve kimseyi kırmıyoruz. Türkiye her ülkede belli konumlarda olursa iş insanları, bu çok büyük güçtür. Zamanında İngilizlerin yüzyıllar önce yaptığını, Fransızların yaptığını biz de yapıyorsak, yapamaya başladıysak bu ülkemiz için faydalıdır. En büyük güç lobicilik ve diasporadır. Akdeniz Havzası’ndaki partnerimizin Mısır olması lazım.