Dijital dönüşüm, koronavirüs salgını ile artık bir zorunluluk haline gelmiştir
Koronavirüs salgınıyla birlikte KOBİ’lerin ihtiyaç duyduğu finansmana erişim konusunda alternatif çalışmalar devam ederken, Finansal Kurumlar Birliği’de üzerine düşen görevi yerine getirmeye çalışıyor. Birlik ve beraberlik içinde yaşanan bu süreci atlatacağımızı belirten ve müşterilerinin her türlü ihtiyacına cevap vermek için azami gayret gösterdiklerinin altını çizen Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Aynur Eke, sorularımızı yanıtladı.
Faktoring sektöründe bir değişim yaşandı ve sermaye miktarı 50 milyon TL’ye çıkartıldı. Piyasanın bugünkü koşulları göz önüne alındığında arttırılan sermayenin sektöre yansımasını aktarır mısınız?
Sektörlerimizin Türkiye ekonomisine katkısının daha da artması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle belirtmek istiyorum ki; Bankacılık Kanunu’ndaki değişiklikleri olumlu karşılıyoruz. Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle, sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamak amacıyla faktoring şirketlerinin kuruluşunda nakden ödenecek sermaye tutarı, 20 milyon liradan 50 milyon liraya çıkarılmasını önemli buluyoruz.
Bu düzenleme ile birlikte Faktoring şirketleri asgari ödenmiş sermayelerini, yasanın yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde kanunda belirtilen tutara yükseltecek.
Öngörülen sürelerde asgari ödenmiş sermayelerini artırmayanların faaliyet izinleri iptal edilecek. Düzenleme ile birlikte iş yapış biçimi kanunla korunan ve piyasadaki algısı günden güne pozitif yöne evirilen faktoring sektörü nefes alacaktır. Sermaye artırımını yapacak şirketlerle birlikte sektörümüz daha da güçlü hale gelecek ve reel sektöre güçlü bir şekilde hizmet vermeye devam edecektir. Güncel duruma baktığımızda; faktoring şirketlerinin yaklaşık %80’i yasa değişikliğine uyumlu ve/veya kolayca uyum sağlayabilecek yeterlilikte olduğunu görüyor, bunların dışındaki şirketlerimizin de belirtilen süreler içinde gerekli şartları sağlayacağına inanıyoruz.
Birçok alanda ceza miktarlarının arttırıldığını gözlemlemekteyiz. Birlik olarak cezalarla ilgili görüşlerinizi aktarır mısınız?
Sizlerin de bildiği gibi, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nda yer alan idari para ceza tutarlarının güncellenmesi ve yaptırım kararı verilinceye kadar aykırılığın birden fazla işlenmiş olması veya idari para cezasının uygulanmasından itibaren iki yıl içinde aynı aykırılığın tekrarlanması dikkate alınarak BDDK’ya idari yaptırımı ağırlaştırma yetkisi verildi. Finansal istikrarın sağlanması adına devletimizin aldığı önlemler ve cezalar içinde bulunduğumuz iş yapış modelinin önemli bir yansıması olarak sektörün düzene girmesini sağlıyor. Sektörlerimizde, cezai uygulamalara neden olacak davranışların sergilenme olasılığını düşük görsek de artan ceza miktarlarının sektörlerimize duyulan güveni olumlu yönde etkileyeceğine inanıyoruz.
Finans sektöründe dijital çalışmalar her geçen gün artmaktadır. Benzer bir uygulama da faktoring ve leasing gibi sektörlerde de uygulanması istenmektedir. Bu konuda yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?
Finansal Kurumlar Birliği olarak gündemimizdeki en önemli konulardan biri dijitalleşme ve üyelerimizin hayatını kolaylaştıracak projeler üretmektir. Bu nedenle 2015 yılında finans sistemine kazandırdığımız ve 5 yılda 26,5 milyon ticari alacak belgesinin kaydedilerek 740 bin riskli işlemin engellendiği Merkezi Fatura Kaydı Sistemi (MFKS) lokomotif projelerimizden biri. Buna ek olarak, 2019 yılında hayata geçirdiğimiz ve KOBİ’lerimizin hızlı, güvenli ve uygun maliyetli finansmana ulaşmasını sağlayan Ticaret Zinciri Finansmanı Sistemi’nin (TZFS) önümüzdeki süreçte adından sıkça söz ettireceğini düşünüyoruz. Ayrıca, Özel Entegratörlük, Ortak Veri Merkezi ve Merkezi Yazılım projelerimiz ile hem sektörlerimize hem de ülke ekonomimize en üst seviyede katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
Yeni ve verimli iş modelleri oluşturulmasına olanak sağlaması nedeniyle uzun süredir gündemimizin başında, taleplerimizin en ön sıralarında yer bulan, dijital dönüşüm konusu, koronavirüs salgını ile ortaya çıkan yeni koşullara uyum sağlanabilmesi için artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu nedenle bireylerle ya da tacirlerle yapılacak teminat sözleşmeleri dahil tüm sözleşmelerin, temliklerin, müşterinin tanınması prosedürü, tapu işlerinin yapılabilmesi, sipariş, teslim ve ödemeye ilişkin tüm belgelerin elektronik ortamda yapılması gibi tüm katmanları ile elektronik ortamda yapılabilmesini sağlayacak, tüm bunların ispat hukuku açısından geçerliliği konusunda şüpheye yer vermeyecek şekilde, hukuk güvenliği tam olarak sağlanmış olarak yapılmasını temin edecek yasal düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Coronovirüs salgını nedeniyle, ülkemizin de üyesi olduğu Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force-FATF) Mart 2020’de “Dijital Kimlik Rehberi”ni yayımlamıştır. Beklentimiz MASAK tarafından bu rehber ile uyumlu düzenleme yapılması ve tavsiye edilen işlem güvenliği önlemleri ile kişinin bir defa kendini fiilen sisteme tanıtması suretiyle edineceği ve her işlemde biyometrik verileri ile doğrulayacağı kimliği ile muhatapları ile yüzyüze gelmesine gerek kalmadan elektronik ortamda işlem yapabilmesi koşullarının vakit kaybedilmeden oluşturulmasıdır.
Sonuç olarak, sektörün dijitalleşmesinin önündeki bir kısım mevzuat engelinin kaldırılması durumunda tüm ticaretin ve finans sisteminin yapısını olumlu yönde değiştirebilecek bir itici güç elde edilecektir. Üstelik uygulama yurt içi ticaretle de sınırlı olmayacak, uluslararası benzer platformlarda sağlanacak entegrasyon ile ihracat bedellerinin de vadelerinden önce güvenli bir şekilde yurda getirilmesi daha da hızlı ve güvenli hale gelecektir. Konu ile ilgili olarak; Elektronik İmza Kanunu, 6361 sayılı kanun, Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te yapılması gereken değişiklik taleplerimiz BDDK aracılığı ile kamu otoritesine iletilmiştir. Sektör Ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacak vadeli alacakların dijitalleştirilerek finansmana konu edilmesi kamunun desteklerini beklemektedir.
Bu noktada; kullanımının yaygınlaşması için yoğun çalışmalarda bulunduğumuz TZFS’ye özel bir parantez açmak istiyorum. Yukarıda belirtilen kanun ve yönetmeliklerde talep ettiğimiz düzenlemelerin yapılması ile birlikte TZFS’nin finans ekosisteminde çok önemli bir eksikliği gidereceğini düşünüyoruz. TZFS ile ülke ekonomimize %56 oranında katma değer sağlayan KOBİ’lerimizin tek bir merkezden birçok finansal enstrümana, en önemlisi de kendi ticari alacakları ile ucuz finansmana ulaşımını sağlamayı hedefliyoruz. Bunun sonucunda da KOBİ’lerimizin %24’lerde olan finansmana erişim oranının %50 seviyesine yükselmesi ilk etapta bizi memnun edecek bir gösterge olacaktır. TZFS sayesinde; ekonomimizin yapı taşı olan KOBİ’lerimiz mal ve hizmet sattıkları alıcı firmanın kendilerine sunduğu ödeme vadesini beklemeden, nakde ihtiyaç duyduğu zamanda ticaretini finanse ederek, devam eden üretimi için kendisine kaynak sağlayacak. Üstelik alacağını peşin tahsil edip, kendi mal ve hizmet alım sürecinde tedarikçileri ile müzakere ederken daha avantajlı şekilde masaya oturabilecek.
Tüm dünyayı sarsan Koronavirüs hastalığıyla ilgili alınan ekonomik önlemlerle ilgili görüşünüzü alabilir miyiz?
Sizlerin de bildiği gibi tüm dünyayı olumsuz etkileyen Koronavirüs vakaları ülkemizde de etkisini gösteriyor. Cumhurbaşkanımız önderliğinde ekonomi yönetimimiz bir dizi önlem alarak ekonomik istikrarın sağlanmasına büyük bir katkı sundular. Ekonomik İstikrar Kalkanı paketi ile birlikte önümüzdeki 3 ayda 50-60 milyar liralık bir likiditenin piyasayı rahatlatması bekleniyor. Biz de FKB olarak bu paketin açıklanması ve KOBİ’lere olan destekten dolayı son derece mutluyuz. Alınan her önlem ve açıklanan her paket KOBİ’lerimize can suyu niteliğindedir. Nakit akışı bozulan firmalarla ilgili bankaların üç ay ertelemeli kredi finansmanı ve özel paketler sağlayacak olması, SGK primlerinin ertelenmesi, kamu ve özel kurumların açıkladığı finansman destek paketleri üretim, istihdam ve ticaretin yara almadan devam etmesine olanak sağlayacaktır. Geldiğimiz noktada ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ tedbir paketini olumlu karşıladık. Salgın sebebi ile ülkemiz de diğer ülke ekonomileri gibi etkilendi. Açıklanan tedbir paketi ile üretim, ticaret ve istihdamın yara almadan devamının sağlanacağına inanıyoruz. FKB olarak biz de bu süreç de üstümüze düşen görevi yapıyor, müşterilerimizin her türlü ihtiyacına cevap vermek için azami gayreti gösteriyoruz. Birlik ve beraberlik içerisinde bu süreçleri de atlatacağımıza inanıyoruz.
Finansal Kurumlar Birliği olarak göreve geldiğiniz günden bugüne yaptığınız çalışmaları ve gelecek beklentilerinizi aktarır mısınız?
FKB olarak temsil ettiğimiz finansal kiralama, faktoring ve finansman sektörlerini daha verimli hale getirmek ve ekonomiye verdikleri katkıyı artırmak üzere çalışmalarımızı var gücümüzle sürdürüyoruz. Bu kapsamda sık sık üye şirketlerimizle istişarelerde bulunuyor, kendilerinin talep ve yorumlarını büyük bir dikkatle dinliyoruz. Başta BDDK olmak üzere ilgili tüm kamu kurum/kuruluşları ve reel sektör temsilcileri ile sektörlerimizi geliştirmek adına toplantılar gerçekleştiriyoruz. Yaptığımız bu toplantılar neticesinde sektörlerimizi olumlu yönde etkileyecek bir kısım yasal düzenlerin yapılmasını sağladık. Bunlardan en önemlisi özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil imkânı kalmaması nedeniyle kayıttan düşülen alacakların değersiz alacak sayılması başlıklı değişikliktir. Bu değişiklikle diğer iki sektörümüzde olan ayrılan karşılıkların gider olarak yazılabilmesi imkanına Faktoring sektörümüz de kavuşmuştur.
Bunun gibi aynı işlem için kullanılan kredinin çifte BSMV’ye tabi tutulması, yurtdışından Birliğimiz üyesi şirketler tarafından sağlanan 3 yıldan kısa vadeli kredilere KKDF uygulaması, adres paylaşım sistemine erişilememesi gibi rekabet eşitsizliğinin giderilmesi, KGF destekli kredilerin Faktoring şirketlerimiz tarafından da müşterilerine kullandırılabilmesi, içinde bulunduğumuz süreç için de çok elzem olan uzaktan erişimle, dijital platformlar üzerinden işlem yapılabilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılması konularında çalışmalarımız devam ediyor. Bunlar ve benzeri hususlara ilişkin düzenlemelerin yapılarak finansal sektörde büyük bir çoğunlukta bankacılık sektörü üzerinde olan yükü hafifleterek daha etkin olarak müşterilemizin dolayısıyla mal ve hizmet üreticisinin ticaret erbabının ve tüketicinin yanında olmayı arzu ediyoruz
2020 yılı açısından üç sektörle ilgili öngörülerinizi aktarır mısınız?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kalkınma planı olan “On Birinci Kalkınma Planı” 15 yıllık bir perspektifle her alanda topyekûn bir değişim ve dönüşüm ön görüyor. Ekonominin ivmelenmeye başladığı 2019’un son çeyreği ile birlikte 2020 yılına daha istikrarlı bir giriş yaparak 2023 hedeflerimizi yakalayacağımızı düşünüyoruz. Son bir yıllık süreçte faizler %40’lardan tek haneli rakamlara indi. Yine aynı şekilde enflasyon %20’lerden %10’lara kadar düştü. Tüm bunlar ülkenin ekonomi rotasını iyi belirlemesi ve bu yönde istikrarlı bir şekilde çalışmasıyla ilintili. Elbette ki bir aydır ülke gündemimizin üst sıralarında yer alan ve ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkileyen Koronavirüs salgını yakaladığımız bu ivmenin sürdürülmesine olumsuz etkide bulunmakla birlikte ekonomimize olası etkilerini azaltmak için alınan önlemlerin kamu otoritesi tarafından hızlıca hayata geçirilmesi bu etkiyi minimize ediyor olacaktır. Biz de bu tedbirlerin hayata geçirilmesi ve sağlıklı bir şekilde uygulanması için üzerimize düşen görevleri var gücümüzle hayata geçiriyoruz. Ülkece çalıştığımızda ekonomimizin daha iyi yerlere geldiğini yakın geçmişte hep birlikte gördük, emin olun yine göreceğiz. Şunu tekrar gördük, biz hepimiz aynı gemideyiz. Gemiyi yüzdürmek için hep beraber birbirimiz için çalışacağız. Sonuç ta ülkemiz kazanacak.
2023 vizyonunda belirtilen değişim sürecine hepimizin destek olması önemli. Bunu gerçekleştirirken Hazine ve Maliye Bakanı’mız Sayın Berat Albayrak’ın vurguladığı noktalara önem veriyoruz. Ülke olarak büyümeli ve büyürken de cari açık vermemeliyiz. Üretim kalkınmanın temel ögesidir. Üretip, ürettiğimizi de dışarıya satmayı gerçekleştireceğiz. Bunu da ülke olarak özellikli olduğumuz sektörlerde yapacağız. Başta tarım sektörü, bacasız fabrikalarımız turizm sektörü, 90 lı yıllardan bugüne kadar profesyonelleştiğimiz, markalar yarattığımız tekstil sektörü ve dışarıdan alımımızı ortadan kaldıracak savunma sanayi sektörü gibi. Dünya, batı ve doğu eksenli değişirken bu eksen kaymasında merkezde yer almamız ülke olarak bize bir avantaj sağlıyor. 2023 vizyonuyla birlikte ekonomik olarak merkezde dengeleme sürecini atlattığımızda önümüzde hedeflere kolaylıkla ulaşacağımızı düşünüyoruz.
Finans şirketleri olarak Türkiye JCR Avrasya şirketini satın alarak derecelendirme konusunda önemli bir adım atıldı. Buradaki ortaklardan biri olarak yapılan çalışmaları ve bu oluşumun ülke ekonomisine faydasını aktarır mısınız?
Bilindiği üzere, gelişen finansal piyasalarda farklılıklar yaratarak ekonomilere ve firmalara global dünyanın kapılarını açan ve ekonomik değerlerin büyütülmesinde, paylaşımında şeffaflığı, güvenirliliği sağlamak misyonuyla hareket eden JCR Avrasya Derecelendirme Şirketi A.Ş. (JCR-ER)’nin yüzde 85,05 hissesinin Türk bankaları ile finansal sektörde faaliyet gösteren bazı kuruluş ve kuruluş birlikleri tarafından satın alınmasına yönelik pay devir ve hissedarlar sözleşmesi 28 Kasım 2019’da imzalandı.
Uluslararası niteliğe, bilinirliğe ve tecrübeye sahip JCR ile yapılan bu stratejik ortaklık, ulusal derecelendirme şirketinin faaliyetlerinin kısa sürede uygulamaya geçmesi ve uluslararası piyasalarda tanınırlığı için avantaj sağlayacak.
Ulusal derecelendirme kuruluşu özellikle risk yönetimi ve borçlanma piyasalarının etkinliği açısından önemli bir görev üstlenerek yerel şirketlerin kredi derecelendirilmesi konusunda daha aktif olacak. Kredi notu kullanımının yaygınlaşmasıyla finansal kaynaklar daha etkin dağıtılacak, sürdürülebilir büyümeye katkı sunulacak. JCR Avrasya, yeni yönetim ekibi ile birlikte, derecelendirme faaliyetlerinin kapsamını önemli ölçüde genişleterek özel sektör tahvil piyasasının gelişimine ve Türk şirketlerinin finansal yapılarının güçlendirilmesine katkı sağlayacak. Dünya örneklerinde olduğu gibi finansal kesimin tamamını kapsayan ortaklık yapısıyla bağımsız ve objektif bir reyting yaklaşımı sunmak amacıyla gerçekleştirilen işlem, bankaların kredi riski ölçümünde standart bir yaklaşımın hayata geçmesine de imkân tanıyacak. Kredi derecelendirme uygulamasının yaygınlaşmasıyla hem sağlıklı kredi kullanımı artacak hem de kaynaklar daha etkili ve verimli şirketlere aktarılacağı için ekonomik gelişim daha sağlıklı olacak.MAYIS 2020