Dış ticaretimizi geliştirmek için lojistik avantajlarınızı iyi değerlendirmeliyiz

1981 yılında kurulan Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler AŞ, ülkemizin dış ticaretinde söz sahibi olmayı başarmış. Hizmet anlayışı, altyapı, insan kaynağı, teknoloji, finansal yapı alanlarında yaratıcı ve yapıcı bir eleştiri anlayışı ile devamlı gelişmeyi hedefleyen firma, hizmet verdiği milli ve uluslararası müşterilerine yüksek standartlarda hizmet vermeye devam ediyor.

Ekonomik dengelerin korumacı kararlarla değiştiği bir dönemde, dış ticaret ile ilgili gelişmeleri değerlendirmek için görüşlerine başvurduğumuz Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler AŞ CEO’su Dr Hakan Çınar, ticaret savaşlarının olduğu bir dönemi yaşadığımızı ve bu noktada daha rekabetçi bir yapıyla yolumuza devam etmemiz gerektiğini ifade ediyor.    

Ticaret savaşları olarak ifade edilen ve dış ticaret ile ilgili dengelerin değiştiği bir dönem yaşıyoruz. Konu ile ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?

İnsanların talep ve ihtiyaçları, üretim ile ilgili gelişim dünyada dış ticaretin gelişmesine ve artmasını sağladı. Son yıllarda bu artış neticesinde dünya dış ticaret hacmi dört beş kat arttı. Bu artış ülkelerin ticari dengelerini bozmaya başladı. Gelişmiş ülkelerin dış ticaret açığına tanıklık etmeye başladık. ABD bugün dünyanın en borçlu ülkesidir. Bu nokta da ABD Başkanı Trump, daha göreve gelmeden dikkat çektiği ve göreve geldikten sonra aldığı kararlarla hayata geçirdiği korumacılık, dünyada ticaret savaşı olarak tanımlanıyor. Ülkeler ticaret dengeleri lehlerine olmadığı zaman bu tür kararlar alabiliyor. Bu durumu hayatın gerçeği olarak kabul ederek yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Tüm şartlar içerisinde ülke ekonomimizi geliştirebilmemiz için ihracatımızı artırmamız gerekiyor.

Bu noktada son dönemde ihracatımızın arttığını gözlemliyoruz. Ancak sorunlarımız da var. İhracatımızı artırmak hususunda gümrük müşavirliği çerçevesinden bakarak neler söylemek istersiniz? 

Türkiye’nin ekonomisini geliştirebilmesi için çok ciddi bir ihracat hamlesine ihtiyacı var. Bu yönde de hükümetimizin ciddi bir çabası var. Bunun yanında katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesine ihtiyacımız var. İhracat rakamlarımız artmakta bu durum sevindirici, ancak dış ticaretimizi bulunduğumuz noktadan daha da artıracağımızı söyleyebilirim. Bu konuda yapılması gerekenlerden biri bürokrasinin azaltıldığı, insanların mevzuattan dolayı en küçük bir şeyde kaçakçı damgasının yemediği bir ortamı sağlamamız lazım. Gümrüklerimizde yapılan teknolojik yatırımlarla önemli adımlar atıldı. Bu adımlar dış ticaretimize olumlu yansıdı ancak mevzuat ve bu husustaki maliyetlerimiz ile ilgili negatif görüntümüzü düzeltmemiz gerekiyor.

Gümrüklerin güven esasına yönelik yönetilmesi gerektiği ile ilgili düşünceler var. Sizin bu konudaki düşüncenizi alabilir miyiz?

Her ülke kendi sınırlarını gümrükler vasıtası ile koruması doğaldır. Bu sebepten gümrüklere ihtiyacımız var. Gümrüklerin koruyu olması lazım ancak engelleyici olmamalı. Biz bunları mevzuatlarımızla gerçekleştiriyoruz. Bunu gerçekleştirirken kendimizi koruduğumuz gibi yabancı yatırımcı gözü ile de bakıp gümrüklerimizin işleyişini sağlamalıyız. Bu noktada daha önce de belirttiğim gibi maliyetlerin ve bürokratik işlemlerin azaltılması dış ticaretin gelişmesine katkı sağlar.

Önceki beyanlarınızdan da takip ettiğimiz üzre, bu konudaki maliyetlerimizin birkaç kat olduğunu ifade ediyorsunuz. Bu durum devam ediyor mu?

Bu konuda bir değişiklik yok, maliyetler Güney Kore’nin iki buçuk katı kadar ve bu durum günün sonunda sadece ithalatı değil, ihracatımızı da etkiler pozisyondadır. Bunun için avantajlarımızı kullanarak bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Bu noktada en önemli avantajımız lojistik avantajlarımız diyebilirim.

Lojistik avantajlarımızı yeterince kullanabiliyor muyuz?

Biz Avrupa’nın dibinde bir ülke olarak, Asya’ya açılan kapı pozisyonundayız. Bunun yanında üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyiz. Bu ve benzeri avantajlarımızı üst üste koyduğumuzda, lojistik üs olmak için şartlara sahibiz, ancak bu noktada demiryolu ve deniz yolu ile ilgili yapılması gereken yatırımlar önceliğini koruyor. Lojistik köy kuruyoruz ancak oraya deniz veya demiryolu bağlantısı olmadığı için yapılan çalışmalar lojistik firmaların bir araya toplandığı bir kooperatiften öteye geçemiyor. Biz lojistik imkanlarımızı kullanarak transit üs olarak tercih edilen ülke olmalıyız. Bu da yetmez diğer taraftan da bürokratik işlemleri kolaylaştırmak, azaltmak için çalışmalar yapmalıyız. Bu noktada Hollanda gibi transit ticareti iyi yapan ülkelerden almamız gereken dersler var.

Lojistik üs olma ile ilgili önemli değerlendirmeler yaparken, İpek Yolu Projesi ile ilgili de düşüncelerinizi almak isteriz. Bu konudaki gelişmeler ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu konu ülkemiz ve dünya için oldukça önemli. Çin gerek yüzölçümü, gerek nüfusu, sanayileşme ve teknolojide elde ettiği ilerleme, büyüyen ve gelişen ekonomisi, doğal kaynakları, Birleşmiş Milletlerdeki veto gücü, Şanghay İşbirliği Örgütü içindeki yeri ve dış politikada geliştirdiği stratejilerle hızla büyüyen ve dünyanın ortaklık kurmak için yoğun çaba sarf ettiği bir güç halini almıştır. Bu çerçevede Tek kuşak tek yol olarak ifade edilen İpekyolu Projesi, Çin’in gelişen ekonomilere ulaşması noktasında geliştirilen bir proje. Bu proje ile Çin’de üretilen ürünlerin batıya çok kısa sürede teslimini sağlayacaktır. Bu çerçevede firmaların maliyetlerinin azalması dış ticaretin gelişmesi açısından oldukça önemlidir. Bu ülkemiz için önemli bir fırsat olarak değerlendirmek lazım. Bu değerlendirme neticesinde de Türkiye dışında alternatiflerinin olduğu gerçeğinden yola çıkarak, fırsatı kaçırmamalıyız.

Son dönemde dış ticaret dengesini sağlamak adına politikalar ürettiğimiz bir dönem yaşıyoruz. Bu çerçevede ithalatı azaltmak için çabalar hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Dış ticaret dengesini sağlamak ülkemiz ekonomisi için önemlidir. Bu doğrultuda yapılan çalışmalar neticesinde ithalatımızın azaldığını gözlemliyoruz. Fakat bu konuda yapılan çalışmaların belli bir dozda kalmasının dış ticaretimizin sağlıklı isleyebilmesi için gerekli olduğunu düşünüyorum. İthalatın daha fazla azalması için yapılacak baskılar, ülke içerisindeki üreticimizi de olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla ilerleyen dönemde ihracatımızın da bundan olumsuz etkileneceğini söyleyebiliriz. Bu açıdan yola çıkarak ithalatımızı azaltma yönündeki çabalarımda dengeyi gözetmeliyiz. Bu durum yabancı yatırımcıyı küstürmememiz açısından da oldukça önemlidir.  MART 2019