Fujifilm Healthcare Türkiye Başkanı Hakan Bulut: Japonlarla kültürel olarak çok yakınız
Türkiye Japonya ticari ilişkileri, karşılıklı atılan adımlarla gelişmeye devam ediyor. Gelişen ticari ilişkileri değerlendirmek için bir araya geldiğimiz Fujifilm Healthcare Türkiye Başkanı Hakan Bulut, iki ülke ticari ilişkilerinin 101 yılının içerisinde olduğumuzu ve köklü ilişkilerin gelişmeye devam ettiğini belirtti.
İki ülke ticari ilişkileri ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Her şeyden önce iki ülke insanının birbirini sevip saydığını söylersek, iki ülke ticari ilişkilerinin ruhu ile ilgili net bir durumu aktarmış oluruz. Son on yılda ticari ilişkilerde büyük bir gelişim olmadı ancak var olan ilişkilerin korunduğunu söyleyebiliriz. Son yıllarda bizim alanımızda olan Çam Sakura Hastanesi’nin inşası oldukça önemliydi. Bu ve benzeri örneklerin artırılabileceğini düşünüyorum. Bir milyon metrekarenin üzerinde bir alana sahip bir proje, Avrupa’nın da sayılı büyük hastanelerinden biridir.
Hızlı karar alan yapımız onları heyecanlandırıyor ancak bizim de biraz onlara ayak uydurmamız lazım. Bizde kervan yolda düzülür mantığı var. Japonlarda o yok. Yani her şeyin bir sistemi, her şeyin bir düzeni olması gerekiyor. Dolayısıyla o kültürle Türk kültürü arasında zaman zaman çatışmalar yaşanıyor. Çalışanların tamamı Türk olan ama Japon firması olarak biz bunu öğrendik diyebilirim. Biraz zaman aldı ama öğrendik. Biz genelde Türkler olarak sonuca odaklı çalışıyoruz. Onlar süreç değerlendirmesinde çok ciddi zaman harcıyorlar. Strateji belirlemek için ciddi zaman harcıyorlar.
Sizin de yer aldığınız DEİK Türkiye Japonya İş Konseyi, ticari ilişkilerini geliştirilmesi için çalışmalar yapıyor. Bu doğrultuda da serbest ticaret anlaşmasının önemli bir aşama olacağı ifade ediliyor. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Serbest ticaret anlaşması hep gündemde, ticari ilişkilerin hızlanması için önemli bir aşama olarak önümüzde duruyor. İki tarafta bu konuda niyetli ancak zaman alacak bir çalışma olduğunu söylememiz lazım. Karşımızda ince eleyip sık dokuyan bir zihniyetin olduğunu söylememiz lazım. Belli noktalarda haklılar, belli noktalarda esnemeleri gerekiyor.
Tarihsel olarak da iyi ilişkilerimiz var. Bu ilişkiler oldukça önemli.
Ertuğrul Firkateyni ile başlayan o ilişkiler sonra İran’da rejim değişikliği olduğunda orada kalan Japon Büyükelçilik çalışanlarını Türkiye Cumhuriyeti’nin uçağının Türk vatandaşlarını alması gerekirken bir kararla, merhum Turgut Özal’ın desteğiyle, Japon Büyükelçilik çalışanlarının oradan kurtarılması hala Japonya’da konuşulur. Bir de kültür olarak da çok yakınız. Onlar da bizim gibi konservatiftir. Aileye çok değer veren, ahlaka çok değer veren bir yapıları var.
Hangi sektörlerde işbirliği imkanları var?
İlerleyen dönemde özellikle teknolojik yatırımlar açısından Japon yatırımcıların Türkiye’ye geleceğine inanıyorum. Altyapı projelerinde biliyorsunuz kendilerini kanıtladılar. Savunma sanayinde işbirlikleri olabilir. Diğer taraftan bizim de alanımız olan sağlık alanında da işbirlikleri artabilir.
Üçüncü ülkelerle beraber ticari faaliyetler organize edilebilir mi?
Türkiye tabi jeopolitik konumu itibariyle çok önemli bir yerde. Türkiye bizim firmamız için merkez üs konumundadır. Türkiye’ye bağlı yaklaşık 15-16 tane ülke var. Bütün operasyonu buradan yönetiyoruz. Türkçe konuşan ülkeler, Balkanlar, Doğu Avrupa ülkemize bağlıdır. Bizim örneğimizde olduğu gibi diğer Japon firmalarının ülkemizi merkeze aldığı yatırımları olabilir.
Yakın zamanda Ukrayna’da ortak çalışmalar yapılabileceği ile ilgili duyurular oldu.
Çok güzel bir ülke, savaş çıkınca zarar gördü. Sorunların çözülmesi kolay gözükmüyor. Umarım kısa sürede barış olur ve insanlar daha fazla zarar görmez. Ukrayna’nın yeniden ayağa kaldırılması için Türkiye ve Japonya’nın ortak bir çaba içerisine gireceğini düşünüyorum. Bu konuda yapılan toplantılar oldu. Savaş biterse yapılacak çok iş var. Türk firmalarına olan güven oldukça fazla, bu çerçevede ülkenin ayağa kaldırılması noktasında önemli görevler üstleneceklerdir. Bu noktada Japon firmalarının da Türk şirketlerle birlikte önemli roller üstleneceği kanaatindeyim. Kredi konusunda Japonya önemli bir avantajlar sağlayabilir.
Türkiye’de özellikle JETRO, gibi organizasyonların daha aktif olması lazım. Aktif olursa, hem Türk tarafına hem Japon tarafına çok ciddi fırsatlar çıkacaktır. Çünkü şu anda aranan şey para, yoksa teknoloji, know-how vs. Türklerin iş yapabilme kapasitesi, becerisi bunlara ulaşabilirsiniz ama ortada nakitle ilgili bir sorun var. Türkiye’de finansman şu anda çok pahalı, dolayısıyla Japonya’da biliyorsunuz finansman daha ucuz ve ciddi bir kapital güçleri var. Teknoloji güçleri var. Bizde de iş yapma, işi uygulama gücümüz var. Dolayısıyla bunları bir araya getirmemiz lazım.
Türk-Japon Sağlık Forumu düzenlediniz etkinlik ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Uzmanlık alanımız sağlık olduğu için Türk-Japon Sağlık Forumu’nu düzenledik. Etkinliğin bu yıl ikincisini düzenledik. Japonya’da ciddi bir sağlık ekipman, teknoloji bilgisi birikimi var. Türkiye’de dediğim gibi sağlık hizmetlerinin sunulması noktasında bilgi birikimi çok yüksek. Yatırımlarımız da var. Doktor kalitemiz, tüm sağlık çalışanı kalitemiz çok yüksek ve ciddi bir bilgi birikimine sahibiz. Zaten sağlık turizminde belli bir pay alıyor olmamızın da arkasında bu nedenler var. Ama burada tabii önemli olan işbirliklerin geliştirilmesi, kredilerin bulunması, bahsettiğim gibi Çam Sakura gibi örneklerin artması gerekiyor. Japon firmalarının hem devlet olarak hem firmalar olarak daha çok sahaya girmesi adına biz de bu Türk-Japon Sağlık Forumu’nu düzenledik. Türk Japon işbirliği ile ilgili farkındalığı artırmak istedik. Zor oluyor, kolay değil. Çünkü bazı taşları, dengeleri yerinden oynatmanız gerekiyor. Özellikle Japon tarafı, konuşmamızın başında da söylediğim gibi, çok aktif olmak istemiyorlar. Yani özellikle sahneye çıkıp, ışıkların altında olmayı çok tercih eden, insanlar değiller. Onları bu sahneye almak biraz zor oluyor ama bunu da yapmaya devam edeceğiz. İnşallah seneye de üçüncüsünü düzenleyeceğiz
Gözlemlediğimiz kadarı ile farklı ülkelerden de katılımlar oldu.
Evet,sadece Türkiye değil, Ukrayna’yı davet ettik, tüm Orta Asya, Balkanlardan da ülkeleri ve sağlık çalışanlarını, sağlık yöneticilerini, üniversite hastanelerindeki rektörleri vesaire davet ettik. Elimizde bizim de firmamız olarak temsil ettiğimiz bir Japon teknolojisi var. Bizim dışımızda da diğer Japon firmalar var sağlıkta. Bunları bir araya getirip, Türkiye ve Japonya olarak üçüncü ülkeye bu toplam çözümleri götürmek anlamında bir platform oluşturmak istedik. Tabii sağlık insana dokunan hepimizi ilgilendiren bir alan ve insanların ortalama yaşam süreleri arttıkça daha fazla sağlık hizmetine ihtiyaç duyuyor. Sağlık hizmeti ulaşımı çok hızlandı. Bunu yaparken azıcık da sağlıkta yeni teknolojiler kullanarak sağlıklı yaşam için önleyici tedbirler alınması oldukça önemli.
Hastalanmadan önce sağlımızla ilgili gidişatımızın düzenlenmesi ile ilgili bir husustan mı bahsediyorsunuz?
Teknolojinin verdiği imkanlarla siz bulunduğunuz durumu tespit edip ona göre yaşam standartlarınızı düzenleme imkanı bulabildiğiniz bir yoldan bahsediyoruz. Elde edilen tespitler, aile hikayeniz bir araya getirilip yine uzman doktorların tavsiyeleri doğrultusunda yapmanız gerekenleri planlama imkanı buluyorsunuz. Bu yolla hem yaşam sağlıklı yaşam sürenizi artırabilme şansınız oluyor.
