Gelecekte mağazalar deneyim ve servis noktaları olacak

Perakende sektörünün önemli oyuncularından biri olanMetro Toptancı Market, ülkemizde yatırımlarına devam ediyor. Yapılan yatırımları ve sektörün gelişimi ile ilgili görüşlerini aldığımız Metro Toptancı Market Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Kubilay Özerkan, sektörün dinamiklerini okuyucularımızla paylaştı.

2017 yılı değerlendirmesi alabilir miyiz?

2017 yılı ülkemiz ekonomisinin lokomotif sektörlerinden olan perakende sektörü için de zorlu bir yıl olmasına rağmen, sektörün 2-2,5 kat büyüdüğünü görüyoruz. Perakende sektörü tüketiciyle hızlı ve birebir ilişki kuran bir sektör olduğu için sektörün büyümesi tüm ekonomi için değerli bir göstergedir.

Metro Toptancı Market olarak 20 şehirde 36 satış noktasına ulaştık. 28 yıldır olduğu gibi ülkemize yatırımlarımıza devam edeceğiz. Temelde Türk mutfağına ve değerlerine sahip çıkma amacıyla ilerliyoruz. Yiyecek-içecek sektörünün ve şeflerin geleceğine yatırım yapan bir marka olma algımızı pekiştirerek, gastronomi ekseninde yapacağımız projelerle Türk Mutfak kültürüne sahip çıkmayı ve tüm ekosistemi de sürece dahil etmeyi amaçlıyoruz. Buna paralel olarak, HORECA sektöründeki müşterilerimizin bir numaralı çözüm ortağı olmak ve onlar için artı değer yaratmaya devam edeceğiz.

Perakende sektöründe yaşanan değişim ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Öncelikle önümüzdeki dönemde geleneksel ve organize perakendenin birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısı olarak el ele yürüyeceği bir gelecek vizyonu planlamanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. İş birliğiyle atılacak adımlar, kat edilecek yollar, ülke ekonomisine katma değer olarak geri dönüş sağlayacaktır.

İkinci olarak, dijitalleşen dünyanın gerçeği olarak, perakendenin geleceği e-ticarette. Gelecekte var olmak isteyen firmaların e-dönüşümü kucaklaması şart. Yeni nesil tüketicilerin beklentileri de farklı. Yalnızca ürün almıyor; aldığı ürünle birlikte deneyim ve deneyimin kişiselleşmesini istiyor. Beklentiler doğrultusunda farklı kanallardan müşterilerine ulaşan perakendeciler, klasik perakendeciliği de değiştiriyor. Değişen ve dönüşen dünyada diğer sektörlerde olduğu gibi perakende sektöründe de teknolojinin ön plana çıktığını görüyoruz.

Gelecekte mağazalar satış noktası olmaktan çıkarak, deneyim ve servis noktaları olacak. Değişiklikler gözleyeceğimiz bir başka alan ise mağaza çalışma şekilleri olacak. Yeni teknolojilerin mağazalara entegre olmasıyla birlikte verimlilik artacak, mağaza içinde daha çok zaman müşteri ihtiyacını karşılamaya harcanacak. Hatta yapay zeka ve büyük datanın işlenmesiyle birlikte müşterilerin ihtiyaçları daha onlar farkına varmadan tespit edilip, tahmin edilip müşterilere ihtiyaçlarına yönelik öneriler sunmak mümkün olacak. İnternetten yapılan satışların alışverişte önemli bir yer kaplar hale gelmesiyle birlikte, gerçek mağazalar da tüketicileri çekmek için değişim geçirmek durumunda.

Perakende sektöründe yaşanan değişimin firmanıza etkisi ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Sektörün üründen ziyade deneyim sunmaya evrildiğinden, dijitalleştiğinden bahsetmiştim. Metro Toptancı Market Türkiye olarak biz de bu doğrultuda kendimizi dönüştürüyoruz. Organize perakende alanında işler hala mağazada bitse de bizim de küçük depo uygulamalarımız, tekneye servislerimiz gibi HORECA müşterilerimize sunduğumuz farklı çalışmalarımız var. Dijitalleşen dünyada müşterilerimize nasıl daha fazla fayda sağlayabileceğimizin arayışı içindeyiz. Dijital araçlar, tavsiyeler, destek ve ayrıca diyalog ve görüş paylaşımı için bir platform sunarak konaklama sektörü için bir dijital platformu uygulamaya sokuyoruz.

Bunun dışında perakendeciliğin geleceği için sürdürülebilirlik konusuna çok önem veriyoruz. Attığımız her adımı günü kurtarmak için değil, uzun vadeli düşünerek yapıyoruz. 28 yıldır olduğu gibi ülkemize ve ülkemizdeki mutfak kültürüne yatırımlarımıza devam ediyoruz. Yiyecek-içecek sektörünün ve şeflerin geleceğine yatırım yapan bir marka olma algımızı pekiştirerek, gastronomi ekseninde yapacağımız projelerle Türk Mutfak kültürüne sahip çıkmayı ve tüm ekosistemi de sürece dahil etmeyi amaçlıyoruz. Bu anlamda yerli üretimi teşvik eden “Coğrafi İşaret Tescilli Ürünler” çalışmamız, balığın ağdan çatala uzanan tüm tedarik sürecini kayıt altına alan ve yanlış avlanmanın önüne geçme amacını taşıyan “Bugünün balığını yarına bırakalım” uygulamamız, “Türkiye’de Meyve Sebze Kayıp ve Atıklarının Azaltılması”na yönelik çalışmalarımız ve gastronomi profesyonellerini buluşturan platformumuz “Gastronometro” hep müşterilerimize daha sürdürülebilir bir dünyada daha iyi bir deneyim sunma çabalarımızın ürünleri. Bu doğrultuda proje ve uygulamalarımız da devam edecek.

Son dönemde birçok firmamız çiftçilerimizle birlikte farklı çalışmalar yürütmektedir, sizin de bu yönde çalışmalarınız oluyor. Bu çalışmaların tüketici tarafında nasıl karşılanıyor?

Tüm ekosistemi süreçlere dahil ettiğimiz farklı projelerimiz var. Coğrafi işaretli ürünler projemizle bugün raflarımızda Aydın incirinden Diyarbakır karpuzuna, Taşköprü sarımsağından Finike portakalına kadar 80’in üzerinde Coğrafi İşaret tesciline sahip ve tescile aday ürün yer alıyor. 2016 yılında tedariğimizin %98’ini yerli üreticilerden karşıladık. Ayrıca “yerli tohum” projesiyle yerel tohumlardan yetiştirilen ürünler için %100 alım garantisi veriyoruz, çiftçilerimizi profesyonel pazarlama araçlarıyla geniş tüketici kitleleriyle buluşturuyoruz.

Hayvan refahı konusuna, 2013 yılından itibaren sistemli olarak yaklaşıyoruz. Bu tarihten itibaren 174 adet hayvan çiftliğini denetlerken, 200’e yakın hayvan çiftliği sahibine de eğitim verdik.

Balık kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı konusunda, Türkiye’de yakalanan lüferin boyutuyla ilgili henüz hiçbir yasaklama mevcut değilken, boyu 20 cm’nin altında olan iki lüfer türü sarıkanat ve çinekop satmama kararı aldık. Metro Türkiye’nin uygulamaya koyduğu bu boy yasağı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından da benimsendi. Bu yasaklar Türkiye’deki yasal mevzuata temel teşkil etti.

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ile birlikte hayata geçirdiğimiz kaybolmaya yüz tutan palamut balığının göç yollarının nedenlerini ortaya koyduğumuz “Palamutlar Nerede?” projemizin sonuçlarını yine 2016 yılında yayımladık.

2017’de Türkiye’nin ilk kez balık izlenebilirliği uygulaması olan “Bugünün balığını yarına da bırakalım” projemizi hayata geçirdik. Balığın QR kod etiket sistemiyle %100 izlenebilirliğini sağladık. Proje kapsamında Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği’ne (Sür-Koop) bağlı 572 kooperatifle ve binlerce balıkçıyla el ele verdik. Lüfer, palamut, hamsi ve istavrit balıklarını, bu kooperatiflerden de tedarik etmeye başladık. Bu sayede hem balık nesillerinin sürdürülebilirliğini hem de geleneksel balıkçılığı koruma altına alıyoruz.

Tüketicilerimiz de bu uygulamalarımızdan memnun. Çünkü nerede üretildiği belli olan, taze, ödediği ücretin karşılığını aldığı ürün ve hizmeti alabiliyor. Üstelik bunun devamının geleceğini de biliyor. Bu sebeple bu tip çalışmalarımız yaygınlaşarak devam edecek.