Intecro Robotics CEO’su A. Ali Şen: Her zaman olduğu gibi fikir, niyet ve irade ile başladı
Robotik, mekatronik alanında yüksek teknoloji üreten Intecro Robotics, özellikle savunma sanayisinde dönüştürücü rolü ile dikkatleri üstüne çekiyor. Dönüştürücü rolü ve ekonomiye katkıları ile ilgili görüşlerini aldığımız Intecro Robotics CEO’su A. Ali Şen, sorularımızı yanıtladı.
Intecro Robotics’ in kuruluşu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Aslına bakarsanız her zaman olduğu gibi fikir, niyet ve irade ile başladı. Bu üç kavram bir araya geldiği zaman, ortaya bir eylem çıkıyor. Intecro Robotics böyle bir sürecin sonunda kuruldu. Ortağım ve ben akademisyen olarak hayatımıza devam ederken rotayı kırıp girişimci olduk. İlk şoku ise girişimin ilk aylarında yaşadık, bir teknopark’ın alt katında bir yer kiraladık, orada gündüzleri tasarım ve yazılım faaliyetleri yaparken, geceleri ise masa üstü prototip üretim yapıyorduk. Girişimciliğin kaderi diyorlardı o yıllar, ilk darbeyi yedik ve teknopark yönetimi tarafından kovulduk.
Teknoparkta imalat mı yapıyordunuz?
Masa üstü ekipmanlarla küçük ölçekli birkaç prototip yaptık, bunu yaparken gürültü veya çevreyi rahatsız edecek bir reaksiyon olmuyordu. O zamanlar diresek kalırdık belki ama hiç direnmedik, çünkü iklim, ortam ve negatif statükocu mentalitenin hakim olduğu yerde bedavada olsa kalmayı duygusal olarak reddettik. Sonradan öğrendik ki; teknoparkta yer kalmamış ve gözü bizim kiraladığımız bodrum katında olan bazı akademik kişilerin etkisiyle teknopark yönetimi tarafından, geceleri prototip üretim yapamayacağımız mazereti ile kovulmuşuz. Apar topar Ostim’de altı atelye üstünde 2 kat olan 150 m2 bir yer bulduk ve valizleri alet edevatı alıp taşındık.
Başka şoklar yaşadınız mı?
Seri bir şekilde yaşadık. Ostim’de işler ilerledi, 300m2 bir yere çıktık, orası yetmeyince ikinci bir yer ve sonra üçüncü bir yer tutmak zorunda kaldık. Bu bölük pörçük yapı bizi zorlayınca işlerimizi bir araya toplayacağımız bir fabrika arayışı içerisine girdik. Biraz öz sermaye biraz kredi ile 2000-3000m2 ‘lık bir fabrika alabilecek yatırım bütçesine sahiptik. Kahramankazan sanayi bölgesinde emlakçılar aracılığı ile çok sayıda yer bulduk. Neredeyse hepsiyle fiyatta anlaşıyorduk ancak bir sorun vardı. Tam bu esnada 2. şoku yaşadık. Ne yazık ki fabrikalar için istenen miktarda paramız olmasına rağmen yeri satın alamıyorduk. Fabrikalar diyorum çünkü en az 6-7 fabrika bulduk, her birinde fiyatta anlaşıyoruz, paramız var ama görüştüğümüz tüm fabrika sahipleri öyle bir koşul getiriyor ki elimiz kolumuz bağlanıyordu. O bölgede şöyle bir furya vardı o dönemlerde, fabrika için anlaştığınız miktarın bir kısmını bankadan resmi yol ile öderken ( rayiç ve vergiye konu bedel) bir kısmını elden ödemeniz isteniyordu. Özetle satın alınan fabrikayı, bankadan satıcıya gönderilen küçük ödeme değerinde yani ucuz fiyattan göstererek vergiden, masraftan kaçmak üzere başvurulan bir yöntemmiş. Teknoloji girişimimizin 3. yılında rant ekonomisi ile tanıştık. Tabi ki biz paramız olmasına rağmen Kahramankazan ‘dan fabrika almadık, bize göre değildi öyle elden ödemeler, gayri resmi işler. Size tuhaf gelebilir ancak girişimi kurma kararı verdiğimizde el yazısı ile bir kâğıda bazı hususları yazıp anayasamızı belirlemiştik. Anayasamızın ilk 3 maddesinde asla yapmayacağımız hususlar yazıyordu; bunlardan ilki regülasyonlara karşı gelinmeyecek, diğeri haksız fiillerde bulunulmayacak, 3. ise şirketin faaliyet alanı dışına çıkılmayacak. Biz Kahramankazan’da kullanıma hazır farika alamayınca bazı sanayici abilerimizin tavsiyesi ile imarlı bir arazi satın alıp kendi fabrikamızı yapmaya karar verdik. Anladığımız bir konu değildi inşaat işleri ancak şartlar gereği işimiz olmamasına rağmen kolları sıvayıp 2015 yılında kendi fabrikamızın müteahhitliğini yaptık. Temeli, kabası, fabrika bileşenleri, mimarisi, alt yapısı, tüm tesisatlar, ısıtma soğutma ne kadar bizim için gereksiz iş varsa öğrenmiştim, o dönemde robot işini part time yapmaya başlamıştım. Diğer taraftan konjektürel ve ekonomik olarak zorlu bir dönemdi ve bazı krizlerin zorlu etkileri bizi de vurdu. Bunun üzerine şirketi rahatlatmak adına firmamıza ortak alma kararı verdik.
O dönemde yeni alanlara yatırım yapacak girişimcileri bulmakta zordu.
Evet, o yıllarda melek yatırımcı, VC gibi ekosistemler çok fazla yoktu yani on yıl geriye gittiğinizde, bugünkü gibi girişimler için profesyonel yatırımcılardan bahsetmek mümkün değildi. Biz de nereye başvuracağımızı bilmiyorduk. O dönem bir inşaat firması ile ortak olduk. 2022 yılında yatırımcı inşaat şirketinin hisselerini geri satın alarak, karşılıklı iyi ilişkiler içinde onlara da kazanç sağlatarak ortaklığı sonlandırdık. Bizim için öğretici bir deneyimdi.
Haklısınız, kriz dönemiydi ve otomotiv sanayi yetkilileri toplanmış, durum değerlendirmesi yapıyorlar. O zaman Otomotiv Sanayicileri Derneği Başkanı Turgay Durak konuşmasında krizi sineye çekip yetişmiş insan kaynağını ellerinde tutmaları gerektiğini ifade etmişti. Aksi takdirde bu insanların farklı sektörlere yöneleceğini ve otomotiv sanayinin sonraki dönemde eleman bulamayacağına işaret etmişti. Bunu bir müteahhidin anlaması oldukça güçtür.
Biz teknoloji şirketiyiz aynı zamanda fiziksel nitelikte robotik sistemler üreten bir teknoloji şirketiyiz. İşin gereği mühendislik, bilgi yoğun olsa da vazgeçilmez bir yetenek gereksinimi olarak imalatta var. İnşaat sektörünün doğası gereği, bizim sektörümüz ve bakış açımızla kıyasladığında ayrı dünyaların insanıyız. Eğer profesyonel bir fon yönetimi yoksa, üretimin ve teknolojinin doğası konusunda deneyimleri yoksa özellikle insan kaynağı konusunda derin bir anlayış farkı olacaktır. Bizim gibi teknoloji firmaları ekibini yetiştirip, geliştirip, onların bağlılığını tesis ederek yoluna devam etmek zorunda olduğunu bilir, bilmiyorsa işi zor.
Intecro’nun son yıllarda yaşadığı pozitif yönlü kırılmadan bahseder misiniz.
2022 yılında şirketimizde bir kırılma yaşandı. 2021’den 2023 yılına kadar 3 yılda % 6000 üzerinde bir büyüme trendi yakaladık ve 2023 yılında ciro olarak 30 Milyon USD tavanını deldik. TOBB, TEPAV, Inc. gibi saygın kuruluşların ölçümleri ile bu rakamlar tescillendi. 2022 yılında 60 kişi olan çalışan sayımız bugün 220 kişilik bir ekibe dönüştü. Ankara’da ve Bursa’da toplamda 13bin metrekare alanda üretim yapan bir firma haline geldik. ABD’de Chicago’da bir şirket açtık ve ekip istihdam ettik. Yakın zamanda da Almanya’da Münih civarında bir şirket açıyoruz orada da satış ve satış sonrası hizmet vermeyi planlıyoruz.
Bu hızlı büyüme sizi korkutmuyor mu?
Korkutmuyor desem yalan olur. Ancak böyle bir atılımı planlıyoruk ve ona göre altyapımızı kurmuştuk. Az önce bahsettiğim büyüme öncesi olgunlaştırma süreci. Bu büyüme altı boş bir halde gerçekleşmediği için, daha sağlıklı bir ilerleyiş söz konusu oldu. Her yıl stabil olarak büyümeyi kim istemez ki ancak iş yaşamı öyle olmuyor. İş yaşamı testere dişi gibi inişli çıkışlı, bununla başa çıkmak için dünyayı, sektörünüzü, ülkenizi, fırsatları, sinyalleri iyi öngörüp bu duruma ayak uydurmanız gerekiyor.
Ne diyelim demir tavında dövülür. Önümüzdeki dönemde de böyle sıçrayışlar yaşar mısınız?
Büyük konuşmayı sevmem ama büyük hayaller kurmayı, büyük düşünmeyi severim. Bütün ekibe de bu vizyonu vermeye çalıştık ve sonuç alıyoruz bizim ekipte büyük düşünmeyi ve geleceğe odaklanmayı seviyor. Bilmiyorum balık baştan kokar dedikleri bu olsa gerek. Intecro 2031 yılına kadar “Strategic Imperatives” (SI) olarak ifade edilen “olmaz ise olmaz nitelikte stratejik yol haritası ve adımları” belirlenmiş yazılı kaynaklara sahip. İki sene önce yazdık ama değişmez bir şey değil, gerekli olursa her yıl güncelliyoruz. Bu stratejik ilerleme adımları içinde yaklaşık 300 civarında bir parametre seti var. Şirketle ilgili hedefler, bunları gerçekleştirmek üzere neler yapılacak, nerelere ofis açılacak, yurt dışında nasıl bir büyüme gerçekleştirilecek, nerede makine alınacak, nerede fabrika yapılacak, insan kaynağı gelişimi nasıl olacak, dijitalleşme için neler yapılacaklar gibi çok sayıda gelişim parametresi zaman damgası ile belirlenmiş durumda. Dolayısıyla altı dolu bir yol haritamız var. SI dokümanını sürekli izliyoruz, sapma olmadan o adımları yerine getiriyoruz, aldığımız kararı gerçekleştiriyoruz, altını doldurup yola devam ediyoruz. Tabii ki bazen zorlanıyoruz, özellikle bu sen zorlandık. Yani biz de Türkiye’deki ekonomiden münezzeh değiliz. Tabii ki etkileri oluyor. Önümüzdeki yıllar için de SI kararları gereği büyümeyi hedefledik. Bunun için yurtdışı, satış pazarlama ve alt yapı yatırım süreçlerini adım adım ilerletiyoruz, küresel pazarlarda büyümeyi artıracağız. Amerika, Avrupa, Hindistan ve Arap ülkelerinde henüz yolun başında olmamıza rağmen satışlarımız Ciro’nun %20’sine ulaştı bile. Yatırımlarımız ilerledikçe satışlar artacak, buna bağlı olarak dikey pazarlarda 30-45 derece arasında bir trend ile büyüme hedefliyoruz. 2031 yılına kadar pazar, hedef, operasyon uyumlanmasına ilişkin analitiğimiz var, ilerliyoruz.
Savunma sanayinde daha görünür olmakla birlikte farklı sektörlerde de önemli çalışmalara imza atıyorsunuz. Yaptığınız çalışmalar ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
3- 4 şirketimiz var, 3 ana marketimiz var hepsinde yaptığımız işin özü; ileri üretim teknolojileri ve robotik üretim hatları. Biz sanayi üretimi yapan şirketlerin ihtiyaç duyduğu yeni nesil imalat teknolojilerini üretiyoruz. Örneğin TOGG’un batarya hatlarını, Renault, Tofaş gibi şirketlerde otomobil üretim hatlarını, yerli elektrikli tren setlerinin üretim hatlarını, RMK, Sedef, İçdaş gibi tersanelerde gemi gövdesi üretim robotlarını, Altay tankının üretim hattını, BMC, Otokat gibi firmaların zırhlı araç üretim teknolojilerini, Tusaş, Aselsan, MKE, Roketsan gibi kurumların pek çok ürünü için gerekli üretim teknolojilerini geliştirip tesis ettik. Marketlerimiz ise şöyledir; 1- Savunma Sanayi, 2- Otomotiv ve Elektromobilite, 3- Geniş Endüstriler olarak ifade ettiğimiz ağır imalat sektörleri. (Gemi, raylı sistemler, vagon, treyler, makine, enerji, araç üstü ekipman, ağır vasıta vb ). Kısaca üretim girişi olarak metal ağırlıklı rijit materyallerin yoğunlukla olduğu tüm endüstrilerde varlığımızı sürdürüyoruz. Kendi sektörümüz 2 market içinde ülkemizde lider firmayız, 1 markette ise ilk 3’teyiz.
Savunma sanayi ile ne zaman tanıştınız?
Savunma sanayine 2013 yılında Aselsan ile girdik. Onlara robotik sistemle üretim yapan bir hat geliştirdik. Sonrasında MKEK, ROKETSAN, TAI, TÜBİTAK SAGE, BMC, OTAKAR, FNSS gibi firmalarla çalışma imkanı bulduk. Oralara onlarca tesis, teknoloji, ileri imalat, advanced manufacturing sistemler geliştirip kurduk. İnsan bedensel yeteneği ile yapılamayacak hassasiyetteki üretim prosesleri için robotik sistemler geliştirip bunları şirketlerle buluşturduk. Parasını versek dahi yurt dışından alamadığımız kritik ürünleri geliştirip ülkemizde üretir hale geldik. Son 12 yılda, Türkiye’nin savunma, havacılık, raylı sistemler, elektrikli otomobil, batarya ve gemi endüstrilerinin yükselişinde Intecro’ nun önemli bir dönüştürücü etkisi vardır.
Her firma ile ayrı hikayeler biriktirdik, MKEK’de nüfuz edici bomba üretimi ile ilgili bir üretim bandı gerçekleştirdik, Aselsan’ın 35m’lik atom mühimmatı bizim üretim teknolojimiz ile üretiliyor. Tüsaş tarafından yurtdışından yüksek bedelle satıl alınan bazı özel kompozit ürünleri için üretim teknolojisi geliştirdik, ürünün temin fiyatı 50’de 1 ‘e kadar düştü. OTOKAR bizlere zırhlı araç üretiminde kaynaklı üretimi geliştirmek istediğini iletti, onlara robotik zırh kaynak teknolojisi geliştirdik ve tesis ettik. TAI’nin rüzgar tünellerindeki kritik robotik sistemleri geliştirdik ve ürettik. En can alıcı işlerden bir tanesi Altay Tankı’dır. Altay Tankı’nın neredeyse bütün gövde üretimi robotik sistemlerle yapılacak. Bütün ön testleri bitti. Şu an seri üretime hazır halde. Hatta seri üretim ilk standart operasyon dediğimiz operasyonlar yapılıyor. Başlandı seri üretime. Üç hol dolusu robotlar var. Altay Tankı’nın bütün zırhı kusursuz bir işçilikte robotlar tarafından imal ediliyor.
Şu anda seri üretime geçtik mi?
Evet, geçtik.
Bu noktada savunma sanayi ile ilgili yapılan olumsuz hatta hiçbir şey yapamadığımız ile ilgili eleştirilere bakışınız nasıl?
Toplum iyi niyetli eleştirebilir, bilmeksizin yok diyebilir, neticede fabrikalar yükseliyor, üretim artıyor ve öyle bir an geliyor ki yadsınamaz şekilde tüm yetenek ve kapasite toplumun gözleri önüne seriliyor. Ürün geliştirirken, üretirken gösterilen kararlılığa benzer şekilde, toplumsal iletişim metotları kullanılarak ilerlemelerin anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Bugün Türkiye’nin gelişen savunma sanayi doğrultusunda caydırıcı bir güç olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Biz ülke olarak savunma sanayisinde bu adar atak yapmasaydık gerçekten zor durumda kalabilirdik.
Yurtdışı pazarlardaki etkinliğiniz ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Yurt dışında 24 ülkeye ulaştık. Amerika, Kanada, Yeni Zelanda, Avusturya, Brezilya ülkelerine ihracatımız artarken Avrupa, Amerika, Avustralya, Asya Pasifik’de etkin bir şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Adım adım hedeflerimize ulaşıyoruz. Son dönemde Hindistan’ın TÜBİTAK’ı olan ARCI’ye yüksek teknoloji bir “ Robotik temelli lazer birleştirme sistemini” teslim ettik. İlişkilerimizin sorunlu olduğu dönemde bile böyle satışlar yapmak bizi motive ediyor. Ayrıca Hindistan Uzay Ajansı’na Roket üretiminde kullanılacak kritik düzeyde bir ileri imalat sistemi tesis edeceğiz. Bugün Hindistan Uzay ajansına verebiliyorsak yarın NASA’ya da verebiliriz.
Bizim sormayı unuttuğumuz sizin eklemek istediğin şeyler var mı?
Son olarakMetalworm firmamızdan bahsedeyim. Metalworm eklemeli imalat yani endüstriyel metal 3D printer tezgah ve teknolojisi geliştiriyor ve satıyor. Tezgahlarımız, savunma sanayi, havacılık, kalıpçılık, enerji, gemi, petrol gaz endüstrisinde ki bazı kritik parçaları WAAM tekniği ile üreten bir teknolojiye sahip. Bunu ilk defa biz yapmıyoruz ama onlar toz yataklı sistemlerle yapıyor, bizim makinalarımız WAAM teknolojisiyle yapıyor. Toz metalurjisine ve metodolojisine meydan okuyan bu teknik geleneksel eklemeli imalat tekniklerinden daha uygun fiyatlı ve malzeme kalitesi açısından tartışmasız açık ara önde sonuçlar üretiyor. Makinalarımız bildiğiniz kaynak teliyle, gaz altı kaynak yöntemiyle çelik, bakır, pirinç alüminyum, inconel, titanyum, paslanma gibi malzemelerde parça basıyor. Ülkemizde Roketsan, Tüsaş ve Nurol gibi firmalarımız bu teknolojiyi Metalwom ile işbirliği içinde kullanıyor. Aynı zamanda Brezilya ve Endonezya’ya ihraç ediyoruz.
Ayrıca ‘Bilinç’ diye bir marka altında bir teknoloji geliştirdik. Yapay zeka var bunda. Sensör füzyon var, dijital ikiz var ve robot tamamen otonom olarak gemi üretim alt parçalarını tarayıp kendisi karar vererek kaynaklı üretim programını yazıyor, kendini programlayıp kaynaklı üretim işlemlerini otonom olarak gerçekleştiriyor. Bu teknoloji ile gemi endüstrisini dönüştürüyoruz.
