Afrika’da devlet başkanları ile tanışmak gerekir
Uluslararası arenada önemli projelere imza atan Öztürk Holding, özellikle Afrika pazarında üstlendiği projelerle ENR 250 listesinde 18. sırada yer almayı başardı. Elde edilen başarıları öğrenmek için sorularımızı yönettiğimiz Öztürk Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, zorlu Afrika pazarı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Pandemi süreci Afrika pazarını nasıl etkiledi?
Pandemi sürecinin Afrika pazarını ticari olarak olumsuz etkiledi dersek çok doğru bir şey söylemiş olmayız. Çünkü Afrika ülkelerinin hepsi hemen hemen kendine yetebilen bir pazardır. Uzun bir dönemdir unutulmuş bir pazardır. Sömürgeler bu ülkeleri ele geçirmiş fakat topluma bakmamışlar, topluma değer vermemişler. Fransızlar, İngilizler veya Portekizler sömürge olarak aldıklarında hiçbir gelişimle ilgilenmemişler. Afrika tarihine bakarsanız Osmanlı Devleti’nin değer verdiği, ilk defa vergi toplamadığı bir kıtadır. Pandemi sürecinde de kendi ürettikleri ürünlerle bir şekilde hayatta kalmayı başardılar. Afrika’daki insanlar gelişmiş ülkelerdeki gibi tüketici toplumu değildir. Araç almak veya lüks yaşamak gibi bir istekleri yok. Onlarda arkadaşlık ilişkileri, akrabalık ilişkileri, toplumun birbiriyle sosyal ilişkisi çok yüksektir. Pandemi süreci belki Afrika ülkelerinin çağdaş adım atmalarını durdurmuş olabilir. Bu durum da onlar açısından daha iyi bir süreci beraberinde getirdi. Çünkü Afrika ülkeleri ekonomik olarak gelişmek istemiyorlar. Çünkü siz toplumu zenginleştirebilirsiniz fakat sürdürülebilir yapmak başka bir konudur. Bugün Türkiye’de çocukları en son model telefon alıyorsunuz, telefon daha eskimeden yeni çıkan bir modeli istiyor. Türkiye’de enflasyon sorunuyla birlikte son model telefon yerine eksi bir model telefon verdiğinizde o çocuğun elinden telefonu almıyorsunuz, özgürlüğünü veya mutluluğunu da elinden almış oluyorsunuz. Bunların hiçbiri Afrika’da yok ve Afrika toplumu bu gelişmelerden korkuyorlar. Afrika ülkelerine baktığınızda çok fakir gibi gözükse de gerçek öyle değildir. Hepsinin yer altı zenginliği çok fazladır. Altın madeni, değerli taşlar, krom gibi değerli metallerin olduğu ülkelerdir.
Afrikalı gençler ülkelerini ekonomik açıdan geliştirebilir mi?
Bizdeki Z kuşağı oradaki Z kuşağıyla aynı mı bilemem. Afrika’daki çocuklarda bizdeki çocuklar gibi maalesef ışık yok. Türkiye veya Avrupa ülkeleri gibi gelişeceklerini düşünmüyorum. Geri kalmış ülkeler ilerlemek istediklerinde son teknolojiye sahip oluyorlar. Dolayısıyla on yıl sonra ekonomik olarak belki bizden ileride gibi görünebiliyor fakat sosyo ekonomik olarak bizden her zaman 50 yıl geride hareket edecekler. Çünkü bir anda kendilerini çağdaşlar ile aynı seviyeye getiremezler.. Bundan on yıl önce Afrika’da birkaç ülkenin bakanını Türkiye’de BEKO fabrikasını gezmek için getirmiştim. Çünkü BEKO markasını Belçika ürünü olduğunu düşünüyorlardı, bende rahmetli Mustafa Koç’tan onay alarak fabrikayı gezdirmek istedim. Bakanları en azından birkaç ülkeyi görmelerine rağmen çok basit diye düşüneceğiniz şeyleri dahi bilmiyorlar. Afrika’nın geleceğiyle alakalı bakanları böyle ise halka indiğinde gelişimin çok geri olduğunu anlıyorsunuz. Afrika’nın birçok ülkesinde şehir merkezlerinde yüksek binaları veya modern binaları görebiliyorsunuz. Fakat şehrin 12 km ilerisine gittiğinizde su yok, elektrik yok, barakada yaşıyorlar. Dolayısıyla Afrika’yı iyi bilmek gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Senegal’de stadyum açılışında bulundu ve Afrika Türkiye ticari ilişkileriyle ilgili 75 milyar dolarlık bir hedef belirlediler. Sizce böyle bir potansiyel var mı?
Aslında potansiyel 75 milyar doların çok üzerindedir. Çünkü bütün Afrika’da hiçbir şey yok ki. Şehir merkezinde birkaç binanın dışında bir yapılanmaları yok. Konut açığı var, kara yolları yok, havalimanları yok, tren hatları yok, hastaneleri yok. Bu açıdan Cumhurbaşkanımızın 75 milyar dolarlık hedefi sadece Senegal için bile geçerli olabilir. Bu rakamda Senegal’in başkenti ve birkaç tane şehri için bile yeterlidir. Çünkü alt yapıları yok. En önemlisi elektrik alt yapıları yok. Enerji olmadığı için yabancı yatırımcılar gelip yatırım yapamıyor. Bu konuda Karadeniz Holding’in enerji gemilerinden destek alıyorlar. Düşünün gemiden dahi enerji desteği alıyorlar. Sonrasında ulaşım, eğitim, sağlık, barınma gibi ihtiyaçları var. Sahra Üstü Afrika ülkelerinde yine ekonomik durumları daha iyidir. Aşağı Afrika’ya baktığınızda bir tek Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ekonomik durumu iyidir. 45 ülkenin ekonomisi çok kötüdür. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde altın ve değerli taşlar olduğu için büyük firmalar orada yapılanmışlar, Yahudi lobisi ülkede güçlü, Amerikalılar bölgede güçlüdür. Bunun için Güney Afrika’yı, Afrika ülkesi olarak kimse görmez. Afrika’nın en iyi yanı herkes üç dil biliyor. En geri kalmış ülkede bile insanlar, kendi dillerini, Fransızca ve İngilizce biliyorlar.
Afrika’da yatırımcılar açısından riskli bir ortam olduğu ifade edilebilir mi?
Yabancı yatırımcıların ilk olarak baktığı konu güvenliktir. Ama bu noktada hangi güvenlik sorusu gündeme geliyor. Can güvenliği mi hukuksal güvenlik mi diye sorarsanız, ben hukuksal güvenliğin daha önemli olduğunu düşünmekteyim. Hangi hukuksal sisteme tabiler, hukuk nasıl işliyor bunlara bakmak gerekiyor. Ben yeni bir ülkeye gittiğimde hemen hukuk sistemine ve para politikalarına bakıyorum. Bir iş yaptığınızda kârınızı kendi ülkenize götürüp götüremediğinize bakıyorum. Diğer bir açıdan darbe olmuş ve askeri darbe ile yeni bir yönetim gelmiş bunu önemsemiyorum. Düşününki 21. Yüzyılda Türkiye’de darbe girişimi oldu. Dolayısıyla bu durum her ülke için geçerlidir.
Siz böyle bir durum karşısında yaptığınız işi nasıl koruyorsunuz?
Ben hangi ülkede iş yapacaksam önce o ülkenin devlet başkanıyla görüşmek istiyorum. Çünkü her şeyin onun iki dudağı arasında olduğunu biliyoruz. Burası Afrika, daha yeni devlet olmaya başlamışlar. Dolasıyla teknik olarak hiçbir şey bilmiyorlar. O yüzden önce devlet başkanıyla tanışmak gerekiyor.
Türkiye, Afrika ülkeleri açısından güçlü bir ülke mi, sözümüz geçiyor mu?
Türkiye onlar için çok iyi bir rol modeldir. Eğitim, sağlık, ulaşım, çağdaşlık, tekstil gibi birçok alanda rol modeliz. Türkiye’nin bölgede gücü var, büyükelçilikleri var, fakat 100 partili yönetimler var. Dolasıyla bu bölgelerde hâkim güç olmak kolay bir şey değildir.
15 Temmuz sonrası Cumhurbaşkanı Afrika’da FETÖ okullarını kapattı, fakat daha öncesinde herkes bölgede hâkim güç diyordu, onlar nasıl hâkim güç olabildi?
FETÖ’de bölgede hâkim değildi. Sadece okullarının olduğunu söylüyorlardı. Okullarında da Türk faaliyetleri yoktu, genelde Fransız öğretmenleri vardı. Şimdi okullar kapatıldı. Öncesinde de FETÖ’nün bölgede büyük bir ticaret hacmi yoktu. Belki biz Öztürk Holding olarak büyük projelere girdiğimiz için onlarla karşılaşmadık. Bizim girdiğimiz ihalelerde belirli fonlarla anlaşıp finansı götürdüğümüz ihalelere katıldık hep. Fakat Türkiye’de Sabah gazetesine bir röportaj verdim ve FETÖ’nün büyük bir başarısını görmediğimi, onların benden bir taleplerinin olmadığını söyledim. Bunun üzerine suikasta dahi uğradım. 2016 yılında görevde olan bir polis memuru tarafından suikasta uğradım. Bu nedenle de Türkiye’de yapılanmamızı durdurdum. Ben hiçbir zaman Türkiye’de kamu ihalelerine katılmadım, kamudan faydalanmadım, kredi veya teşvik almadım, büyükelçiliklerimize dahi gitmedim. Şirket merkezimiz Dubai’de bulunuyor. El Maktum ailesiyle, Umman’da Umman Emirinin kardeşi, MOHAMED ABDULLA HAMAD AL BUSAIDY ile ortaklığımız var. Onların gücüyle onların arkasındaki finans gücüyle çalışmalar yapıyoruz. Uluslararası fonlarla çalışıyoruz.
Öztürk Holding olarak bölgede yaptığınız projeleri aktarır mısınız?
Biz rüştünü ispat eden firmalardan biriyiz. Boru hatları yapıyoruz, enerji santralleri kurduk, termik santraller kurduk. Hastane çalışmaları yaptık, Sudan’da kara yolu yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızla bir görüşme yaptık, sorunlarımızı anlattık. Kendileri de bu terör örgütünü kazıdıklarını söylediler. Türkiye’de de yatırım yapmamızı istediler. Güney Sudan yaptığımız projenin açılışına kendilerini davet edeceğiz. İnşallah açılışa teşrif edecekleridir. Yine Afrika’da Benin’de nehir etrafında bir şehir projesi yapıyoruz, iki farklı Afrika ülkesinde çimento terminali kuracağız. Bunları basına yansıtmıyoruz. Benim babam Subay emeklisi, ben asker çocuğuyum. Bütün hayatımız Türk bayrağı etrafında geçti. Fakat yaptığımız çalışmalar bazı grupların hoşuna gitmedi. Öztürk Holding LLC olarak ENR’nin dünyanın en büyük müteahhitler listesine konu olduk. O çalışma da Türkiye Müteahhitler Birliği’nde biz birinci sıraya gelmiş olduk. Böyle olunca müteahhitler birliğiyle sorun yaşadık. Bizim normal şartlarda böyle bir çalışmaya ihtiyacımız olmadığı halde sorunlar yaşadık. Şirketimizi, ENR yönetimine şikâyet ettiler. Ekonomi Bakanlığındaki kişilerle çok talihsiz konuşmalar yaptık. Türkiye’de Cumhurbaşkanı her yıl ENR listesine giren müteahhitlere ödül veriyordu, 2015 yılında bizim ödül almamamız için tören dahi yaptırmadılar. Her yıl yapılan ödül töreni bize plaket verilecek diye o yıl yapılmadı. Ben sadece şunu aktarmak istiyorum, hiç kimsenin ayağına basmadım, kimsenin ekmeğine dokunmadım, hiçbir firmanın aldığı işi elinden almadım. Devletin kurumları kullanılarak üstüme geldiler.
Size suikastı nerede yaptılar, dava açtınız mı?
İstanbul’da bir üniversite kurulacak, finansal destek istediler. Bizde destek vermek için finansal ortak olduk. Ankara’da YÖK toplantısına katıldık. YÖK toplantısından çıktıktan sonra araçla İstanbul’a dönelim dedik. Gerede bölgesinde arkamıza bir araç takıldı. Önce aracımıza vurarak bize takla attırmaya çalıştılar. Onu başaramayınca sekiz el araca ateş ettiler. Sonra bizde Gerede’de polis merkezine giderek yardım istedik. Bunların hepsi kayıtlıdır ve mahkeme tarafından da bu kişi tutuklandı. Beni üzen şey, görevde olan bir devlet polisinin bu işe soyunması, paralı asker gibi insanları ortadan kaldırmaya çalışması beni çok kırdı.
Dubai merkezli bir firma olarak Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri ile ticari ilişkisini nasıl görüyorsunuz?
Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye ilişkileri geçmişte bir süre donuktu. Ama Cumhurbaşkanının girişimiyle bu sorunlar çözüldü. Bu tür ülkelerle küs kalmak doğru bir yaklaşım değildir. Bütün dünyanın kaynağı bu ülkelerdir. Bugün Suudi Arabistan, ABD’deki borsadan sermayesini çeksin borsa diye bir şey kalmaz. Bunu ABD çok iyi biliyor. Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki insanlar çok alıngan insanlardır. O yüzden dikkat etmek gerekiyor. BAE, Türkiye açısından çok büyük bir pazardır. Türkiye’yi çok seviyorlar, buraya gelmek istiyorlar. Türk müteahhitlere ise dünyanın her yerinde güveniyorlar ve bir ihaleye katıldığında önceliği her ülke Türk müteahhitlere veriyor. Çünkü Türkler bir işe başladığında o işi bitiriyorlar. Bu konuda herkesin düşüncesi aynıdır. O açıdan biz çok başarılı işler yapıyoruz. Bizim tek sorunumuz bir ülkeye gittiğimizde başka bir Türk iş adamını bitirmeye veya elindeki işi almaya çalışıyoruz. Ben bazı ülkelerde Türk iş adamlarının başka Türk iş insanını o devlete şikâyet edip elindeki işi almaya çalıştığını gördüm. Oysa biz başka ülkelerin firmaları indirmemiz gerekiyor. Sadece Dubai’de binin üzerinde dosyada, Türk firmasının başka bir Türk firmasını mahkemeye verdiğini görüyoruz.
Bir dönem Afrika’da maden sahası işletelim, karşılığında müteahhitlik işi alalım dediler. Böyle çalışmalar yapılabilir mi?
Yapılır. Bizde onun üzerine çalışmalar yapıyoruz. Altın madeniyle ilgili Güney Sudan ve Sudan’la bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Kuzey Sudan’da 8,5 milyar Dolarlık bir anlaşmamız bulunuyor. Altın dışındaki madenlerle de çalışmalarımız var. Müteahhitlik dışında savunma sanayi alanında da çalışmalar yapıyoruz. Afrika’ya böyle projelerle gitmeniz gerekiyor. Şuanda Çin firmaları da böyle çalışıyor. Çin maden alıyor, karşılığında araç, gıda veya yağ gibi ürünler veriyor.
Son olarak bizler tüm dünyada, yönetmeyi ve üretmeyi bilen ve 2000 yıllık Türk devlet geleneğinin temsilcileriyiz. Bizim sınırlarımız asla yok, tüm Türk iş adamlarımızı dünyanın ayak basılmamış coğrafyalarını keşfetmeye ve fethetmeye davet ediyorum. Sloganımız ve mottomuz ise “BİZLER DENİZ AŞIRI TÜRKLERİZ’’.EYLÜL2022