İTÜ Kuzey Kıbrıs olarak dünyanın her yerinden öğrenciyi adaya getirmek istiyoruz

Her geçen gün üniversite adası olma yolunda başarı ile ilerleyen KKTC’de yatırımlar hızla artıyor. Bu hedef doğrultusunda Türkiye’nin uluslararası arenada sayılı üniversitelerinden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İTÜ Kuzey Kıbrıs Yerleşkeleri ile KKTC’de belirlenen bu milli hedefe katkı sağlamak istiyor. Bu noktada adadaki eğitimin geldiği noktayı ve kendi hedeflerini bizimle paylaşan İTÜ-KKTC Eğitim-Araştırma Yerleşkesi Rektörü Prof. Dr. Ercan Kahya, sorularımızı yanıtladı.

KKTC’nin bir üniversite adası olması isteniliyor. Bugün itibariyle baktığımızda ada bu yolda ilerliyor diyebilir miyiz?

Kıbrıs’ta üniversitelerle ilgili önemli hedefler vardır. Bunlar öğrenci kontenjanında 100 bin sınırı yakalamak ve uluslararası platformlarda üniversite adası olmak gibi hedefleri bulunuyor. Bu politikaları biz de yerinde ve başarılı buluyoruz. Bu hedefler rahmetli Rauf Denktaş zamanında oluşturulmuş ve halen devam etmekte olup toplum için çok önemlidir.  Bu yönde gelişim için ciddi çaba harcanmaktadır. Günümüz itibariyle de 100 bin kontenjan hedefi yakalanmış görünmektedir. Benim göreve başladığım 2012 yılının sonlarında bu rakamın 50-60 bin civarlarında olduğunu ve 100 bin hedefine kısa zamanda ulaşmanın zorluğu üzerine tartışmaların olduğunu hatırlıyorum. Demek ki, bugün 100 bin kontenjanına ulaştıksa; bu büyük bir başarı öyküsüdür. İTÜ ve ODTÜ gibi uluslararası düzeyde başarısını ispat etmiş üniversitelerimizle birlikte; her geçen gün gelişen ve büyüyen adadaki KKTC üniversitelerinin oluşturduğu sinerji, Doğu Akdeniz Havzası’nda yüksek öğrenim için önemli bir cazibe merkezi oluşumuna sebep olacaktır. Bu olgunun sinyali artan yurt dışından gelen öğrenci talepleridir.  Küçük bir ada ülkesinde dünyanın birçok ülkesinden öğrenci talebi olması dikkat çekicidir. Bu gelişime her ilgili kurum katkı koymaktadır. Adada tabela üniversitesi var veya sadece bina üniversitesi gibi kızgın yaklaşımlar görüyorum. Benim bu konudaki tutumum belki de rahatsız edici şekilde liberaldir. Üniversite alanında rekabet çok zordur, güçlüdür. Ulusal stratejik değerler açısından minimum kriterleri sağlayanlar er meydanına çıkabilmelidir. Bugün bir öğrenci sizin üniversitenizde okumak istiyorsa babası, annesi ve öğrencinin kendisi sizi dikkatlice inceliyor, öğretim elemanı profilini inceliyorlar, üniversitenin sosyal hayat imkanlarını inceliyorlar ve sizi diğer ulusal ve dünya üniversitelerle karşılaştırıyorlar. Dolayısıyla bir bina ya da tabela ile sürdürülebilir kaliteli öğrenci akışını sağlamak kolay bir şey değildir. Bundan dolayıdır ki, diyelim ki bir bina ya da tabela ile yüksek eğitim alanında er meydanına çıkanlar zamanla kendilerini geliştirmek zorunda kalıyorlar bence de genellikle daha iyiye gidiyorlar. Bugün Türkiye’de ya da KKTC’de bir çok bilindik üniversiteler geçmişte bir bina ile üniversite alanına girmiştir. Bu açıdan KKTC’de üniversite alanıyla ilgili yatırımlar artıyor, gelişiyor ve üniversiteler büyüyor. İTÜ Kuzey Kıbrıs olarak da biz bu duruma sadece eğitimde kalite artması yönünden değil adaya Araştırma/AR-GE nosyonunu kazandırmak için de ciddi çaba sarf ediyoruz ve yerleşkelerimiz tam teşekküllü olarak hayata geçtiğinde ise bu misyonumuz ivmelenecektir.   

KKTC’de üniversite yasası çıkarılmak istendi. Burada yurt dışından öğrencilere kontenjan ve YÖDAK’ın üniversiteleri disipline etme amaçlarını gördük. Yapılmak istenen değişiklikle ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

KKTC’de maalesef bazı okulların daha fazla kazanç elde etmek için oluşturduğu olumsuz bir takım sorunlar son birkaç yıldır hissedilir düzeyde ortaya çıkmıştır. Özellikle yabancı ülkelerin bazılarından gelen öğrencilerin, ada halkı tarafından kabul edilmeyen kötü alışkanlıklar ve faaliyetlerle sıkı ilişkilerde olduğu herkesin malumudur. Yaşanan bu sorunlar KKTC’deki miktarı ile Türkiye’de, Almanya’da veya ABD’de yaşanmış olsaydı bu ulusal bir problem olmayabilirdi. Çünkü bu ülkelerin toplumsal hacmi ve büyüklüğü bu tip sorunları kendi içinde absorbe eder, çözerdi. Fakat KKTC’nin coğrafyası gereği küçük bir ülke olması nedeniyle bu tür sosyolojik sorunlar doğal olarak ciddi bir boyuta ulaşabiliyor.  Sonuç olarak bahis konusu olan sorunların çözümünde üniversitelerin de elini taşın altına koyması; bir takım prosedürel tedbirler alarak hem devlete çözümde yardımcı olmak hem de eğitimde kalite artırmak adına mümkündür.  

Bu konuda adadaki üniversiteler devletin kontrol mekanizmasının işlemediğinden şikayet ediyor.

Yaptığımız resmi toplantılarda bu konu gündeme geldi. Haklılar aslında, devletin de gelen yabancı öğrencilerin ulusal güvenlik adına bilgilerini en azından ilgili ülkedeki konsolosluklarımız aracılığı ile kontrol etmesi gerekiyor. Fakat burası Kıbrıs ve sürdürülebilir devlet işleyiş şartları farklıdır. Böyle olunca da her şeyi devletten beklemek doğru olmaz.  Devlet farklı alanlardaki sorunların çözümüne yetişmesi beklenemez bu nedenle KKTC’deki üniversiteler de önce kendi devletlerinin bekası adına, sonra da kendi üniversitelerinin geleceği adına bu konulara dikkat etmeleri gerekiyor. Çünkü kriminal potansiyelli öğrencilerin mevcudiyeti yarın kendi üniversitelerinin prestijini de olumsuz yönde etkileyebilir ve hatta toplumsal çatışmaların merkezi de olabilirler. Bu nedenle aslında her alınan öğrenciye tabi ki durumu paranoyaya çevirmemek kaydı ile dikkat etmek gerekiyor. Bu problemin rasyonel ve akut çözümü giriş puanı göreceli yüksek öğrencilerin tercih edilmesinden geçmektedir. Sadece eğitim amaçlı öğrencilerin adaya gelmesini sağlamak gerekiyor.  Her ülkeye ya da bölgeye uygun farklı taban puanları koyabilirsiniz, bu bir yöntemdir veya eğer gelen öğrenciler eğitim amaçlı gelmiyorsa devlet ya da üniversiteler sert ceza uygulayarak caydırıcı olabilirler. Fakat genelde üniversiteler öğrencileri kayıt yapıyor sonrasında ise pek takip etmiyorlar. Devletin bu konuda üniversiteleri denetlemesi durumunda belki başka sorunlara da çıkabilir. Bu nedenle en doğru yapılacak düzenleme taban puanlarının artırılması olacaktır.

İTÜ Kuzey Kıbrıs olarak siz yurt dışından adaya öğrenci çekebiliyor musunuz?

Şu anda kuruluş aşamasında olduğumuz için bu konudaki çalışmalara olması gereken düzeyde bilinçli olarak başlayamadık. İnşaatlarımızın bitmesine yakın zamanda yoğun bir şekilde yurt dışında da çalışmalara hız vereceğiz. Eğer biz İTÜ Kuzey Kıbrıs olarak uluslararası bir üniversite olduğumuzu ifade ediyorsak bu anlayışa uygun çalışmalarımız tabi ki olacaktır. Bir üniversitede bence en önemli unsur öğretim elemanlarınızdır, ikincisi öğrencilerdir, üçüncüsü idari personeldir ve dördüncü olarak da diğer insan profilleridir. Bugün dünya üniversitesi olduğunuzu iddia ediyorsanız, benim kaba fakat iddialı bir oranım var o da yarı yarıya. Yani öğrencilerin öğretim elemanlarının ve personelinin yarısı uluslararası bir profil sergilemeli ki o üniversite bir dünya üniversitesi olarak kabul edilsin. İTÜ Kuzey Kıbrıs olarak bizim böyle bir sistemi kurma hayalimiz vardır. Bu noktada, dünyanın her yerinden öğrenciyi adaya getirmek istiyoruz. Özellikle Doğu Akdeniz Havzası’nda kapsama alanı Hindistan, Pakistan, Türki Cumhuriyetleri, Doğu Avrupa, Orta Doğu ve tüm Afrika kıtası geniş bir bölgede tanıtım faaliyetleri yürüteceğiz. 20-25 yıl içinde bu bölgede en iyi üniversitesi olmayı, sonraki 20-25 yıl içinde de dünya listesinde önemli bir yer edinmiş olmayı hedefliyoruz. İnşaatlarımızın bitmesine yakın bu konuda tüm faaliyetlerimize başlamış olacağız.

Dünyada artık ABD, AB ülkelerinde bulunan üniversitelerin eğitim ve araştırma konusunda giderek geriye düştüğü ve buna karşın Türkiye’nin de içinde bulunduğu Asya ülkelerindeki üniversitelerin daha fazla çalışma yaptıkları ortaya çıkıyor. Bu çalışmayla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Kesinlikle bu çalışmaya katılıyorum. İTÜ Ayazağa Kampüsü içinde bulunan Arı Teknokent sisteminde ulusal ve uluslararası düzeyde birçok teknolojik alanda önemli çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle İTÜ Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Karaca’nın döneminde ARGE innavasyon çalışmaları ve bunların ürüne dönmesi ciddi oranda artmıştır. Bu grafiğin dünden bugüne kısa zamanda değişmesi tesadüf değildir; aksine vizyon ve takip meselesidir. Artık ihtisas Teknokentler kuruyoruz ve şu an dünya ile yarışır araştırmalar ortaya koyabiliyoruz. Bugün birçok ülkeden özellikle İran’dan lisansüstü öğrenci veya öğretim üyesi bizlerle iletişime geçerek ortak çalışmalar işbirliği yapmak istiyor. Neden bundan on yıl önce değil de şimdi Türkiye’deki üniversitelere bu kadar ilgi duymaya başladılar. Çünkü bizde üniversitelerin eğitim ve araştırma kalitesi artmıştır. Bunun sonucunda, üniversitelerimiz dünyanın birçok ülkesinden her düzeyde ve her alanda öğrencisi almaktadır.

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, yakın zamanda İstanbul da İTÜ ziyareti gerçekleştirdi. Sizde görüşmelerde bulundunuz. Yaptığınız görüşme de yapılan yatırımla ilgili değerlendirmeleri nasıl oldu?

Sayın Tuğrul Türkeş, sağ olsun projemizle çok ilgiliydi. Zaten kendisinin Kıbrıslı olması ve adadaki sorunları bilen biri olması bizler için büyük bir şanstır. Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Karaca ile birlikte yaptığımız çalışmaları kendilerine aktardık. Geçen yıl ise Sayın Başbakan Yardımcımızı makamında ziyaret edip projemizin detaylarını sunmuştum. Kendileri hazırladığımız projeyi beğendiklerini ve destek olacaklarını ifade etmişlerdi.