Mersin-Akkuyu Nükleer Güç Santralı Ve Üçüncü Ünitenin Temelinin Atılmasının Önemi
Ülkelerin dolayısıyla da toplumların yaşam seviyelerini yükseltmeleri devletler için ana hedefi oluşturmaktadır. Bir başka deyişle refah devleti olmak her ülkenin siyasasını yönlendiren temel argüman olarak nitelenmektedir. Fazla olarak ulaşılan refah seviyesini devam ettirebilmek, dolayısıyla erişilen yaşam seviyesini sürdürebilmenin ilk ve önemli gereği ülkesel olarak enerji politikalarının buna göre yönlendirilmiş olmasını elzem kılmaktadır.
Enerjinin her çeşidine gereksinim duyulmakla beraber elektrik enerjisi tüm enerji çeşitleri içinde özellikle öne çıkmaktadır. Farklı enerji çeşitlerine dönüşümünün kolay olması ve enternekonnekte şebeke ile uzaklara taşınabilmesi bunda önemli yer tutmaktadır. Bilgi çağına girilirken elektriğin başatlığı giderek artan şekilde kendini göstermektedir. Endüstri 4.0 bağlamında da akıllı sistemlerin etkin olduğu sistemlerde elektrik ihtiyacı yadsınamaz boyutlara ulaşacaktır
Bu kapsamda elektrik enerjisine ulaşım, büyük güçlü elektrik santralarının kurulumunu gündeme getirmektedir. Ayrıca, burada önemli bir diğer husus ta elektriğin zamanında ve süreklilikle üretiliyor olmasıdır. Dolayısı ile farklı enerji kaynakları kullanılarak elektrik üretilebilirken emre amade olarak nitelenen ve her istendiği zamanda enerji üretebilen santrallar öne çıkmaktadır. Nitekim bu bağlamda emre amade santralar baz santralar olarak nitelenmektedir. Şekil 1’de emre amadeliği en iyi ifade eden parametre olan kapasite faktörü değerleri farklı enerji santralarına ilişkin olarak mukayeseli olarak görülmektedir.
Şekil 1 Farklı Enerji Santralları İçin Kapasite Faktörleri
Bir güç santralından elde edebilecek gücün bir göstergesi olarak kabul edilen “Kapasite Faktörü” görüldüğü üzere nükleer santrallar için diğer santral tiplerine göre en yüksek değere sahiptir. Bir başka deyişle nükleer santralar, emre amadeliği en iyi sağlayan santralar olmaktadır. Bu bakımdan nükleer santralar, elektrik enerjisinin süreklilikle; transporttan akıllı sistemlere ve kompüterize sistemlere kadar kullanımının bu denli öne çıktığı bir dönemde kuvvetle tercih edilir olduğu gözlenmektedir.
Nitekim günümüzde (Mart 2021 itibariyle) 440 nükleer güç santralı halen çalışmakta ve 50 nükleer güç santralı da inşa halinde bulunmaktadır. Ayrıca, yakın gelecekte daha fazla nükleer santralın gündeme alınacağından bahsedilmektedir. Bu bağlamda, nükleer güç santrallarının dünyada nerelerde bulunduğuna bakıldığında hemen tüm gelişmiş ve üretime önem veren ülkelerde nükleer santraların bulunduğu görülmektedir (Şekil 2).
Şekil 2 Dünyada Çalışmakta Olan Nükleer Güç Santralları
Emre amade santrallar aynı zamanda baz santrallar olarak nitelenmektedir. Burada, fosil yakıtlı santrallar ile nükleer santrallar bu grup içinde yer almaktadır. Dünyada yaşanan iklim değişikliği ve oluşan çevre bilinci nedeniyle fosil yakıtlardan vazgeçilmeye çalışılmaktadır. Bu durumda emre amadelik bağlamında, yüksek güç üretebilen baz santral olarak nükleer santralar öne çıkıyor olmaktadır. Bir başka deyişle, iklim değişikliği etkilerinin artıyor olması nedeniyle önümüzdeki dönemde (sera gazı salımı olmayan) nükleer santrallar daha da önem kazanacaktır ve daha çok ülke nükleer santral kurma projesi geliştirecektir denebilir.
Türkiye’nin Hedefleri ve Akkuyu Nükleer Güç Santralı
Türkiye’nin yakın dönem, 2023 hedefleri göz önüne alındığında önemli sanayi atılımları olarak nitelenebilecek hedeflerin olduğu görülmektedir. Bu hedefler arasında yerli ve milli imkânlarla; elektrikli otomobil, helikopter, uçak yapımı, uzay ve savunma sanayi unsurlarını vb. gibi iddialı projeleri hayata süreklilikle geçirmek bulunmaktadır. Fazla olarak 2030, 2053 ve 2070 için de iddialı hedefler söz konusudur. Tüm bu önemli hedefleri gerçekleştirebilmek için her şeyden önce enerjiye, özellikle de elektrik enerjisine ihtiyaç bulunmaktadır. Dolayısıyla kapasite faktörü yüksek, emre amade baz santraların kurulmasının elzem olduğu kendini göstermektedir.
Bilindiği üzere halihazırda ülkemizde, elektrik santraları olarak kömür ve doğal gaz santraları emre amade santralar olarak kullanılmaktadır. Fazla olarak baz santral olmamalarına rağmen öz kaynak kullanılıyor olması nedeniyle ve yeşil mutabakata da uygunluğu bağlamında hidrolik, rüzgar, jeotermal ve güneş gibi yenilenebilir enerji santraları da halen çalışmakta ve kurulması teşvik edilerek devam edegitmektedir. Ancak Türkiye’nin hedeflerini başarı ile hayata geçirilebilmesi için (tam güçte kesintisiz elektrik üretebilen) daha fazla baz santrala gereksinim bulunmaktadır.
Türkiye’nin iddialı hedeflerini hayata geçirmeye yönelik olarak 16.09.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlan Orta Vadeli Program’da enerji politikaları içinde nükleer santral kurulmasına yer verilmiştir. Söz konusu bu hedef doğrultusunda 2010 yılında Mersin-Akkuyu mevkiinde (Şekil 3) nükleer santral kurulması konusunda Rusya ile devletlerarası bir anlaşma imzalanmıştır.
Şekil 3 Mersin-Akkuyu Nükleer Güç Santralının Konumu
Söz konusu anlaşmayla her biri 1200 MWe güçte olan 4 ünite halinde santralın kurulması hedeflenmektedir. Reaktörlerin günümüzde en çok tercih edilen nükleer santral tipi olan “Basınçlı Su Reaktörü” tipinde (VVER) olması ve nükleer güvenlik sistemlerinin üst seviyede sağlanması konusunda da mutabakat sağlanmıştır. Ayrıca, Rusya’nın kendisi için kurduğu AES-2006 projeli Novovoronejskaya-2 Nükleer Güç Santrali de referans santral olarak seçilmiş bulunmaktadır.
Anlaşmanın imzalanmasından buyana Mersin Akkuyu bölgesine ilişkin var olan yer seçimi lisansı ulusal ve uluslar arası meteorolojik ve hidrolojik vb. gibi kriterler kapsamında yeniden değerlendirilmiştir. İnşaat lisansına ilişkin olarak ise yapılan incelemelerin ardından Mart 2018’de ilk ünite için inşaat lisansı verilmiştir. Takiben 3 Nisan 2018 tarihinde ilk ünitenin ana yapısına ilişkin temel atma töreni gerçekleştirilmiştir. Halen de bu üniteye ilişkin inşaatın ilerleyerek devam ede gittiği gözlenmektedir.
İkinci üniteye ilişkin olarak da ilgili inceleme işlemleri tamamlandıktan sonra inşaat lisansı verilmiş ve 2020’de ikinci ünitenin temeli atılmıştır. Bu üniteye ilişkin olarak ta inşaat halen devam etmektedir.
Son olarak da ilgili teknik ve idari işlemlerin tamamlanması ile üçüncü ünite, inşaat lisansını almış bulunmaktadır. Nitekim 10 Mart 2023 tarihinde Türkiye ve Rusya Devlet Başkanları’nın sanal katılımıyla temeli resmen atılmıştır. Böylelikle dört üniteli Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın üçüncü aşamasında da önemli bir gelişme kaydedilmiş olmaktadır. Şekil 4’te Mersin-Akkuyu Nükleer Güç Santralında (her üç ünite için) gelinen son duruma ilişkin görüntü yer almaktadır.
Şekil 4 Mersin-Akkuyu Nükleer Güç Santralı
Sonuç
Mersin- Akkuyu Nükleer Güç Santralı projesinde birbirini takip ederek üç ünitenin temellerinin atılmış olması enerji politikaları bağlamında ülkemiz açısından önem arz etmektedir. Fazla olarak projenin dördüncü ünitesinin inşaat lisansı alınması için de müracaatta bulunulmuş olduğu ifade edilmektedir. Bu da üzerinde durulması gereken bir diğer hususu oluşturmaktadır. Zira dört ünitenin ard arda devreye girmesiyle Mersin-Akkuyu nükleer güç santralı Türkiye’nin elektrik ihtiyacının % 10’unu karşılayabilecektir.irini takip Bunun için de ünitelerin birbirini takip ederek inşaatlarının yapılıyor olması gerekmektedir.
10 Mart 2021 tarihinde Mersin- Akkuyu Nükleer Santral projesinde üçüncü ünitenin temelinin atılmış olması bu bakımdan önem arz etmektedir. Öncelikle projenin, beklenti doğrultusunda hayata geçirilme işleminin planlanan zaman çizelgesi çerçevesinde sürdürülebildiğini göstermektedir. Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır ki; 2023 hedefleri içinde ilk ünitenin işletmeye alınması yer almaktadır. Diğer ünitelere ilişkin olarak ise takip eden her yılda bir ünitenin devreye girmesi yönünde hedef beklentisi bulunmaktadır.
İlk ünitenin 2023’de işletmeye alınması amaçlanırken diğer ünitelerdeki gelişmelerin aksayabileceği yönünde endişeler bulunmaktaydı. Oysa pandemi şartlarına rağmen 2020’de ikinci ünitenin ve şimdi de 10 Mart 2021’de üçüncü ünitenin temelinin atılmış olmasıyla ünitelerin devreye alınmasının planlamaya uygun olarak gerçekleştirilebileceği anlaşılmış olmaktadır. Ayrıca, şunu da belirtmek gerekir ki; nükleer santralların işletmeye alınmasıyla, Türkiye’nin elektrik gereksiniminin karşılanmasında önemli bir aşama kaydediliyor olmasının yanısıra ülke olarak nükleer teknolojiye giriş konusunda da son derece önemli bir aşama kaydedilmiş olacaktır.
Sadece birinci ünitenin değil diğer ünitelerin de birbirini takiben devreye alınması, 2023 hedefleri içinde yer alan ve birçoğu ağır sanayi hedefi olan diğer projelerin ihtiyacı olan büyük ölçüdeki elektrik gereksiniminin süreklilikle sağlanabileceğini emre amadelik bağlamında ifade ediyor olmaktadır. Bir başka deyişle, Mersin-Akkuyu santralında kaydedilen gelişme, aynı zamanda Cumhuriyetimizin 100 üncü Kuruluş Yıldönümü hedefi olan diğer projelerin de başarıyla hayata geçirilebilmesinin teminatı olarak görülebilir. Öz olarak ifade etmek gerekirse, Mersin-Akkuyu nükleer santralının üçüncü ünitesinin temelinin atılmış olması pandeminin yarattığı olumsuz şartlara karşın Türkiye’nin ileri teknoloji hamlelerinden taviz vermediğinin bir göstergesidir denebilir. MAYIS2021