NOSAB’da önlemlerimizi ilk vakadan önce almıştık

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan Coronavirüs (COVİD-19) salgını tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de tehdit ediyor. Hem toplum sağlığı açısından hem sosyal açıdan hem de ekonomik açıdan çeşitli olumsuzluklara gebe olan salgına karşı Nilüfer Organize Sanayi Bölge Yönetimi olarak biz de çeşitli tedbirler aldık.

Türkiye’de ilk vaka, 10 Mart’ta tespit edildi, ancak biz ilk vakanın tespitinden önce dezenfeksiyon çalışmalarına başlamış ve virüse karşı ilk önlemlerimizi almıştık. Hem her gün onlarca ziyaretçinin geldiği İdari Hizmet Binamızda hem de 100 öğrencisi bulunan kreş binamızda bu çalışmaları yaptık. Acil Eylem Planımız kapsamında, İdari Binamıza gelen her ziyaretçimizi ve çalışanlarımızı ateşini temassız ateş ölçer ile ölçtükten sonra binamıza alıyoruz. Binamızın girişine bir dezenfeksiyon tüneli kurdurduk, ziyaretçilerimiz dezenfekte olarak içeri giriyor. Tüm araçlarımızı, çalışma alanlarımızı, bölgemizin sokaklarını, çöp konteynerlerini, otobüs duraklarını düzenli olarak dezenfekte ediyoruz. Şimdilik bizleri endişelendiren bir durumla karşı karşıya kalmadık. Ama tüm bu basit hamlelerin ciddi birer önlem olduğunu hatırlatmakta fayda var, işyerlerinde de bu gibi önlemler alınırsa en azından ikinci dalga önlenebilir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 13.03.2020 tarihinde tedbiren aldığı tatil kararı gereğince, NOSAB Kreş’te eğitime, 16.03.2020 Pazartesi gününden Haziran ayının ikinci haftasına kadar ara verdik.  TC İçişleri Bakanlığı’nın, yayınladığı genelge ile sivil toplum kuruluşlarının insanları toplu olarak bir araya getiren tüm faaliyetlerini süresiz olarak ertelemesi kararı üzerine, biz de faaliyetlerimizi bir süreliğine erteleme kararı aldık. 9 Mart-17 Nisan arasında gerçekleştirilmesini planladığımız ve ilk hafta maçlarının tamamlandığı NİLSİAD & NOSAB Geleneksel Futbol Turnuvamıza, her ay düzenli olarak organize ettiğimiz “Değerler Buluşuyor Tecrübe Konuşuyor” söyleşilerimize, bölge firmalarımıza yönelik eğitim programlarımıza ve projelerimiz kapsamında düzenlediğimiz bilgilendirme toplantılarımıza bir süreliğine ara verdik. Eğitimlerde ve sosyal faaliyetlerimizde aksama olmaması için bu etkinlikleri hızlıca dijital platformlara taşıdık. Aslında, bu sayede normalde ulaşabildiğimizden daha çok insana ulaşmış olduk.

“Anket çalışmamız Türkiye’ye örnek oldu.”

Bu süreçte, bizim için esas olan sanayicimizle olan iletişimimizin kesintisiz olarak devam etmesi ve hizmetlerimizin bir süreklilik içerisinde yürümesiydi. Aldığımız tedbirler kapsamında, kesintisiz hizmet verebilmek ve tüm operasyonel süreçlerin devamlılığını sağlayabilmek için birimlerimizi mobilize ederek uzaktan çalışma modeline geçiş yaptık. Sanayicimizle iletişimimiz kesintisiz olarak sürüyor.  Coronavirüs salgını ile ilgili, T.C. Sağlık Bakanlığı ve Bursa İl Sağlık Müdürlüğü’nün duyurularını sosyal medya hesaplarımızda paylaşıyor ve mailing yoluyla sanayicilerimize düzenli olarak iletiyoruz. Bu anlamda bölge firmalarımızın koronavirüs tehdidine karşı hem sağlık hem de ekonomik tedbirler açısından doğru bilgiyle donanması için elimizden geleni yapıyoruz. Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi olarak bölge sanayicilerimizin ve Bursa sanayisinin ekonomik ihtiyaçlarını TC Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve OSBÜK düzeyinde çözüme kavuşturmak için birtakım girişimlerde bulunduk. Buna göre bölge firmalarımız arasında virüsün ekonomik etkilerini ölçmek ve sanayicilerimizin ve çalışanlarımızın ihtiyaçlarını belirleyebilmek amacıyla bir anket çalışması gerçekleştirdik. Mart ayıyla birlikte anketimizi de sonuçlandırdık ve virüsün bölgemize ilk etkilerini OSBÜK aracılığıyla ilgili kurumlara ilettik. Önemli olan bölge sanayicilerimizin taleplerini doğru tahlil ederek, karar merciine doğru talebi yöneltmekti. Biz NOSAB’da bunu başardık. Anket sonuç raporumuzda yer alan talepler daha sonra İstikrar Kalkanı Paketi kapsamına dahil edildi. Normalleşmeyle birlikte, Haziran ayı içinde ikinci anketimizi de gerçekleştirip pandeminin bölgemize etkilerini ölçmek için detaylı bir fotoğraf ortaya koymaya planlıyoruz. Biz bu süreçte “Sanayicimize nasıl destek oluruz?” sorusu üzerine çalışıyoruz. Bu günlerin üstesinden dayanışmayla geleceğiz, sorunu somut olarak tarifleyeceğiz ki somut çözümlere ulaşmakta devletimize yardımcı olalım.

“Elektrik faturaları sanayicinin yönetebileceği biçimde değildi”

Covid-19 salgını sebebiyle çoğu işyerinde faaliyetler durdurulmuş ya da kapasite azaltılmışken, Nisan ayında sanayicilerimizin elektrik faturasına yansıyan fiyatlar beklentinin aksine azalma göstermedi. Hal böyle olunca, sanayi sektöründe faaliyet gösteren işyerlerinin omzuna yük binmiş oldu. Elektrik fiyatlarındaki artışın iki sebebi bulunuyor.

İlk olarak iletim bedelinden bahsetmek gerekir. TEİAŞ’a İletim Bedeli olarak çekilen güce ve tüketime bağlı olarak bir bedel ödeniyor. Yapılan sözleşmeye göre bu güç düşümü ya da artırımı yılda bir kez Eylül ayında yapılabiliyor ve bu revizyon sonraki yılbaşından itibaren uygulamaya konuyor. Yıl içinde güç düşümü yapılamadığı için Nisan ayında çekilen gücün düşmesine rağmen, bedeli sözleşme gücü üzerinden ödeniyor.  Bu sebeple, iletim bedeli yaklaşık %50 artış gösterdi. Bu artış da birim fiyat içinde %2,5 civarında yükselişe neden oldu. Biz, sanayicilerimiz adına, bunun da mücbir sebep kapsamında çekilen güç olarak alınmasını talep ediyoruz. Bu konunun çözüme kavuşturulması için OSBÜK, EPDK ve TEİAŞ nezdinde gerekli girişimlerde bulunduk.

Nisan ayı elektrik fiyatlarında görülen artışın esas yükünü Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) oluşturuyor. EPDK Nisan ayı YEKDEM birim bedelini, 16.04.2020 tarih, 9311 sayılı kararı ile 228,12TL/MWh olarak belirledi. Buna göre, öngörülen birim bedelinde, Mart sonunda belirlediği Nisan YEKDEM fiyatına göre, yaklaşık %88 artış olduğunu görüyoruz. Bu artışa sebep olan iki etken bulunuyor. Birincisi; Covid-19 salgını sebebiyle alınan sağlık tedbirleri nedeniyle, hammadde temininde yaşanan güçlükler ve ihracatta yaşanan daralma ve üretimde de düşüş yaşanmasıdır. İşyerlerinin çoğu bu süreci kapasitelerini azaltarak ya da faaliyetlerini tamamen durdurarak geçirmeye çalışıyor. Bu sebeple sanayi bölgelerinde elektrik tüketimi ciddi oranda azaldı. Bölgemizin Nisan ayı verilerine baktığımızda, elektrik tüketiminde bir önceki aya göre %50’nin üzerinde azalma olduğunu görüyoruz. Elektrik tüketiminin azalması, elektrik birim fiyatı içindeki YEKDEM’in birim fiyatının payının artmasına sebep oluyor. Çünkü toplam YEKDEM maliyeti toplam tüketim bedeline bölünerek birim fiyat ortaya çıkıyor. YEKDEM bedelinin fahiş oranda artmasının bir diğer sebebi de elektriğe olan talebin azalmasının aksine kurda artış yaşanmasıdır. Bu sebeplerin bir araya gelmesiyle elektrik fiyatlarında artış yaşanıyor. Biz bu durumun yaşamakta olduğumuz salgını en az zararla atlatmaya çalışan üreticilerimiz için güçlük yaratacağı düşünüyoruz. Elektrik fiyatlarında faturalara yansıyan artış Covid-19 salgını nedeniyle birçok firmanın kademeli olarak üretimini düşürdüğü veya durdurduğu bir dönemde sanayi üretimine aşırı yük getirmiş oluyor. Bu sebeple, biz, sanayiciler olarak, iletim bedeli ve YEKDEM maliyetlerinden kaynaklanan fiyat artışı konusunun bir an önce çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz.

“Pandeminin ihracata etkilerini bertaraf etmek için çalışacağız”

Üretimin ve iş yaşamının aksaklığa uğradığı Nisan ayında salgından kaynaklı keskin bir düşüş yaşandı. Elbette bu düşüş ihracat hacmimizi de etkiledi. Çünkü salgın, özellikle Avrupa ülkelerinde, talebin azalmasına, sipariş iptallerine, dolayısıyla, uluslar arası pazarın daralmasına sebep oldu. Yaşanan bu süreçte, ihracat yapan firmalar imalatını gerçekleştirdikleri baz ürünlerin Avrupa’da üretilmesinden ve üretimin durmasından kaynaklanan tedarik sıkıntıları yaşadı. Tedarik etmeleri gereken hammadde ve yarı mamul madde fiyatlarının fahiş düzeye yükselmesi, yurt dışına sevkiyatın zaman ve maliyet açısından güçlük yaratması firmaların ihracat potansiyelini aşağı çekti. Bursa da otomotiv ve tekstil sektörlerinin kalbi olan ve ihracat hacminin çok yüksek olduğu sanayi kentlerinden birisi, bu sebeple ihracatta yaşanan olumsuzluklar Bursa ekonomisini de etkiledi. Bursa’da bu durumu aşmak için alınabilecek bazı önlemler bulunuyor. Örneğin, sokağa çıkma yasağında bazı firmalara özel izin veriliyor, bu firmaların da ihracata ürün yetiştiren firmalar olması koşulu aranıyor. Bir anlamda bu firmaların yasaktan etkilenmemesi sağlanıyor. Bu uygulamayı olumlu buluyorum. Tabi burada çalışanlar için de gerekli sağlık tedbirlerinin alınması gerekiyor. Öte yandan, yaşamakta olduğumuz pandemi sona erdiğinde ihracatın toparlanması için ihracat yapan firmaların desteklenmesi gerekiyor. Uluslararası alanda rekabet etme gücünün toparlanması için gümrük vb. prosedürler için vergisel düzenlemeler yapılabilir. İhracat yapan firmaların yurtdışında müşteri bulabilmesi ve bağlantılarını iş anlaşmalarına dönüştürebilmesi için yurtdışı fuar çalışmalarına verilen devlet desteği genişletilebilir. Bizim pandemi öncesi başlattığımız Ur-Ge çalışmalarımız, normalleşme sürecinden sonra hız kazanacak. Ur-Ge projesiyle firmaların eğitim, danışmanlık, yurt dışı faaliyetleri, alım heyetleri ve bireysel danışmanlık faaliyetlerine devlet teşviki almasını sağlayarak rekabet gücümüzü ve ihracat potansiyelimizi yükseltmeyi amaçlıyoruz. Firmalarımızın yurt dışı pazarlarına erişimi için çabalayacağız. Firmalarımızın da ihracatta yaşanan olumsuzluklardan sonra buna ilgi göstereceğini düşünüyorum. Kısa zamanda toparlanacak üretim ve ihracat potansiyelimizin olduğuna inanıyorum. Hep birlikte başaracağız. TEMMUZ 2020