Otokar Genel Müdürü Serdar Görgüç: ALTAY, Türkiye’nin gücüne güç katacak
Savunma Sanayinde başarılı işlere imza atan Otokar, son olarak Altay projesi ile gündeme geldi. İDEF’17 öncesi bir araya geldiğimiz Otokar Genel Müdürü Serdar Görgüç, yaşanan gelişmeleri paylaştı.
2016 yılını değerlendirir misiniz, değerlendirmeniz doğrultusunda 2017 yılından beklentileriniz nelerdir?
Otokar bugün Türkiye’nin tek milli kara araçları üreticisi konumunda. Otokar markalı 30 bine yakın aracımız, 5 kıtada 30’dan fazla dost ve müttefik ülkenin silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçleri tarafından tercih edilmeye devam ediyor. Tescilli NATO ve Birleşmiş Milletler tedarikçisi olan Otokar, kendi teknoloji, tasarım ve uygulamaları ile kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun özel çözümler sunuyor. Türkiye’nin lider kara araçları tedarikçisi olarak, bugün 60 tona kadar uzanan taktik tekerlekli ve paletli araçlar ürün ailesinin yanı sıra kule sistemleriyle kullanıcı ihtiyaç ve beklentilerine uygun ürünler tasarlıyor, geliştiriyor ve üretiyoruz.
COBRA II’nin başarılı performansı, 2016’da Otokar’a yeni siparişler getirdi. Güvenlik güçlerinin çeşitli hizmetlerinde kullanılmak üzere, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndan geçtiğimiz yıl Haziran ayında 106,1 milyon Euro tutarında COBRA II siparişi aldık; araçların teslimatlarına başlandı. Halihazırda iç güvenlik görevlerinde başarıyla hizmet veren Cobra II araçlarının sayısı bu teslimatlarla birlikte arttı. Planlandığı şekilde Aralık ayında teslimatları başlayan siparişin; bu yıl içinde tamamlanması hedefleniyor.
COBRA II aracımız, ayrıca 2016 yılında ilk kez Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girdi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın keşif ve gözetleme araçları ihtiyacı doğrultusunda aldığımız COBRA II siparişlerinin teslimatlarına devam ediyoruz. 2016 yılında sınır güvenliği amaçlı görevlerinde kullanılmaya başlanan COBRA II Keşif ve Gözetleme Aracı, COBRA II’nin bir platform olarak üstün teknik ve taktik özellikleri ile keşif ve gözetleme amaçlı yüksek performanslı elektronik alt sistemlerin sistem düzeyinde entegrasyonundan oluşuyor. Araçta mevcut kara gözetleme radarı ve uzun menzilli elektro-optik sensör sistemi, etkin yazılımlar ile farklı arazi ve iklim koşullarında sınır ötesi uzun mesafe keşif ve gözetleme kabiliyeti sağlıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri, iç güvenlik güçleri ve yurtdışı kullanıcılarından aldığımız siparişlerin teslimatlarını 2016 yılında da sürdürdük. Önümüzdeki dönemlerde, savunma sanayiinin önde gelen pazarlarından biri olan Körfez Bölgesi başta olmak üzere, yeni pazarlara açılmayı ve mevcut pazarlarımızda güçlenmeyi hedefliyoruz. Bu amaçlarla 2016’da Abu Dabi’de “Otokar Land Systems Limited” isimli şirketimizi kurduk.
2016 yılının bizim için en önemli gelişmesi de Altay ana muharebe tankı için seri üretim teklifimizi Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na sunmamız oldu. 2016’da Türkiye’nin tek milli kara araçları üreticisi olarak, ülkemizin en büyük kara sistemleri projesi olan Altay ana muharebe tankı için çalışmalarımız planlara uygun ve hedeflendiği şekilde devam etti. Altay’ın Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından gerçekleştirilen ‘Kabul Testleri’ Şubat 2017’de tamamlandı. Şu anda Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın teklifi değerlendirme süreci devam ediyor.
Her zaman olduğu gibi, 2017 yılında da Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçleri için en iyi ürün ve hizmetleri sunmak öncelikli hedefimiz olacak. Altay tankı ile ilgili seri üretim kararını bekliyoruz, Altay tankı için üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapmaya hazırız.
İhracat çalışmalarımıza devam edeceğiz. Abu Dabi’de kurduğumuz “Otokar Land Systems Limited” şirketimizin bölgedeki ihracatımıza olumlu etkisi olmasını bekliyoruz.
2017 yılının başlarında savunma sanayiinde teknoloji ihracatı konusunda önemli bir adım attık. Birleşik Arap Emirlikleri’nin 8×8 zırhlı araç ihtiyacı doğrultusunda, yerel ortağımızla birlikte kurulan Al Jasoor ortak girişim şirketimiz, Birleşik Arap Emirlikleri Silahlı Kuvvetleri ile 661 milyon USD tutarındaki anlaşma imzaladı. Bu sözleşme, Türkiye savunma sanayiinin tek kalemde imzalanan en büyük anlaşması oldu. 2017 yılında, Al Jasoor şirketi aracılığıyla anlaşma için gerekli hazırlıkları tamamlamayı hedefliyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nin, tamamlandığında 700 adetlere ulaşacağı 8×8 zırhlı araç ihtiyacını ülkemize en yakışır şekilde karşılayacağız.
Ülkemizde savunma sanayinin gelişimi için bu alana ayrılan kaynağın artırılması ile ilgili bir beklenti söz konusudur. Kara araçları ile ilgili ayrı bir parantez açarsak, bu alana aktarılan kaynakların sektörün gelişimi için yeterli düzeyde olduğu söylenilebilir mi?
Savunma sanayii mali boyut açısından henüz Türkiye’nin en büyük sektörleri arasında yer almasa da stratejik önemi nedeniyle kritik bir sektör konumunda. Kara sistemleri özelinde konuşursak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gereksinimini çok büyük bir oranda karşıladığı gibi uluslararası pazarda dünyanın teknoloji devleriyle başarıyla yarışarak kendini ispat etmiş bir noktadayız. Son yıllarda Savunma Sanayi Müsteşarlığımızın yerli sanayiyi desteklemek üzere başlattığı girişimler uluslararası pazarlarda da konumumuzu güçlendiriyor.
Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin kendi ülkesinin ürünlerini kulanıyor olması dünya pazarlarında en önemli referans olarak kabul ediliyor, Türkiye gibi silahlı kuvvetleri gelişmiş bir ülkede bu alanda hizmet veriyor olmak sanayimize avantaj sağlıyor. Şirketlerin kendi alanlarındaki uzmanlık ve bilgi birikimi, yatırımları ile bu referans birleşince sadece uluslararası arenada başarımız artmıyor, yeni deneyimler elde ediyor, bu birikimleri yeni ürün geliştirmede kullanıyor ve ekonomiye katkımızı artırıyoruz.
Savunma sanayi Türkiye’de son yıllarda yurtiçi piyasanın dinamizm kazandığı ve üzerinde durulan Ar-Ge çalışmalarının sonuç verdiği bir fırsat merkezi haline geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın kritik ve milli projelerde yerli üreticileri tercih etme eğilimi sektörün gelişimine katkı sağladı. Gelecekte devletin savunma sanayii firmalarına uzmanlıkları yönünde fırsat vererek desteklemesi; gerek daha iyi ürün ve hizmet sunulması, gerekse sektörün yurtdışındaki başarısına önemli katkı sağlayacaktır.
Ayrıca kritik projelerde savunma sanayiinde fikri mülkiyet hakları Türkiye’ye ait olacak ürünlerin ortaya çıkarılması, milli üreticilerin ortaya koyduğu özgün tasarımların geliştirilmesi önem arz etmektedir. Verilecek teşvik ve destekler, savunma sanayiinde faaliyet gösteren şirketleri yaşatmak anlamında değerlendirilmemeli; şirketler kendi ayakları üzerinde durabilecek mali yapılara sahip olmalıdır. Bu nedenle firmaların sadece savunma sektörüne bağımlı olmamaları, tek kullanıcı ve kaynağa bağlı kalmadan farklı alanlarda da faaliyette bulunarak mevcudiyetlerini devam ettirmeleri önemlidir. Bu yönde son dönemde atılan adımlar sektörümüz adına olumlu gelişmelerdir.
Geçtiğimiz aylarda yayınlanan SSM Stratejik Plan dökümanında da bu konuların önemine değinilmiştir. “Kabiliyet kazanımı için verimlilik yönetimi” ve “Teknolojik yenilikleri bilimsel birikimler ve deneyimler ile birleştirmek” alanlarının SSM’nin belirlediği dört ana stratejik alan arasında yer alması sektörümüzün bu yönlerde daha da gelişeceğine en güzel işarettir.
Altay projesinde gelinen son noktayı aktarır mısınız?
Türkiye’nin en büyük özel sermayeli savunma sanayii kuruluşu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin lider kara araçları tedarikçisi konumunda olan Otokar için, Altay ana muharebe tankı çok önemli bir projedir. Tasarımından mühendisliğine, teknolojisinden imalatına kadar her aşamasında yerli imzası taşıyan tank projesi, önemli bir gurur kaynağımız.
Otokar’ın ana yükleniciliğindeki ALTAY ana muharebe tankı projesi 2009 yılında başlamıştı. Dünyanın en modern ana muharebe tankı olan ALTAY, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin istek ve ihtiyaçları doğrultusunda tasarlandı ve geliştirildi. Son iki yıldır her türlü iklim ve arazi şartlarında zorlu testleri başarıyla tamamlayarak üstün seviyede performans gösteren ALTAY tankı, her türlü hava koşullarında ve mesafelerde, farklı senaryolarda yapılan atış testlerinde de çok yüksek isabet oranı kaydederek yapılan tüm testleri başarıyla tamamladı. Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından gerçekleştirilen “Kabul Testleri” de bu yılın Şubat ayında tamamlandı.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, sözleşme koşullarına uygun olarak, seri üretim hazırlık çalışmalarının eş zamanlı başlayabilmesi ve Altay ana muharebe tankının vakit kaybetmeden seri üretimine geçilebilmesi için Dönem II olarak adlandırılan “Seri Üretim” için Teklife Çağrı Dökümanı’nı 2015’te yayınladı. Otokar, seri üretim için ilk teklifini 18 Ocak 2016’da; son teklifini ise 29 Ağustos 2016’da sundu. Tek teklif veren şirket olan Otokar’ın sunduğu bu son teklif, 250 adet ALTAY’ın seri üretimi ve bunların Entegre Lojistik Destek faaliyetlerini kapsıyor.
Türkiye’nin tek milli askeri araç üreticisi olarak, sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte üretime en kısa zamanda başlayabilmek üzere, üretim programını yaptık; tüm altyapı gereksinimleri ve hat planlamalarını çalıştık; Milli Savunma Bakanlığı’ndan ana muharebe tankı üretimi için gerekli olan Üretim İzin Belgesi’ni aldık. Ayrıca, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyacı olan 250 adet ALTAY’ın 5 yılda imalatına ek olarak; ihracat potansiyeli, mayın temizleme, kurtarıcı, istihkam tankı gibi türev ve tamamlayıcı araç ihtiyaçları da göz önünde bulundurarak, yıllık uygun bir kapasite planlaması yaptık. Bu şekilde Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın veya diğer dost ve müttefik ülkelerin her türlü talebini karşılayabilecek, esnek bir üretim programına sahip olmayı hedefledik.
Gelinen son aşamada, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın teklifi değerlendirme sürecini bekliyoruz. Türk savunma sanayisine yeni teknolojiler ve imkanlar veren, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yepyeni yetenekler kazandıracak olan ALTAY’ın seri üretiminde de görev almaya hazırız. Ülkemizin savunma sanayisindeki dışa bağımlılığı önemli ölçüde azalacak ALTAY’ın tüm tasarım ve fikri mülkiyet hakları, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olacak. Seri üretimin başlamasını takiben ALTAY’ın farklı ülkelerden talep görmesi, hatta dost ve müttefik ülkelerin projeye katılmasıyla farklı coğrafyalarda da üretim olanaklarının önünün açılması bekleniyor.
SSM’nin aldığı kararlardan biri de sektördeki Ar-Ge çalışmalarının artması oldu. Bu çerçevede Ar-Ge harcamalarınızı ve yaptığınız çalışmalar ile ilgili bilgi verir misiniz?
Otokar olarak teknolojiye sahip ve hakim olma vizyonu ile Ar-Ge’ye önem veriyor ve bu alanda düzenli olarak yatırım yapıyoruz. Son 10 yılda cirosunun yüzde 4,1’ini araştırma geliştirme faaliyetlerine ayıran Otokar, toplamda son 10 yılda 388 milyon TL Ar-Ge harcaması gerçekleştirdi.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, önümüzdeki 5 yıllık strateji planında, “fikri ve sınai mülkiyet ve patent haklarını kayıt alma” ve “nitelikli insan gücü yetiştirilmesi” konularını öncelikli hedefleri arasına alıyor. Otokar da tasarladığı ürün ve alt sistemler için son 10 yılda 37’si endüstriyel tasarım olmak üzere toplam 269 adet patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım başvurusunda bulundu. Sadece 2016 yılında 30 adet patent başvurusu gerçekleştirildi. 2016 yılı sonu itibarıyla toplam Ar-Ge merkezi çalışan sayısı 526 olarak gerçekleşti.
Yine SSM’nin savunma sanayiine hizmet edecek test ve değerlendirme altyapısının geliştirilmesi amaçlarına da uygun olarak Otokar Ar-Ge Merkezi, üretilen araçların daha yüksek teknolojide ve daha hızlı test edilmesi için simülatörler, test ekipmanları, bilgiyi yaratacak ve değerlendirecek bilgisayar sistemlerine sahip. Otokar’ın Ar-Ge kabiliyetleri, ürün geliştirme amaçlı CAD programları, prototip atölyeleri ve yazılımlar, bilgisayar destekli analiz ve simülasyon yazılımları, test amaçlı düzenekler ve
yazılımları kapsıyor. Otokar Ar-Ge Merkezi bünyesinde bugün Türkiye’nin ilk ve tek, Avrupa’nın sayılı tesisleri arasında olan Dinamometreli İklimlendirilmiş Test Odası, Türkiye’nin en yüksek kapasiteli hidrolik yol simülatörü ve Türkiye’nin en büyük ve dünyanın en modern Elektromanyetik Uyumluluk Test Merkezi bulunuyor. Otokar Elektromanyetik Uyumluluk (EMC/EMI) Test Merkezi, yurtiçi ve yurtdışından tüm otomotiv ve savunma sanayi Ar-Ge çalışmalarında bağımsız bir akreditasyon merkezi olarak hizmet veriyor. Ayrıca dünyanın en gelişmiş ve modernleri arasında olan mayın test ekipmanları ve balistik laboratuvarlarımız, 2016 yılında balistik ve mayın testleri için uluslararası geçerliliği olan akreditasyon sertifikasını almaya hak kazandı.
Savunma sanayi alanında gelecek hedeflerinizi aktarır mısınız?
Otokar olarak, tasarımı ve fikri mülkiyet hakları kendisine ait olan ürünlerimiz ile sürdürülebilir büyümemizi korumayı, ülkemize sağladığımız katkıyı sürdürmeyi hedefliyoruz. Askeri araçlarda Türkiye’de yakaladığımız başarıyı yurtdışında faaliyet gösterdiğimiz pazarlarda da artırarak devam ettirmeyi istiyoruz. Bu yönde attığımız somut adımlarla ülkemizin savunma sanayii ihracatına da önemli katkılar sağlamayı amaçlıyoruz.
Ana yükleniciliğimizde tasarlanan ve geliştirilen, Türkiye’nin en büyük kara sistemi projesi olan Altay’ın seri üretiminde de başarılı bir şekilde devam etmesi için, yetişmiş insan kaynağımız ve deneyimimiz ile ülkemiz için en iyiyi sunmaya hazırız. Seri üretimle birlikte ana yüklenici olarak üzerimize düşen tüm yükümlülükleri layıkıyla yerine getireceğiz. Ülkemiz ihtiyaçlarını karşılamanın da ötesinde ALTAY’ın ihracatını gerçekleştirebilecek seviyelere getirmeyi hedefliyoruz. Modern ve yüksek kabiliyetli bir ana muharebe tankı olan ALTAY, Türkiye’nin gücüne güç katacak. Biz de OTOKAR olarak bundan gurur duyuyoruz.
Birleşik Arap Emirlikleri’nde Kurulu savunma sanayi firmasıyla birlikte ortak bir firma kurdunuz. Bu çerçevedeki hedefleriniz ile ilgili bilgi verir misiniz?
Savunma sanayiinde dış pazarlardaki büyümemizi artırmak hedefimiz doğrultusunda bu yıl başında önemli bir adım attık. 2016 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde kurduğumuz “Otokar Land Systems Limited” şirketi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin önde gelen yatırım şirketi Tawazun’un Heavy Vehicles Industry şirketi ile ‘Al Jasoor’ (Cesur) ortak girişim şirketini kurdu. Al Jasoor, 2017 yılında Birleşik Arap Emirlikleri Silahlı Kuvvetleri’nin 8×8 amfibik zırhlı araç ihtiyacını karşılamaya yönelik 661 milyon USD tutarındaki bir anlaşma imzaladı. Ürün, teknoloji transferi, danışmanlık, Birleşik Arap Emirlikleri’nde üretim gibi konuları içeren sözleşme, aynı zamanda Türkiye savunma sanayiinin tek kalemde imzalanan en büyük anlaşması oldu. Bu anlaşmayla birlikte Otokar, kabiliyetlerine teknoloji transferi ihracatını ve yurtdışında üretimi ekledi.
Al Jasoor şirketi aracılığıyla anlaşma için gerekli hazırlıkların 2017’de tamamlanması amaçlıyoruz. Al Jasoor aracılığıyla Birleşik Arap Emirlikleri’nin toplam 700 adetlere ulaşacak tüm 8×8 zırhlı araç ihtiyacını karşılamayı; gelecekte de Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve bölgenin her türlü kara sistemleri talebine cevap verebilmeyi hedefliyoruz.
2017 İDEF fuarı yaklaşırken, fuarla ilgili beklentilerinizi aktarır mısınız? Dünyanın en önemli uluslararası savunma iş birliği ve tanıtım platformlarından biri olan IDEF yine dünyanın dört bir yanından heyetleri, firma temsilcileri ve üst düzey ziyaretçileri ağırlayacak. Mevcut ve potansiyel kullanıcılarımızla bir araya gelme fırsatı yakalayacağımız IDEF’17’yi hayli önemli bir platform olarak değerlendiriyoruz. IDEF ziyaretçileri bu yıl Otokar standında geniş zırhlı araç ürün ailemizin yanında Türkiye’nin en büyük kara sistemleri platformu olan Altay’ı da yakından görme fırsatı bulacaklar.