SDDK sigorta sektörü ve ekonomimize büyük kazanım sağlayacaktır

Sigorta ve emeklilik sektörünün yapısı, büyüme potansiyeli, oluşturduğu fonlar, verdiği teminatlar ile ülke ekonomisi için ifa ettiği kritik fonksiyonlar itibarıyla stratejik bir sektör olduğunun altını çizen Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar, “her platformda ifade etmekteydik. Hükümetimizce sektörümüzün ekonomimizdeki önemine atfettiği önemin Yeni Ekonomi Planı (YEP) kapsamında Yapısal Dönüşüm Adımlarında önceliklendirilerek yerini bulduğunu ve buna ilişkin söylemlerini Sigorta Denetleme Düzenleme Kurumu’nun kurulmasına ilişkin inisiyatifiyle realize etmiş olduğunu görüyoruz. Sigorta Denetleme ve Düzenleme Otoritesi’nin sektörümüze olduğu gibi hatta ziyadesiyle ekonomimize büyük bir kazanım olduğuna inanıyoruz” dedi.

Sigorta sektörü üzerine görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar gelişim ve yapılacaklarlar ilgili sorularımızı yanıtladı.

Euronewsport: Sigorta Şirketleri Birliği’nin ana misyonu nedir?

Can Akın Çağlar: Türkiye Sigorta Birliği 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na ve bu Kanuna dayanılarak yayımlanan Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliğinin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile belirlenen çerçevede faaliyetlerini sürdüren kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Türkiye Sigorta Birliğinin ana misyonu, Sigortacılık mesleğinin ve sigortacılık hizmetlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması, yurt içinde ve dışında sigortacılığa ait gelişmelerin izlenmesi ve sigortacılık alanında araştırmalar yapılması, sigortacılığı ilgilendiren konularda kamu kurumlarına görüş bildirilmesi, yurt içinde ve dışında sigortacılıkla ilgili meslek kuruluşları ile ilişkiler kurulması, sigorta şirketleri arasındaki ilişkilerde mesleki dayanışmanın güçlendirilmesidir. Bu misyon doğrultusunda yurt içinde ve yurt dışında sigortacılığa ait gelişmelerin izlenmesi amacıyla Insurance Europe, Uluslararası Mühendislik Sigortaları Birliği (IMIA), Uluslararası Nakliyat Sigortaları Birliği (IUMI) gibi uluslararası birlik ve meslek kuruluşlarına üye olarak toplantılarında ülkemizi temsil etmektedir. Sigortacılık alanında gerektiğinde danışmanlık hizmeti de alınarak yapılan araştırmalarla sektörel gelişmelerin hayata geçmesine katkı sağlanmaktadır. Türkiye Sigorta Birliği’nde kurulmuş olan komitelerle sigorta şirketleri arasındaki mesleki dayanışmanın geliştirilmesi sağlanmakta ve bu komitelerde oluşturulan görüşler doğrultusunda sigorta sektörünü ilgilendiren konularda ilgili kamu kurumlarına sektörün görüşü iletilmektedir.

Euronewsport: Sigorta sektörünün yaşadığı sıkıntıları ve çözümü noktasında önerilerinizi özetler misiniz?

Can Akın Çağlar: Sigorta sektörünün sorunlarını alt başlıklar halinde özetlemek gerekirse;

a- Türkiye’de sigorta bilincinin düşüklüğü;

AB’de sigorta sektörünün GSMH’ye oranı %62 iken Türkiye’de bu oran %5 dolayındadır. Bu oran sigortacılığın toplum nezdinde olması gereken düzeyin çok altında olduğunun göstergesidir. Düşük sigortalılık sonucu ekonominin ihtiyacı olan fon birikimine de ulaşılamamakta ve dolayısıyla ekonomik dalgalanmalara karşı kırılganlık artmaktadır.

b- Mali sorunlar;

Sigorta Şirketleri son yıllarda sektörün lokomotifi olan ve prim üretiminin yaklaşık olarak yarısını oluşturan oto sigortalarında ciddi bir teknik zarar tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu sorunun ana nedeni ise ülkemizdeki trafik kazaları frekansının gelişmiş ülkelere kıyasla çok yüksek olmasıdır. Özellikle ölümlü ve yaralanmalı kazalar sigorta şirketlerinin tazminat ödemelerinde önemli bir gider kalemi oluşturmaktadır. Son yıllarda mevzuatta ortaya çıkan belirsizlikler şirketlerin bedeni tazminat yükünü daha da artırmış olması sektörün mali dengesine negatif yansımıştır.

c- Mevzuat alt yapısı ve hukuki sorunlar

Sektörün en önemli sorunlarından biri de mevzuat alt yapısının günümüz finansal alt yapısına uygun etkinlikte dizayn edilmesi sorunudur. Sigortacılık mevzuatında 2007 yılında yapılan Kanun değişikliği ile bu sorun önemli ölçüde aşılmış ancak Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu gibi doğrudan sigortacılığa yansıması olan düzenlemelerin sigortacılık sektörüne adaptasyonu ve bu süreçte karşılaşılan sorunlar ile yüksek yargı kararlarında ortaya çıkan uygulama farklılıkları da sektörün yıllar itibariyle karşılaştığı mevzuat sorunlarının başını çekmektedir. Bu kapsamda geçtiğimiz yıllarda yukarıda belirttiğimiz Kanun altyapıları Sigortacılık sektörüne büyük ölçüde uyumlulaştırılmış olup alt düzenleme ve sigorta genel şartları çalışmaları halen devam etmektedir.

d-Bağımsız Düzenleyici ve Denetleyici Kurum;

Gelişmiş ülkelerde finansal sektör düzenleyici ve denetleyici kurumlarının karar alma süreçleri özerkleştirilerek karar alma süreçleri bağımsızlaştırılmaktadır. Bu kapsamda ülkemizde BDDK ve SPK gibi kamu kurumları kurulmuş olmasına karşın bağımsız bir Sigortacılık Düzenleme ve Denetleme kurumunun kurulması hususunda beklenen gelişme sağlanamamıştır. Hazine ve Maliye Bakanımız bu konuda gerekli düzenlemenin yapılacağına dair 2019 yılı başında basın açıklaması yapmış bulunmakta olup ilgili Kanun ve mevzuat henüz yayımlanmamıştır. Sigortacılığa ilişkin bağımsız bir üst otoritenin kurulması sektörde karar alma süreçlerini daha etkin ve şeffaf hale getirecek böylece özellikle yabancı sermaye girişlerinin artışı sağlanacaktır.

Sektörümüzün, özellikle hayat dışı branşlarda hali hazırda en önemli kalemini zorunlu bir ürün olan trafik sigortası oluşturmakta. Şirketlerimiz zorunlu branşlar dışında da pazarı genişletmek ve derinleştirmek üzere çeşitli ürünlere yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. Hayat branşında, kredi bağlantı sigortaların ağırlıklı paya sahip olduğu göze çarpmaktadır. Bu bağlı olarak, son dönemdeki kredi hacmindeki daralmadan önemli ölçüde etkilenmiştir. Bu noktada; karma (prim iadeli) hayat sigortaları, birikimli hayat sigortaları, ihtiyari hayat sigortaları, gibi diğer hayat ürünlerinin desteklenmesi gerekmektedir.

Tüm bu genel değerlendirmelerimiz sektörümüzün hak ettiği büyüklüğe ulaşması için ana ve orta vadeli stratejimiz olmakla beraber tabi ki bugün itibari ile karşı karşıya olduğumuz neredeyse kronikleşmiş sorunlarımızın çözümü noktasında da birlik olarak gayret göstermekteyiz. Ana başlıklar itibariyle değinmek gerekirse;

Trafik branşında belirsizliğe ve hukuki ihtilafa sebep olan; Sürekli iş göremezlik,  destekten yoksun kalma ve değer kaybı tazminat hesap standardının belirlenmesi ve hesaba ilişkin algoritma yapısının oluşturularak, tazminatın en kısa sürede mağdurlara ödenmesi, yargıya ve tahkime intikal edecek dosya sayısının azaltılması hedeflenmektedir.

Önümüzdeki dönemde hayata geçirmeyi hedeflediğimiz bir diğer konu başlığı ise Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın sürücü adına tanzim edilmesidir. Bu model sürücü davranışlarının etkisinin poliçeye doğrudan yansıtılmasına olanak sağlamamaktadır.

Sektörümüz son yıllarda tamamlayıcı sağlık branşında önemli gelişme sağlamış ve kısa sürede 1 milyon sigortalıya ulaşmıştır. Sağlık sisteminin sürdürülebilirliği açısından kamusal faydası da olan bir sigorta ürünüdür. Nitekim Hükümetimizin de önem verdiği bu branş, teşvik edileceği içeriği ile, 10. Kalkınma planında ve Cumhurbaşkanlığı programında yer almaktadır.

Euronewsport: Türkiye’de ki sigorta bilinci gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında nerededir? Can Akın Çağlar: Ülkemiz sigorta sektörü 189 milyar TL aktif büyüklüğü ile her ne kadar bankacılıktan sonra ikinci sırada gelse de dünya liginde ülke ekonomisinin bulunduğu noktadan daha geride. Ülke ekonomisi 17. sırada iken sigorta sektörü 39. Sırada yer almaktadır.  Buna bağlı olarak kişi başı prim düzeyi ve penetrasyon da gelişmiş ülkelere göre oldukça geri durumda. Sigorta sektörünün GSYH’ye oranı AB’de yaklaşık %7 iken bizde %1,4 ve kişi başı prim 1.650 USD iken bizde 149 USD mertebesindedir.

Bu durumun en temel sebeplerinden biri gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında sigorta bilincinin oldukça düşük olmasıdır.

Euronewsport: Türkiye de sigorta ve emeklilik sisteminin istenilen seviyelere ulaşması için neler yapılmalı?

Can Akın Çağlar: Sektörümüzün sürdürülebilir ve dengeli büyümesini sağlamak için sigorta bilincini artırmak çok büyük bir önem arz etmektedir.  Bu itibarla Birliğimiz tüm iletişim kanallarında yazılı ve görsel medyada sigortanın günlük hayattaki yeri ve işlevlerine dikkat çekip, bilgilendirmeye yönelik çalışmalar yapmaktadır. Yine Birlik bünyesindeki yeni kurduğumuz strateji, dağıtım kanalları komitelerimiz ve iletişim komitemizle önleyici sigortacılık, sigortada bilinç düzeyinin yükseltilmesi, penetrasyonun artırılması ve sigortacılıktaki gelişmelerin sektörümüze orta ve uzun vadeli etkileri noktasında sektörel uyumu ve değişimi tetiklemek, farkındalık oluşturmak adına çalışmalara başladık.  Amacımız tüm sektörleri etkileyen dijitalleşme ve endüstri 4.0 ile yaklaşan yeni döneme yeni trendlere kuşak değişimin getirdiği sosyo-kültürel değişimlere sektörümüzün tüm paydaşları olarak hazır olmak.

Sigorta ve emeklilik sektörü ülke ekonomisi, kurum ve bireyleri için çok önemli fonksiyonlar icra etmekte ve ekonomi için temel yapıtaşı niteliği arz etmektedir. Ancak tüm bu önemli işlevine rağmen ülkemiz sigorta emeklilik sektörü, dünya ile kıyaslandığında olması gereken yerde bulunmamakta. Ülkemiz kişi başına düşen sigorta prim miktarı ve penetrasyon oranları ile tasarruf oranları gelişmiş ülke ve dünya ortalamasına göre oldukça geri durumda bulunmaktadır. AB’de sigorta sektörünün GSMH’ye oranı %62 iken Türkiye’de bu oran %5 mertebesinde olup, Yine Avrupa ülkelerinde sigorta penetrasyon oranı %7 iken, ülkemizde bu oran yaklaşık %1,6 civarındadır. Bu durum aynı zamanda büyük bir potansiyeli de ortaya koymaktadır. Sektörümüz ve Birliğimiz tarafından yapılan kamuoyu araştırmalarında penetrasyon oranının bu derece düşük kalmasında sigorta bilinci ve bilinirliğinin yeterli düzeyde olmamasının önemli bir etken olduğu görülmektedir. Bu itibarla Sigorta ve Bireysel Emeklilik Sektöründe penetrasyon ve bilincin artırılması için iletişim faaliyetlerine destek verilmesi, devlet büyüklerinin, kanaat önderlerinin konuyu sahiplenmesi gelişime katkı sağlayacaktır.

Diğer taraftan, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik daralma ortamında finansal piyasalara derinlik kazandırılması, bu amaç doğrultusunda finansal sigorta branşlarının gelişimi önem arz etmektedir. 2016 yılında gerçekleştirilen değişiklik ile banka teminat mektuplarına benzer bir yapıya dönüştürülmüş olup, küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Yönelik Ticari Alacak Sigortası Sunulmasını İçeren Devlet Destekli Alacak Sigortası uygulamaya başlanması, KOBİ’lerin desteklenmesi yönünde önemli bir işleve sahip sistemin yaygınlaşmasında fayda sağlayacaktır.

Euronewsport: Sigorta sektörünün büyük beklenti içinde olduğu Sigorta Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun oluşumu sektöre ne kazandıracak?

Can Akın Çağlar: Hali hazırda Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde bulunan sigorta ve emeklilik düzenleme fonksiyonlarının münhasır bir otorite elinde toplanmasını sektörümüz adına bir gereklilik olduğunu düşünüyor ve dile getiriyorduk. Sigorta ve emeklilik sektörünün yapısı, büyüme potansiyeli, oluşturduğu fonlar, verdiği teminatlar ile ülke ekonomisi için ifa ettiği kritik fonksiyonlar itibarıyla stratejik bir sektör olduğunu da her platformda ifade etmekteydik. Hükümetimizce sektörümüzün ekonomimizdeki önemine atfettiği önemin Yeni Ekonomi Planı (YEP) kapsamında Yapısal Dönüşüm Adımlarında önceliklendirilerek yerini bulduğunu ve buna ilişkin söylemlerini denetleme ve düzenleme otoritesinin kurulmasına ilişkin inisiyatifiyle realize etmiş olduğunu görüyoruz. Sigorta Denetleme ve Düzenleme Otoritesi’nin sektörümüze olduğu gibi hatta ziyadesiyle ekonomimize büyük bir kazanım olduğuna inanıyoruz. Zira belirttiğim gibi münhasır otoritenin kurulması ekonomimiz ve vatandaşlarımız için sektörümüzün arz ettiği önemin en üst perdeden kabulünü, sektörümüzün büyümesini, sigorta peneterasyonun artırılmasını, bu sayede yatırımlara, üretime kaynak oluşturulmasına büyük destek sağlayacak, büyümeyi destekleyici rolünü güçlendirecektir. Kurul yapısında sektörümüzü ilgilendiren konularda mevzuat yapma, karar alma süreçleri hem daha hızlı hem de çok daha etkin bir şekilde yerine getirilecektir.

Euronewsport: Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi ile yakın dönemde hedeflenen nedir?

Can Akın Çağlar: Gönüllü katılımın esas olduğu bireysel emeklilik sisteminde, aktif çalışma hayatları süresince birikim yapan bireylerin emeklilik döneminde refah kaybı yaşamamaları için birikimleri emeklilik yatırım fonlarında değerlendirilmektedir. Aynı şekilde, devlet uzun vadeli tasarrufların artırılmasını teminen sistemi gerek nakit devlet katkısı ile gerekse çeşitli vergi avantajları ile teşvik etmektedir.

Türkiye Sigorta Birliği tarafından yaptırılan kamuoyu araştırmalarında sistemin yeterince bilinmediği görülmüştür. Devlet büyüklerinin, kamuoyunda saygınlığı olan kişilerin bu konuyu sahiplenmesi ve tasarruf bilincini BES ile geliştirmeye yönelik söylemlerde bulunmaları, finansal okuryazarlığın geliştirilmesi, okullarda tasarruf ile ilgili bilinci çocuk yaşta oluşturmayı sağlayacak derslerin müfredata eklenmesi bireylerin bu bilinçle yetiştirilmesine hizmet edecektir. Otomatik katılım için bakıldığında ise, başarılı dünya örneklerinde öne çıkan “işveren katkısı” uygulamasının ülkemizdeki sisteme de entegre edilmesi önem arz etmektedir. Bu noktada, mevcut ekonomik konjonktür dikkate alınarak, başlangıçta cüzi bir miktarda, işverenlere ek yük getirmeyecek şekilde katkısı getirilebileceği, ayrıca işverenlere ek vergisel avantajlar sağlanabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, sistemde kalma süresini uzatacak benzeri tedbirler ile sistemin sürdürülebilirliği ve çalışan nezdinde cazibesi artabilecektir. Diğer bir hedefimiz; 18 yaşından küçüklerin de bireysel emeklilik sözleşmesi yapmasına imkân verecek düzenlemelerin yapılmasıdır. Küçük yaşta tasarrufa başlanılmasını, tasarruf kültürünün çocukluktan edinilmesi; bireysel tasarruflardan yola çıkarak toplumun tasarruflarını da artıracaktır. 

Hazine ve Maliye Bakanımız Sn. Berat Albayrak tarafından açıklanan 2019 Yeni Ekonomik Program adımları çerçevesinde; Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi altında işveren katkılı otomatik katılım uygulamasının zorunlu hale getirileceği ve sistemin kıdem tazminatı ile entegrasyonun 2020 yılbaşına kadar sağlanacağı açıklanmıştı. Açıklanan  reformun hayata geçirilmesiyle bireysel emeklilik ve otomatik katılım altında birikecek fonların büyütülmesinde dramatik bir artış yaşanacağı açıktır. Alınacak tedbirlerle emeklilik fonlarının beş yılda GSYİH’ nin %10’una gelmesi hedeflenmektedir. Hali hazırda bireysel emeklilik ve otomatik katılım altında toplanan fonların GSYİH’nin %2,5’ine tekabül ettiğini düşünürsek bu bugün ulaştığımız fon seviyesinin en az dört katına ulaşacağın anlamına gelmektedir.

TEMMUZ – AĞUSTOS  2019