Sistem doğru işlemez ise mağduriyetlerin önüne geçemeyiz
Son dönemde yaşanan deniz kirliliği ve kazalar sonrasında İzmir’de seminer düzenleyerek sorunları çözüm konularında çalışmalar yapan Türk P&I Sigorta önemli bir misyon üstlenmiş durumda. Yapılan seminere Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka başta olmak üzere birçok yetkilinin katılmasının önemli olduğuna değinen Türk P & I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, kapsamlı ve teknik tarafı ağır basan bir sunum yaptıklarının altını çizerek sorularımızı yanıtladı.
Hazine Müsteşarlığı bir açıklama yaptı ve bu yılki sapma konusunda yurt dışında bulunan Türk gemi sahiplerinin sigorta giderlerini bir başlık olarak ifade ettiler. Yurt dışındaki gemilerimizin giderleri bu kadar yüksek miktarda mıdır?
Yıllık Türk sahipli gemilerin, ödemiş olduğu sorumluluk sigortası toplamda yaklaşık olarak iki 200 milyon dolardır. Her yıl bu rakam yurt dışındaki sigorta şirketlerine ödeniyor. Biz şirket olarak bu rakamın Türkiye sınırları içerisinde kalması için elimizden geleni yapıyoruz ancak bu rakamın yüzde yüzüne ulaşmak mümkün değil. Belli tonajın üzerindeki gemilerin yurt dışından sigortalanacaktır. Bizim ilk hedefimiz, milli filodan %25-30 oranında pay almaktır. Bunun içinde belirli bir strateji ile ilerliyoruz. Önce yolcu taşıyan gemilerden başladık, şuanda sınırlarımız içerisinde yolcu taşıyan gemilerin %90’ını biz sigortalıyoruz.
Sigortalamakta zorlandığımız gemiler var mıdır?
Bunlar içerisinde ilk tankerler geliyor. Bu gemiler büyük yağ ve yakıt firmaları için çalışıyor ve bu firmaların kabul ettiği sigorta firmaları var. İkinci olarak büyük, gemi kiralama şirketleri var ve bunlar büyük tonajları alıp, kiraladıkları gemilerle yükleri taşıtırlar. Bunlarda kabul ettikleri şirketler var ve onların dışındakilerini kabul etmiyorlar. Bu durumda da kiracının dominant olduğu ortamda Türk armatör, onların istediği şirketle çalışmayı uygun görüyor.
Bunlar sorunlar aşılamaz sorunlar mıdır?
Türk P & I Sigorta olarak kurulduğumuz günden beri bu sorunların farkındaydık ve bu bilinçle duvarları aşındırmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu kiracılar Türkiye’de de aktifler ve biz bu aktiviteleri çerçevesinde kendimizi onlara kabul ettiriyoruz. Bu çerçevede kendimizi uluslararası firmalara ülkemizde kabul ettirdikten sonra yurt dışında da alan açmaya çalışıyoruz. Bu aşındırma süreci oldukça zorlu ancak gayretlerimize devam ediyoruz.
Kıyı devletler nezdinde kendimizi kabul ettirme sürecimizi başarı ile tamamladık. Türk armatörlerin tercih ettiği belli başlı bayrak devletler konusunda da önemli bölümünün halledildiğini söyleyebilirim.
Çevre kirliliği ile ilgili düzenlemeler yapıldı. Sizin de bu konuda çalışmalarınız var. Gelişmeler ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Çevre kirliliği ile ilgili idare özellikle İzmit hadisesinden sonra önlemler aldı. Bu konuda daha etkin çalışılıyor. Bunun ile ilgili İzmir’de Türk P & I Sigorta olarak seminer düzenledik. Seminere idareden en üst düzeyde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka ve yardımcısı bizzat katıldı. Bütün departmanların Genel Müdür ve yardımcıları katıldı. En önemlisi de taşra teşkilatından tüm liman başkanları katıldı. Çevre Bakanlığı’ndan, Turizm Bakanlığı’ndan katılım vardı. Bunun dışında Sahil Güvenlik Komutanı ekibi ile birlikte bizzat katıldı. Üç gün süren bir bilgilendirme toplantısı yaptık. Konu P&I sigortası nedir, hukuki sonuçları nelerdir, teminatları nelerdir, deniz kirliliğine yol açan hadiseler ve çözümleri, bu hadiselerin hukuki boyutlarıydı. Konuları çok değerli konuşmacalar kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. Bu arada yeni bir gelişmeyi belirtmek isterim, limanlar yönetmeliğinde bir değişikliğe giderek, idari para cezasını beş milyon TL limitine kadar çıkartıp, caydırıcılığı artırmak uygun görüldü.
Bu dönemde İstanbul ve İzmir’de sahipsiz gemilerin batması sonucu çevre kirliliği ortaya çıktı.
Evet bu hadiseler yaşandı ve bunun ile ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikle Liman Başkanlığı’na çok geniş yetkiler tanındı. Bu çerçevede baş ağrıtan hadiselerin ortadan kaldırılacağını düşünüyorum.
Problem olduktan sonra deniz aracının sahipleri ortadan kaybolabiliyor. Örneğin Foça’da yaşanan olayda geminin hacizli olması gibi bir durum var ve gemi idarenin başına bela oldu. Birisi gemiyi iyi işletemediği için sorunlar yaşıyor ve en nihayetinde bu gemi çevresel kirliliğe neden olur hale geliyor. Bu durum halkı direkt etkiyor. Foça’da turizm tesisinin önünde kocaman bir gemi duruyor ve çevreyi tehdit ediyor. Bu durum yeni yönetmelikle çözülebilir hale geldi diye düşünüyorum. Onlarca yıldır kangren olmuş bu konuların yavaş yavaş çözüleceği kanaatindeyim.
Deniz turizmi açısından bakıldığında, yaşanan kazaların olumsuz etkilerinin giderilmesi hususunda sigorta şirketlerinin rolleri ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Kaza olmaz diye bir şey yok, olur. Ancak sigorta şirketlerininim yaptığı denetimler, kazanın olmaması için bir etkendir. Diğer taraftan, kaza olduktan sonra sigorta şirketinin oluşan zararları ödemesi öncelikle ortaya çıkan durumun olumsuz etkilerini yarı yarıya azaltır. Bu turizm açısından bakıldığında bir katma değerdir. Örneğin turizm acentesinin kiraladığı teknenin sigortalı olduğunu söyleyebiliyor olması, o işletmenin kalitesini gösterir. İkinci tarafı ise Türkiye uluslararası antlaşmalara her geçen gün daha fazla taraf oluyor. Dolayısıyla bu anlaşmaların iç hukukumuzu da etkiliyor olması sigorta ile ilgili konuların daha fazla gündeme gelmesine ve uygulama ile ilgili düzenlemelerin beraberinde yapılmasını ortaya çıkarıyor. Yapılan anlaşmalarla uluslararası yolcu taşımacılığı kriterleri artık yurt içindeki taşımacılıkla aynı kriterler isteniliyor. Avrupa’da da bu yönde düzenlemek oluyor. Dolayısıyla zamanla yolcu taşımacılığında standartların daha fazla artacağını ve boşlukların ortadan kaldırılacağını düşünüyorum.
Önümüzdeki dönem Marmaris’te konu ile ilgili toplantı yapılacak. Toplantı öncesi neler söylemek istersiniz?
Sektörü doğru bilgilendirmek için toplantılar düzenleniyor ve bu toplantılara katılıyoruz. Marmaris’te de bu doğrultuda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Marmaris’te birden çok tarafın bir araya geleceği bir panel düzenleniyor.
Toplantılar verimli geçiyor mu?
Bilgilenmek isteyen önemli bir kesim var. İzmit’te çevre kirliliğine neden olan bir hadise ortaya çıktı. Bu hadisede bir liman çevreyi olumsuz etkiledi. Bu hadisede liman işletmecisi bu konuda bir sigorta yaptırabileceğini bilseydi, muhtemelen gerekli sigortayı yapardı. Liman sahibi de bu noktada mağdur oldu. Sistem doğru işlemez ise mağduriyetin önüne geçemeyiz. Bu nedenle bilgilendirme çalışmaları oldukça önemlidir.