Türkiye’nin yeterince Arnavutluk’u keşfettiğini düşünmüyorum

Türkiye-Arnavutluk ticari ilişkileri istenilen düzeyde olmasa da karşılıklı iyi niyet çerçevesi içerisinde geliştirilmeye devam ediyor. Bu doğrultuda Arnavutluk’a yatırım yapan VBT Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Birol Başaran ile iki ülke ticari ilişkilerini konuştuk.

Türkiye Arnavutluk ticari ilişkileri ile ilgili sizden genel bir değerlendirme alabilir miyiz?

Arnavutluk’ta büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. Türkiye Arnavutluk ticari ilişkileri çok daha ileri seviyelerde olabilir. Arnavutluk, ülkemizle tarihi ve köklü bir geçmişi olan bir ülkedir. İstanbul’dan uçağa bindiğinizde Adana’ya gitmekle Tiran’a gitmek aynı süredir. 500 yıl birlikte yaşadığımız bir ülkedir ve 2.000’e yakın ortak kelimemiz var. Türklerin Arnavutlara bakışı da her zaman pozitif olmuştur. Arnavutluk vatandaşları da Türkiye’ye her zaman olumlu bakmıştır. Dolayısıyla iki ülkenin kimyası uyuşuyor fakat nedense bu durum ticarete yeterince yansımıyor. Burada iki ülkenin de eksikliklerinin olduğunu düşünüyorum. Arnavutluk’ta siyasi yapı tam olarak oturmadı. Arnavutluk’un AB gündeminde olması şu anda çok önemli, eğer onlar bu süreci başlatıp bitirebilirse çok büyük avantaj yakalamış olurlar.

Arnavutluk’ta halkın ekonomik durumu nasıl?

Genel olarak balkan ülkelerindeki insanların gelirleri çok yüksek değildir. Bize göre daha düşük bir gelirleri var. Ülkenin tek Otobanı Kosova’ya giden ve birçok yerde iki şeritli olan bir yoldur. Dolayısıyla alt yapıya ihtiyaçları var. Denize kıyısı olan bir ülkedir ve bütün Balkan ülkelerinin Liman merkezi olabilir. Coğrafyası çok güzeldir. Dolayısıyla ben Arnavutluk’un geleceğine ve potansiyeline çok inanıyorum.  Biraz siyasi sorunlarını çözebilirlerse çok hızlı büyüyecektir. Arnavut halkının yurt dışında yaşayan diasporası da çok güçlüdür. Dünyanın her yerinde nasıl Türk var ise Arnavutlarda çok yaygın bir şekilde vardır.

Arnavut halkının dünyada çok yaygın olduğu bilinir. Ülkelerine ekonomik olarak katkıda bulunuyorlar mı?

Arnavutlar birbirlerine çok bağlı bir halktır. Bugün Almanya’da İsviçre’de çalışan Arnavutlar kazançlarını ülkelerine gönderirler. Bu açıdan baktığınızda ben gelecekte Arnavutluk’un kendi kabuğunu kırarak hızla büyüyeceğini düşünüyorum.

Siyasi sorunları çözülmeyecek düzeyde mi?

Aslında o kadar da problem yok. 25 Nisan 2021’de seçimler yapıldı ve iktidardaki Başbakan Edi Rama’nın partisi Sosyalist Parti %48,5’la kazandı ve ülkeyi 4 yıl boyunca yönetecek. Burada siyasi sorunlardan kastım bürokrasinin çok yavaş çalışmasıdır. AB ülkelerindeki standartlar maalesef Arnavutluk’ta yok. Ben yine de bunları aşacaklarını düşünüyorum. Kuzey Makedonya veya Kosova’da çok daha fazla avantajları olan bir ülkedir. Fakat genel olarak bu ülkelerdeki en büyük sorun gençlerin AB ülkelerine veya yurt dışına giderek çalışması ve ülkede genellikle yaşlı nüfusun kalmasıdır. Bugün Arnavutluk’un İtalya ile çok iyi iş ilişkileri var. Türkiye’den günde bir uçak gidiyorsa İtalya’dan 6 uçak kalkıyor. İtalyan firmalarının Arnavutluk’a çok yatırım yapıyorlar. Arnavutluk daha çok İtalya üzerinden AB’ye ve dünyaya açılıyor.  

Türkiye son olarak konut yardımında bulundu, kısaca bir sorun olduğunda Türkiye direk ilgileniyor. Bu açıdan Türkiye’ye yaklaşımları nasıl?

Türkiye’ye karşı hep olumlu yaklaşıyorlar. Türkiye’yi biraz büyük abi olarak görüyorlar. Ama ben Türkiye’nin yeterince Arnavutluk’u keşfettiğini düşünmüyorum. O coğrafyaya bakarsanız Sırbistan, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek gibi ülkeler kendi kabuğundan çıkmak istiyorlar. Buralarda her ülkenin kendine göre özellikleri var. Benim gözlemim, Sırbistan ve Arnavutluk, bu iki ülke kendi kabuğunu kırmaya daha hazır ülkeler. Arnavutluk’ta aynı zamanda Bektaşi geleneği var. Bu açıdan da Türkiye ile bağları var.

İki ülke arasındaki ticaretin 1 Milyar Euro’ya çıkması hedefleniyor. Sizce bu rakamlara ulaşabilir miyiz?

Direk bir rakam söyleyemem ama bugünkü ticaretin artması gerekiyor. Bugün Arnavutluk’ta genç nüfus yeterince yok. Eğer Arnavutluk’ta gençler kendi ülkelerinde tutulursa Türkiye’nin orada daha etkili çalışmalar yapabileceğini düşünüyorum. Turizm alanında yatırım yapılabilir. Türkiye’den giden iş adamlarımız var fakat küçük yatırımlar yapıyorlar.   

VBT Yazılım olarak Arnavutluk’taki yatırımlarınızdan bahsedebilir miyiz?

Ben başta Arnavutluk’a VBT Yazılım olarak gitmedim. Arnavut kökenli arkadaşım Sayın Dilaver Aşan beni teşvik ederek Arnavutluk’a götürdü. Birlikte Tiran’da gayrimenkul işine girdik. Birkaç gayrimenkul geliştirme projelerinde bulunduk ve devam ediyoruz. Konut alanında iyi bir talep bulunuyor. Ben bizim dışımızda da Türkiye’deki gayrimenkul şirketlerinin Arnavutluk’a gitmesi gerektiğini düşünüyorum. VBT Yazılım olarak orada da bir şirket kuruyoruz. Şu anda çok büyük fırsatlar görünmese de yarın Arnavutluk AB’ye girerse çok büyük gelişmelerin olacağını düşünüyorum.

VBT Yazılım açısından bakarsak halka açıldınız, talep nasıldı, bundan sonraki süreçte neler yapacaksınız?

VBT Yazılım’ı 1993 yılında kurduk. Sektörde uzun bir iş tecrübemiz var. Biz uzun yıllar IBM Mainframe makinelerle çalıştık ve orada büyüdük. Şu anda Mainframe sayısı çok azaldı. Sadece bankalarda veya büyük kurumlarda kaldı. Benim uzmanlığımda oradan geliyor. Sonrasında farklı alanlara yöneldik. Şu anda 300 civarında çalışanımız var. İstanbul dışında şubeler açtık ve belli bir büyüklüğe ulaştık. Belli bir büyüklüğe gelince halka açılmayı uygun gördük ve Temmuz 2021 yılında halka açıldık. Halka açılırken 12,48 TL olan halka arz fiyatımız şimdilerde ise 23 TL oldu. Talepte 3-4 katı civarında gelmişti. Dolayısıyla halka açılma tarafında hiç bir sorun yaşamadık. Bunun neticesinde şirketimize bir sermaye girişi oldu. Bu sermeye girişiyle de önce İsviçre’de bir şirket kurduk. Buz İletişim adında Vodafone şirketinin bir bölgede baz istasyonlarına destek veren şirketine % 50 ortak olduk. Şimdi elimizdeki sermaye ile Avrupa ve Dünyaya açılarak 8-10 ülkede hizmet vermek istiyoruz. VBT olarak hedefimiz, döviz kazanarak sadece Türkiye pazarına olan bağımlılığımızı azaltmak istiyoruz. Bir de döviz kurundaki hareketliliğe baktığınızda döviz gelirinizin olması gerektiğine inandık. Gelirimizin % 30’unun döviz olması için çalışmalar yapıyoruz.

Yazılım firmalarının ülkemizde uzun soluklu olmadığını gözlemliyoruz. Bu noktada sizin uzun soluklu yürüyüşünüzün değerli olduğunu düşünüyorum.

Türkiye’de çok fazla kriz yaşanıyor. Biz 94 krizini gördük, 2001 ve 2008 krizlerini yaşadık. Şu anda yine dövizin hızla arttığını görüyoruz. Bu durumun ülkede kimseye fayda sağladığını düşünmüyorum. Bizde bazı ürünlerimizi dolar, bazı ürünlerimizi TL satıyoruz. Burada maalesef bir problem var. İthalata bağımlı olmasak bu kadar problem yaşamayız veya dolar uzun zaman zarfında yavaş yavaş artsa yine bu kadar sorun yaşanmaz. Fakat iki ayda 9 TL’den 13 TL’ye çıkınca ekonomi de sorun oluyor. Herkesi, her ürünü etkiliyor. Türkiye’nin öncelikle artı veren bir ekonomiye dönmesi gerekiyor. Bugün Türkiye otomotivde, tekstilde, inşaat sektörlerinde çok iyi bir yere geldi aynı gelişimi yazılım gibi alanlarda da yapması gerekiyor.  

Türkiye’de de iktidar bu alanların önünü açmak istiyor.

Bunlar çok iyi niyetli güzel çalışmalar. Türkiye’de iktidarın da iyi yaptığı, kötü yaptığı şeyler var. Örneğin E-fatura uygulaması çok iyi bir çalışmaydı. Bu altyapıyı kurmak bence çok önemliydi ve insanlar çok farkına bile varmadan Tüm Türkiye’de E-fatura uygulamasına geçildi. Ben iktidarda olsam bunun çok reklamını yapardım. E-fatura sistemini dünyada en iyi işleten ülke Türkiye’dir. ABD veya Avrupa’da dahi bu kadar iyi bir altyapı bulunmuyor. Onlarda halen beyan sistemi geçerlidir. Türkiye’de eksik olan nokta güçlü şirketlerin varlığıdır. Bu alanda çalışan bütün IT firmaları inceleyin 300-500 kişi arasında çalışanı vardır. Oysa 10.000 kişinin çalıştığı şirketler kurmalıyız. Bugün Çin’de, Hindistan’da bir IT şirketinde yüzbinlerce insan çalışıyor. Türkiye’de ise bu alanda Savunma Sanayinde Aselsan öne çıkıyor. Yemek Sepeti, Getir, Hepsi Burada, Trendyol gibi şirketler son zamanlarda başarılı olan şirketler ama bu sayılar çok daha artmalı.

Türkiye’de buna müsaade ediliyor mu? Örneğin savunma sanayi de bütün yazılım firmaları Aselsan bütün ihalelere katılıyor biz nasıl iş alacağız diyorlar.

Doğru, Aselsan veya Havelsan gibi firmalarımız gidip SGK’da, Sağlık Bakanlığında ihalelere katılıyorsa bu doğru bir yaklaşım değildir. Herkes işini yapsın. Ben savuma ihalesine girmiyorum, oda bizim SGK ihalesine katılmasın. Orada işgüzar yöneticiler çıkıyor biz her işi yaparız diyor. Bırakın da bu işin bankacılık kısmını biz yapalım, kamuya bende hizmet edeyim ve özel sektör büyüsün. Türkiye IT alanın da özel sektör firmaları çıkarması gerekiyor. Bizde kendimizi belirli bir alanda konumlandırıp büyümeye çalışıyoruz. Onların da bunu görmesi gerekiyor.

SGK ihalesini VBT Yazılım olarak siz kazandınız, ihaleye Aselsan’da katıldı mı? Direk o ihalede var mıydı, bilmiyorum. Fakat Ankara’da hangi ihaleye girsek karşımıza Aselsan veya Havelsan çıkıyor. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Özel sektörün önünü tıkadığınızda devlete bir faydanız olmuyor. Onlar yurt dışındaki savunma sanayi ihalelerine katılsın, özel sektör de başka alanlarda büyüsün. Ancak böyle sektörü ve pastayı büyütebiliriz. Güney Kore başarısının arkasında biraz da Samsung şirketinin hikâyesi vardır. Bizde Türkiye olarak 2-3 tane Samsung çıkarmamız gerekiyor. OCAK 2022