Amacımız platformlar için ürün üretebilecek firmaları bir araya getirerek onların gelişimlerini sağlamak

Savunma alanında yapılan işbirlikleri, sektörün ilerlemesine de katkı sağlıyor. 27 kurucu üye ile 2015 yılında kurulan SAHA İstanbul – Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği, kuruluşundan günümüze başarılı çalışmalara imza attı. SAHA Expo 2018 öncesi görüşlerini aldığımız Saha İstanbul-Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği Genel Sekreteri İlhami Keleş, sorularımızı yanıtladı.

Müsteşarlıkta bir değişim oldu, Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı ve başkanlık seviyesine çıktı. Yaşanan bu değişimle ilgili düşüncelerinizi aktarır mısınız?

Savunma sanayi denildiği zaman birden fazla sektörü ve birden fazla bakanlığı ilgilendiren bir husustur. Örneğin Ulaştırma Bakanlığı’nı ilgilendiriyor, Sağlık Bakanlığı gibi diğer bakanlıkları da ilgilendiriyor. Durum böyle olunca müsteşarlığın sadece Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na ait oluşu diğer bakanlıklarla iletişiminde bir takım ilave gayretlerle sorunlar çözülüyordu. Şimdi ise direk Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması ve kurumun müsteşarlıktan başkanlık seviyesine çıkması bakanlıklar arasındaki koordinasyon daha üst noktadan çözülür hale geldi. Zaten yapılan değişimde de temel amaç bürokrasinin azaltılması ve işlerin hızlanmasıydı. Bu çalışmalar artık tamamlandı ve kısa bir zaman içinde bu değişimin meyvelerini yemeye başlayacağız.

Savunma sanayi alanında birçok kümelenme çalışmaları yapılıyor. Sizde Saha İstanbul olarak kümelenme çalışmaları yapıyorsunuz, bu çalışmalar istenilen verimliliği sağlayabiliyor mu?

Kümelenme çalışmalarını ülke olarak sonradan öğrendiğimiz bir olgudur. Yabancı ülkelerin uyguladığını ve başarılı örneklerini gördükçe biz de ülkemizde kümelenme çalışmalarını başlattık ve birçok ilde bu konuda çalışmalar yapılıyor. Bu organizasyonlarda da yatırımcılara öğretmemiz gereken en önemli şey birlikte çalışma kültürüdür. Bizde ise kapitalizmin dayattığı rekabet ve karşı firmayı öldürme iş güdüsü bizim bütün kararlarımıza işlemiş durumdadır. Biz ise şimdi aynı ürünü üreten firmaları birlikte çalışmaya itebiliyoruz. İş paylaşımları yapıyoruz. Bu durumun da firmalara daha faydalı olduğunu hem firma yetkilileri hem de biz görmeye başladık. Çünkü dünya pazarı çok büyük, bizdeki firmalar ise çok küçük ölçekli olduğu için ancak birleşerek büyüyebileceklerini gösteriyoruz. Saha İstanbul olarak bu kültürü öğretmeye çalışıyoruz.

Bu anlayışa firmalarımızdan ilgi nasıl, sizinle birlikte hareket edebiliyorlar mı?

Firmalardan ilginin yoğun olduğunu söyleyebilirim. Bu oluşumu 4 yıl önce kurmamıza rağmen, Türkiye’nin en büyük kümesi haline geldik. Bünyemizde 11 tane üniversitesi bulunuyor ve 5 tane teknopark ile çalışıyoruz. Türkiye’nin her bölgesinden üyelerimiz var. Sadece savunma sanayiye yönelik çalışmıyoruz, amacımız platformlar için ürün üretebilecek firmaları bir araya getirerek onların gelişimlerini sağlamaktır.

Buradan yola çıkarsak Saha Expo Fuarındaki beklentilerinizden bahseder misiniz?

Bizim yapılacak fuardan iki temel beklentimiz bulunmaktadır. Bir tanesi kendi firmalarımız birbirlerini daha iyi tanısınlar. İkinci temel beklentimiz ise platform üreticisi firmaların buraya gelerek bizim firmalarımızın neler ürettiğini görmelerini sağlamaktır. Bu fuar bir sanayi fuarıdır. Savunma Sanayi Başkanlığı da yapılan bu çalışmalara destek oluyor. Şu anda sadece başkanlıkta 600 tane farklı proje bulunuyor. Milli kritik ürünleri üretmek istiyoruz. Savunma Sanayi Başkanlığı yurt dışından aldığımız ama tek ülkeye muhtaç olduğumuz veya ambargo uygulanabilecek ürünleri ülkemizde üretmek istiyor. Örneğin bir ürün sadece Almanya’dan alınıyordur ve siyasi bir sorun olduğunda ürüne erişiminiz yoktur. Biz bu tür ürünleri Türkiye’de üretilmesini istiyoruz.

Bu yaklaşıma ana platform üreticilerinin yaklaşımı nasıldır?

Ana platform üreticilerinin en büyük sorunu termin sorunudur. Ana platform üreticileri bir işi teslim edebilmek için belli bir takvim süresi var, bu süreçte ürünü teslim etmesi gerekiyor. Böyle bir durum olunca takvime yetişme gayreti alt ürünleri ülke içinde üretme de sorun teşkil edebiliyor.  Bu nedenle tedarik makamının acil ihtiyaç yerine yerli üretimin önünü açacak çalışmaları yapabilmeleri gerekmektedir.