Yeni sistemle projeler daha hızlı hayata geçecek

Ülke savunmasının önemli bir parçası olan savunma sanayi, son yıllarda atılan adımlarla, ülkenin kendi kendine yeterlilik oranını artırmasını sağladı. Bu yönde atılan adımların devam ettirildiği bir dönemde gerçekleşen sistem değişikliği ile beraber kararların daha hızlı alınacağı bir döneme giriyoruz. Bu dönemi daha iyi anlayabilmek için ülke savunma sanayinin geldiği nokta ve dinamiklerini dinlemek için bir araya geldiğimiz Savunma Sanayi Başkanı Prof Dr İsmail Demir, önemli açıklamalarda bulundu.

Ülkemizde savunma sanayinin geldiği nokta ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Savunma sanayi, bütünsel olarak sanayileşmenin ve kalkınmanın önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir. Her alanda olduğu gibi savunma sanayi alanında da 2002 yılı yerlilik ve millilik hususunda Türkiye için bir milattır. 2002 yılında savunma sanayinde yerlilik oranı %20 civarından % 62’lere kadar yükselmiştir. Günümüzde, başkanlığımızın öncülüğünde gerçekleştirilen yatırımlarla kara, hava ve deniz sistemleri ve platform bazında çeşitli alanlarda yurt içi imkân ve kabiliyetler kazanılmıştır. Bu kapsamda, sistem entegrasyonu, komuta kontrol, haberleşme, elektronik harp ve ateş gücü gibi alt sistemlerde de ciddi bir altyapı oluşmaya başlamıştır. Her türlü zırhlı araç, deniz araçları, komuta kontrol sistemleri, elektronik harp sistemleri, atış kontrol sistemleri, haberleşme sistemleri, gözetleme sistemleri ve belirli güdümlü silâhlar millî imkânlarla tasarlanıp üretilerek silahlı kuvvetlerimizin kullanımına verilmeye başlanmıştır. Geleceğin silah sistemleri olarak adlandırdığımız elektromanyetik silahlar ve lazer silahları üzerinde çalışmalarımız sürmektedir. AR-GE faaliyetlerimiz ve buna ayırdığımız bütçe her geçen yıl artmaktadır. Motor geliştirme, yarı iletken, dedektör, mikroeletkronik, hibrit roketi gibi kritik alanlarda teknoloji geliştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sonuç olarak, özgün ürünleri, ihracatı, ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ’leri ile ülkemizde, olgunlaşmış bir savunma sanayi sektörünün varlığından söz edebiliriz. Ayrıca Türk savunma sanayii şirketleri yurt dışına zırhlı araçlar, hava savunma sistemleri, roket sistemleri, simülatörler, sahil güvenlik gemileri, askeri haberleşme sistemleri, komuta kontrol sistemleri ve yazılımları ihraç etmeye başlamıştır.

Uluslararası pazarda savunma sanayimizin geldiği nokta ile ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Uluslararası pazarlarda alt sistem, elektronik sistemler ve kara araçları konusunda hatırı sayılır bir paya ulaştığımız söylenebilir. Sözgelimi, kara araçlarımız Afrika, Asya ve Avrupa’da çeşitli ülkelerde başarıyla bayrağımızı dalgalandırıyorlar. Elektronik ve haberleşme söz konusu olduğunda Amerika kıtasını da buraya ilave edebiliriz.  Ancak son dönemin farkı, yüksek nitelikli platform satışlarına başlıyor olmamızdır. Bu durum, Türk savunma sanayini deyim yerindeyse, savunmanın “şampiyonlar ligi”ne sokacak bir eşiktir. İhraç edilen ürünler arasına Atak, MİLGEM, LST ve HÜRKUŞ gibi platformların eklenmesi, SSB’nin en önemli gündem maddeleri arasındadır. Bu anlamda Atak’ın Pakistan envanterine kazandırılmış olması tarihi bir gelişmedir. Platform satışı yarattığı küresel prestijin yanında; bünyesindeki silah sistemi, aviyonik ve elektronik sistemler vb. sayısız ürünün de doğal satışını sağlaması sayesinde, tüm savunma ekosistemini besleyen bir yöne haizdir.

Savunma ürünlerinin ihracat rakamlarının geliştirilmesi için uluslararası fuar organizasyonlarında daha aktif çalışmalar yapıldığını gözlemlemekteyiz. Bu açıdan son dönem fuar organizasyonları ile ilgili gözlemlerinizi alabilir miyiz?

Öncelikle, fuarların tedarik makamlarına ulaşma açısından kritik rollerinin devam ettiğini belirtmek gerekir. SSB kısıtlı ürün portföyüne sahip olduğumuz 90’lı yıllardan başlayarak, günümüze kadar yurt içi ve yurt dışı fuar katılımlarını desteklemiş ve çoğunun bizzat öznesi olmuştur. Bu itibarla, kurumumuzda ve sektörde fuarcılık konusunda ciddi bir tecrübe birikiminin olduğunu söyleyebiliriz. Bu açıdan, SSB’nin (Savunma Sanayi Başkanlığı) “Milli Katılım” uygulamalarının pek çok sektöre örnek teşkil edebileceği kanısındayım. Bununla beraber, savunma sanayii fuarlarına katılım, devletimizin çeşitli sübvansiyonlara rağmen, şirketlerimiz için yüksek maliyet ve işgücü gerektirmektedir. Bu noktadan hareketle, SSB olarak önümüzdeki dönemde çok seçici olacağımızı belirtmeliyim. Her ülke özelinde belirlediğimiz özgün ihracat stratejimizin önemli bir parçası olarak, fuarlarda devlet destekli savunma sanayii pazarlamasına devam edeceğiz. SSB şemsiyesinin güven ve akreditasyon unsuru olarak kabul edildiğinin bilinciyle, firmalarımızın hedef bölgelerin ilgili makamlarıyla temas etmelerini sağlamaya devam edeceğiz.

F-35 Projesi’nde gelinen son nokta ile ilgili bilgi alabilir miyiz? 

Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın yeni nesil savaş uçağı ihtiyacını karşılamak üzere; 1999 yılında katıldığımız Müşterek Taarruz Uçağı (F-35) Projesi kapsamında, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı için 100 adet F-35A uçağı tedarik edilmesini planlıyoruz. Yıllara sari olarak alacağımız uçakların ilk 30 adeti için Savunma Sanayii İcra Komitesi tarafından karar alınmıştır. Ülkemiz tarafından kesin siparişi verilen ilk iki uçağın teslimi Haziran 2018 ayında gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, ilk uçağımızın teslimat töreni 21 Haziran 2018 tarihinde Lockheed Martin firmasının Fort Worth tesislerinde düzenlenmiştir. 2018 yılında teslim edilen ilk iki uçağımız, pilotlarımızın eğitimleri için bir süre daha ABD’de kalacaktır. Uçaklarımızın Kasım 2019’da Malatya 7’nci Ana Jet Üs Komutanlığı’nda konuşlandırılması planlanmaktadır. Malatya 7. Ana Jet Üs Komutanlığı uçakların konuşlandırılacağı ilk üs olmanın yanı sıra pilot ve bakımcı eğitimlerinin gerçekleştirileceği Entegre Eğitim Merkezi’ne (EEM) de ev sahipliği yapacaktır. Bu kapsamda Malatya 7. Ana Jet Üs Komutanlığı’nın, uçak ve eğitim ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde inşası ve modernizasyonuna yönelik çalışmalar da sürdürülmektedir.

Milli Muharip Uçak Projesi ile ilgili bilgi alabilir miyiz?  

Milli Muharip Uçak Geliştirilmesi (TF-X) Projesi ile Hv.K.K.lığının 2030’lu yıllardan sonraki muharip uçak ihtiyacının yurt içinde özgün tasarım modeli ile karşılanması hedeflenmektedir. Başkanlığımız koordinasyonu ve TUSAŞ, ASELSAN, TÜBİTAK, TR Motor A.Ş işbirliğinde yürüyen projede uçağımızın bütün sistem ve alt sistemlerinin yerlileştirilmesi/millileştirilmesi için çalışma yapılacak. Kritik önem atfettiğimiz MMU Geliştirilmesi Projemizin takvimini çok yakın bir zamanda başlatıyoruz. Dolayısıyla takvimin başlatılması ile projemizde yürüttüğümüz faaliyetler de farklı bir ivme ile devam edecektir.

Savunma sanayimizin gelişimi ile ilgili önümüzdeki dönem yapılması gerekenler hakkında bilgi verir misiniz?

Bu hedeflerimizi şu ana başlıklar altında özetleyebilirim:

  • 2023’e kadar savunma sanayinde mutlak bağımsızlığı sağlamak
  • Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve güvenlik güçlerimizi özgün ürünlerle, muharebe alanında üstün kılacak sistemlerle teçhiz etmek
  • Sürekli ve sürdürülebilir savunma sanayii oluşturmak
  • Milli füzelerimizi geliştirmek
  • Uzayda hakimiyet kazanmak
  • Tüm kara, hava ve deniz platformlarında güç ve aktarma sistemlerini milli olarak geliştirmek
  • Teknolojiye hakimiyet konusunda dünyada söz sahibi ülkelerden biri olmak
  • Muhabere ortamında elektronik harp alanında mutlak üstünlük sağlayacak sistemleri milli olarak geliştirmek
  • Her kalibre de silahlar ve mühimmat üretmek ve dünya markası ürünler oluşturmak
  • Terörle mücadelede mutlak yetkinlik sağlamak

Ülkemizde yeni bir yönetim sistemi hayata geçirildi. Bu sistemin alanınıza etkileri ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi her alanda olduğu gibi savunma sanayii alanında da olumlu bir etki oluşturacaktır. Hızlı karar alıp hızlı uygulama ve hızlı sonuç alma noktasında en hayati alanlardan birisi savunma sanayiidir. Çünkü biz güvenlik güçlerimizin ihtiyacı olan projeleri hayata geçiriyoruz. Şu anda sınırlarımız içinde ve sınır bölgesinde operasyonların devam ettiğini düşündüğünüzde bu sektörün önemi daha da iyi anlaşılıyor. Yeni sistemde Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi projeler daha hızlı hayata geçecek.

TÜRKİYE’DE SAVUNMA SANAYİ RAKAMLARI (2002-2017)

  • 2002 yılında yaklaşık 1 milyar ABD Doları olan savunma ve havacılık cirosu, 2017 yılında 6,7 kat büyüyerek yaklaşık 6,693 Milyar ABD Doları olmuştur.
  • 2002 yılında neredeyse yok denilecek seviyede olan ARGE harcaması, 2017 yılına gelindiğinde 1,237 Milyar ABD Doları seviyesine çıkmıştır. Böylelikle ülkemizin ARGE ve teknoloji yatırımı yapan sektörleri arasında savunma sektörü başat konumuna gelmiştir.
  • 2002 yılında yalnızca (yüksek dışa bağımlılık oranı ile) 66 savunma projesi yürütülmekte iken, günümüzde (yüksek yerlilik oranı ile) yürütülen proje sayısı 9 kat artarak 553’e ulaşmıştır.
  • 2002 yılında yaklaşık 5,5 Milyar Dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken, geldiğimiz noktada yaklaşık 8 katlık bir artış ile 42 milyar Dolarlık proje hacmine ulaşılmıştır. İhale süreci devam eden projeler de göz önüne alındığında 60 milyar Doların üzerinde bir büyüklüğe ulaşılacağı öngörülmektedir.