Angelini Türkiye Genel Müdürü Özgür Özdinç: Türkiye’de ürettirmenin gururunu yaşıyoruz

Türkiye pazarına girdiği günden bugüne önemli aşamalardan geçen Angelini İlaç, emin adımlarla yoluna devam ediyor. Sektörün gelişimi ve Angelini İlaç’ın bu gelişim seyri içerisindeki yönelimlerini konuştuğumuz Angelini Türkiye Genel Müdürü Özgür Özdinç, önemli açıklamalarda bulundu.   

Angelini ilaç, İtalya merkezli uluslararası bir firma. Türkiye dışında kaç ülkede faaliyet gösteriyor?

Angelini İlaç, Türkiye haricinde 15 ülkede faaliyet gösteriyor. İtalya merkez olmak üzere, İspanya, Portekiz, , Polonya, Yunanistan ve Rusya gibi birçok Avrupa ülkesinde aktif, Amerika ve Almanya’ya yeni girdi. Bundan sonraki ana hedeflerinden biri, dünyaya yayılmaktan ziyade çok güçlü bir Avrupa ilaç firması olmak var. Şu an diğer büyük Avrupa ülkelerine girebilmek için de firma arayışında.

Bu satın alma arayışı mı?

Evet. Angelini hiçbir ülkeye sıfırdan giriş yapmıyor, satın almayla büyüyor. Girdikleri ülkenin know-how ile beraber büyümeye çalışıyor. Aynı şekilde Türkiye’ye girmesi de şirket satın alması ile oldu. Türkiye’de bugüne kadar yaptığı yatırım 45 milyon Euro civarındadır. Dolayısıyla Angelini’nin DNA’sında satın alma var.

2014’ten beri Angelini Türkiye’nin genel müdürlük görevini başarıyla yürütüyorsunuz. Bugün hangi noktaya geldiniz? 

2014 yılında Angelini İlaç Türkiye’de ben dahil 5 kişiydik. İlk önce bir kurulum planlaması yaptık, ki en zor kısmı buydu. 2015 yılında da yaptığımız planı, stratejiyi hayata geçirmeye başladık. O günden bugüne, 5 kişiden 145 kişiye ulaşmış durumdayız. Angelini İlaç olarak, geçen seneye kadar sadece reçeteli ilaç pazarındaydık. Geçen sene başında lokal bir firma olan Oro İlaçları’ndan aldığımız ilaç dışı, gıda takviyesi ve medikal cihaz ürünler ile artık Türkiye’de iki iş birimi ile, Tüketici Sağlığı İş Birimi ve Reçeteli İlaç İş Birimimizle faaliyetlerimize devam ediyoruz.

2019 yılını ne kadarlık bir ciroyla kapattınız?

Beş yıl önce 28 milyon TL ciroyla başladık. Şu an itibariyle 103 milyon TL’ye kadar geldik. Burada gurur duyduğumuz konulardan biri; Angelini İlaç Türkiye olarak yaklaşık 12 milyon kutu ürün sağlıyoruz ve bu 12 milyon kutunun 11 milyon 700 bin adedini Türkiye’de ürettiriyoruz. Angelini Türkiye olarak, İtalya dışındaki 15 ülke içerisinden bu kadar kutu üretimi ve satışı yapan tek ülkeyiz. Tantunatura ve diğer pastillerimiz yurtdışından geliyor, geri kalan her şey Türkiye’de üretiliyor. Hatta yeni aldığımız Tüketici Sağlığı İş Birimi ürünlerimiz, eskiden tek firma tarafından üretiliyordu, şimdi dört ayrı firmada üretim yaptırıyoruz. Bizim gurur duyduğumuz konulardan biri de bu.  

Sözünü ettiğiniz yeni tüketici sağlığı iş biriminizi biraz açar mısınız? Ne tür ürünler var?

Bir tanesi Batiodin. Annelerin ecza dolaplarında sürekli bulunan bu ürün, yara bakımında kullanılan bir tür dezenfektan. Bir diğeriyse Vellajen; Doğası Değiştirilmemiş Tip 2 kollajen başta olmak üzere 7 içeriği ile alanında eşsiz bir kombinasyon. Şu ara adını sıkça duyduğumuz kollajen çok popüler. Kollajen tipleri (tip1, tip2, tip3) diye ayrılıyor. Bizdeki tip 2 kollajen daha çok eklemlerde faaliyet gösteriyor. İleri ki yaşlarda eklem sıkıntısını daha az yaşamak veya hiç yaşamamak adına belli bir yaştan sonra hatta 40 yaşından sonra yavaş yavaş herkesin bir şekilde hayatına sokması gerekiyor. Ayrıca cilt sağlığı için gerekli olan tip 1 kollajeni de ilerde çıkartmayı planlıyoruz. Diğer ürünümüz Samigra. İçerisinde kara mürver ekstresi, C vitamini ve çinko olan bir ürünümüz var. Bizim ürünümüzü farklılaştıran, sıcak suda çözünen saşe formunda olması. Yetişkin ve çocuklar için şurup formlarımız var. Diğer bir ürünümüz ise Gastor, reflü tedavisine destek tıbbi bir ürün. Bunu anlatmak aslında biraz zor ama dünyada şu an için tek. Bugüne kadar tüm reflü ürünleri midenin alt tarafında fayda sağlamaktadır. Bizim ürünümüz ise midenin üst tarafında tedaviye fayda sağlayan tek üründür. Aynı zamanda fayda sağladığı bölgeyi kaplıyor ve yaraları da iyileştiriyor. Yani farklı bir bölgede farklı bir etki yapıyor ve diğer ürünlerle birlikte kullanıldığı zaman etkisi ciddi oranda artıyor. Reflü tedavisinde büyük fayda görüyorsunuz. Şimdilik bu dört ürünle başladık, amacımız bu alanı zenginleştirmek.

Bu dört ürün yerli üretim mi?

Yalnız Gastor İtalya’dan geliyor. İtalyada yenilikçi tedaviler sunan bir firma tarafından üretiliyor, İtalyan lisanslı bir ürün. Diğer 3 ürünümüz yerli üretim ve hepsi ayrı yerlerde üretiliyor. Bunu özellikle üzerine basarak söylüyorum çünkü bu benim gurur duyduğum hoşuma giden bir konu. Her şeyi Türkiye’de üretiyoruz.      

Türkiye’de üretim tesisi planı var mı?

Türkiye’de üretim tesisi planımız yok. Bunun sebebi, Türkiye’deki hali hazırdaki üretim tesislerinin gerçekten çok üst seviyede olması, çok kaliteli olması, bence öncelikli olarak bu tesisleri doldurmamız lazım. Bu tesislerde üretim yapılabilmesi adına ilaç sektöründe faaliyet gösteren diğer şirketlerinde elini taşın altına koyması gerekiyor. Dolayısıyla ben burada bir üretim tesisine Angelini İlaç adına ihtiyaç yok diyorum, çünkü hali hazırda var olan üretim tesisleri çok iyi ve yeterli kapasiteleri var.

Bugün hangi tedavi alanında öne çıkıyorsunuz?

Reçeteli İlaç iş birimimiz ile birçok alanda aynı anda çalışıyoruz, nöroloji, KBB, ortopedi, FTR; ama ana alan psikiyatri. Bu branşta özellikle antidepresan ile öne çıkıyoruz. Psikiyatri alanında Türkiye’nin en büyük 6’ncı firması haline geldik, bu önemli bir adım. Avrupa’da Angelini’nin bulunduğu ülkelerin hepsinde antidepresan pazarında Angelini birinci sırada, fakat Türkiye’de 6’ncı sıradayız, yani burada daha gidecek yolumuz var. Bu alanda henüz Angelini İlaç olarak Türkiye’ye getiremediğimiz ürünlerin olması da sebeplerden biri. Ürünleri, Türkiye’de üretilecek şekilde getirmeyi planlıyoruz. Tüketici Sağlığı İş Birimimiz ile odağımız eczanede güçlü ve görünür olmak.

Angelini’nin son yıllardaki Ar-Ge çalışmalarının en önemli sonuçları neler oldu?

Son yıllarda Ar-Ge çalışmaları ağırlıklı olarak psikiyatri ve ağrı alanlarına yoğunlaştı. Şu an hali hazırda İtalya’da devam eden iki tane projemiz var. Bir tanesi, antidepresan ve ağrı kesici kombinasyonu olan bir çalışma. Diğer proje ise, bizim Türkiye’de aktif olarak satılan bir ürünümüz ile ilgili. Angelini’nin olduğu bölgelerde Avrupa’nın bir numaralı antidepresanı olan bu ürünün çocuklardaki endikasyonuyla ilgili çok önemli bir klinik çalışma yürütülüyor. Bu iki alanda Angelini ilerlerken son bir buçuk senedir yeni belirlediği yol haritası içerisinde ‘nadir hastalıklar’ kavramı da aldı. Biz de burada bir iki tane laboratuvarla görüşmeye başladık ve hali hazırda geliştirilmiş olan ama pazara çıkmamış ürünler var.  Bu ürünleri tamamen kendi bünyemize alıp kendi Ar-Ge’miz ile son noktaya getirmek için çalışmaya başladık.  Henüz bu konuda yolun ortalarında olduğumuz için sonuca biraz daha var. Bu anlamda nadir hastalıklarda artık bizim gündemimizde. Bunlara ek olarak Angelini’de çok yeni bir gelişme daha var. Pfizer Glaxo’nun bir markası olan Thermacare ısı bandı birimi için satın alma işlemleri onaylandı.  Avrupa rekabet kuruluna sunuldu imza bekleniliyor. Bu imza gerçekleşirse tüm Avrupa’da Thermacare ısı bandı birimini de bünyemize katmış olacağız.

Türkiye’de ürün portföyünüze yeni ilaç eklenecek mi?

Aslında uzun süredir portföyümüze yenilikçi ilaç ekleyemedik. Getirmek istediğimiz iki tane ürünümüz vardı. Bunlardan biri antibiyotik diğeri şizofreniyle ilgiliydi fakat bunları kur politikasından dolayı Türkiye’ye getiremedik ve kesin olarak gelmeyecekler şeklinde bir karar alındı. Ama yeni çalışılan nadir hastalıklar ve diğer ürünleri Türkiye’ye getirmeyi planlıyoruz. Aynı zamanda iki sene içinde yine Türkiye’de üretilecek olan antidepresan ürünümüzün farklı bir formu gelecek ve bununla birlikte patentli bir ağrı kesici analjezik ürünü de geliyor.

Bu yıl ilaçlara yapılan zam oranı beklentiyi karşıladı mı? Ülkemize gelebilecek yenilikçi ürünler için yeterli mi sizce?

Sonuçta yüzde 12’lik bir zam oranımız var, kanunen olması gereken zam geldi. Bu tabii gelecekte gelebilecek yenilikçi ürünler için şu aşamada çok yeterli değil, bence bir kur düzenlemesi gerekiyor. Bakanlık bununla ilgili çalışma yapıyor. Çünkü sürdürülebilirlik kavramı üzerine artık sistemi kuruyorlar bununla ilgili doğru adımları atacaklarını düşünüyorum ve bunu çok doğru buluyorum. Önümüzdeki 3-5 senelik zaman zarfında buralarda farklı ve güzel gelişmelerin olacağını düşünüyorum.

Türkiye’de ilaç sektörünün durumu nedir?  Sektöre ilişkin öngörüleriniz neler?

Tabii bunu sorduğunuz zaman hep karamsar cevaplar geliyor. Ben bu sefer farklı cevap vereceğim. Bu sürdürülebilirlik politikasını duyduğumdan beri açıkçası mutluyum, evet şu an yenilikçi ürünler adına çok iyi durumda değiliz. Fakat burada bir politika olduğunu görüyorum ve doğru adımlar atılırsa sektörün daha iyiye gideceğini düşünüyorum.

2020-2021 için planlarınızda neler var?

Kısa vadede ilaç tarafında bahsettiğim gibi iki tane yeni ürün çıkarmayı planlıyoruz. Biri antideprasan diğeri ağrı kesici olan orijinal ürünlerdir. Bu iki üründe Türkiye’de üretilecek. Bunu söylerken gurur duyuyorum.  Zaten sürecin uzamasının nedeni de bu. Aslında ürünlerin ruhsatı her şeyi hazır olmasına rağmen Türkiye’de üretilmesi konusunda çok ısrarcıyız. İlaç tarafında bir buçuk sene içinde bu iki ürünü bekliyoruz. Aynı zamanda tüketici sağlığı iş biriminde ürün sayımızda çok ciddi bir artış yapacağız. Bunun için sürekli bir fırsat arayışı içindeyiz. Bu anlamda hem globalde hem de Türkiye’deki fırsatlara bakıyoruz. Bu Türkiye’den bir satın alma da olabilir buna açığız.

Tüketici Sağlığı iş biriminde nasıl bir potansiyel görüyorsunuz? Dünyada artık doğal ürünlere doğru bir yönelme var. Bu sadece ilaç için geçerli değil; gıda alanında, giyim alanında ve diğer alanlarda da doğala kayma var. Dolayısıyla bu sadece Türkiye’de değil dünyada bir trend. Tabii ki bu potansiyeli bütün firmalar kendi lehine kullanmak istiyorlar. Eczane ürünlerinin şöyle bir avantajı var; örneğin siz oturup 3 kilo zerdeçal yiyemezsiniz fakat üretim teknolojileriyle bunu 3 tablete sığdırabiliyorsunuz.  Sağlık açısından da gerçekten verimli ve önemli bir kavramdan bahsediyoruz.  Hem Türkiye’de hem dünyada bu trendin daha büyüyerek devam edeceğini düşünüyoruz. Angelini İtalya’da bu konuda en büyük dördüncü firma. Yeni satın almayla beraber Avrupa pazarında ilk 15’in içine giriyor. Dolayısıyla İspanya’ya gittiğiniz zaman pastille birinci, Portekiz’e gittiğiniz zaman magnezyum veya gıda takviyesi ürünlerinde birinci veya ikinci sırada. İtalya’da sadece eczane iş biriminin 200 milyon Euro civarında bir satışı var. Biz de Türkiye’de bu alanda güçlenmek istiyoruz. MAYIS 2020