AYESAŞ Genel Müdür Yardımcısı Levent Tanrıdağ: Kendi milli denizaltımızı yapabiliriz

Savunma sanayi firmalarımız mayıs ayında ülkemizde gerçekleştirilecek IDEF fuarına hazırlanıyor. Hazırlıklarına devam eden firmalarımızdan biri olan AYESAŞ’ın elde ettiği tecrübeler ilgililer ile buluşmayı bekliyor. AYESAŞ’ın savunma sanayindeki yeri ve yaklaşan IDEF fuarı ile ilgili görüşlerini aldığımız Genel Müdür Yardımcısı Levent Tanrıdağ, sorularımızı yanıtladı.

Savunma sanayine girişiniz ile ilgili genel bir değerlendirme alabilir miyiz?

AYESAŞ faaliyetlerine 1990 yılında ABD’de başladı. Ancak 2009 yılına kadar bizim ABD’deki çalışmalarımızı Türkiye’de uygulama veya çalışma yapma imkanımız bulunmuyordu. Sadece yabancı firmalar Türkiye’de ihale kazandıklarında yerlilik şartı nedeniyle bizde Ayesaş olarak dahil oluyorduk. 2009 yılında TAI’nin alt yüklenicisi olarak iş yapmaya başlarken havacılık  sektöründe farklı projeler oluşturulmaya başlandı. Eğitim uçağı Hürkuş’un yapılması, insansız hava araçlarının yapılması havacılık alanındaki projelerin gelişmesini sağladı. Türkiye’nin hava araçları konusunda özellikle insansız hava araçlarını üretme kararı alması sektörün gelişmesi adına önemli bir adım oldu. Çünkü havacılık alanında gelişmiş ülkeler çok fazla yol kat ettiği için bu alana harcanacak enerji ve bütçeler çok daha fazla olacaktı. Ama insansız hava araçlarında farklılık çok daha azdı ve Türkiye gayet güzel bir şekilde bu pazardaki yerini yakalamayı başardı. Dünya piyasasında kısa sürede önemli bir yer edindi. Mini İHA’lardan , ANKA seviyesindeki büyük İHA’lara  kadar, her segmentte dünyadaki tüm ülkelerle yarışabilecek şekilde ürünlere ve olgunluğa sahip olduk. Ülkemizin bulunduğu coğrafya ve yaşanan olaylara baktığınızda bu konuda net bir karar alınmamış olsaydı bugün tamamen dışa bağımlı hale gelecektik. Bu alanda iyi bir başarı yakaladığımıza inanıyorum. Bu açıdan insansız hava araçlarının ülkemizdeki gelişimi tamamen başarı hikâyesi olmuştur.

Bundan sonraki süreçte seri üretim modeline geçiş planlanıyor. Bu alanda artık seri üretim modeline de geçebilir miyiz?

Bundan sonraki süreçte rahatlıkla seri üretim kısmını da geçmiş oluruz. Bu ürünlere ihtiyaç var. Bu ürünler Türkiye dışında ABD ve İsrail’de de üretiliyor. Burada önemli olan unsur ürettiğiniz ürünlerin ülke askeriyesinin kullanmasıdır. Yapılan testler dışında operasyonlarda da bu ürünlerin aktif görev almaları gerekiyor. Türkiye’de bu ürünler aktif görev almaya başlamıştır. Bu zinciri kırıp daha fazla seri üretime geçebilmek için yurt dışı satışınızı oluşturmanız gerekiyor. Bu alanda grup şirketlerimizden, VESTEL Savunma’nın KARAYEL İHA’sı  gibi bir ürün var ve bu nedenle dünya piyasasını biliyoruz. Bu segmentte dünyada fazla rakibimizin olduğunu söyleyemem. Bu ürünlere de yurt dışından büyük ilgi olduğunu da gördük..

Yeni Tip Denizaltı Projesi’ne dönecek olursak yaptığınız çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?

Yeni Tip Denizaltı Projesi’ne 2011 yılında ve birkaç kapsamda başladık. Sözleşmelerimizden bir tanesi Atlas Elektronik ile birlikte savaş yönetim sistemlerinin konsol tasarımının değiştirilmesi ve daha sonrasında da bu konsolların Türkiye’de tedarik edilecek 6 gemi için üretiminin AYESAŞ’ta yapılması ve yine savaş yönetimi sisteminde sonar kabiliyetlerinin ve içindeki elektronik kartlarının AYESAŞ’ta yapılmasıdır. Bunların dışında da silah kontrol ünitesindeki elektronik kartlarının AYESAŞ’ta üretilmesi hedeflenmişti. Bu konularda sadece üretim değil aynı zamanda ürünlerin test ve kabiliyetini AYESAŞ’a kazandırmak istenilmiştir. Bu kapsamda Yeni Tip Denizaltı Projesi’nde alt yüklenici olarak teknoloji transferi yaptığımız için SSM ile anlaşma yaparak çalışmalarımıza başladık. Komple mekanik tasarım işlerini AYESAŞ’a verdiler Bu konuda tecrübeli arkadaşlarımızdan bir ekip oluşturduk ve bu çalışmayı Almanya’da gerçekleştirdik. Orada bize ayrılan bir bölümde çalışma yapmaya başladık ve yaptığımız çalışmaları Almanya’da tamamladık. Şu anda bu projede AYESAŞ olarak  ilk 3 geminin bize düşen görevlerini tamamladık ve Almanya’ya teslim ettik. Şu anda dördüncü geminin üretimine başladık. 

Almanya’daki firmanın el değiştirmesi sizin çalışmalarınızı etkiledi mi?

Bizi etkileyen bir unsur olmadı. Çünkü Atlas Elektronik yıllardır sektörde yer alan ve kurumsallaşmış bir firmadır. Ortaklık yapısının değişmiş olması bizim operasyonlarımızı hiçbir şekilde değiştirmedi. AYESAŞ proje takvimine uyum sağlayarak  devam etti. Bu proje ile bizden beklenen ilerde çıkabilecek modernizasyon çalışmaları veya milli denizaltı projesiyle ilgili edindiğimiz tecrübeleri kullanma beklentisi vardı. Şu anda biz o seviyede olduğumuzu düşünüyoruz. Bu duruma uygun olarak da raporumuzu sunduk.  Yeni Tip Denizaltı Projesi bize çok ciddi bir know how kazandırdı. Aynı zamanda ciddi bir cesarette kazandırdı. Böyle bir proje ile bu işin altından kalkabileceğimizi hem kendimiz gördük hem de bize işverenlere göstermiş olduk. Bir başka önemli konu da Alman firması ile sadece bu proje için değil aynı zamanda dünyaya sattıkları tüm denizaltı projelerine de ürün vermeye başladık. Çok sayıda ürün üretmeye başladık. Böylelikle Yeni Tip Denizaltı Projesi AYESAŞ firmasına yeni bir ufuk açmış oldu. Bu ürünlerde tamamen ihraç ürünleridir. Şu anda Atlas Elektronik için ürünler üretiyoruz fakat bu ürünler tekrar Türkiye’ye satılıyor. Bu proje dışında firmaya ürettiğimiz ürünlerin hepsinde, onlar hangi ülkeye ürünü satıyorlarsa biz o ülkeye ihraç etmiş oluyoruz.

Bu projelerin en önemli yanı firmalarımıza yeni kabiliyetler kazandırmaktır. Bu açıdan AYESAŞ üstüne düşen görevi yerine getirmiş sanırım. 

Savunma Sanayi Müsteşarlığı bu konuda çok başarılı bir çalışma yapıyor. Yapılan anlaşmalara yerli katkı olma zorunluluğu getiriyor. Firma ilk önce size zorla iş yaptırmaya geliyor. Fakat siz ürünlerinizi dünya piyasasında rekabet edebilecek fiyatlar verebiliyorsanız, başında zorla başlayan ilişki uzun yıllar devam edebiliyor. Bu durumda müsteşarlığımızın uyguladığı politikanın ne kadar sağlıklı bir politika olduğunu gösteriyor.

Bu yöndeki projelerin aynı zamanda firmalarımıza ana yüklenicilerle birlikte iş yapma kültürünü de beraberinde getirdiği belirtiliyor. Bu açıdan size faydası oldu mu?

Yeni Tip Denizaltı Projesi’nde çok partili bir düzen bulunuyor. Bizim doğrudan görüştüğümüz firma işin ana yüklenicisi değil tersanenin alt yüklenicisi olarak görülüyor. Tersane doğrudan sözleşme yetkilisidir. Garip bir zincir halinde görünüyor. Şu anda biraz toplandı. Tersanemizin böyle sistemleri biliyor olması, müsteşarlığın bu tür projelerdeki tecrübesi ve AYESAŞ olarak bizim yabancı ana yüklenicilerle olan görüşmelerimizdeki tecrübemizle birlikte işlerin sorunsuz olarak ilerlemesi sağlandı. Bunun dışında Almanlar genel itibariyle sistematik çalışan insanlardır. Böyle bir çalışma da onların kültürlerini net görüyoruz. Belirli bir programları var ve her işlerini prosedürlere uygun olarak yapıyorlar.

Edindiğiniz tecrübeden yola çıkarak, tamamen kendimize ait bir denizaltı projesini yapabilir miyiz?

Ben böyle bir projeyi Türkiye’nin tek başına yüzde yüz yapabileceğini düşünüyorum. Beklentilere uygun bir ürünü yapabiliriz. Bu projede yapacağınız her şey ne kadar bütçe ayıracağınızla ilgili bir konudur. Milgem Projesi’nde de macera denildi fakat başarıyla gerçekleştirdik. Neden denizaltı projesinde milli bir proje ortaya çıkarmayalım.

 Yeni Tip Denizaltı Projesinde dünya ülkelerinde talep var mı?

AYESAŞ olarak biz bu projeye başladığımızda denizaltı ürünlerine fazla talep olmadığını düşünüyorduk. Fakat yaptığımız çalışmalarda gördük ki birçok ülke bu alanda hem eski denizaltı araçlarını modernize ediyorlar hem de yeni ürünleri talep ediyorlar. Çünkü denizaltılar görülmeyen silahlardır. Artık savaşlar meydanlarda olmuyor. Bu nedenle savaşlarda iki alan çok önemli oldu. Biri hava diğeri de deniz araçlarıdır. Bugün AYESAŞ olarak denizaltı projeleri için bu kadar üretim yapıyorsak demek ki bu alana bir talep var ve firma bu ürünleri satabiliyor.

Yakın bir zamanda İDEF fuarı var, AYESAŞ ve Vestel Savunma olarak fuarla ilgili beklentileriniz nelerdir?

İDEF fuarı bölgenin en önemli fuarlarından birisidir. Bizim birçok bağlantımızda bu fuarda gerçekleşmiştir. Bu fuarda kullanıcı ile bir araya geliyoruz. Birçok uluslararası firma ile önemli bağlantılar kurma açısından önemli bir fuar olarak görüyoruz. Bu açıdan her fuar da özel yaptığımız çalışmalarımızı sergiliyoruz. Ürünlerimize yer veriyoruz. Gerçek uçağımızı götürüyoruz ve uçağımız her fuarda ilgi odağı oluyor. Bu yıl da ilgi odağı olmasını arzuluyoruz.