Daha güzel bir Türkiye için yatırım yapmaya devam edeceğiz

Ekonomik gelişimimize paralel olarak artan tüketimimiz beraberinde enerji üretimi için yapılacak yatırımları daha önemli hale getiriyor. Bu doğrultuda İki binli yılların başında ülkemizde enerji piyasasının liberalleşmesi neticesinde, özel sektöründe enerji yatırımlarına ilgisinin arttı. Dönem itibari ile yatırımlarına aralıksız devam eden Bereket Enerji Grubu, hem enerji üretimi hem de dağıtımı alanında ülkemizin önemli oyuncularından biri haline geldi. Yaşanan zorlu dönemde de yatırımlarına devam edeceklerini ifade eden Bereket Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı, sorularımızı yanıtladı.

Bir darbe girişimi oldu. Bir yatırımcı olarak yaşanan bu süreci değerlendirir misiniz?

Bu durum hiç beklemediğimiz bir gelişmeydi. Türkiye’de darbeler döneminin on yıllar önce bittiğini düşünüyordum. Herkesin birlikte olup demokrasiye ve oylarına sahip çıkması çok önemli bir gelişmeydi. Bu durum,bizim demokrasi tarihinde müstesna bir yer tutacaktır. Bu süreçten sonra da cumhuriyetin halkın cumhuriyeti olduğunu herkes hissedecektir. Elde edemediğiniz hiçbir şey sizin değildir. Fransa’da bir Fransız ihtilali olmuş, Avrupa’daki insanlar demokratik sürece geçinceye kadar birçok bedel ödemişler. Biz onların tecrübelerinden faydalanarak fakat aynı bedeli ödemeyerek bu noktaya geldik. Bu nedenle de demokrasinin kıymetini gerçek anlamda bilmiyorduk. Mirasçılarda mirasın değerini bilmez. O mirası yapanlar mirasın değerini bilir. Bu yönüyle baktığınızda, Türkiye’deki demokrasinin bundan sonra daha sağlıklı ilerleyeceğini düşünüyorum.

Yaşanan bu süreçten sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakan iş adamlarıyla sürekli toplantılar yaptılar ve yatırım yapılmasını istediler. Sizde bir toplantıya katıldınız. Buradaki gözlemlerinizi aktarır mısınız?

Çocukluğumdan bugüne Türkiye’de çok önemli değişiklikler oldu. Anadolu’da bir tane fabrika yoktu, şimdi fabrikalar kuruldu. Geçmişte‘’Toplu iğne üretemiyoruz’’ diye dert yanardık, bugün ise üretemediğimiz ürün yoktur. Türkiye’de eğitim almış çocuklarımız dünyanın her yerinde üretim yapabiliyorlar. Çağdaş bilimle donatılmış bir neslimiz var. Ben gayret edildikten sonra çok daha iyi konumlara gelebileceğimizi düşünüyorum. Bizim neslimiz çok büyük değişimlere imza atan bir nesil oldu. Bizde Bereket Enerji olarak bu değişimlere imza atmış bir grubuz. ‘’Eskiden su akar Türk bakardı’’. Şimdi ise bu deyimin kırılmasında etkili olan firmalardan biriyiz. İlk enerji dağıtım firmasını biz kurduk. Bu açıdan sektörde ‘’ilk’’leri yapmayı seviyoruz. Bereket Enerji grubu olarak yatırım yapılması gerektiğine, risk alınması gerektiğine inanıyoruz. Bir tane Türkiye var. Daha güzel bir gelecek için yatırım yapmaya ve risk almaya devam edeceğiz. Bu süreçte herkes üstüne düşeni yapması gerekiyor. Şartlar ne olursa olsun üstümüze düşeni yapmamız gerekiyor.

Enerji sektöründe liberal bir yapının oluşması için birçok çalışma yapıldı. Bunların içinde de en önemli olanı dağıtımların özelleşmesiydi. Bugün itibariyle ihaleden dağıtım alanı alan firmaların mutlu olmadıklarını görüyoruz, sizde bu durum neden kaynaklanıyor?

 Bu konuya firmalar açısından, ülke açısından, bir de halk açısından bakmak gerekiyor. Hepsinin açısından değerlendirmeniz gerekiyor. Çünkü biz hem sanayiciyiz, hem üreticiyiz, hem dağıtıcıyız, hem de tüketiciyiz.  Firmalar dağıtım ihalelerine girdiklerinde belirli bir kar düşüncesiyle girdiler, fakat bugün bu karı bulamadıklarını aktarıyorlar. Bu doğrudur, çok rahat değiliz. Elektrik fiyatları düşük ve maliyetlerimiz ise her geçen gün yükseldi. Serbest piyasa sistemi kuruldu, fakat fiyatlar halen düşük seyrediyor. Bu nedenle firmalar uzun vadede gelmek istedikleri noktaya gelemediler. Bir de talep eksikliğini görüyoruz. Beklenilen talep elektrik piyasasında maalesef oluşmadı. Fakat sadece bu açıdan bakmak doğru değildir. Bir ekonominin içinde iyi günler olduğu gibi kötü günler de olacaktır. Şu anda öyle bir dönemden geçiyoruz. Elektriğin fiyatı düşük doğru, fakat bütün dünyada emtiaların fiyatları düştü. 2008 yılında başlayan krizi dünya halen tersine çeviremedi. Bu açıdan da bakmak gerekiyor. Türkiye’de bu koşullarda istediği büyümeyi sağlayamadı. Büyüyoruz, şuanda iyiyiz diyoruz, fakat bu durum bize yeterli değildir. Dünyaya göre daha iyi durumdayız. Yatırımcılarda şunu unutmaması gerekiyor. Sanki dünyada hiçbir sorun yokmuş gibi burada sadece sorunun ülkemizde olduğunu görmemesi gerekiyor. Şuanda yaşananlar da zaten beklenilen gelişmelerdi. Bu problemlerin aşılmasında da hükümetin ve iradenin desteği gerekiyor. Bu destek geliyor mu, sorunların farkındalar mı? Başbakan yatırımcıları görüşmeye çağırması ve bizleri dinlemesi sorunların farkında olduğunu gösterir. Biz derdimizi anlatacağız, onlarda gerekli önlemleri alacaktır. Ben enerji sektöründe eski döneminden itibaren var olan biriyim. Bereket Enerji’de bu sektörde en eski ve tecrübeli firmalardan biridir. Her platformda sorunlarımızı anlatmışızdır. Fakat 5 yıl önce aktardığımız sorunlar ile bugünkü sorunlarımız farklıdır. Demek ki sektörde değişimler oluyor. Türkiye eskiden enerji üretiminde dünyanın ilk 20 ülkesi içinde yer almıyordu. Bugün ise 13. sıraya gelmişiz. Eğer Türkiye’nin hedefi 2023 yılı hazırlığı ise enerji sektörü bu yolun büyük bir kısmını tamamlamıştır. Biraz fazla hızlı gittik, fiyatlar düştü istediğimiz gibi satamıyoruz diye şikâyetler geliyor. Bu durumu devletin çözmesi gerekiyor. Fakat böyle bir durum olduğu için yatırım yapmama kararını da doğru bulmuyoruz.

Bazı firmalar özellikle yenilebilir enerji de yatırımın geri dönüşümünün çok uzun yıllar aldığı bu nedenle de karlı olmadığı belirtiliyor.

Yenilebilir enerji de artık yeterli bir kapasitenin oluştuğunu görüyoruz. Ben yenilebilir enerji de halen yatırım yapmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan da doğalgaz ve ithal kömür yatırımlarına da dur demek gerekiyor.

Şu anda Enerji Bakanı yerli kömüre destek verdiklerini ifade ediyorlar, çeşitli teşvikler veriliyor.

Bu doğru bir yaklaşımdır. Bir alanda yatırımlara dur demek yerine şu yönde yatırım yap demek gerekiyordu. Bunun yanında da Türkiye’de yapılan yatırımları da batırmamak gerekiyor. Sonuçta bütün yatırımlar bu ülkenindir ve halkındır. Şirketler de bu ülkenin şirketidir. Biz bu şirketleri sadece yönetiyoruz.

Bereket Enerji olarak da biz yatırımlarımıza devam edeceğiz. Doğalgazın payı %52 seviyelerinden şuanda %30’ların altına düşmüştür. Doğru bir yaklaşımdır. Yıllarca cari açık ülkemizin en büyük problemi olmuştur ve cari açığa en fazla etkiyi enerji sektörü verdi. Enerji sektörü ithal bir sektördür. Bu durum,petrol geliri olmayanlar ülkeler için ağır bir faturayı beraberinde getiriyor. Bu nedenle yerli kaynakları daha aktif kullanmak durumundayız. Bu durum, milli bir hedeftir. Doğalgaz tesislerini yapan firmalarda bu ülkenin yatırımcılarıdır, onları da yatırım yaptığı için pişman etmeden bu işleri yapmak gerekiyor. Bereket Enerji Grubunun da doğalgaz santrali olmamasına rağmen böyle düşünüyorum.

Yenilebilir enerji alanında da üretim yapma aşamasında çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Son olarak Veysel Eroğlu, ‘’Bu süreci iyi yönetemedik, halka iyi anlatamadık’’ dedi. Bereket Enerji Grubu olarak siz sorun yaşıyor musunuz?

Bereket Enerji Grubu,  her zaman halka yakın bir gruptur. Yaptığımız tüm yatırımlarda halka konuşmayı yaptığımız yatırımın ne anlama geldiğini anlatmayı çok önemli buluyoruz. Bize açılan bir davaya bende katıldım. Hakim dava açanlara sordu, ‘’bölgede oturuyor musunuz’’ diye. Yanıt,‘’Hayır’’ oldu. ‘’Bölgeyi tanıyor musunuz’’ ve ‘’ Akrabanız var mı’’ sorularına da ‘’Hayır’’ yanıtları geldi. Sonra hakim,‘’Siz niye dava açtınız,içinizde bu köyden olan var mı’’ sorununu yöneltti. Sadece bir kişi çıkabildi. Bunun üzerine, köylüye hakim sordu:‘’Bu yatırım nedeniyle sizin içme suyunuz azaldı mı’’  Köylü ‘’Evet azaldı’’ dedi. Firmadan şikâyetçi misin? diye sorunca da,‘’Hayır’’ karşılığını verdi ve ekledi: ‘’ Çünkü, firma içme suyumuzun azalacağını söylemişti. Sonrasında da suyu tekrar getireceğini ifade etmişti. Ben firmaya inanıyorum. Üstüne de firma suyumuz azaldığı için her gün tankerle köye su getiriyor.’’

Bu olay, bizim halka yaklaşımımız ve samimiyetimiz açısından somut bir örnektir. Biz projelerimizi vatandaşa doğru anlattık ve verdiğimiz tüm sözleri tuttuk.

Ayrıca, bölgenin belediye başkanı yapacağımız projeye karşı olduğunu söyledi. Randevu alıp gittim.  Neden karşı olduğunu sordum. ‘’İçme suyumuzu alacaksınız’’ dedi. Ben ise biz enerji üretiminden sonra aynı suyu size vereceğimizi belirttim.Bu konudaki sözleşmemizi gösterdim. Daha sonrasında ise belediye başkanı kendisine konuyu böyle anlatmadıklarını ifade etti. Bereket Enerji olarak biz bunların hepsini halka doğru bir şekilde anlatıyoruz. Ondan sonra da bu yatırımı, halk için yani onlar için yaptığımızı ama istemezlerse yatırımı yapmayabileceğimizi de ifade ediyoruz. Çünkü halk için bile olsa halka rağmen yatırım yapamayız.  O nedenle halka yaptığımız işi iyi anlatmamız gerekiyor. Ben çevrecilerle çok konuştum. Bilinçsiz bir şekilde küresel ısınmaya neden olduğumuzu iddia ediyorlar.  Küresel ısınmaya neden olan yatırımların fosil yatırımlar olduğunu bilmiyorlar.  Bunlara karşı en çevreci yatırımların yenilenebilir yatırımlar olduğunu söylüyoruz. Bin megavatlık santralin çıkardığıkarbondioksitin temizlenmesi için 121 bin ağaç gerekiyor. Aslında bin megavatlık hidroelektrik santral kurduğumuzda 121 bin ağacı dikmiş oluyorsunuz. Orada bu santrali yaparken 2 tane ağaç kesiyoruz, onun için herkes karşı çıkıyor. Oysa biz santrali yaparken araçların geçmesi için yol yapıyorsak bir tane ağaç az kesilsin diye yolu ölçerek yapıyoruz. Bu tür yatırımlar çok karlı yatırımlar değildir. Biz sektörün bu yönünü bildiğimiz için bir sorun yaşamıyoruz. Fakat az karlı bir sektörde, halka rağmen yatırım yapıp sorunlarda yaşamak istemeyiz.

Almanya’da özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarında ciddi teşvikler verildiğini biliyoruz. Türkiye’de de böyle bir mekanizma işletilebilir mi?

Yenilebilir enerjinin dünyada gelişmesinde Almanya çok büyük bir rol oynadı. Alman tüketicilerde bilinçli bir şekilde yüksek tarifeleri kabul ederek yenilebilir enerji tüketimini desteklemişlerdir. Bu teknolojinin gelişmesinde Almanlar kendilerine bir görev ilan ettiler ve dünyanın daha sağlıklı gelişmesine katkı sağladılar. Bu teknolojiler gelişirken, bu işin yükünü Alman ve İspanya toplumu üstlendi. O tarihlerde de biz bu durumu izliyorduk ve yatırımcılar tarafından da eleştiriliyorduk. Bu dönemde Türkiye’deki bakanlar, ‘’Biz o kadar zengin değiliz, halkımız bu faturaları ödeyemez’’ diyorlardı. Şu anda yenilebilir enerji teknolojinin gelişimi için yeniden teşvik sistemini oluşturmanın çok anlamı kalmadı. Çünkü biz bu teknolojiden faydalanıyoruz. Tabi ki teşviklere ihtiyaç vardır fakat çok teşvikte iyi bir şey değildir. Almanlar teknolojinin geliştiğini görünce teşviklerini kaldırdı ve birçok firmanın battığını gördük. Çünkü teşvikli şartlara alışmışlardı. Fazla teşvik vermek uyuşturucu gibi etki eder ve bıraktığınızda zorluklar yaşarsınız.

Enerji Bakanı özellikle kayıp kaçak oranlarının düşürülmesi için çalışacaklarını belirttiler. Bu açıdan sizin bölgenizdeki oranlar nelerdir?

Bizim dağıtım yaptığımız iller İzmir, Manisa, Aydın, Denizli ve Muğla’dır. Burada 5 milyon müşteriye hizmet veriyoruz. Türkiye’de kişi başına enerji yatırımını en fazla yapan firma Bereket Enerji Grubudur. Kayıp kaçaklarımız her geçen gün düşüyor. Elektrik kesintilerimiz giderek azalıyor. Hedefimiz elektrik kesintisi ve kaçak oranını sıfır seviyesine çekmektir. Çünkü bir elektriğin üretimi 10 cent ise kesintisinin maliyeti 4 dolardır. Bu süreçte hem elektrik üretemiyorsun, hem vatandaşın beyaz eşyası zarar görüyor.