Denizcilik kültürünü geliştirmek istiyoruz

Dünya denizcilik tarihinde izi silinmeyecek çalışmalar ortaya koyan Piri Reis, bugün adını taşıdığı üniversite de aynı yolda ilerliyor. Hem Türk denizcilik sektörüne hem de dünyaya katkı sağlamak istediklerini belirten Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan, ismini taşıdıkları bilim adamının ışığında daha fazla çalışacaklarını belirterek sorularımızı yanıtladı.

Piri Reis Üniversitesi olarak Katar Deniz Kuvvetleriyle eğitim anlaşması yaptınız, hayırlı olsun. Bu kapsamda yapacağınız çalışmaları aktarır mısınız?

Türkiye’nin Katar’la başta üst düzey Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Elini Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile çok pozitif bir ilişki oluştu ve her açıdan bizlerde bu ilişkinin yansımalarını görmekteyiz. Bu açıdan iki ülke arasında birçok alanda çalışmalar yapılabilir. Fakat bir ülkenin bir başka ülkeye güven duyması için zaman gerekebiliyor. Katarla Türkiye arasında genel bir güven oluştu fakat bu güvenin alt sektörlere inmesi için de zaman gerekiyor. Örneğin Piri Reis Üniversitesi olarak 2015 yılından itibaren görüşmeler yapıyoruz. Sözleşmemizi ise ancak 13 Mart 2018 yılında yapabiliyoruz. O imza töreninde bir anlamda Katar’ın Deniz Harp Akademisinin 4 akademik bölümünün oluşturulması ve 6 yıl boyunca işletmesini aldık. 6 yılın ilk 6 ayı hazırlık ve geriye kalan süre de yüksek öğretim hizmeti verilmesidir. Bu akademiden öğrenciler teğmen olarak mezun olacaktır. Biz askeri eğitimini vermiyoruz. Güverte mühendisi, gemi makine işletme mühendisliği, lojistik yönetimi bölümü ve elektrik elektronik mühendisliği eğitimlerini vereceğiz.  YÖK tarafından kabul edilmiş ve uluslararası arena da kabul görmüş Piri Reis Üniversitesi’nin eğitim know-how’ını Katar’a sunma imkanı tanımış olacağız. Katar, Türkiye’nin yükseköğretimde ve denizcilik alandaki bilgisini transfer etmiş oluyor.

Katar’daki öğrenciler aynı zamanda Piri Reis Üniversitesi’nin de diplomasını alabilecekler mi?

Katar’ın şuanda öyle bir talebi bulunmaktadır. Fakat bunun için yasaya uygun hareket etmek zorundayız. Bu konuda bir çalışma başlattık. Katarlı öğrencilerin Piri Reis Üniversitesi’nin diplomasını istediğini biliyoruz.  YÖK Başkanlığı ile bu konu hakkında istişare halindeyiz. YÖK Başkanımız genel olarak bize projelerinizle gelin biz sizin arkanızdayız demekte ve bize büyük destek olmaktadır.  

Yaptığınız çalışma Türkiye’deki üniversitelerin yurt dışına açılmasında çok önemli bir adım olarak görülüyor.

TİM verilerine baktığınızda eğitim ihracatı bölümü oluşturuldu ve hem vakıf üniversiteleri hem de devlet üniversitelerimiz burada yer almaktadır. 2018 yılı verilerine göre vakıf üniversiteleri 43 milyon dolar, devlet üniversiteleri de 23 milyon dolarlık eğitim ihracatı yapmış görünüyor. Bu rakamlar gelişmiş ülkelere göre baktığınızda çok küçük rakamlardır. İhracatçı Birliği yabancı öğrencilerin Türkiye’ye gelip eğitim almasını da bir anlamda ihracat olarak tanımlıyor. Oysa, Piri Reis Üniversitesi Katar’a giderek eğitim ihracatını tam anlamıyla gerçekleştiriyor. Biz hocalarımızı Katar’a götürüyoruz. Öte yandan şu anda Piri Reis Üniversitesi’nde 12 Katarlı öğrenci vardır. Eskiden Katar öğrencilerini ağırlıklı İngiltere, Fransa’ya gönderirken, artık Türkiye de bu oyunun içinde yerini almış oldu. Sadece bir ürün üretme veya maddi karşılık değildir. Türkiye denizcilikte know-how merkezidir. Bunu dünyaya kanıtlamamız gerekiyor. Piri Reis Üniversitesi’nde Türk denizciliğinin ve yüksek öğretiminin know-how’ı buluşmuştur. Bir buluşma merkezi olarak bizde bu rekabet gücü yüksek know-how’ı dünyaya aktaracağız. Katar; İngiltere,  Fransa ya da Almanya var iken Türkiye’yi tercih ediyorsa, bu geldiğimiz noktayı göstermektedir.

Denizcilik konusunda hem çevre hem de hukuk açısından eksikliklerimiz bulunmaktadır. Bu eksikliği Piri Reis Üniversitesi olarak tamamlayabilir misiniz?

Ben üniversiteye rektör olarak atandığım zaman üzerinde durduğum en önemli konu deniz hukukuydu. Bu düşüncemi aktardığımda herkes destekçi oldu. Başta YÖK Başkanımıza aktardım. 2 yıl önce bana Türkiye’de çok fazla hukuk fakültesi olduğunu belirttiler. Kendilerine deniz hukukunun ayrı özellikte olduğunu ve özel eğitim vermek gerektiğini belirttim. Hem hukuk okuması, hem de denizi bilen insanlar olması gerekiyor. YÖK Başkanı “konu net, deniz hukuku denizciliğin önemli bir mütemmim cüzüdür. Deniz hukuku için hemen başvurularınızı yapın” dediler, bizde gerekli başvuruları yaptık. 2018 yılında hukuk fakültemiz onaylandı, 2019 Eylül ayından itibaren de öğrenci almayı hedefliyoruz.  Hatta Deniz Hukuk Uygulama ve Araştırma Merkezimize de onay çıktı ve kuruldu.

Türkiye’de vakıf üniversitelerinde ciddi bir kontenjan boşluğu oluştu. Piri Reis Üniversitesi’nde durum nedir?

Lisans seviyesinde baktığınızda geçen yıl Türkiye’deki vakıf üniversiteleri en düşük öğrenci başvurusunu aldı. Geçen yıl Temmuz ayı dönemine bakarsak Türkiye ciddi bir döviz ve genelde ekonomi saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Bu durum da ailelerin mali sıkıntı yaşamasına neden oldu ve bu durumda vakıf üniversitelerinde hemen hissedildi. Zira lisans programlarına göre ücreti düşük olan ön lisans alanlarına baktığınızda doluluk oranının çok daha yüksek olduğunu görmekteyiz. Piri Reis Üniversitesi’nde ön lisans bölümünün tamamına yakını doludur. 2 yıllık ön lisansımızın tamamını doldururken, 4 yıllık bölümlerde yüzde altmışlardayız. Fakat daha önceki yıllarımıza baktığınızda 4 yıllık bölümlerimizin %80 üzerinde dolduğunu görmekteyiz. Üniversite olarak yeni bölümler de açmaktayız. Örneğin gemi aşçılığı bölümünü açtık ve çok ciddi bir talep geldi. Bu bölüme gelen öğrenciler hem İngilizceyi çok iyi öğreniyor, hem aşçılık öğreniyor hem de denizciliği öğrenip gemi adamı oluyor. Bugün her gemi de mutlaka aşçı bulunduruyorsunuz. Bir de gemideki aşçılık normal yemeğe göre çok daha farklıdır ve Türkiye’deki tek gemi aşçılığı programı bizim üniversitemizde. Piri Reis Üniversitesi olarak ülkemizde denizcilik geliştirmek farkındalık oluşturmak istiyoruz.

Deniz kültürünü oluşturmak zordur.

Deniz kültürünü Piri Reis’ten örnekle aktarmak isterim. Piri Reis salt bir denizci komutan değildir, o dönemin ortamı gereği inandığı yolda hizmet ediyor. Piri Reis, Türk denizciliğinin ortaya çıkardığı önemli bir bilim adamıdır. Komutanlığını bir kenara bırakın öncelikle bilim adamıdır. Dünyayı anlamaya, tüm dünyanın nasıl bir şey olduğunu görmeye çalışan ve sonunda dünyanın nasıl bir yer olduğunu düşünüp tasarlayan bir bilim adamıdır. Bunu da çizerek geleceğe bırakıyorsunuz. Bu örnek alınacak bir durumdur. Yaşı ilerlediği dönemlerde bile çalışmalarına devam ediyor. Tarihi aktarıyor, pusulalar çiziyor ve hangi pusulanın hangi özellikleri olduğunu anlıyorsunuz. Bugün bile Piri Reis’in haritalarının üzerinde çizilen yerleri anlamaya çalışıyoruz. Ben buna Piri Reis’in şifreleri diyorum. Haritalarının hepsinde şifreler var. Bizde Piri Reis Üniversitesi olarak o yolda ilerlemek ve dünyaya bir şeyler katmak istiyoruz.

Siz aynı zamanda Karadeniz Denizci Üniversiteler Birliği Başkanlığına seçildiniz. Burada yapılan çalışmaları aktarır mısınız?

Piri Reis Üniversitesi kuruluşundan sonra Dünya Denizcilik Üniversiteler Birliği (IAMU)’ya çok zor bir şekilde kabul edildi. Çünkü Üniversitenin ilk Rektörü Prof. Dr. Osman Kamil Sağ, daha önce İTÜ’de görevli iken Dünya Denizcilik Üniversiteler Birliği’nin kurulmasına öncülük eden kişidir. Bu organizasyonun kuruluşunda emeğimiz olmasına rağmen Piri Reis Üniversitesi’nin bu organizasyona dahil edilmemesi yönünde girişimler oldu. Ben de Osman Hocam ve Uluslararası Denizcilik Örgütünde (IMO’da) saygın yeri olan Japon Öğretim Görevlimiz Seigo Hashimato hocamızla birlikte Japonya’ya gittik ve IAMU’nun üst yönetimiyle görüştük ve yanlış algılamaları kırdık, başvurumuz kabul gördü. Buradaki başvurumuzun tanınması aşamasında Bulgaristan’daki denizcilik üniversitesi Rektörü (General) Prof. Mednikarov, Karadeniz Denizci Üniversiteler Birliği’nde de Piri Reis Üniversitesi’nin ön plana çıkmasını önerdiler. Bunun üzerine Genel Kurulda Karadeniz Denizci Üniversiteler Birliği Başkanlığı’na beni seçtiler. Normalde sadece kurucu kuruluşlar Başkan seçilebilir ve her yıl başkan değişikliği yapılır iken; biz her yıl başkan değişiklik olursa bir çalışmanın ortaya çıkmasının zor olacağına vurgu yaptık. Bunun üzerine 2 yılda bir başkan seçilmesine onay verildi ve Piri Reis Üniversitesi olarak 2018 yılında başkan olduk. 2019 yılı Ocak ayında da genel kurulun İstanbul’da yapılması kararlaştırıldı ve toplantımızı yaptık. Yapılan toplantı da bizden sonra Ukrayna Denizcilik Üniversitesi Başkan olması gerekiyordu, fakat ülkenin içinde bulunduğu şartlar nedeniyle normal dönem devamında Piri Reis Üniversitesi’nin başkanlığını 2 yıl daha sürdürmesi oybirliği ile karar bağlandı. Bu durum, Türkiye’ye olan güvenin göstergesidir. Bu süreçte Tamer Kıran Bey’den, Metin Kalkavan’a Beye kadar herkes üniversitemizin yaptığı bu çalışmalara destek oldular.

Deniz Ticaret Odası’nda bir seçim oldu ve Tamer Kıran Başkan seçildi. Bu durum Piri Reis Üniversitesi’ni etkiledi mi? Oda üniversiteye desteğine devam ediyor mu?

Deniz Ticaret Odası seçimleri sonrasında Tamer Kıran Başkanlığı’nda yeni yönetim görevi aldı. Diğer tarafta da Üniversiteyi kuran Türk Denizcilik Vakfı bulunmaktadır. Deniz Ticaret Odası’nın meclis üyeleri odanın yönetimine geldiysek neden Vakfın yönetiminde veya üniversitenin yönetiminde olmuyoruz, dediler. Halbuki burada yasal bir tanım var. Türk Denizcilik Vakfı’nın ayrı bir tüzüğü bulunmaktadır ve oda ile bir bağı yoktu. Metin Kalkavan, Üniversiteye desteğin Deniz Ticaret Odası aracılığı ile yapıldığı için vakıf ile dernek arasında bir illiyet bağı oluşturulmasına imkan sağladılar. Bugün siz odanın vakfa bağışını kaldırırsanız bu bir hata olur. Tamer Bey, başkan olduktan hemen sonra bağış yapmaya devam edildi. Üniversitenin eksik ödemeleri bulunuyordu hemen ödemelerimizi yaptık. Türk Denizcilik Vakfı’nın genel kurulu olur orada yeni yönetimi belirlenir. Nitekim öyle oldu. Yönetim Kurulu Yeni Başkan ve üyelerini tebrik ediyor başarılar diliyorum. Piri Reis Üniversitesi yasalarla kurulu bir vakıf üniversitesidir. Vakıfların ortakları yoktur, bir ticari işletme de değildir. Bu nedenle ortakmışsınız gibi hareket etmeye başlarsanız mevzuata aykırı durumlar ortaya çıkmaya başlar. Bu açıdan Tamer Kıran Bey başta olmak üzere tüm oda yöneticileri böyle davranmıyor. Çünkü denizcilik sektöründeki insanların sağduyulu insanlar olduğunu görüyorum. Çok saygı duyulacak insanlar var. Biraz Karadeniz’in dalgaları gibi yükselseler de yine durulmayı biliyorlar. Benim de görevim, o dalgaları daha fazla yükseltmek değildir. Dalga hafif yüksek ise o dalganın durulmasını sağlamak, insanları sağduyuya çağırmaktır.

Burada en önemli unsur ekonomik özgürlüktür. Bu açıdan Piri Reis Üniversitesi, Deniz Ticaret Odası’ndan hiç bağış almadan ayakta durabilir mi?

Projeler, eğitim anlaşmaları ve öğrencilerle birlikte kendi giderlerini kendisinin karşılayabileceği bir sistem oluşmaya başlıyor. Hatta kendi geçmiş borçlarını da ödemeye başlıyor. Bu anlamda üç tane önemli katkı yeri vardır. Birincisi üniversitesi kuranlardır. Buraya çok küçük bir katkısı bile olsa bir katkısı vardır, yokmuş gibi sayamazsınız. İkinci durum ise kurulduktan sonra bağış yoluyla katkı verenlerdir ve bunların içinde en önemlisi de Deniz Ticaret Odası’dır. Deniz Ticaret Odası bu bağışları yaparken meclisine bir madde gelmiştir ve orada bulunan herkes bu bağışların yapılması için onay vermiştir. Aynı zamanda Deniz Ticaret Odası, Üniversite’ye teminatçı olmuştur. Üçüncüsü de Üniversitenin kuruluşundan itibaren tüm akademisyen ve idari personelimizin vefalı bir şekilde kendini Üniversiteye adamasıdır. Yeri gelmiştir maaşını geç almıştır, diğer üniversitelere göre maaşları düşük olmuştur ama üniversiteye inanmışlardır. Üniversiteyi üniversite yapan akademik ruhtur.MART 2019