Deprem sonrası Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu mevcut altyapı eksikliklerini inceleyerek yapılması gerekenleri yapacaktır
Pals Elektronik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sucu:
Deprem sonrası Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu mevcut altyapı eksikliklerini inceleyerek yapılması gerekenleri yapacaktır
1995 yılında İstanbul’da kurulan PALS Elektronik, uydu antenleri, sistem entegrasyonu ve broadcast alanlarında hizmet veriyor. Kurulduğu günden bugüne dünyanın hemen hemen her ülkesine ürünlerini pazarlayan Pals Elektronik kesintisiz haberleşme için yüksek yerlilik sloganı ile çalışmalarına devam ediyor. Deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalıştığımız bu günlerde kesintisiz haberleşme noktasında ülkemizde kullanılan araçları üreten Pals Elektronik, haberleşme konusunda yaşanan sıkıntıların nedenlerini de araştırabileceğimiz yer olarak karşımıza çıkıyor.
Yaşanan süreç ve yakın dönemde İtalyan Telespazio yapılan anlaşma ile ilgili görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz Pals Elektronik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sucu, sorularımızı yanıtladı.
Pals Elektronik’in ürettiği ve entegre ettiği ürünlerin değeri daha iyi anlaşıldı. Deprem sonrası iletişim ve haberleşme konusunda yaşanan aksaklıklar yapılacak arama kurtarma ve yardım faaliyetlerinin de aksamasına neden oldu. Bu çerçevede yaşanan sıkıntıların nedenleri ile ilgili sizden bir değerlendirme alabilir miyiz?
Deprem anında veya diğer afetlerde haberleşme için farklı alternatiflerinizin olması gerekiyor. Bu gerçekliğin anlaşılmasında zaman zaman bazı güçlükler yaşanabiliyor. Bizler ise farklı iletişim sistemlerinin entegre edilerek birbirlerini yedekleyecek şekilde kullanılmasının acil durumlar için gerekliliğini AFAD gibi pek çok kuruma yaptığımız sunumlar ile anlatıp gerekli olabilecek hususlar konusunda kısa zaman önce olduğu gibi bilgilendirmeler yapıyoruz. Tabi bu noktada insanlar elinde bir alternatif varsa yeterli olabileceğini ve yeni yatırımlara ihtiyaç duyulmadığını düşünebiliyor. Bunu hem özel sektör hem de kamu için söyleyebiliriz. Hatta ülkemizdeki tüm bireylerin de bu çerçevede düşündüğünü söylemek mümkün. Bu gibi durumlar için ülke yönetimlerinin yapması gereken alternatifleri olan birbirini tamamlayacak haberleşme uygulamalarının devreye sokulmasıdır. Birincisi tüm ülkede belli önemli noktalarda uydu bağlantısının olması için çalışmaların yapılması gerekiyor. İkincisi yeterli sayıda mobil iletişim ekipmanları ile donatılmış iletişim araçlarının halihazırda farklı noktalarda bulunması gerekiyor. Bu araçlardan AFAD’da var elbette, ancak bu boyuttaki bir afet için bu araçların sayısı yeterli değil gibi görünüyor.
Siz bu konuda hem kamu hem de özel sektöre hizmet veriyorsunuz. Hazır olan kaynaklarımız devreye sokulamaz mıydı?
Hazır olan kaynakların anında devreye sokulabilmesi için tüm ekipmanların her an çalışabilir durumda yani hazır olması gerekir. Birçok yayın kuruluşu, dernek, banka gibi farklı özel sektör kuruluşlarına mobil iletişim araçları konusunda hizmet verdik. Depremden sonra bu firmaların bazılarından araçların çalışmadığı yönünde aramalar aldık. Sistemin çalışmadığı yönünde arızalar bildirdiler. Bazı firmalar on yıl önce aldığı araçları garaja park etmiş, belirli zamanlarda çalıştırıp kontrollerini ise hiç yapmamış. Deprem sonrasında kontağı açınca sistemin tüm alt birimlerinin hemen çalışacağını düşünüyor. Örneğin daha öncesinde bir kez yurt dışına yaptığımız araçlardan bir tanesinde gördüğümüz gibi sistemi çalıştıran bilgisayarların güncellemesi bile yapılmamıştı. Maalesef durumumuz budur. Bu noktada askeri bir disiplinle afete hazırlık çalışmalarının yapılması gerekiyor. Nasıl ki askeri araçlar savaş olmasa dahi araçların tamamı savaş zamanı olduğu gibi her an çalışabilir durumdaysa, afet öncesinde de her an afete hazır olmamız için sürekli çalışmalar-(tatbikat) yapılması gerekiyor. Ayrıca bu araçları kullanan kişilerin yani operatörülerinin tayini vb. gibi durumlarda da bilginin bir başkasına aktarılması çok önemli. Bugün ortaya çıkan durumdan sonra alınan derslerle bu çalışmaların yapılacağı kanaatindeyim.
Bu yatırımların maliyeti yüksek mi?
Daha önce AFAD ile yaptığımız toplantıda da bu konudaki bilgiyi aktardık. Afet toplanma alanlarının her birine ayrı ayrı olmak üzere tüm altyapısı dahil beş bin dolarlık bir yatırım ile asgari anlamda ihtiyaç duyulan haberleşme imkanı sağlanabilir. Yapılan bu yatırımın da devamlı olarak kontrolü ve belirlenmiş aralıklarla sistemlerin bakımlarının yapılması sağlanabilirse bu sistemler alternatif bir haberleşme altyapısı olarak afet döneminde anında devreye alınabilir.
Bu yatırımların dışında Vodafone, Turkcell, Türk Telekom gibi özel sektör kuruluşlara mobil iletişim araçları ile altyapılarını afet durumuna hazır hale getirmeleri bölge bölge duyulabilecek ihtiyaçlar göz önüne alınarak kaç tane aracının olacağı ile ilgili bir düzenleme getirilebilir. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu sorumluluğunda bu düzenlemeler yapılabilir. Bu çerçevede de kurumlar düzenleme gereği yeter sayıda aracı temin eder. Maalesef firmaların bu yönde yeterli hazırlığı yokmuş gibi görünüyor. Bu deprem sonrası Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu mevcut altyapı eksikliklerini inceleyerek yapılması gerekenleri yapacaktır diye düşünüyorum.
Bunun yanında Japonya gibi deprem ülkelerinde bu durumlar için belirli bölgelerde kuleler inşa edilmiş. Bu kulelerde alternatif iletişim kanalları mevcut. Biri zarar gördüğünde diğeri ile iletişime devam ediyor.
Şuanda bu yönde bir düzenleme yok mu?
Bu yönde düzenlemeler var. Firmalarında bu düzenlemeler doğrultusunda yatırımları da vardır. Ancak mobil araçların çoğu uydu bağlantısı sağlayacak antenlere sahip değil. Bu araçlara gerekli donanım eklenmesi gerekiyor. Ayrıca bu araçların sayılarının da artırılması gerekiyor. Yapılan düzenlemelerle araçların ortak kullanımı da sağlanabilir. Bu çerçevede de firmaların yatırım maliyetleri azalır.
Bu yatırımlar firmalarımızı zorlar mı?
Bu yatırımlar bu büyük firmalarımızı zorlayacak boyutlarda değil.
Siz bu araçlardan firmalara verdiniz mi?
Türk Telekom, Kızılay gibi kuruluşlara verdik
Bu çalışmaları yerli katkı ile yapılabiliyor mu?
Elbette bu yönde çalışmalar yapan firmalarımız var. Hatay için bizden destek istendi, ekiplerimizi gönderdik, gerekli çalışmaları yaptık ve sorunları giderdik ancak normalde önemli olan nokta bunların afet durumunda hemen devreye girecek şekilde hazır olması gerekiyor. Bunun için de tüm insanlarımızın bu konuda bir bilince sahip olması ve o çerçevede hareket etmemiz gerekiyor.
Yakın zamanda önemli bir anlaşmaya imza attınız. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Geçmişte Göktürk Uydusunu yapan Thales Alenia Space’in firması olan Telespazio’nun geçmişten kalan offset çalışması çerçevesinde yapılan bir anlaşmadır. İtalya’da gerçekleştirdiğimiz toplantılar sonucunda kaydı geçen antenleri firmaya temin edeceğiz. Bu çerçevede on milyon Euro boyutunda bir ihracata imza atacağız. Bu ürünlerin %100 yerli katkı ile gerçekleşmesi de bizi ayrıca sevindiriyor.
Yaptığınız uluslararası çalışmaların teknolojik olarak sizi nasıl geliştirdiğini söyleyebilir miyiz?
Teknolojik olarak kendinizi geliştirmediğiniz zaman uluslararası arenada yer almak mümkün değil. Bu çerçevede firma olarak kendimizi daima geliştirerek, çözüm ortaklarımızla uluslararası pazarda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede ABD hariç dünyanın tamamına ürünlerimizi gönderiyoruz.
Savunma sanayinde de aktif çalışmalarınız var.
Zaten savunma sanayine ürün verebiliyorsanız, bu sizin geldiğiniz noktayı göstermektedir. Bugün Baykar dahil birçok savunma sanayi firmasına ürün veriyoruz.
ABD’ye neden ürün veremiyorsunuz?
Tamamen aşırı milliyetçilik uygulamaları nedeniyle ürün veremiyoruz. ABD, İsrail, Güney Kore gibi ülkelere savunma sanayi ürünlerini bedavada verseniz almazlar. Satamamamız teknolojik bir eksiklikten kaynaklanmıyor. Bu çerçevede dünyanın en milliyetçi ülkesinin ABD olduğunu söyleyebilirim.
Ülkemizdeki savunma Sanayinin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gelişimin azımsanamayacak boyutlarda olduğunu söyleyebiliriz. Bu gelişimin arkasında başta Cumhurbaşkanımız olmasa bu gelişim mümkün olmazdı. Bürokrasiden çok yukarıda Cumhurbaşkanlığının zorlaması ile buralara geldiğimizi söyleyebilirim. Yıllarca yapılması gerekenler özellikle son sekiz yıldı yapılanlarla bir oranda yapıldı. Bu işin politikası olmaz. Hepimiz bu ülke için uğraşıyoruz ve uğraşmaya devam etmeliyiz. MART2023