Doğru model kültür, sevgi ve bilgiyle insanların birlikte pozitif enerji üretmesiyle ortaya çıkar

Alaçatı denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Aykut Mutlu, önce ki yazılarımızda aktardığımız gibi Port Alaçatı Projesi ile bölgeye değer katmaya devam ediyor. Çeşme’de yapılmak istenen projeleri değerlendirmek için bir araya geldiğimiz Alaçatı Turizm Yatırım ve İşletme Yönetim Kurulu Üyesi Mimar Aykut Mutlu, önemli açıklamalarda bulundu.

Çeşme’de hükümet bir takım çalışmalar yapmak istiyor fakat CHP yapılan çalışmaların çevreye zarar verdiğini iddia ediyor. Bölgede proje yapan biri olarak bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yapılan bazı işlerde bilinçsizce doğaya zarar veriliyor. Yolları düzeltmek doğru bir karardır. Fakat özellikle yeni yol inşaatlarında doğayı çok tahrip etmemek gerekli. Öncelikle çevreye saygıyla yaklaşılmalıdır.  Çeşme yarımadasında bütün çevreyi dolayan bir yolun olması şarttır. Fakat bu yol tamamen sahilden geçecek değil, bir kısmı sahilde gidecek bir kısmı içeri kısımda gidecek.  Yapılacak çevre yolunun da çevreye saygılı bir şekilde planlanıp inşa edilmesi gerekiyor. Güzel yerlerden geçerken o güzelliği görebileceğimiz şekilde planlanması doğru olacaktır. Bizler ise vahşi bir şekilde yapıyoruz. Yaparken de doğal güzellikleri tahrip ediyoruz.  

Eski İzmir Çeşme yolu üzerindeki Zeytinyağı müzesi bütün Akdeniz bölgesinin en büyük ve en zengin müzesidir. Yeni açılışı oldu. Eski yol üzerinde buna benzer birçok güzellik vardır. Böyle yolların sadece ve her yerde 4 şerit düşünülerek yapılmasına gerek yoktur. Bazı özel bölgelerde doğayı korumak için dar ve değişik yollar planlayabiliriz. Yolları daha az maliyetle ve doğaya daha az zarar vererek yapabiliriz. Bugün İstanbul’da da çevre yollarını çok vahşice yapıyoruz. Doğaya çok zarar veriyoruz. Aynı yolları daha az maliyetle ve doğaya daha az zarar vererek yapabiliriz.

Ülkemizin yaşayan herkesin doğayı koruması gerekiyor. Bugün Bahçeşehir’de insanların nefes aldığı gölet üzerinde proje yapılıyor, bölgede yaşayan insanlar burası bizim nefes aldığımız yer diyebiliyor.

Bölgede yaşayan insanlar itiraz ediyor fakat engelleyebiliyorlar mı, hayır.  Eskiden yapılan her projeye mani olunuyordu, itirazlar ediliyordu, çok yanlıştı ve sonuçta hiçbir çalışma yapılamıyordu. Etraf gece kondu ile doluyordu.  Şimdi ise kimse mani olamıyor, bütün çalışmalar hızla devam ediyor fakat bu tutum da yanlış. Mani olmayalım doğru yaklaşımı bulalım. Uzlaşma yolu ile proje üretmeye öğrenelim. Ne zaman doğru yaklaşımı bulacağız bilmiyorum.

Bu çalışmalarda doğru bir model var mı?

Doğru model kültür, sevgi ve bilgiyle insanların birlikte pozitif enerji üretmesiyle ortaya çıkar. Bunun başka bir yolu yoktur. Bugün İstanbul ile ilgili çok fazla yüksek bina var o yüzden bundan sonra 5 kattı geçmesin

deniliyor, bu yaklaşımda doğru değildir. Her noktaya doğru projeyi yapmanız gerekiyor. Bunun içinde bölgeyi bilen, işini seven ve birkaç insanın birlikte ve o bölgenin insanlarına da danışarak karar vermesi gerekiyor.

Çeşme’de yol çalışması için asfalt fabrikası kurulmak isteniliyor, bu çalışmanın da çevreye zarar vereceği belirtildi. Sizin düşünceleriniz nelerdir?

Asfalt fabrikasının nereye kurulacağını bilmiyorum, ama yol çalışması bittikten sonra fabrika da kaldırılacaktır.  

Buradaki itiraz fabrika kaldırıldıktan sonra çevreyi düzenleyerek teslim edilmemesi.

Bu konularda kanunlar var. Devletin gerekli denetimi yaparak teslim alması gerekiyor. Bizde işler böyle oluyor diye hiçbir şey yapılmamasına da karşıyım. Devlet asfalt fabrikasını kaldırırken çevrenin muntazam bırakılmasını denetlemelidir.

Alaçatı’da rüzgar enerji yatırımının süresi dolup Enerji Bakanlığı’na teslim edildiğinde hiçbir bakımın yapılmadığı ortaya çıktı. Bu noktada devlet gerekli denetimi yapamıyor ve kanunlar maalesef tam işlemiyor.

Kanunlar daima işler ama devletin kararlı olması gerekiyor.

Bu durumda 90’lı yıllara geri mi dönüyoruz?

Tam olarak oraya dönmüyoruz, başka bir şeye dönüyoruz.  Çok problemli bir devir yaşıyoruz. Bunların arasında güzel ve bana çok umut veren bir gelişme oldu.  Daha öncesinde de belirttiğim gibi Sayın Cumhurbaşkanımız, gelecekte hatırlanacaksa,  İslam’ın 21. Yüzyıl yorumunu yaptırdığı zaman hatırlanacaktır, demiştim. Bunu söyledi. Eğer bu yönde giderse gelecekte çok güzel bir şekilde hatırlanır. Bunun dışında son 16 yılın icraatı ile gerçek bir iz bırakması zor olacak.

Fakat bu konuda da çok büyük tepkiler aldı.

Tepkiler alabilir, onlar önemli değil. Her devrim çok tepki alır. Önemli olan sessiz çoğunluğun onayı almaktır. Bu değişimi yapabildiği takdirde hakikaten çok ciddi bir çalışma yapmış olacaktır. 1900 yıllarının başında medeniyetleştirme adı altında sömürgecilik vardı. Bu duruma ilk ciddi bir şekilde baş kaldıran Türkiye oldu. Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettiği halde onların şartlarını kabul etmeyen ve kendi şartlarını ortaya koyan tek devletti. O dönemde Türkiye özgürlük isteyen bütün devletlerin ideali oldu. Uzun yıllar da böyle devam etti. 1930’lu yılların dünyası ve Türkiye’si çok farklıydı. O dönemde de Atatürk, İslam’ın yorumunu yeni yüzyıla uygun yaptırmak istedi fakat başaramadı. Bu değişime gücü yetmedi. Onun dışındaki çalışmaların hepsini doğru olarak yapabildi. Tayyip Beyin, İslam’i konularda alt yapısı ve bilgisi vardır. Bütün dünya cahil ve vahşi İslam’a karşı hareket ediyor. Ahlaki değerleri yüksek, ilmi gelişmeyi ve eğitimi destekleyen, sevecen, kucaklayıcı, barışçı, mezhepler üstü bir 21. yüzyıl İslami yorumu sonunda bütün uygar dünya kabul etmeye ve saymaya mecbur olacaktır. 1920’lerde genç Türkiye Cumhuriyetini saydıkları ve kabul ettikleri gibi.  Bu yorumu yaparken de en az bir güçlü bir İslam ülkesiyle birlikte hareket edilirse daha iyi sonuçlar alınabilir. Sonunda da bütün İslam alemi bu değişimin arkasından gelecektir.

Bütün dünyanın bize karşı hamle yaptığı bir dönemde bu tür çalışmalar ortaya çıkabilir mi?

İstiklal harbi başlangıcında tüm güçlü uygar dünya karşımızdaydı. Atatürk sebat ederek daima devlet terbiyesi kaideleri içinde hareket ederek sonunda teker teker hepsini dize getirdi. Genç Türkiye Cumhuriyetini tüm uygar dünya saydı. Bugün ise Avrupa bize Kürtleri özgür bırakın diyor. Ben Avrupa’ya gittiğimde ifade ediyorum. Türkiye’de bizler Kürtlerle birlikte bin yıla yakın birlikte yaşıyoruz, hangi Avrupa devletinin bu denli köklü geçmişi var.  Onlara bunları anlattıkça susuyorlar.

Tekrar Çeşme’ye geri dönersek jeotermal yatırımlar için izinler alındı fakat bu izinlere de itirazlar geldi.

Bölgede termal su bulunuyor. Termal yatırımlarında yapılması gerekiyor. Her çalışmayı doğru yaparsan ve çevreye saygılı olursan kötü etkisi sıfır olur. Eğer duyarlı davranırsan dengede artısı çok daha fazla olur eğer kötü bir etkisi de yok olur, hatta o kötü etkiyi de daha faydalı hale getirebilirsin. Bugün Çeşme’de rüzgar enerjisi yatırımı yapılıyor ve üç ayrı firma birbirine yakın üç ayrı bölgede yatırım yapıyorlar. Her biri ayrı ayrı hava hattı çekiyor. Bütün yarım ada bu hatla dönüyor. Oysa bunların bir araya gelip tek bir ana hat çekmesi gerekiyor. Devletin sahip çıkıp yatırımcıları ve yerel yönetimleri koordine etmesi bu ilkelliğe son vermesi zorunludur. Şu anda Alaçatı içinde birçok hava hattı geçiyor. Bunları birleştirin tek bir tane olsun.

Bölgeye aynı zamanda küçük jetlerin inebileceği bir havalimanı inşası için önümüzdeki ay ihaleye çıkacağı belirtildi. Bu havalimanı bölgeye değer katar mı?

İnşallah yaparlar. Bana biraz erken gibi geliyor. İzmir Havalimanı bölgeye yakın ve orası da şuanda eksik kapasite ile çalışıyor, o nedenle burada yapılacak havalimanı da eksik kapasite ile işe başlayacaktır. Eğer işi yüklenen firma havalimanını yaparken sivil havacılık eğitim için de çalışmalar yapabilirse o zaman etkin olabilir. Bölgeye de faydalı olur.

Çeşme Belediye Başkanı Rusya’ya gitti ve Çeşme’ye turist gelmesi için bölgeyi anlattı. Sizce bölgeye yabancı turist daha fazla gelir mi?

Çeşme, Antalya gibi değildir fakat yine de yabancı turistler gelecektir. Bir zamanlar yabancı Fransızlar Çeşme’ye gelirdi, onlar keşfetmişlerdi.  Alaçatı’da büyük otel projeleri bulunmuyor, butik küçük yerler var. Bu da o bölgeye has bir çizgidir. Bölgede iki tane golf projesi var. Eğer onlar açılabilirse farklı turistler gelecektir. Bunları yapabilmek için öncelikle imar sorununu çözmemiz gerekiyor. Eğer imar sorununu çözersek bizde çalışmalarımızı yapacağız.

İmarla ilgili problemler nelerdir? Şuanda bütün Alaçatı bölgesinde imar durumları kilitlendi. Çok uzun süredir Ankara’nın onayı bekleniyor.