DTİK Avrasya Bölge Komitesi Başkanı Ali Galip Savaşır: Hesaplı dostluk uzun sürer

Rusya ile ilişkilerimizde yaşanan bahar havası ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacak. Uçak krizi sonrası yaşanan gelişmeler, yaraların sarıldığı bir dönemde ülkemizi ziyaret eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gelecek ile ilgili yaptığı pozitif açıklamalarla gündemi belirledi. Bu gündem çerçevesinde yaşanan gelişmeleri ve konu ile ilgili düşüncelerini almak için biraraya geldiğimiz DTİK Avrasya Bölge Başkanı ve DEİK Türkiye-Rusya İş Konseyi Başkan Yardımcısı Ali Galip Savaşır, önemli açıklamalarda bulundu.

Uçak krizi öncesi ve sonrası itibari ile iki ülke arasındaki ilişkileri özetlemenizi istesek neler söylemek istersiniz?

Uçak krizinden önce Rusya’da yaşanan ekonomik daralmaya bağlı olarak iş hacimlerimiz düşmeye başlamıştı. Bunun üzerine uçak krizi de işin tuzu biberi oldu. Uçak krizinden sonra Türk iş adamları olarak tabir yerinde ise “cehennem azabı” yaşadık. Şu anda yaşanan normalleşme süreci ile geçmişe dönüş yaşıyoruz. Hatta geçmişe dönüşü tamamlayıp ilişkileri daha üst düzeye taşınmasını ümit ediyoruz.

Geçmişte de konuşulan bugün hayata geçirilmeye çalışılan önemli konular var özellikle TL Ruble ile ticaretin önünün açılması planlanıyor. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Uçak krizinden önce gerek Rtib başkanlığım dönemimde; gerekse DEİK’teki görevim doğrultusunda katıldığım toplantılarda bu husus önerdiğim bir konuydu. Bugün bu hususun hayata geçiliyor olması memnuniyet verici bir durumdur. Beş yüzer milyon dolar ortaya koyarak ortak bir fon oluşturulması yapılacak çalışmanın önündeki engelleri ortadan kaldıracağı kanaatindeyim. TL Ruble ile alışverişin önündeki en büyük engel bankalarda bu konu ile ilgili bir kaynağın olmayışıydı. Bu durum iyi tahlil edilerek fonun oluşturulması önemli bir aşamaydı ve sonrasında daha gerçekçi bir yolda yürüyebileceğimizi düşünüyorum.

Tarım ürünlerine getirilen serbestlik bu alanda çalışan insanlarımızı önemli ölçüde rahatlattı diyebilir miyiz?

Elbette, getirilen serbestlik tüm tarım ürünlerini kapsamasa da dün ile bugünü kıyasladığımızda oldukça önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Önümüzdeki dönemde domates, biber, patlıcan ve üzüm gibi ürünler ile ilgili engellerinde ortadan kalkacağını düşünüyorum. Bugün önümüzde duran en büyük sorunun vizeler, çalışma izinleri ve Türk inşaat firmalarına getirilen yasaklar olduğunu düşünüyorum.

Bu konuların kısa dönemde çözülmesini bekliyor musunuz?

Zaman konusunda bir şey diyemem ancak Rusya’nın bu konularda biraz yavaş hareket ettiğini             düşünüyorum. Elindeki son kozları en iyi şekilde değerlendirmek istiyor.

İlişkilerin tekrar bir kırılma yaşama yaşaması riski var mı?

Bana göre en kötüsü geride kaldı. Taraflardan biri bir hata yapmazsa bu olumlu havanın kalıcı               olacağını düşünüyorum. Suriye gibi bir savaş ortamında her şey olabilir ancak bu noktada önemli              olan karşılıklı iki muhatabın birbiri ile diyaloğudur.

Bölgede yaşadığımız sıkıntıların diğer ülkelerle sorun yaşamamıza neden olması çok istenilen bir durum olmasa gerek.

Bu noktada ben diğer ülkelerle olan ilişkilerimizde yaşanan sıkıntıların, ülkemizin içinde yaşadığı sıkıntılara bağlıyorum. Bu sıkıntılar en son 15 Temmuz’da iyice belirginleşti. Biz bu dönemde devlet içerisinde bir karmaşanın olduğunu net bir şekilde gördük. Bu durum geçmişte de vardı. Ancak bu düzeyde yaşanmamıştı, yaşananlar devletin nizamı intizamı içerisinde devam eden durumlardı. Şimdi yaşanan devletin nizamını ve intizamını bozdu. 

Geçmişte emniyet teşkilatında görev yapmış biri olarak gözlemlediğim bu örgüt, 1970’li yıllarda da var olmuş, 1980 lerde güçlenmiş, son on beş yılda da iyice devlet kurumlarına yerleşmiş. 15 Temmuz bir kırılma noktası oldu. Bir yapının emniyet ve askeri kurumlarda kendine yer edinmeye çalışması pek masum bir davranış olamaz. Bu, bütün yaklaşımlar için geçerlidir. Eğer böyle bir yönelim içerisindeyseniz amacınızın ne olduğu da bellidir. Üzerinde çok fazla düşünmeye gerek yoktur.

Fetullahçı yapı olarak değerlendirdiğimizde Avrasya’da durum nasıl?

Avrasya’da başta Rusya olmak üzere sonra Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan kesin kapılarını kapattı. Diğer ülkelerin de zaman içerisinde nasıl bir yol izleyeceklerini bekleyip göreceğiz, ben bu ülkelerin de bu yapıdan kurtulma çabasında olacaklarına inanıyorum.

DEİK çatısı altında yapılan çalışmalara zarar verebilirler mi? 

15 Temmuz sonrası DEİK İstanbul’da bir toplantı gerçekleştirdi ve bu yapıya karşı neler yapılacağı konuşuldu ve tedbirler alındı. O nedenle yapılacak çalışmalara zarar verebileceklerini düşünmüyorum. Ama dikkatli olmakta fayda vardır.

Avrasya coğrafyasında büyük sorunlardan biri de para transferleri olarak gösteriliyor. Bu konuda iş adamlarının önünün açılmasının önemi vurgulanıyor. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? 

Bu konu baş ağrıtan önemli bir konudur. Avrasya coğrafyasında iş adamlarımız bu sıkıntıdan dolayı para transferlerinde maliyetlerin yükselmesi gibi bir bedelle karşı karşıya kalıyorlar. Serbest ticaret konusunda atılacak adımlar bölgede birçok sorunu ortadan kaldıracaktır diye düşünüyorum. 

Ben yaklaşık yedi yıldır yönümüzü Avrasya’ya dönmemiz gerektiğini savunuyorum. AB’ye verdiğimiz emek kadar Avrasya bölgesine emek verseydik bugün refah düzeyi daha yüksek bir ülke haline gelebilirdik. Bu söylemim AB’yi boş verelim demek anlamına gelmiyor. Ancak Avrasya birliğinin kurulmasına öncülük yapan Rusya’nın yanında, bu ekonomik birliğin içinde bulunmamız gerektiği düşüncesindeyim.

Avrasya konusunda Ermenistan gibi bir sorunumuz yok mu?

Böyle bir sorunumuz var. Ancak Ermenistan’ın elindeki katliam silahını alarak bu konuyu tamamıyla ortadan kaldırdığımızda bu engeli kolayca ortadan kaldıracağımız kanaatindeyim. Diğer taraftan bu yolla Azerbaycan ile onları barıştırabiliriz. Bu konuda Rusya ve Türkiye’nin ortak hareket etmesi oldukça önemlidir. Bu yaşanan bahar havası sonrası Rusya’nın da bu konularda daha yumuşak davranacağını düşünüyorum.

Toparlamak gerekirse gelişmeler ışığında mesaj niteliğinde neler ifade etmek istersiniz? 

Türk akımı ve Akkuyu konularındaki anlaşma ve görüşmeler daha ziyade ön planda olsalar da,              Rusya ile iş yapan bizleri daha çok ilgilendiren yaşanan gelişmeler neticesinde en önemli konular              olarak birkaç hususu aktarmak istiyorum. Öncelikle Rusya ile geliştirilmeye çalışılan ilişkilerimizde dengeli olmamız gerektiğini düşünüyorum. Hep ülke olarak bizim taviz vermememiz gerekir. Özellikle inşaat firmalarımızın Türk eleman çalıştırması konusundaki engellerin ortadan kaldırılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. İkincisi çekirdekli ürünlerde tarım ürünlerinde getirilen serbestlik kısa zaman içerisinde diğerlerine de getirilmeli. Biz birçok konuda Rusya’nın lehine adım atmışsak onlarda bu konularda Türkiye’nin lehine adım atmalılar diye düşünüyorum. Bizim Türki Cumhuriyetlerle kader birliğimizin olduğu, bu barışma ortamında görüldü. Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan liderlerinin ciddi çabaları oldu. Buradan aldığımız dersle bu coğrafya ile ilgili planlarımızı geri bırakmamamız gerektiğini düşünüyorum. Kısaca Rusya ile stratejik ortaklığımızın önemli olduğu bilinci ile hareket ederken, bunu Avrasya coğrafyası ile beraber düşünerek yapmakta büyük fayda vardır. Yani dengeli bir politika izleyerek yönümüzü Avrasya’ya dönmemiz gerektiği kanaatindeyim. Son olarak Rusların beğendiğim bir atasözü ile sözlerime son vereyim. “Hesaplı dostluk uzun sürer.”