Dünyanın her yerinde insan sağlığı için çalışıyoruz
B. Braun Medikal, Türkiye’nin önde gelen medikal teknoloji ürünleri tedarikçisi ve hizmet sağlayıcılarından biri olarak faaliyetlerine devam ediyor. “Uzmanlığı Paylaşmak” ilkesine her koşulda sadık kalan bir sistem sağlayıcısı olduğuna dikkat çeken B.Braun Türkiye Genel Müdürü Aslı İrengün Erden, dünyanın her yerinde insan sağlığı için çalıştıklarını ifade etti.
Sizi tanıyabilir miyiz? Ne zamandır B.Braun bünyesinde çalışıyorsunuz?
Avusturya Lisesi mezunuyum. Temmuz ayında 40 yaşında olacağım. The University of Virginia’da Uluslararası İlişkiler bölümünü okudum. Mezun olduktan sonra Georgetown’da iletişim üzerine master yaptım. 2003 yılında Türkiye’ye döndüm ve B. Braun’da çalışmaya başladım.
B. Braun Türkiye hakkında bilgi verir misiniz?
B. Braun 1989 yılında kurulmuş yüzde yüz Alman sermayeli bir şirkettir. Yaklaşık 35 yıl önce farklı ürün gruplarında Türkiye’de vermiş olduğu mümessillikler vardı. Bu mümessillikleri 2000 yılında B. Braun çatısı altına topladı. Şirketimizin dünya üzerinde aktif olduğu operasyonları dört bölüme ayrılmıştır. Bunlardan Hospital Care en büyük faaliyet alanıdır, anestezi-yoğun bakım ağırlıklı olarak çalışır. Aesculap, cerrahi alanda çok büyük bir bölümdür. OPM ( OutPatient Market) bölümü var bu hastayı hastaneden alıp eve getirirken ihtiyacı olan bütün malzemeleri sunduğumuz bir bölümdür. Birde Avitum adı altında diyaliz merkezlerine malzeme sağlayan ve aynı zamanda diyaliz merkezi olan bir bölümü var. Bu dört bölüm şu anda aktif olarak Türkiye’de de faaliyet gösteriyor. Hospital Care ve Aescolab bölümlerinde çok hızlı büyüyoruz. Bende bu dört bölümün tümünden sorumlu B. Braun Türkiye’nin genel müdürlüğü görevini icra ediyorum.
Türkiye’de ne kadar bir büyüklüğe ulaştınız?
Şu anda 185 çalışanımız var, bunun içerisinde 30 kişilik bir teknik ekibimiz var. Hastanelere hem kendi cihazımızla ilgili hem de cerrahi aletlerle ilgili teknik servis hizmeti veriyoruz. Bunu sadece B. Braun firmaları için yapmıyoruz. Başka firmalara da teknik servis hizmeti verebiliyoruz. Cerrahi alanda sektörde bir numarayız. Rejyonel anestezide de bir numarayız. Bizim ürün yelpazemiz çok geniş ve Türkiye’de bu ürün yelpazesi ile yapabileceğimiz çok şey var. O yüzden de her yıl çok hızlı bir büyüme sağlıyoruz. Her yıl yeni bir ürünle pazara girebiliyoruz aynı doğrultuda ekibimizde büyüyor. Türkiye çok zor bir pazar ama fırsatları olan güzel bir pazar diyebilirim. 2017’de yaklaşık %22 oranında bir büyüme gerçekleştirdik. 2018 içinde %25 büyüme hedefimiz var. Satış olarak istediğimiz hızda büyüyoruz ama Euro/Türk Lirası paritesinde yaşanan dalgalanmalardan dolayı karlılığımız çok baskılandı.
Üretim ve Ar-Ge nerede yapılıyor? Türkiye’de üretici olarak yer alma düşüncesi var mı?
Üretim ve Ar-Ge departmanımız Almanya’da bulunuyor. B. Braun olarak biz her zaman bunu düşünüyoruz. Türkiye’de bir şeyler yapma arzusu içerisindeyiz. Bu planlar 5-10 yıllık olarak yapılıyor. Bugün Türkiye’de yatırım yapabilmemiz için alanlar belirliyor olmamız lazım. Ama diğer taraftan da gerçekten bu fiyatlandırma konusunda da birtakım iyileştirmeleri görüyor olmamız lazım.
İçerisinde bulunduğunuz pazarın zorlukları nelerdir?
Bizim mevcut ürünlerimizin tamamı geri ödemeye tabidir. SGK tarafından hastanelere geri ödenen ürünlerdir. Bunlar ameliyat başına olsun, işlem başına ya da ürün başına belirlenmiş olan fiyatlar var. Bugün sektördeki tıbbi malzeme üreticisi veya ithalatçısı ile konuştuğunuz zaman sağlık uygulama tebliği adı altında geri ödeme fiyatlarının hepsi belirlenir. 2009 yılından bu zamana kadar da herhangi bir enflasyon veya kura göre bir artış Türkiye’de gerçekleşmedi. Dolayısıyla birçok firmanın özellikle bugünlerde çok zorlandığını, piyasada bazı alanlardan çekildiğini gözlemliyoruz. Bu fiyat baskısı altında şu anda hem enflasyonla hem de kurla birlikte buralardaki zorlukları hissetmeye başladık.
Türkiye’de birçok global şirkette olduğu gibi bu konulara eğilen dernekler var. Yabancı firmaların üye olduğu ARTED(Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği) adında bir dernek var. Bunun dışında MASSİAD, SADER gibi bu alanlar üzerinde oluşturulmuş farklı dernekler bulunuyor. Biz bu çalışma gruplarına aktif olarak katılıyoruz. Bu dernekler ile birlikte sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Çünkü bu sadece bizim problemimiz değil, sektörün genel bir problemidir. Şu anda fiyatlarda bir güncellemenin olacağı, işlerin yoluna gireceği yönünde bir umut içerisindeyiz.
Türkiye pazarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle fiyatlandırma politikasının gözden geçirilmesi gerekiyor. Dışarıdan baktığınız zaman Türkiye 80 milyon nüfusa sahip bir ülke, bu anlamda çok fazla bir potansiyeli var. Bugün Türkiye’nin en büyük projeleri hastane yapımlarına yönelik gerçekleşiyor. Mesela şehir hastaneleri projesi bunun bir örneğidir. Şehir hastanelerinin içerisine girdiğiniz zaman yapılan teknolojik yatırımların ne kadar büyüklükte olduğunu görüyorsunuz ve gerçekten gurur duyuyorsunuz. Böyle baktığınızda Türkiye, bizim gibi firmalar için aslında çok büyüme olanağı sağlayan bir ülke konumundadır. Fiyat yönünden bizi zorlayan bir taraf var ama diğer taraftan da sektör bu yönde çok fazla büyüyor. Bugün Avrupa’da sağlık sektörü %1-2 hızla büyürken Türkiye’de sağlık sektörü %6 ile %10 arasında büyüyor. B. Braun olarak bizim bu oranın üzerinde bir büyümemiz var. Bizim globalde olan ürün yelpazemizin sadece küçük bir bölümü şu anda Türkiye’de bulunuyor. Ürün yelpazemizi genişlettikçe halen büyüyeceğimiz bir alan bulabiliyoruz. Fiyatlandırmanın dışında bizi zorlayan hastane ödemeleri konusu var, Türkiye’de vadeler çok uzun. Üniversite hastanelerinde 500 günü aşan vadeler var, buda Türkiye’de firmaların üzerinde çok ciddi sermaye yükü oluyor. Ama fırsat olarak baktığımız zaman çok hızlı büyüyen bir sektör.
Sektörde kalite anlamında ne durumdayız, nasıl bir rekabet var?
Türkiye’ye çok fazla kalitesiz malzemenin geldiği doğrudur. Bu anlamda adaletli bir rekabetin olduğunu söyleyemem ama iki farklı ürünün aynı kulvarda yarışması gerekiyor. Türkiye’deki fiyatlandırma politikasına bağlı olarak teknolojik olarak çok gelişmiş çok yüksek kaliteli ürün şu anda maalesef Türkiye’ye getirilmesi mümkün görünmüyor. Bugün tıbbi malzemede Türkiye %60 oranında ithalata bağlı ve yerli üretici çok az sayıda var. Devletin bu yönde çok büyük teşvik imkanı var. Ben gerçekten de bunun gerekli olduğunu düşünüyorum. Ülke olarak bu oranda ithalata bağlı olmamalıyız. Ama bugün itibariyle baktığınızda fiyatlandırma politikası yüzünden yatırımı getirip, dönebilmek çok kolay görünmüyor.
Şirketin geleceğine dair en büyük hedefiniz ne?
B. Braun olarak Türkiye’de üretici olarak yer almamızı çok isterim. Daha getirmediğimiz birçok ürün grubumuz var. Bu alanlarda da Türkiye’de büyüyüp önemli oyunculardan bir tanesi olmak istiyoruz.