Eksun Gıda Genel Müdürü Ahmet Demir: Tahıl koridoru, buğday ve hububat borsalarında fiyatları dengeledi
Başarılı bir halka arz süreci sonrası Eksun Gıda’yı konuşmak için bir araya geldiğimiz Eksun Gıda Genel Müdürü Ahmet Demir, tahıl koridoru ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Eksun Gıda geldiği nokta ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Eksim Holding’in iştiraki Eksun Gıda olarak 1996 yılında hububat ticaretiyle gıda sektörüne girdik. Türkiye’de o yıllarda ortaya çıkan hububat ihtiyacının karşılanmasına yönelik, yurt dışından ham madde getirerek bir kısmını iç piyasada satıp bir kısmını da ihraç ederek ticari faaliyetlerimizi hızlandırdık. Diğer yandan Tekirdağ’da ilk fabrika yatırımını yaparak gıda sektörünün üretim ayağında da yer almaya başladık. Tekirdağ fabrikası kurulduğunda, başlarda ihracat ağırlıklı bir ticaretimiz vardı. Yıllar içinde iç piyasaya yönelik ürün gamımızı artırmak için çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Yaptığımız kapasite artırımları, Konya fabrikamızın kuruluşu ve özellikle 2004 yılında Türkiye’nin o dönemlerde iyi bilinen markalarından Sinangil’i bünyemize dâhil etmemiz ile büyüme trendi devam eden bir şirket haline geldik.
Bu çabalar sonuç verdi mi?
Çabaların sonuç vermesi için sürekli bir yenilik yapmanız gerekiyor. Bu işin en temelinde de Ar-Ge yer alıyor. Koşulların, beklentilerin ve ihtiyaçların hızla değiştiği günümüzde, kusursuz müşteri memnuniyetini sağlamanın en iyi yolunun müşterilere özel çözümler sunmaktan geçtiğine inanıyoruz. Sürdürülebilir bir Ar-Ge ve inovasyon kültürünü benimsiyoruz. Sanayi Bakanlığı’nın onayı ile 2020 yılında kurduğumuz Ar-Ge merkezimizde, araştırma yoğunluklu, uluslararası rekabetçiliği yüksek, ulusal ve uluslararası bilgi kaynağına katkı sağlayacak, üniversite, sanayi ve kamu kuruluşu iş birliklerini önceleyen projeler yürütüyoruz. Örneğin bu projelerden biri Sinangil’in glütensiz unları. Türkiye’de ilk paketli glütensiz unu üreten ve glütensiz un pazarında lider şirketiz. Sahip olduğumuz bu bilgi ve deneyim, Sinangil Gluten Yok markamızın doğuşuna alt yapı hazırladı. Glüten içermeyen, hazır ekmek ve atıştırmalık çeşitleriyle dikkat çeken Sinangil Gluten Yok, hem glüten hassasiyeti olan hem de glütensiz beslenmeyi tercih edenler için lezzetli ürünler sunuyor.
Rakiplerimizden 200’ü aşkın ürün çeşidi, ulusal ve uluslararası çapta verdiğimiz satış sonrası destek ile ayrışıyoruz. Sinangil çatısı altında; çok amaçlı unlar, fonksiyonel unlar, geleneksel unlar, hazır ekmek karışımları, irmik, kek unları, geleneksel ürünler, özel amaçlı unlar, pastacılık malzemeleri, pişirme yardımcıları ile tatlı serisi kategorilerinde üretim ve satış gerçekleşiyoruz. Gluten Yok bünyesinde ise karabuğdaylı baton ekmek, dilimli tost ekmeği, hamburger ekmeği, zerdeçallı-kırmızı biberli kurabiye ve hindistan cevizli kurabiye gibi seçenekler bulunuyor. Geçtiğimiz günler de glütensiz karışık pizza ile 90’lar neslinin yakından hatırlayacağı bir lezzeti, leblebi kurabiyesini de ürün yelpazemize ekledik.
Kısaca bugün baktığımızda; 60 yıldır tüketicilerin güvenini kazanan Sinangil ile glütensiz ekmek, pizza ve atıştırmalıklar üreten Gluten Yok markalarına sahip, perakendenin yanı sıra ev dışı tüketim kanalı ve ihracatta ciddi bir hacme ulaşan, halk arz edilen ve sektöre yön veren öncü bir şirke konumuna geldik. 2011 yılından bu yana ISO 500 listesinde yer alıyoruz. 1996 yılında günlük 150 ton buğday işleme yaparken bugün 2000 ton günlük işleme yapıyoruz. Bu oran, sektör ortalamasının üzerinde olmakla beraber, kapasitemizin de yüzde 90’ına denk geliyor.
Büyüme ve markalaşmayı tamamlarken kurumsallaşma sürecini nasıl yürüttünüz?
Elbette şirketinizi büyütürken aynı zamanda iş süreçlerinizi kurumsal hale getirmeniz gerekiyor. Biz de bunun için öncelikle teknoloji alt yapımızı güçlendirerek iş süreçlerimizde dijital dönüşümü gerçekleştirdik. Tam otonom fabrikalarımızda hammaddemizi işliyor, kullanıma hazır hale getiriyoruz. Diğer yandan Ar-Ge merkezimizde tüketici ihtiyaçlarını baz alarak hem iç piyasada hem de küresel ölçekte bize rekabet avantajı sağlayan yeni ürünler ortaya koyuyoruz. Organizasyon yapımızı da belirlediğimiz vizyon doğrultusunda çevik bir hale dönüştürdük. Halk arz ile birlikte kurumsal olarak daha şeffaf ve dinamik bir yapı kurgulamayı hedefliyoruz.
Dünyadaki gıda fiyatlarıyla karşılaştırdığınızda Türkiye’deki fiyat artışlarını nasıl görüyorsunuz?
Türkiye, buğdayda kendine yetebilen ülkeler arasında yer alıyor. Bu açıdan baktığınızda fiyatların makul düzeyde artış eğilimi gösterdiğini görüyoruz. Çünkü Türk çiftçisinin de enerji, işçi maliyetleri gibi gider kalemlerinde yükselme yaşandığını hep birlikte gözlemliyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi, çiftçiden aldığı ürünü uygun koşullarda sanayiciye veriyor. Bizler de bu kanal dahil olmak üzere satın aldığımız ve işlediğimiz ürünleri uygun bir marjla satıyoruz. Bizlere dünya fiyatlarını baz alarak ürün vermiyor. Daha uygun şartlarda ürün sağlıyor.
Tahıl koridoru sektörde fiyatların aşağıya inmesini sağladı mı?
Tahıl koridoru, dünyadaki buğday, mısır ve hububat fiyatlarının yükselmesini engelledi. Çünkü Ukrayna’daki buğday ve mısır üreticisinin ciddi miktarda ürünleri elinde kaldı ve bu koridor oluşmasaydı bu ürünler yerinde bozulacaktı. Dünya buğday ve hububat borsalarına baktığınızda tahıl koridoru fiyatları dengelemiştir. Bu durumda hem üretici için hem de tüketici için çok faydalı bir girişim oldu. Burada çok büyük bir başarı var.
Halka arz gerçekleştirdiniz, beklentileriniz karşılandı mı ve toplanan sermaye ile ne gibi yatırımlar yapılacak?
Başarılı bir halka arz süreci yaşadık. O dönem, yatırımcı sayısı ile rekor kırdık. Halka arzdan gelen kaynağın hangi yatırımlara gideceğini, ne amaçla kullanılacağını daha önce belirlemiştik. Bu doğrultuda halka arzdan gelen gelirin önemli bir kısmıyla enerji yatırımı yapacağız. Dünyada, enerji sorununun giderek büyüyeceği öngörülüyor. Bu nedenle biz de tükettiğimiz enerjiyi kendi yenilenebilir enerji santrallerimiz üzerinden üreteceğiz. Bağlı bulunduğumuz Eksim Holding’in ana faaliyet alanlarından biri de enerji. Holdingimizin yenilebilir enerji konusunda sahip olduğu bilgi ve tecrübeden destek alarak ilerleyeceğiz. Bu yatırımı tamamladığımızda, kendi enerji tüketimimizin iki katı kadar enerji üretip satabileceğiz. Böylece, hem sürdürülebilirliğe katkı sunacak hem de brüt karlılığımızı artırmış olacağız.TEMMUZ2023