Forex piyasasına yabancı müşterilerinde girmesini istiyoruz
Beklenen yatırım hizmetleri ve faaliyetleri ile yan hizmetlere ilişkin esaslar hakkında Tebliğ III-37.1’de değişiklik yapılmasına dair tebliğ çıktı, fakat sektör yetkilileri çıkan tebliğin ortaya çıkartığı belirsizlikten oldukça rahatsız görünüyor. Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Alnus Yatırım CEO’su Egemen Kaya, tebliğ sonrası oluşan tabloyu dergimize aktardı.
Sektörde yayınlanan tebliğ ile bir değişim oldu. Alnus Yatırım olarak yaşanan bu değişimi geneli itibariyle nasıl görüyorsunuz?
Forex sektöründe bireysel yatırımcının korunması hedefiyle bir tebliğ yayınlandı. Yayınlandığı andan itibaren de uygulamaya geçildi. Bireysel yatırımcı korunurken, aracı kurumlarında müşteri kazanımları bu tebliğ ile değişti. Öncelikle müşterileri iki kategoriye sokuyoruz. 20 bin TL’nin altındaki müşteriler ve 20 bin TL’nin üstündeki müşteriler diye ve hepsinde farklı kaldıraç oranları uygulanıyor. Bir yatırımcının aracı kurumuna geldiğinde 6 iş günü beklemesi ve 50 adet demo işlem yapma zorunluluğunun oluşu da aracı kurumlar açısından işi zorlaştırıcı bir sisteme geçilmiş oldu. 6 iş günü süresi ortalama 10 günlük bir takvim gününe denk geliyor. Dolayısıyla bugün gelecek bir müşterimize 10 gün sonra hesap açabilmek herkesin işlerini zayıflatıyor. Kaldıraç oranlarıyla ilgili alana baktığımızda ülkemizde işlemlerin %90’ı Euro-Dolar, Altın-TL tarafındadır. Sektörün %90’ını temsil eden bir alana 1’e 100 kaldıraç verip geri kalana 1’e 50 kaldıraç oranı vermenizin çok büyük bir değişiklik yaptığınız anlamını taşımıyor. Sadece aracı kurumların operasyonel işlemlerini arttırmış oluyorsunuz. Bu tarz düzenlemeler aracı kurumlar için daha fazla operasyon oluşturuyor. Şahsi olarak böyle bir değişim ile bireysel küçük yatırımcıların korunduğuna inanmıyorum.
Sektörde %80 kayıp, %20 kazanç olduğu belirtiliyor. Bu değişim ile bu kayıp oranı aşağıya düşemez mi?
Önümüzdeki dönemde de yeni kaldıraç oranlarının sektördeki kayıpları değiştirmeyeceğine inanıyorum. Bu oran %70 -75 olabilir. Bugün Alnus Yatırım’da %60 kayıp, %40 kazanç vardır. Piyasanın çok daha üstünde duruyoruz. Bir de %40 kazanan müşterilerimiz %60 kaybedenden daha fazla para kazandığını görüyoruz. Bu oranları da artık açıklamak zorundayız.
Sektörde tartışılan bir başka noktada kayıp kazanç oranlarıdır. Aracı kurumlar müşterilerini yönlendirme yapamadığı halde bu oranın firma karnesi gibi gösterilmesi oldu.
Forex sektöründe yatırım danışmanlığı yasaklandı. Dolayısıyla forex bazlı yatırım danışmanlığı yapamıyoruz. Fakat diğer piyasalarda böyle bir uygulama var iken forex sektöründe olmaması bencepek doğru bir uygulama değil.
SPK bu konuda çok fazla şikâyet aldığını vurguluyor. Daha kısa süreli alanlarda yönlendirmenin iyi bir durum olmadığı belirtiliyor.
Forex sektöründe sadece 1’e 100 kaldıraç oranı bulunmuyor. Siz yatırımlarınızı 1’e 5 oranında yaparsanız bu sektörde de uzun vadeli işlem yapmış olursunuz. Bugün forex sektörü farklı sektörlere ve sermaye piyasaları istihdamına fayda sağladı. Ekonomi mezunlarımıza yeni bir alan oluştu, her gün ekonomi haberlerine farklı bakışlar getirildi. Burada biz forex sektörünün hisse piyasalarında uygulanan şartlar ne ise onların uygulanmasını istiyoruz. Böylelikle yabancı müşterilerinde piyasaya girmesini talep ediyoruz. Uygulama alanımıza Azerbaycan veya Körfez ülkelerini de eklemek isteriz. Eğer İstanbul’un finans merkezi olmasını istiyorsak bu işlerin ve liberal bakış açısının da olması gerekiyor.
SPK’da üç bin tane şikâyet olduğuna vurgu yapılarak bir değişim olduğu belirtiliyor. Yapılan değişimle birlikte forex sektörüne güven gelebilir mi?
Güven sorunu bir tek sektörümüzle ilgili değil ülkemizin temel sorunlarından biridir. Vatandaşlarımız artık kendi komşularına dahi güvenmiyorlar ki aracı kurumlara güvensin. SPK’da kendi düzenlediği piyasadaki aracı kurumlara güvenmiyor ki daha katı kurallar getiriyor. Burada fazla şikayet veya az şikayet önemli değildir, bu şikayetlerin geçerliliği ve gerçekliği benim için önemlidir. Bu şikayetlerden kaç tanesini SPK aracı kurumlara ceza olarak yansıtmıştır. Bu kadar şikayet içinde 10 tane ceza var ise bu devede kulak demektir. Dolayısıyla yapılan şikayetlerin temelinde ne olduğunun tespitini yapıp bu istatistiklerin açıklanması gerekiyor. Bu oranlara da baktığımızda şikayetler temel alındığında sektörün aslında çok yanlış işler yapmadığını görmüş oluruz.Ceza alanlar yüksek ise de bunu bizde bilmiş oluruz ve gerekli önlemleri alırız. Burada önemli olan esas yeni kurulan bir sektörün önünün açılması gerekiyor. Fakat yeni tebliğ ile operasyonel yükler getiriliyor. Şunu da eklemek isterim ki, tabii ki yanıltıcı, abartılı reklam ve promosyon kampanyaları yapan bir çok aracı kurum oldu ve SPK’nın bu konuda yaptığı düzenlemeyi son derece yerinde buluyorum.
Tebliğ sonrası işlemlerin yurtdışına çıkacağı beklentileri vardı. Bu konudaki gözlemlerinizi düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Birçok farklı sebepten dolayı yurtdışında yatırım yapan vardır. Bu sebepler arasında tebliğ ile ilgili durumlar bulunabileceği gibi Türkiye’nin ekonomik gidişatı ile ilgili durumlarda olabilir. Yaşanan kolaylıklar ve zorluklar yatırımcının tercih sebeplerini ortaya çıkarıyordur. Her şeyden önce Takasbank gibi bir güvencenin olması yatırımcının kendini güvende hissetmesini sağladığı için yatırımcıyı yurtiçine döndüren bir sebep olarak karşımıza çıkarıyor. Yurtdışında bu tür bir güvence olmadığı için batanlara tanıklık ediyoruz, bu durumu yatırımcı da değerlendiriyor. Dolayısıyla eğer güven arıyorsanız ayrı, kazanç ve yatırım rahatlığı istiyorsanız ayrı tercihler ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum.
Yatırımcının hızlı yönelimine engel olunması da yurt dışını tercih etme noktasında önemli bir etken olarak gösteriliyor. Bu görüşe katılır mısınız?
Olabilir daha hızlı hesap açmak isteyen yatırımcı yurtdışını tercih edebilir. Burada benim tebliğin içeriğinin uygulamaya koyulup diğer taraftan gereksiz zaman kaybına yol açan durumların ortadan kaldırılması yönünde bir isteğim var. Örneğin yatırımcının belli bir süre demo hesap kullanması yatırımcıyı koruma amacı nedeni ile mecburi hale getirilmesi doğrudur, ancak kişinin başka bir firmadan işlem yapmak istediği zaman tekrar aynı sürede demo hesabı kullanmasını doğru bulmuyorum. Bu durumda kişi, demo hesabı kullandığını belgeleyerek diğer firmada kolaylıkla işlem yapabilmelidir. Bir müşteri firmadan memnun değilse firmasını değiştireceği zaman tekrar aynı sürede demo hesabı kullanma ile karşı karşıya kalması zorlayıcı bir durumdur ki bu da rekabeti engelleyici bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Finansal okuryazarlık konusunda aracı kurumlar üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Forex işlemi yapan aracı kurumların birçoğu biz dahil eğitim seminerleri düzenliyorlar. Bu doğrultuda biz de yakın bir geçmişte Gaziantep’de, İstanbul’da eğitim seminerlerimiz, internet üzerinden her hafta webinar eğitimlerimiz oldu ve halen devam etmekte. Dolayısıyla bu alandaki kurumların müşteriyi eğitmek ve eğitilmiş bir müşteri ile daha uzun soluklu çalışmak istediğini düşünüyorum. Kurumlar bu doğrultuda da çalışmalarına devam ediyorlar, ancak bu çalışmaların yeterli olup olmadığı konusu ayrı bir tartışma konusudur.