Gedik Holding olarak ülkemize inanıyoruz
Aldığı yeni yatırım kararları ile ülke ekonomisine katkı sağlayan Gedik Holding, bugüne kadar yaptığı yatırımlarında karşılığını almaya devam ediyor. 80 ülkeye ihracat yaparak altı yıldır üst üste en fazla ülkeye ihracat yapan firma ödülünü alan Holding, dış ticarette de rüştünü ispatladı. Gelişim içerisinde oldukları sektörleri ve holdingin geleceği ile ilgili görüşlerini aldığımız Gedik Holding CEO Dr. Mustafa Koçak, önemli açıklamalarda bulundu.
Gedik Holding açısından 2017 yılı nasıl geçti, bir değerlendirme alabilir miyiz?
2017 yılını yine büyüyerek kapatmayı başardık. 2017 çok farklı bir yıl oldu. Bu yıl içinde hem sanayi faaliyetlerinde hem de eğitim faaliyetlerinde önemli başarılar elde ettik. Bundan dolayı da oldukça mutluyuz. 2017 yılında yatırım planlarımız vardı. Yatırım kararlarımız konusunda da geri adım atmadan devam kararı aldık. Dolayısıyla 2017 yılında Türkiye’deki sanayiciyi zorlayan bir takım gelişmeler olmasına rağmen planlarımızda değişiklik yapmadan yolumuza devam ettik. Gedik Holding olarak Gedik Kaynak, Gedik Döküm, Gedik Vana ve Gedik Üniversitesiyle yolumuza devam ediy oruz. Sonuçta 2017 yılını pozitif rakamlarla kapatmayı başardık. İhracat kısmında bazı ülkelerde hedeflerimizi başaramadıysak da TİM tarafından en çok ülkeye ihracat yapma ödülümüzü aldık. Üstü üste 6 yıldır bu ödülü almaktan gurur duyuyoruz ve bu başarımızı ilerleyen yıllarda da sergilemek istiyoruz.
İhracat konusunda artık iyi bir sistem oluşturabildiniz mi?
Gedik Holding ihracatını sürekli Türk markasıyla yapıyor. Turquality çerçevesinde faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Yaklaşık 20 ülkeye Turquality çerçevesinde çalışıyoruz. Toplamda ise 80 ülkeye ihracat yapıyoruz.
Dövizin yüksek olması birçok sanayiciyi etkiledi, sizi de etkiledi mi?
Bu açıdan Gedik Holding cesur davranan yatırımcılardan biri oldu. Dövizin aşırı yükselmesi tabi ki yatırım kararlarımızı yeniden gözden geçirme ihtiyacına neden oldu. Fakat sonuçta biz tüm yatırımlara devam etme kararı aldık. Fakat dövizin bu şekilde yükselmesi ham madde konusunda bizi de sıkıntıya düşürdü. Çünkü dövizle ham madde alırken, TL olarak ürünlerimizi satıyoruz. Dolayısıyla aradaki farkı ürüne yansıtmak zorunda kaldık. Bu durum iç piyasada anlayışla karşılansa da firmalar açısından zor bir durumdur. Dolayısıyla biz bu zorlukların üstünden gelmeyi başardık. Dövizin yükselmesinde şöyle bir problem oluyor. Ham maddeye gelen zammı bizler hemen yansıtamıyoruz. Çünkü önceki siparişler oluyor, rekabet oluyor bu nedenle de fiyatlara hemen yansıma yapamıyorsunuz.
Hükümetten bu yönde bir beklenti var mı?
Hükümet birçok konuda teşviklerde bulunuyor. Özellikle yeni yatırım ve üretim için teşviklerde bulunuyor. Türkiye’nin üretim kapasitesini arttırmak için çalışmalar yapıyorlar. Bizim de Sakarya’da yaptığımız yatırımlarda teşvik başvurularımız oldu. Bu teşvik ve yatırımlar yüksek teknolojili yatırımlar yapma konusunda oldu, fakat bu yatırımlarımızın bir kısmını orta ve yüksek teknolojili yatırımlar içine aldıramadık. İdarenin yaptığımız yatırımların bu kapsam içine girmediği yönünde düşünceleri oldu. Bu konuda görüşmelerimiz devam ediyor. Biz kaynak konusunda yüksek teknolojiye dayalı yatırımlar yaptığımıza inanıyoruz. Özellikle savunma sanayi ve enerji alanlarıyla ilgili yatırımlar yapıyoruz. Bu sektörlerin ihtiyacı olan alanlara yatırım yapıyoruz. Buradaki üretimlerimiz otomasyona dayalı kaynak sarf malzemeleri üretimleri olurken 3D-yazıcılar teknolojisi ve kaynak robotları birleşimli sistem yazılım ve üretimlerini de kapsayacaktır. Bu nedenle Sakarya Hendek 2.OSB deki yatırımlarımızın entegre olarak yüksek teknoloji yatırımı kapsamında değerlendirilmesini istiyoruz.
Gedik Holding olarak siz daha öncesinde de savunma sanayi alanında çalışmalar yapıyordunuz, bu çalışmalar devam ediyor mu?
Savunma sanayi alanındaki çalışmalarımız devam ediyor. Döküm sanayimizde Milgem projesinde bronz vanalar ürettik. Türkiye’de ilk defa üretildi. Bu çalışmamızı şu anda uçak gemisiyle devam ettiriyoruz. Türkiye’de ilk defa yapılan uçak gemisinde bulunan bronz vanalarını Gedik Holding olarak biz üreteceğiz. Bu çalışmaları Sedef Tersanesi ile hem vana alanında hemde kaynak teknolojileri alanında stratejik işbirliği çerçevesinde kaynakçı eğitimlerine varıncaya kadar beraber yaparken de gururluyuz.
Bu çalışmaları yaparken siz de devletten daha fazla teşvik istiyorsunuz, sanırım.
Dünyanın her yerinde sanayiciye ve üreticiye maksimum destekler veriliyor. Dolayısıyla bize verilen teşviklerde de çeşitliliğin arttırılması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’de bölgesel teşvikler var. O bölgelerin gelişimi açısından bu teşviklerde önemlidir. Fakat sanayinin yoğun olduğu Marmara Bölgesi, Sakarya, Kocaeli gibi bölgelerde yapılan yatırımların da bölgesel farklılıklar göz önüne alınmadan, güçlü teşviklerle desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Gedik Holding olarak bizde yatırımlarımızı Sakarya bölgesine odakladık. Bu karar yeni bir karar değildir. Dolayısıyla aldığımız karar doğrultusunda çalışmalarımızı Sakarya Hendek 2 Organize Sanayi Bölgesinde yürütüyoruz. Çok modern bir döküm ve vana fabrikası kurduk. Şimdide Gedik Kaynak fabrikasını hem büyüterek hem de yeni teknolojilerle farklı ürünler üreterek savunma sanayi, nükleer enerji gibi alanlara yoğunlaşmayı planlıyoruz.
Nükleer enerji konusunda yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?
Gedik Vana ve Gedik Kaynak olarak nükleer enerji konusunda kabul görmüş tedarikçileri arasında yer alıyoruz. Mersin Akkuyu Nükleer projesinde ve Sinop Nükleer Projesinde hem ürün veriyoruz hem de bu iki projede çalışacak kaynakçıların eğitimini de üstlenmiş durumdayız. Bu konuda da Gedik Üniversitesi olarak önemli misyon üstlendik. Özellikle nükleer enerji alanında çalışacak kaynakçıların eğitimi konusunda bir misyon üstlendik. Gedik Üniversitesi ve Vakfı, Türkiye’nin kaynak alanındaki üssü konumuna ulaştı. Dolayısıyla ülkemizde yürütülen kaynak mühendisi alanındaki sorumlusu Gedik Üniversitesi ve Gedik Eğitim Vakfı’dır. Bu çerçevede nükleer enerji de çalışacak personelin nükleer eğitimi alması, o kültürde olması ve sertifikalandırılması gerekiyordu. Bu konuda Japonlarla görüşmelerimiz oldu. Kendileriyle yaptığımız bir protokole göre, bizim kaynak ustalarımızı Japonlar eğitecek, bizde nükleer enerji de çalışacak Türk personellerin eğitimlerini üstlenmiş olacağız. Dolayısıyla Türkiye’deki firma çalışanları eğitim almak için Japonya’ya gitmek zorunda olmadan Gedik Üniversitesi ile bu eğitimleri almış olacaklar. Yine aynı şekilde yurt dışında iş yapan Türk müteahhitlerimizin yabancı çalışanlarına da Türkiye’de kaynak eğitimi vererek çalışmalarını sağlıyoruz. Ayrıca 2017 yılı itibariyle Gedik Üniversitesi, İstanbul’da verdiği bu eğitimleri aynı zamanda İzmir’de de yeni bir yer açarak o bölgedeki çalışanlarımıza da eğitim vermeye başladık. Gece ve hafta sonu eğitimlerle İzmir bölgesinde kaynak mühendisliği konusunda eğitimlerimizi veriyoruz. Daha öncesinde bu eğitimler Almanların kontrolünde ODTÜ bu eğitimleri veriyordu, biz Gedik Üniversitesi olarak tüm süreci kendimizin yürüttüğü ve uluslararası arenada da geçerliliği olan eğitimlerimizi vermeyi başardık. Bu konuda Avrupa’dan da gerekli izinleri aldık ve bu konuda eğitim vermek isteyenleri de biz denetliyoruz.
Gedik olarak uluslararası arenadaki yerinizi aktarır mısınız?
Dünyadaki kaynak ürünlerinin üretimi oldukça yüksektir. Tabi birçok alanda olduğu gibi bu alanda da Çin önemli bir aktördür. Türkiye’nin içinde %100 Türk sermayeli tek firma Gedik Holding’dir. 55 yılımıza giriyoruz. Pendik’teki kaynak sarf malzemeleri üretimi yıllık ortalama 90 bin ton iken bu miktarı yeni fabrikamızla birlikte 150-160 bin tonlara kadar çıkarmış olacağız. Bunun yanında robot ve otomasyon çalışmaları, kaynak çalışmalarımızı da hem kapasite açısından hem de teknoloji kullanımı açısından arttırarak devam edeceğiz. Yeni yatırımla birlikte istihdam arttırmış olacağız, bunun yanında da çağın gereği olan otomasyona uygun bir fabrika kuracağız. Böylelikle de daha kalifiye insanların çalışabilecekleri ortamı oluşturmuş olacağız. Yine kendi Ar-ge merkezimizi kurmuş olacağız ve kendi teknolojimizle üretim yapacağız.
Yaptığınız bu yatırımla birlikte Gedik Holding’in geliri de üretim oranında artacak mıdır?
Biz bu yatırımları yaparken 2018 yılıyla ilgili de ciro hedeflerimizi belirledik ve bu hedeflere ulaşmak için çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz. Fakat bildiğiniz gibi ülkemizin Suriye’de bir mücadelesi var. Oradaki terör örgütlerine karşı askeri operasyonlarımız oluyor. Buna rağmen yapılan operasyonların ekonomimize ve sanayi faaliyetlerimize hiçbir gölge düşüreceğine inanmıyoruz. Gedik Holding olarak ülkemize inanıyoruz. Bu anlamda bizim odaklandığımız tek şey daha fazla üretim nasıl yapabiliriz, daha fazla ihracat nasıl yapabiliriz, dünya piyasalarına daha nitelikli ürünleri nasıl sunabileceğimize odaklanıyoruz. Bu inançla hareket ederek yapmamız gereken tüm yatırımları kararlılıkla sürdürüyoruz. Aynı şekilde Gedik Üniversitesi de yeni bir kampüs yatırımı yapıyor.
Gedik Üniversitesi’nde kaç öğrenciniz var ve öğrencilerin bu alanlara ilgisi nedir? Gedik Üniversitesi’nde beş bin öğrencimiz var. Dolayısıyla artık kendi binalarımıza sığmıyoruz ve yeni binalar yaparak geliştiriyoruz. Her dönemin belirli bölümleri hep önde olur. Benim üniversite yıllarımda doktorluk ve mühendislik gibi alanlar ön plandaydı. 2020 yılında ise dijital devrim yaşanıyor, artık insansız üretimlerin oluştuğu bir döneme hazırlık yapıyoruz. Bu çerçevede de gençlerimiz meslek vizyonlarını buna uygun olarak yapıyorlar. Bize göre tabi ki farklı seçimler yapacaklardır. Sonuçta insanlar mutlu oldukları ve sevecekleri işleri yapmalılar.