Havacılık sektörü turizm için stratejik bir sektördür
Pandemiden etkilenen sektörlerin başında gelen havacılık sektörü yaralarını sarmaya çalışıyor. Bir önceki yıla göre artan turizm faaliyetleri sektörün nefes almasını sağladı. Yaşanan sıkıntılı dönem ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Tailwind Havayolları Genel Müdürü Mehmet Bostan, sorularımızı yanıtladı.
Tailwind Havayolları hakkında bilgi verir misiniz?
Tailwind Havayolları yabancı sermaye ile Türkiye’de kurulmuş bir şirkettir. Yerel mevzuat gereği yabancı sermaye oranının yüzde 50’nin altında olması gerekiyor. Bu sebeple resmi olarak esas sermayedarımız yüzde 49,5 hisseye sahip. Aslında diğer emanet hisselerin sermayesi de kendisine aittir. Biz havacılığı ana meslek edinmiş bir sermayedarın şirketiyiz. Kendisinin havacılıkla ilgili yurtdışında 4 şirketi daha var. Tailwind Havayolları 2005 yılında kurulmuş ama uçuşlarına 2009 yılında başlamıştır. Türkiye’ye turist taşıyan havayolu şirketlerinden bir tanesiyiz. Ağırlıklı işimiz turistlik charter operasyonudur. Filomuzda 5 tane Boeing 737 uçağımız var. Genelde aynı uçak filomuzu koruyarak bugünlere kadar geldik. Son yıllarda filomuza biraz ekleme yaptık. Kış aylarında İstanbul ağırlıklı olmak üzere tarifeli olarak da uçuyoruz. Tarifeli ile carther arasındaki fark, bilet satanın kim olduğudur. Charter uçuşlar için uçak biletini tur operatörleri satar, havayolları charter için uçak bileti satmaz. Tarifeli normal uçuşlar da ise bileti satan havayolunun kendisidir. Biz şu anda tarifeli uçuşlar yapıyoruz ancak bileti kendimiz satmıyoruz. Acenteler ve tur operatörleri vasıtasıyla biletlerimiz satılıyor.
Neden böyle bir değişiklik yaptınız?
Kış aylarında Türkiye’de fazla bir turizm yok ve yurtdışından turist getirmek son derece güç. Bizim iş modelimizde kışın uçaklarımızı başka coğrafyalarda diğer hava yollarına kiralık verme imkânı da var. Fakat son yıllarda kiralık uçak imkânı da azaldı. Bu sebeple 3 senedir kış aylarında özellikle yakın doğuya Irak, İran, İsrail, Lübnan gibi coğrafyalara uçuşlar yaptık. Bizim normal bir zamanda 300 civarında bir çalışanımız olur. Bu sene pandemiden sonra bir tane uçağımızı park ettirmek durumunda kaldık ve yaz boyunca 4 uçaklık bir operasyon yaptık. O yüzden 230 civarında bir personel sayısına inmek durumunda kaldık.
Covid-19 salgını ve beraberinde getirdiği ekonomik sıkıntılardan en çok etkilenen sektörlerden biri de havacılık oldu. Tüm bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabii her sektörün kendine ait dinamikleri vardır. Ama en büyük zorluğu biz çektik diyebiliriz. Havacılık, giderleri çok yüksek olan sektörlerdendir. Şöyle söyleyeyim; Türkiye’de filo yapısı olarak şu an en küçük havayoluyuz. Buda demek oluyor ki en düşük ciroya biz sahibiz. Biz bile 5 uçaklık bir filoyla 100 milyon dolar gibi ciddi bir rakamla hizmet ihracatı yapıyoruz. Fakat 100 milyonluk bir hizmet ihracında çok basitçe söyleyeyim hatta iyimser söyleyeyim. Bunun 97 milyonu aldığımız hizmetlere gider ve sadece uçtuğumuz zaman doğrudan oluşan maliyetimiz 70 milyon. Sabit giderlerimiz de 27 milyon. Sabit giderlerimiz içerisinde personel giderleri, uçakların kirası tabi uçaklar öz malımız değil patronumuzun bir başka şirketi üzerinden kiralıktır, neticede ona da kira veriyoruz. Bunun dışında uçakların, bakımı, yedek parçası vs. her şeye baktığınız zaman havacılıkta karlılık artık yüzde 2-3 bandında. Şimdi buradan şuna geleceğim ciro büyük ama gider de çok büyük dolayısıyla biz hep bıçak sırtındayız. Pandemi olduğunda herkesin aklına gelen iki büyük gider vardı. Bunlardan ilki uçak kiralarıydı. Havayolları, uçak sahipleriyle pazarlığa oturdu ve bir süre ödemesiz geçtiler. Bizim o kısım biraz daha kolay geçti. Patronumuz uçakların kira ödemelerinde durun dediği zaman durduk, bu imkânımız vardı. Zaten krizi atlatmada bizim için en önemli imkânlardan birisi de bu oldu. Diğer ikinci kısımda personel giderleriydi. Ancak o dönemde devletin koyduğu yasaklanmalar sebebiyle işten çıkarma olmadı ama bunun maliyetine personel katlandı. Kısa çalışma ödeneğinden biraz destek alındı. KÇÖ desteği düşük gelirle çalışan personelleri olumsuz etkilemedi ama yüksek gelirli personellerin hayatları için son derece düşük bir rakamdı. Bizde biraz destek olmaya çalıştık. Benden başlamak üzere hepimiz büyük kayıplara göğüs gelmek zorunda kaldık.
Burada sıkıntımız şuydu, pandeminin bu kadar uzun süreceği bilinmiyordu. Dolayısıyla devletin yapması gereken ilk tepki bazı ödemelerin alacaklarını 6 ay gibi ötelemekti. Ama maalesef o ilk 6 ayın sonunda hiç uçulmayan bir kışa girmiştik ve devlete olan ödemelerimizi de yapmak zorunda kaldık. Yani herhangi bir alacak affı veya herhangi bir finans desteği olmadı. Mesela turizme, Turizm Bakanlığı ön ayak oldu ve devlet turizm sektörüne birtakım desteklerde bulundu. Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli bazı krediler kullanıldı. Fakat havacılık bunun içine dâhil edilmedi. Havacılık için biz bir hayli kulis yaptık. Bakanlar nezdinde Cumhurbaşkanı yardımcısına kadar çıkarak durumumuzu izah ettik fakat cevap bulmadığı için kendi başımıza kaldık. Çok açık söyleyeyim acı reçeteye en çok katlananlardan biri olduk. Bu önemli bir konu çünkü 2021 için turizm geliri olarak 22 milyar dolar gibi bir rakamdan bahsediliyor. Fakat bu turizm geliri içinde havacılık da var. Şöyle söyleyeyim bugün 500 Euro’ya haftalık bir paketle Avrupa’dan gelen bir yolcunun maliyeti içerisinde yaklaşık yarısı zaten havayoluna verilen para ve siz onun taşıyıcısı olmadığınız takdirde bunu bir Avrupa taşıyıcısı yapıyor. Avrupa taşıyıcısı bu işi yaptığı zaman da siz gelir olarak gelirinizin yarısına razı olmak zorunda kalıyorsunuz. Çünkü diğer yarısı havayolunun olduğu için o yurtdışında kalıyor. Havacılık sektörü özellikle turizm için çok stratejik bir sektör. Eğer havacılığı muhafaza edemezsek ülkenin çok büyük kayıpları oluyor. O yüzden bunu ifade etmeye çok gayret ettik ama herhalde yeterince etkili olamadık ve kendi kendimize kaldık.
Bu durumda siz ne yaptınız?
Burada nasıl bir win-win zihniyeti varsa birde kayıp- kayıp zihniyeti var. Tedarikçilerimiz, müşterilerimiz, çalışanlarımız, patronumuz hepimiz elbirliğiyle bazı borçlarımız öteledik ve aynı zamanda bizde alacağımızı ötelemek zorunda kaldık. Yani biz biraz bekledik onlar biraz bekledi ve bir şekilde yaza kavuştuk.
Dolayısıyla 2020 yılı bizim için gerçek bir felaketti normal bir yılın yüzde 8 ile kapattık.
2021 yılını nasıl kapatacaksınız?
2021’e girdiğimizde şubat ayında normalleşmeyle başladık ama mayısta tekrar kapanma ve kısıtlamalar oldu. Hükümetin aldığı tedbirlerle beraber önceden öngöremediğimiz pek çok değişiklik oldu. Tailwind olarak 2021 yılını normal bir senenin üçte biri gibi bir uçuşla kapattık. Bu yüzde 35 gibi bir kapasite demek. Fakat gelir olarak normal bir senenin yüzde 25’ini alabilir. Çünkü fiyatlarımız düştü ve piyasanın normal zamanlarda geldiği seviyeye rakamlarımızı getiremedik.
2022 yılında havacılığın durumunu nasıl görüyorsunuz?
Şimdi 2022 iyi görünüyor. Bizler sektör temsilcileri olarak hepimiz pozitif bakıyoruz. İnsanlar çok sıkıldı kendilerini sokağa atmak istiyorlar. 2021’in başlarında korona virüse karşı aşılama yeni yeni başlamıştı etkisi konusunda soru işaretleri vardı. Şu an enfekte olanların ölüm oranlarına baktığımızda aşının fayda sağladığını görüyoruz.
Bugün gündeminizde neler var? Ne gibi yatırım planlarınız var?
Filomuza iki yeni uçak dâhil edeceğiz. Sezona yetiştirmek istiyoruz bunun gayreti içindeyiz. Bununla birlikte personel sayımızı yine bir 300’ün üzerine çıkaracağız. 2022’de istediğimiz performansı yakalayabilirsek mevcut uçaklarımızı da değiştirmeyi düşünüyoruz. Uçak modellerimiz bizi kısıtladığı için belli bir pazar içindeyiz buda bizi rekabette zorluyor ama yeniledikçe daha da geniş bir pazarda yer alacağız. Bunun için uçak filomuzu yenilememiz lazım. Bunu da 2022 sonu itibariyle yapmayı planlıyoruz. Dolayısıyla Afrika ve kuzeyde ağımızı biraz daha genişletmeyi düşünüyoruz. Buna orta uzak doğu Pakistan ve Hindistan’ı katabiliriz. Böylelikle pazarımız çok farklılaşacak hedefimiz bu.
2022 yılında büyüme beklentiniz nedir?
Operasyonumuza iki uçak dâhil edilince büyümemiz yüzde 40 olur.
Mehmet Bey, sizi de biraz tanıyabilir miyiz? Almanya doğumlusunuz değil mi?
Evet, ama tek kelime Almanca bilmem.
Anne babanız ne iş yaparlardı?
Annem ev hanımı babam teknik öğretmendi. Almanya’ya 1959’da gidiyorlar. 10 sene kadar orada yaşamışlar. 1966’da ben doğmuşum iki sene sonra da Türkiye’ye gelmişler. Babam özel bir firmada üretim müdürlüğü yaptı. Çalışmayı bıraktığında yaşı 80’nin üzerineydi, öyle bir rol modelim var. Bende çalışmayı çok seviyorum.
Çocukluk yıllarınızda da havacılığa ilginiz var mıydı?
Yoktu. Ben işletme okumak istiyordum. Aslında mühendislik okumak istemiyordum. Çünkü babam elleriyle çok çalışan bir adamdı. Bazen yorgun argın gelir ellerinde avuçlarında yağ izleri görürdüm, arada ufak tefek iş kazaları da geçirirdi, sağı solu kesilirdi bunları gördüğüm zaman babam gibi çalışmak istemiyorum masa başında çalışmak istiyorum demiştim o yüzden mühendislik yazmadım. Ama bir büyüğümüz vardı onun düşüncelerine çok değer verirdim. Bir hafta var üniversite sınavına, o zaman tercihler önceden yapılıyordu. Bu büyüğümüz bana uçak mühendisliğinin geleceği olan güzel bir meslek olduğunu söyledi. Bende araya bir yere mühendislik bölümünü yazdım ama beklemiyordum aradan döndü dolandı beni buldu uçak mühendisi olduk. Ama çok mutluyum çünkü mühendislik benim hayata bakışımla paralel bir meslek. Ben netliği severim çizgiler, kurallar belli olmalı bir yola çıktığınızda varacağınız yerin neresi olacağı belli olmalı. Benim hayat tarzım öyle dolayısıyla mühendisliğin bana çok uygun olduğunu gördüm.
Bu sektöre ne zaman ve nasıl başladınız?
İTÜ Uçak Mühendisliği bölümü mezunuyum. Sivil havacılık sektöründe 1990 yılında çalışmaya başladım. Çeşitli kuruluşlarda bakım, kalite ve emniyet yöneticiliği pozisyonlarında çalıştım. 2009 yılından bu yana Tailwind Havayolları’nda çeşitli görevlerde çalıştım ve 2018 yılında Genel Müdür olarak atandım. Benim için burada Genel Müdür olmak çok avantajlıydı çünkü herkesi tanıyorum. Herkesin iş yapma şeklini iş kapsamlarını gayet iyi biliyordum. Gerçekten çok güvendiğimiz bir patronumuz var. Çünkü kendisi de uçak mühendisi ve bizde herhangi bir durumun uçmaya engel ifadesi çok rahat oluyor. Başkasıyla bunu zaman zaman yürütmek de sıkıntı yaşarsınız.
Ben her zaman şirketteki işleyişinin kurallara bağlı olmasından yanayım. Benim için önemli olan iki alıntı söz var. Birincisi uçak mühendisliğini bana tavsiye eden büyüğümün sözüdür ‘sistem, prensip otorite’ diye bu kalite sisteminin özü aslında.Diğeri de Victor Hugo’nun bir sözü‘ iyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır’. Ben herkese eşit durmak ve adil olmak zorundayım. Hep çabam bu o yüzden de arkadaşlarla aram genelde fena değildir.OCAK 2022