IDEF Türkiye’nin geleceğine yönelik sinyallerin verildiği bir platformadur

FİGES Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tarık Öğüt:

IDEF’23 fuarını geride bıraktık. Sektörün önemli oyuncularının boy gösterdiği fuar ve sektörün gelişimi ile ilgili görüşlerini aldığımız FİGES Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tarık Öğüt, sorularımızı yanıtladı.

Savunma sanayimizde önemli aşamalar kaydettik. Siz de bu sürecin tanıklarından birisiniz, ortaya koyulan gayretli çalışmalar ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu, tesadüfen ortaya çıkmış bir durum değil. Türkiye devleti sistemli bir şekilde son otuz yıldan beri savunma araç ve gereçleri konusunda bağımsız olma amacıyla adımlarını kararlılıkla ilerletti. Bu çabaların arkasında devlet iradesi olmasaydı bir takım firmaların kendi çabaları ile bu noktalara gelmemiz mümkün olmazdı. Bu resimde en büyük oyuncunun Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK) olduğunu belirtmeliyim. TSK’nın müşteri olarak bu teknolojik ürünleri talep etmesi bence kritik öneme haiz.  Ülke olarak en büyük şansımız,  güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmamızdır. Bu çerçevede de bu başarıdaki ana oyuncunun TSK olduğunu düşünüyorum. TSK’nın doksanlı  yıllardan günümüze kadar kullanılan savunma sistemlerinde bağımsız olma talebi, çalışmaların bu yönde ilerlemesini sağladı. Bu arada ülkemize uygulanan ambargoların da bu gelişmede önemli bir paya sahip olduğunu söyleyebilirim. Doksanlı yıllardan bu güne kadar bu gelişmelerin içesinde olan bir kişi olarak ambargolara teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Ambargoların bizi  zorlamasıyla çözümler aramaya başladık ve milli yeteneklerimizi keşfettik. Eğer konfor alanı içerisinde kalmış olsaydık, bu gelişimi sağlayamazdık. Konfor alanı çok tehlikelidir, rahatladığımız dönemlerde ihtiyacımız yok diyerek bekler ve bu bekleyiş de ülkemizin bugünlere gelmesini engellerdi. Ambargo uygulayanlara teşekkür ediyoruz. İnsan haklarını gerekçe göstererek bize uyguladıkları haksız ambargolar, ülkenin terör eylemleri ile mücadelesine zarar verince, ihtiyacımız olan ürünleri kendimiz geliştirmek zorunda kaldık ve iyi de oldu.

Ambargolar olmasaydı bugün IDEF’de sergilediğimiz platformları sergileyebilir miydik?

Sergileyemezdik. Ambargolar konusu, ambargo uygulayan ülkeler tarafından da sürekli eleştirilmektedir. Onların yayın organlarında çıkan haberlere baktığımızda, ambargoların işe yaramadığını kendileri de itiraf ediyorlar. Tekrar ediyorum, ambargolar devam etse de, etmese de biz hedeflerimize odaklanmalı ve işimize bakmalıyız.

İnsan kaynaklarının gelişim seyrine baktığımız zaman bunun da oldukça önemli olduğunu görüyoruz. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Nitelikli insan kaynağı olmadan savunma sanayinin sürdürülebilir bir gelişiminden bahsedemeyiz. Bunun en güzel örneğini Körfez ülkelerinde görüyoruz. Bakıyorsunuz para var, silahlı güçlerini büyütmek için ciddi paralar harcıyorlar ancak insan kaynakları olmadığı için savunma sanayini geliştiremiyorlar. Bu örnekten yola çıkarsak güçlü bir savunma sanayi için müşteri lazım, devlet desteği lazım ve en önemlisi insan kaynağı lazım. Bizde bu üç önemli unsur bir araya geldiği için başarılı olduk ve olmaya devam edeceğiz.

TSK dünyanın önde gelen ordularından ve NATO’da en güçlü ikinci ordusu. TSK’nın geliştiren milli ürünleri savaş alanlarında başarıyla kullanması büyük öneme haiz. Libya, Suriye, Karabağ ve Kuzey Irak’ta bu sistemleri kullanarak sahada nasıl etki gösterdiğini tüm dünyaya göstermiş olduk. Ürünlerimizin kabiliyetlerini sadece ürün broşürlerinde değil canlı olarak televizyonlarda tüm dünyanın görmesi sağlandı. Çok iyi hatırlıyorum, Türk insansız hava araçlarının Libya’da Haftar tarafının hava savunma sistemlerini vurduğunda bir İngiliz yayın organı şöyle bir başlık atmıştı; ‘Libya artık Türkiye’nin’. Hiç unutamıyorum, Baykar TB2’ler o zaman Rus hava savunma sistemlerini alt üst etmişti. Tekrar ediyorum, bu başarılar yıllar içerisinde atılan isabetli adımların sonucudur, gece gündüz demeden çalışan mühendislerimizin eseridir.

Bu noktada gerçekleştirilen Ar-Ge teşviklerine de ayrı bir parantez açılması gerekmez mi?

Ar-Ge teşvikleri ile ilgili düzenlemeler ilk olarak 1990’lı yılların ortalarında Sn. Bülent Ecevit döneminde çıkarıldı. Sonrasında da Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde de çalışmalar hızlanarak devam etti. Şahsen ben bir vatandaş olarak bu konuya destek veren tüm bürokratlara ve politikacılara teşekkür ediyorum. Bu sayede savunma sanayinin bu noktalara gelmesi mümkün olmuştur. Tabi bunları söylerken ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik mali sorunları da görmezden gelemeyiz. Ancak bu durumun geçici olduğunu düşünüyorum. Tüm dünya ile birlikte bir pandemi krizi ile karşı karşıya kaldık. Bu krizin tüm dünyaya elbette bir bedeli oldu. Bunun arkasından ülkemizde büyük bir yıkıma neden olan çifte depremi yaşadık. Hepsini bir araya koyduğumuz zaman bizim yerimizde dünyada hangi ülke olsaydı, bu tür sorunlarla karşı karşıya kalırdı. Büyük zorluklarla karşı karşıya kaldık ve hepimiz bunun bedelini bir şekilde ödüyoruz. Bunu her vatandaşın kendi içerisinde muhakemesini yapması lazım. Bence bir iki yıl içerisinde bunları atlatırız diye düşünüyorum. Bir milletin tarihinde bir iki yıl önemli değildir, önemli olan büyük resmi gözden kaçırmamamızdır. Küçük detaylara takılıp kalmamamız lazım.

Büyük resim sadece bizi değil, tüm Türk devletlerini de ilgilendirmektedir. Türk dünyasının güçlenmeye başladığı kritik bir dönemden geçiyoruz. O nedenle küçük resme değil büyük resme bakarak karar vermeliyiz. Bunun için de çocuklarımıza ana okulundan itibaren bu bilinci vermemiz lazım. Sadece enflasyonun ve dolar kurunun ne kadar olduğuna bakan dar bir çerçeveden çıkmamız lazım. Bugün bunun en güzel örneğini savunma sanayinde görebiliyoruz. Dünyanın en gözde savunma ürünlerini ortaya koyuyoruz. Bu nedenle, bugün var olan olumsuzluklara bakarak umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor.

Savunma sanayinin sınırlarına bakarak, savunma sanayinin kendisinden ibaret olmadığını da düşünmemiz gerekmez mi?

Elbette, savunma sanayi teknolojinin sınırlarının zorlandığı bir alan olması nedeniyle birçok sektörün de gelişimine neden olmaktadır. Savunma sanayinin etkilediği alanlar da savunma sanayinin gelişimine paralel olarak gelişiyor. Yüksek teknolojinin kullanıldığı her alan savunma sanayinin komşularıdır ve ondan etkilenirler. Dolayısıyla savunma sanayi sadece savunma sanayinden ibaret değildir. Savunma sanayi önder bir yapıya sahiptir ve bu nedenle onu güçlü tutarsak diğer alanların da gelişimini sağlayabiliriz. O nedenle IDEF’i ben sadece savunma ürünlerini sergilediğimiz bir fuar olarak görmüyorum. IDEF Türkiye’nin geleceğine yönelik sinyallerin verildiği bir platformdur.

Aktardıklarınızdan yola çıkarak FİGES’i bu resim içerisinde konumlandırmanızı istesek neler söylemek istersiniz?

1990 yılında kurulduk ve ilk müşterimiz Aselsan oldu. Bugün de en büyük müşterimiz yine Aselsan olduğunu gururla söylemek istiyorum. Aselsan’a ileri mühendislik ürün ve hizmetleri vererek işe başladık. İleri teknoloji ürünlerini ortaya çıkarmak için yüksek nitelikli insan kaynağına ihtiyaç duyulur ve birlikte bu insan kaynağına ulaşamasaydık bugünlere gelemezdik. Hem firmamızda hem de Aselsan’da aynı teknolojik

dili konuşan nitelikli insanlar bir araya gelince başarı da beraberinde geldi. Bu birlikte çalışma kültürü ilerleyen dönemlerde Türkiye’nin gücü haline geldi. Bu noktada bu nitelikli insanları yetiştiren üniversitelerimize bir teşekkür borçluyuz. Çoğu zaman uluslararası arenada yer bulamadığından şikayet ettiğimiz bu üniversitelerimize haksızlık edemeyiz. Daha iyi olamazlar mıydı, elbette olabilirdi ancak bu ortaya koydukları başarıyı gölgelememelidir. Her zaman daha iyisi olabilir, o nedenle eleştirirken biraz vicdanlı olmalıyız. Kendimize haksızlık yapmaktan vazgeçmeliyiz. Yıllar boyu ‘Türkiye bir şey yapamaz’ eleştirileri ile kendimizi aşağıladık maalesef. Bugün ülke olarak ortaya koyduklarımız ile bu dönemin son bulduğuna inanmak istiyorum. Ülkemizi daha ileri götürerek ileri beyinler için bir çekim merkezi haline getirmeliyiz ve bunu yapabiliriz.

Eskiden bir ürün geliştirirken sınama yanılma yoluyla hareket edilirdi. Bu yol oldukça zaman alıcı ve masraflıdır. Günümüzde ürün geliştirme yöntemleri değişti ve Türk sanayisi modern ürün geliştirme yöntemlerine oldukça hızlı uyum sağladı. Burada mühendislik simülasyonları kritik öneme haiz. Fiziksel prototip yerine sanal prototip ile ürün geliştirerek sanayicimiz hem zamandan hem de maliyetlerden tasarruf ediyor. Bu yolla on tane prototip yapmak yerine iki prototip yaparak ürün geliştirme sürecini hızlandırıyor ve maliyet etkin duruma getiriyoruz. Bu uygulamaları FİGES ve grup şirketimiz NUMESYS bünyesinde kendi üniversitelerimizden mezun pırıl pırıl genç mühendislerimiz ile yapıyoruz.

Türkiye’nin Ar-Ge yatırımları hakkında bir bilgi edinmenin yolu da ileri mühendislik yazılımlarının kullanımı için yaptığı yatırımdır. On yıl önce Ortadoğu ve doğu Avrupa ülkeleri içinde Türkiye, İsrail ve Rusya Federasyonundan sonra üçüncü sırada yer alırdı. Bu sıra son yıllarda hep Türkiye’nin lehine değişerek bugün ülkemiz Ar-Ge yatırımları açısından Doğu Avrupa ve Orta Doğu ülkeleri içinde birinci sıraya yükselmiştir. Bu da zaten IDEF 23’de gördüğümüz gibi ortaya çıkan yüksek katma değerli ürünlerle kendini kanıtlamaktadır.

Savunma sanayi olarak ihracat alanında da önemli bir gelişim sağladı. Sizin çerçevenizden bu yeterli mi?

Önemli işler yapıyoruz ancak ihracat konusunda daha proaktif olmalıyız. Müşterinin bize gelip bir ürünü talep etmesi güzel ancak bizim gidip onların ihtiyaçlarına göre yeni ürünler geliştiriyor olabilmemiz daha önemli. Türkiye’de büyük olsun küçük olsun her firmaya bir ihracat kotası vermenin çok faydalı olacağını düşünüyorum. Kotaya ulaşan firmaların devlet tarafından ödüllendirilmesi ve Eximbank kredileri gibi mekanizmalarla desteklenmesi ihracat atılımını çok hızlandırabilir. Hedefimiz, her firmamızı ihracat yapar hale getirmek olmalıdır. Bu şekilde birkaç yıl içinde cari fazla verebileceğimize yürükten inanıyorum.

IDEF’23 süresince yeni bağlantılar yapabildiniz mi?

Batı dünyasından, Körfez ülkelerinden, Uzakdoğu’dan müşterilerle görüşmelerimiz oldu. Evet, satış da yaptık. Standımızı ziyaret edenlere ürünlerimizi tanıtmaktan ziyade ürünlerimizi simülasyon temelli yöntemlerle nasıl geliştirdiğimizi anlattık ve bunun ziyaretçide daha kalıcı ve etkileyici olduğunu gördük. Evet, fuarın bizim için çok verimli geçtiğini söyleyebilirim.EYLÜL2023