Anatolia Genel Müdürü Şemun Alp Biber: Zorlu dönemlerde resme biraz uzaktan bakmak gerek
Dev yatırımda üretim başladı. İzmir Aliağa’da büyük ebatlarda porselen üretimi için Elmaağaçlı ailesi tarafından hayata geçirilen yatırım, yılın son çeyreğinde tüketici ile buluşacak. Çeşitli güçlüklerin olduğu bir dönemde hayata geçirilen yatırımın tüm zorluklara rağmen sonuçlandırılması sonrası sorularımızı yönelttiğimiz Anatolia Genel Müdürü Şemun Alp Biber, bu gibidönemlerde resme biraz uzaktan bakmak gerektiğini ifade etti.
Ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacak bir yatırım gerçekleştirdiniz. Yatırım süreci ile ilgili sorularımıza geçmeden firmanızın geçmişinden bahseder misiniz?
Anatolia 1995 yılında Kanada Toronto’da kurulan bir şirkettir. Firmanın sahibi Türk bir ailedir. Elmaağaçlı ailesi seksenlerin ortasında Türkiye’den Kanada’ya göç ediyor ve Cengiz Elmaağaçlı tarafından şirket kuruluyor. Cengiz Bey, Türkiye’den tedarik ettiği ürünleri Toronto’da depolayıp, ilgili pazara aktaran bir iş modeliyle çalışmalarını sürdürüyor. Başta Toronto’da devam eden ticaret önce Kanada’ya yayılıyor, sonrasında da ABD pazarına giriş yapılıyor. Bu süreç içerisinde farklı coğrafyalarda ürettirdiğimiz, tasarımı bize ait olan ürünleri Kanada ve ABD pazarı ile buluşturduk. Bugüne kadar ürün gamımız içerisinde karo seramikler, doğal taşlar ve bunların mozaikleri vardı.
Yatırım kararı ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
2017 yılında İzmir Aliağa’da depo alanı inşa edildi. Sonrasında üretim için yatırım kararı alındı. 2019 yılı içerisinde fabrikanın planları çizilmeye başlandı. İş hacmini büyütmek amacıyla genişletilmiş ürün gamı ile üretim yapmak üzere harekete geçildi. İstediğimiz kalitede ve büyük ebatlarda karo seramik üretimi yapabilmek için 2020 yılında fabrikanın temellerini attık ve kapalı alanı 200 bin metrekare olan yatırımımıza başladık. Yaklaşık iki yılda inşaat tamamlandı. Devamında makine montajları gerçekleşti ve temmuz ayında deneme üretimlerine başlandı.
Bildiğimiz kadarıyla yatırım birden fazla hatla yapılacak ve yatırımın ilk etabı üretime geçti.
Evet, birinci hattımızı devreye aldık. Bu hattımızda 1.60’a 3.20 metre porselen plakalar üreteceğiz. Bunlar 6, 12 ve 20 mm kalınlıkta olacak. Ağırlıklı olarak bu ürün, mutfak tezgahlarında kullanılan bir ürün gurubunda yer almaktadır. Şimdiden ikinci ve üçüncü hatlarımızın da montajına başladık. Bu hatları da sene sonuna kadar devreye almayı planlıyoruz. Bu çerçevede on milyon metrekarelik bir kapasiteye ulaşmış olacağız. İkinci ve üçüncü hattımızda da 1.20-2.80 metre ürünlerimizi üreteceğiz. Bu büyük plakalar ise hem iç mekan hem de dış mekânda kullanılabilecektir. Bu çerçevede bütün büyük plaka ihtiyaçlarına cevap vermeyi planlıyoruz.
Yatırımın tamamı ne kadar?
Fabrika alanımız çok büyük ve bu alanda dokuz hatta ulaşmayı planlıyoruz. Tahmini olarak her iki yılda bir üç hat ekleyerek, dört yıl içerisinde yatırımı tamamlamayı hedefliyoruz. Tabii bu noktada ekonominin gidişatı ve bizim performansımız belirleyici olacaktır. İnşaat bu dokuz hatta göre planlandı ve nitekim inşaatı bitirdiğimiz için bundan sonraki gidişatımızın daha hızlı olacağı kanaatindeyim.
Yatırım süreci zorlu bir döneme geldi ve sizde bundan nasibinizi aldınız. Süreç boyunca yaşadığınız zorluklardan bahsedebilir miyiz?
Yatırımımız 250 milyon dolarlık büyük bir yatırım ve bu büyüklüğün kendi içerisinde yarattığı zorluklar var. Pandemiye denk gelmiş olmamız ise bu zorlukları daha çok hissetmemize sebep oldu. Yaşadığımız tüm zorluklara rağmen 200 bin metrekarelik inşaatı iki yılda bitirmeyi başardık. Maliyetlerimizde ciddi artışlar oldu ancak her şeye rağmen resme biraz uzaktan bakınca doğru karar verdiğimizi düşünüyoruz. Yerimizin İzmir’de ve limanlara yakın olmasını büyük bir avantaj olarak görüyoruz.
Fabrikanın özelliklerinden biraz bahsedebilir miyiz?
Fabrikamızda dünyada tek olan hammadde otomasyon sistemi hayata geçirildi. Kamyondan el değmeden boşaltılan hammaddeler, istenilen reçeteye göre karıştırılarak yine insan eli değmeden hatta aktarılıyor. Kısaca verilen sipariş paketlemede dahil olmak üzere el değmeden üretim bandından çıkabiliyor. Bu çerçevede insan hatası da minimize edilmiş oluyor. Diğer taraftan tüm hammaddenin kapalı alanın içerisinde depolanması ile hava şartlarından etkilenmesi önleniyor. Bu noktada bize kalite konusunda yüksek standartlara ulaşabilme olanağı sağlıyor. Çatımız üzerinde yağmursuyu toplama sistemimiz var. Bu yolla toplanan suyu fabrikanın etrafında oluşturulan yeşil alanlarda kullanıyoruz. Bunlara ek olarak güneş enerjisi ile ilgili onaylarımız alındı, Türkiye’nin tek çatı üzerine kurulu en büyük güneş paneli sistemlerinden biri olacak projemiz ile en kısa zamanda elektrik üretimine de başlamış olacağız. 21.5 MW’lık bir enerji üretimi gerçekleştireceğiz.
Bu çok büyük bir rakam, enerji ihtiyacınızın tamamını karşılar mı?
Karşılamaz, bizim burada kuracağımız makine parkuru için çok ciddi enerji ihtiyacımız var. Evet yapılan enerji yatırımı çok büyük bir yatırım ancak bizim yatırımımızın büyüklüğü içerisinde yeterli olmayacak. Bununla toplam elektrik ihtiyacımızın %15’ini karşılamış olacağız.
Sürdürülebilirlik ve verimlilik konusunda önemli adımlar atarak bir başlangıç yapıldığını söyleyebiliriz.
Evet biz bu konuda hazırlıklıydık ve planlarımız doğrultusunda yatırımımızı gerçekleştiriyoruz. Bu konuda değinmediğimiz bir hususa da değinmek istiyorum. İçeride bir atık su tesisimiz var. Bu çerçevede üretimde kullanılan su tekrar filtre edilerek %100 kullanılabilir hale getiriliyor.
Bu çevreci yaklaşımlarınız pazarlamada size artı sağlar mı?
Dünyada çevre ile ilgili yaklaşımlarınız ve sürdürülebilirlik konusunda yaptıklarınız müşteriler tarafından takip ediliyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu konu üzerine atılan adımlar müşteri tercihlerini etkileyen unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Bireyler dünyanın korunması hususunda daha duyarlılar. Bizde bu çerçevede duyarlı bir yaklaşım sergileyerek üretim bandımızı bu hassasiyetler üzerine inşa ettik. İlerleyen dönemlerde başvurularımızı yaptığımız üzere bu konu ile ilgili sertifikalarımızı da alıp yolumuza devam etmeyi planlıyoruz.
Yatırımın amacı olan büyük plaka üretiminin pazardaki karşılığı ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Dünyada çok fazla üreticisi olmayan bir alan olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de ise ilk biz başladık ve bizden sonra yatırıma başlayanlar oldu. Rekabet artacaktır ancak bir süre daha büyük plaka pazarı niş bir pazar olmaya devam edecektir. Kısacası az üreticinin olduğu ve talebin büyüyeceği bir alan olduğunu söyleyebiliriz.
Avrupa pazarını hedefliyor musunuz?
Avrupa pazarını tabii ki hedefliyoruz. Burada farklı ülkelerin farklı ürün alışkanlıkları var. Her koşulda Avrupa ülkelerinde bizim ürettiğimiz ürünlere ilginin her geçen gün arttığını gözlemlemekteyiz. Porselen plakaların avantajlarından dolayı ilerleyen dönemde bu dönüşümün hızlanacağını öngörüyoruz.
Ne gibi avantajları var?
Porselen plakalar, özellikle mutfak tezgâhı kategorisinde hem hijyenik olması hem de bıçak gibi üzerinde kullanımı sağlanan aletler tarafından deformasyona uğramaması özelliği ile ön plana çıkmaktadır. Ayrıca yüzey sıcaklığı ve lekelenmelerden kolayca etkilenmeyen dayanıklı ürünler olma yönü ile dikkat çekmektedir. Diğer taraftan bu ürünler sınırsız tasarım olanağı sunmaktadır.
Bu ürünün en çok talep gördüğü ülke hangisi?
Avrupa ülkelerinde ve Ortadoğu bölgesinde talebin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Biz ise aktif olduğumuz Kanada ve ABD pazarında etkin bir şekilde yolumuza devam edip, Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’da ürünlerimizin lansmanını yapacağız.
Türkiye pazarında bu ürünlere talep var mı?
Türkiye pazarında bu ürünler ithal edilerek satılıyor. Biz ise yerli üretici olarak pazar lideri olma hedefi ile ürünlerimizi sunacağız.KASIM2023