İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin: Hiçbir şey için geç kalmış değiliz

Deprem ülkemizin gerçeği ve bu çerçevede yapılan çalışmalar oldukça değerli. Deprem konusunda İstanbul’da önemli çalışmalara imza atan İstanbul Valiliği’ne bağlı İstanbul Proje Koordinasyon Birimi’nin (İPKB) yürüttüğü İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi, (İSMEP) uluslararası alanda da ilgi ile izlenmekte ve takdir edilmekte. On dört yıldır yapılan çalışmalar sonucu gelinen noktayı ortaya koymak için bir araya geldiğimiz İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin, İstanbul’un deprem riski için neler yapıldığını okuyucularımızla paylaştı.

On dört yıldır yürütülen İSMEP Projesi’nde önemli aşamalar kat edildi. Depremin en önemli gündem maddelerinden biri olduğu bu dönemde yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz? 

Biliyorsunuz 26 Eylül’de Silivri açıklarında 5.8 büyüklüğünde bir deprem oldu. İstanbul tekrar teyakkuza geçti. Deprem hazırlıklarına dair birçok tartışma gündeme geldi.  Tabi İSMEP Projesi, önemli ölçüde riskleri azaltacak proje olarak karşımıza çıkıyor. Proje yalnızca ülkemiz çapında değil, dünya çapında ilgi gören, takdirle karşılanan bir proje.  On üç yılımız bitti, on dördüncü yılımıza giriyoruz, İstanbul’da özellikle kamu binalarında çok önemli işler başarıldı. Deprem çalışmaları boyacı küpü gibi asla görülmemeli. Fırçayı boya küpüne batıralım; yeşil olsun, kırmızı olsun diyerek çabucak halledilemez. Kısa vadede önemli bir yol kat edemezsiniz. Projeler orta ve uzun vadeli projelerdir.  Devlet aklı, uzun vadeli bir program yaptı burada. “Hiçbir şey yapılmıyor” denilen noktada on dört yıllık verilen emeğin karşılığını aldık. Dolayısıyla hiçbir şey için geç kalmış değiliz. Yeter ki planı, programı yapıp, vizyonu ortaya koyup; bunun etrafında kenetlenilsin. Bu olduktan sonra başarı zaten geliyor. Bugüne kadar 1154 tanesi okul binası olmak üzere 1384  tane kamu binası güçlendirildi ve yeniden yapıldı. 1.6 milyon öğrenci ve öğretmen daha güvenli okullarda eğitim hayatını sürdürüyor.

Verdiğiniz rakamlar yüzde olarak ifade etmemiz gerekirse, nasıl bir veri ortaya çıkmaktadır?

Bizim bir miladımız 1999’dur. 1998’de yeni yönetmeliğimiz çıktı. Ondan sonra yapılan binalarda hazır beton, nervürlü demir, daha fazla perde betonarme yapısı; yapısal eleman olarak daha çok perde duvarlar kullanılmaya başlandı. Dolayısıyla 1999-2000’den sonra yapılan binaların daha dayanıklı olduğunu bilimsel gerçekliğe dayanarak da söyleyebiliriz. İşte tam da bu yüzden 99 öncesinde yapılmış olan binalara önceliğimizi verdik. 99 öncesi inşa edilen okulların %90’ını  depreme dayanıklı hale getirdik. Geriye kaldı %10’dur. Bu geriye kalan %10’u da önümüzdeki 3 yıl içerisinde tamamlamayı planlıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan beklediğimiz bir-iki kredimiz yolda. Bu kredilerden sonra da 99 öncesi yapılan tüm okulları bitirmiş olacağız.

Peki hastaneler?

İstanbul’un en önemli, en yoğun, en fazla hasta sayısına sahip olan, Karta Dr. Lütfi Kırdar l, Okmeydanı ve Göztepe Hastanelerini yaptık. Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin inşasını; deprem anında çalışacak sismik izolatörlü, doğal gazdan kendi elektriğini üretebilen, çevreci bir hastane vizyonuyla tamamladık. Bu projeyle Leed Gold Sertifikası aldık. Aynı zamanda Dünya Bankası IFC’den Enerji Verimlilik Tasarım Sertifika’sını da aldık. Bu iki sertifika Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin öncü bir hastane olmasını sağladı. Fonksiyonel olarak sağlık hizmeti veren dört binaya ek olarak bir de teknik hizmet binası var. 826 kapalı, 860 açık olmak üzere 1686 araçlık kapasitesi olan otoparkımız ve bir helikopter pisti var. Ayrıca 45 adet ameliyathanesi, 2 tane hibrit ameliyathane,  210 poliklinik odası mevcut. Yılda bir buçuk iki milyon hastaya hizmet edecek konumda. Okmeydanı Hastanesi’ni de bu yıl Mart ayı içerisinde tamamlayıp teslim etmeyi hedefliyoruz.

Kısaca standartların çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz

Öyle. Yaptığımız hastaneleri çoğu özel hastaneyle yarışır. Kimisini de geçmiş durumda. Sadece bir inşaat mühendisi olarak hastanelerimizin iyi kalitede, iyi tasarlanmış, uzun ömürlü, fonksiyonel ve her türlü gerekenin düşünüldüğü hastaneler olduğunu söyleyebilirim.

Hastaneler yapılırken hızlı davranıldığını söyleyebilir miyiz?

Aslına bakılırsa  daha hızlı olabilirdik anbak bizi engelleyen faktör sağlık hizmetlerinin devam ediyor oluşuydu. Haliyle çok dikkatli çalışmak zorundasınız. Zaman zaman şantiyeyi durdurmak zorunda kaldık. Ama önemli olan nokta, bir kere yapılan bir iş bu. Onun da kaliteli olması lazım. Denetimi üst düzeyde tutarak bu süreci tamamlamış olduk.

Geriye yapılacak ne kaldı sizin için?

Yurtları bitirdik. Sosyal hizmet binalarını da bitirmek üzereyiz. Bunun dışında bazı idari binalarımız var, onların üzerinde çalışacağız. Kamunun yanı sıra artık kentsel dönüşüm kapsamında da  görev verilirse özel binalarda da bu tecrübemizi kullanmak istiyoruz.  

Bütçenizde artış var mı?

Altıncı uluslararası bankamızla bir kredi sözleşmesine imza attık. 300 milyon $ Pekin merkezli Asya Altyapı Yatırım Bankası’ndan destek aldık. Toplam bütçemiz yaklaşık 2.3 milyar Euro’ ya yükseldi.

İPKB özel binaların dönüşümüne de katkı sağlayabilecek mi?

Böyle bir görev verilirse, biz hazırız. Ciddi bir birikimimiz, tecrübemiz var. Yurt içi ve yurt dışı kaynaklarımızla bu işin de üstesinden gelebileceğimize olan inancımız tam. Hatta belki birkaç pilot uygulamayla diğer illere de örnek bir çalışma yürütebiliriz.

Diğer illerde durum nedir?

Diğer illerde de bu projenin yaygınlaştırılması söz konusu. Çıktılarımız da bunu gösteriyor. İPKB başarılı bir uygulama örneği oldu. Aslında proje yönetim ofisleri dünyada da kullanılan mantıklı, rasyonel, amaca dönük bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz de bunu iyi kurgulayıp iyi yönettik. Gerek bizi mukayese eden uluslararası finans kuruluşlarından, gerek dünyadaki diğer gruplardan fazlasıyla övgü aldık.

Yakın bir geçmişte İslam Kalkınma Bankası’nın başkanıyla Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni gezdik. Projenin emin ellerde olduğunu ve iyi yönetildiğini belirtti ve bizimle çalışmak istediğini vurgulayan bir yazı yazdı. Bu sıradan bir yazı değil. 54 tane kredi verdikleri İslam ülkesi var. Dolayısıyla bir kıyas yapma imkanları da var. Geçtiğimiz günlerde de ülke direktörü geldi. Bünyelerinde yapılan en iyi hastanenin Okmeydanı Hastanesi olduğunu belirtti kendileri. Yani, 54 ülke içerisinde yapılan en iyi sağlık yatırımı. Muhtemelen ödül de alacak.

Özel sektöre gelindiğinde yapı değişikliği söz konusu olur mu? Yoksa süreç aynı şekilde işler mi?

Bizim “proje yönetimi” mantığını alıp her yerde her şekilde uygulayabilirsiniz. Hangi sektör olursa olsun, doğru elemanı sahaya sürmek suretiyle tüm işlerin üstesinden gelebiliriz.

Kentsel dönüşüme baktığımızda; başarılı örnekler de mevcut, başarısız örneklerde mevcut… Sizin bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Öncesinde iyi kurgulayıp iyi planlama yapmak lazım. Oluşacak rantı halka iyi anlatıp, kamuya mal edeceğiniz bir iş olması lazım. Kendi kaynağını kendi yaratması da ayrıca önemlidir.

Halka ‘değer üretmeyi’ iyi anlatmamız lazım. Mesela siz şehrin işlek bir yerinde, yüksek katlı bir yapı inşa edersiniz ama orası altyapıyı bozuyorsa, ulaşıma engelse, insanlar orada yaşamak istemez. Dolayısıyla satış zora girer. Ne oldu? Değer yaratamamış oldunuz. Başta yaptığınız tüm hesaplamalar baş aşağı olur. Vatandaş diyor ki benim dairem 100 metrekare olsun. Tamam, olsun. Ama değer yaratamadıktan sonra bir anlamı yok ki. Gelin, 75 metrekare olsun, bir değer yaratalım diyebilmeliyiz. O zaman değeri de ikiye üçe katlama fırsatına erişmiş olursunuz. Halka bunu iyi anlatmak gerekiyor.

Bunu insanlara anlatmak zormuş gibi geliyor. Dünyanın her yerinde de böyle…

Dünyanın her yerinde böyle olmasına karşın dünyanın her yerinde deprem riski yok. Risk taşıyan noktalarda da ona göre yapılanma olmuş. Gelişi güzel yapayım, dört katlı olsun, yetmedi beş, yetmedi altıncı kat olsun gibi bir anlayış yok her yerde. Zaten böyle olursa yaşamınız her zaman için ciddi anlamda risk taşır. Bunu halka iyi aktarıp, ikna edip yapmak lazım. Sadece üç beş parselin birleşimini kapsayacak bir dönüşümden bahsetmiyorum. Bölgesel, mahallesel olarak dönüşümü kurgulamak lazım. Tabi sur içi ve sur dışı bölgeler ayrı tutulmalı. MART 2020