Kazancımız Türkiye’de Kalsın İstiyoruz
Özellikle Polonya ve Macaristan pazarında etkin rol alan Devnak Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Tekin, 1993 yılından itibaren iki ülkede bulunarak bugün gelinen noktayı ve Türkiye’deki lojistik sektörünün sorunlarını dergimize değerlendirdi.
Türkiye Macaristan’da yaşadığı lojistik sorununu çözdüğünü belirtiyor. Siz bölgeye taşımacılık yapan bir firma olarak bölgedeki sorunlarınız çözüldü mü?
İhracat hedeflerimizi yükselttik ancak lojistik problemlerimizi çözmeden ihracat hedeflerimize ulaşmamız oldukça güç. Aslında çözülen hiçbir şey yok. Sadece transit geçişler çözüldü. Yük alma, yük boşaltma ve UBAK Belgesi gibi sorunların hiçbiri çözülemedi. Türkiye’nin bundan önce 36 bin tane transit belgesi vardı. 1.550 civarında da UBAK Belgesi vardı. UBAK Belgesiyle bizler hem Macaristan’a ürün götürebiliyorduk, hem transit geçiş yapabiliyorduk artı Avrupa’nın diğer ülkelerinden Macaristan’a yük getirebiliyorduk. Diğer Avrupa ülkelerinde yük boşaltıp, Macaristan’dan yük alarak Türkiye’ye gelebiliyorduk. Şimdi ise Türkiye, 1550 belgemizi iptal ettirdi. İkili anlaşma ile belgelerimiz iptal oldu. Türkiye resmen buradaki kazancını Macaristan’a hibe etti. Yani Türk araçları Macaristan’a sadece 5 bin adetlik ürün götürür ve yük alabilir denildi. Üçüncü ülke taşımacılığını bin adet olarak tuttular. Orada bir sorun yok. Fakat Türkiye’den Macaristan’a yük taşıyan araç sayısı ortalama 12 bin adettir. Şuanda 7 bin adetlik açığımız var. Bu açığı maalesef şuanda yabancı plakalarla kapatmaya çalışıyoruz. Bu durumda kim kazandı. Avrupa’daki üçüncü ülke araçları kazandı, Makedon, Sırp veya Çek Cumhuriyeti’ndeki nakliyeciler kazanmış oldu. Çünkü Macaristan’daki lojistik firmaları Türkiye’ye gelmek istemiyor. Türkiye’den çıkış yapmak çok zorlaştı. Bugün Kapıkule’den çıkış 3 gün sürüyor. Hiç kimse 3 gün sınır kapısında beklemek istemiyor.
Türkiye’nin ihracat hedefleri var, sınırdaki bu durum çözülmezse ihracat nasıl artacak ve hedeflere nasıl ulaşıla bilinecek ?
Doğal olarak yüksek İhracat hedeflerimiz var, fakat biz daha kendi kapımızı geçemiyoruz ki. Biz bu konuyu sürekli dile getiriyoruz. Kapıkule’de 12 tane peron var, sadece bir tanesi çalışıyor. Türkiye’de işsizlik var fakat Kapıkule’de çalışan eleman yok. Memura evrak veriyoruz bir çay içip geleyim diyor. Bulgaristan sınırında da aynı sorunları yaşıyoruz. Bizim araçlarımız Kapıkule’ye gitmeden Halkalı Gümrüğünde bütün işlemlerini yapıyor, inceleme yapılıyor, Kapıkule’de sadece kapıdan çıkış evrakı kalıyor. Bir saniyelik iş günler sürüyor. Kapıkule’ye istediğiniz saatte gidin mutlaka sırayla karşılaşırsınız.
Buradaki amaç nedir, kara taşımacılığını mı azaltmak istiyorlar?
Kara taşımacılığını azaltma şansları yok ki. Kara taşımacılık olmazsa hiçbir şey olmaz. İntermodal taşımacılığı yapılıyor, orada bir ürünü A noktasından B noktasına taşıyor. Sonrasında ise kara taşımacılık başlıyor. Tren mutlaka olması gerekiyor, bizlerde ondan faydalanacağız fakat kara taşımacılığı gelişecek ki diğerleri de gelişsin.
Siz Devnak olarak yaşadığınız bu sorunlar karşısında nasıl bir çözüm arıyorsunuz?
Bu noktada ben yurt dışında yatırım yapmaya başladım. Araç almaya başladım. Ben milliyetçi biriyim. 1993 yılında Polonya’da lojistik firması kurdum. Ama faaliyete geçirmedim. Bizim merkezimiz Türkiye olsun dedim. Türklerle işlerimizi yapalım. Burada 270 kişi çalışıyor. Kazancımız Türkiye’de kalsın istiyoruz. Fakat son 1-2 yıldır Türkiye’de kalmanın bize zarar verdiğini zaman kaybettiğimizi görüyorum. Bizde istemeye istemeye Avrupa’ya gitmek zorunda kalıyoruz.
Bu açıdan Avrupa’ya açılmak için Polonya’mı yoksa Macaristan’mı fırsat oluşturuyor?
Her ülkenin kendine göre artıları ve eksileri var. Ben kendi adıma Türkiye’de kalma taraftarıyım. O ülkelerde araç ucuzmuş emin olun umurumda değil. Ama Türkiye’nin kapı sorununu mutlaka çözmesi gerekiyor. İhracatı geliştireceğiz diyoruz, bununla övünüyoruz fakat 4 gün aracımız kapıda bekliyor. Bir devlet büyüğü gelip Kapıkule’de veya diğer sınır kapılarında neden sıra var diye bakmıyor. Burada ne yapıyorsunuz demiyorlar.
Sınır kapılarında işler daha hızlı olsun diye TOBB önderliğinde çalışmalar yapıldı, binalar yenilendi fakat sorunlar çözülmemiş.
Burada önemli olan memurdur. Ben 32 yıldır lojistik sektöründeyim. 32 yıldır biz gümrüklerdeki bu sorunları çözemedik.
Yakın bir zamanda Kapıkule’de genel müdür görevden alınmıştı, bu durum bir şeyleri değiştirdi mi?
Görev değişiklikleri olası bir durum, mutlak da olacaktır, sistemin çalışırlılığıdır asıl olan.
Bu ciddi bir sorun, köklü bir çözümü var mı?
Devletin en başta vatandaşa güvenmesi gerekiyor. Sorumluluğu bizlere verecek hesabını da soracak. Sorumluluğu oradaki memura verip, benimle karşı karşıya kalmasına neden olmayacak. Memur bilgisayarını açmış, dosyasını açmış ama yerinde yok. Nerede bu memur diyorsunuz saat 13’ten önce gelmez diyorlar. Ben sabah 9’da işimi yapacağım aracımı yola çıkartacağım, hayır. Benim elimde olsa 9’dan 13’e kadar aracımı orada bekletir miyim? Devlet genel anlamda lojistik firmalarına yetki verecek. Burada kötü çıkan varsa da cezasını yüksek tutacaksın. Kimseye fırsat vermeyeceksin.
Polonya açısından bakacak olursak var olan ticareti arttırabilir miyiz?
Polonya’da çok büyük bir potansiyel var. Biz 1993 yılından beri Polonya’da çalışıyoruz. Polonya ile Türkiye’nin gelişimi aşağı yukarı aynı tarihlerde başlıyor. Polonya’da 1990 yılından sonra yükselen bir ülkedir ve onların da yatırımlara ihtiyacı var. Onların bize göre en büyük avantajı vergi düzenlemeleri çok iyi yaptılar, AB üyeliğinin de getirdiği avantajlar oldu. Avrupa’daki birçok yatırım da Polonya’ya gitti. Polonya zaten Türkiye gibi sonradan gelişmiş bir ülke, tek farkımız Avrupa’dan Polonya’ya çok daha fazla yatırım yapılıyor olması. Çok çabukta gelişiyorlar.
Türk yatırımcılar Polonya’da etkin mi?
Türkler Polonya’da çok etkindir. Özellikle tekstil sektöründe Polonya’da çok aktifiz. Kumaşçılarımızın hepsi orada bulunuyor. Polonya’daki tekstil kumaşçılarının %30’u Türk’tür. Devnak olarak bizim Avrupa’ya 3 bin tane araç çıkışımız var ise bunun 2 bin tanesi Polonya’dır. Dönüşte de Polonya etkindir. Şuanda Türk nakliyesinin en büyük sorun yaşadığı ülke Macaristan’dır. Çok sorun oluşturuyorlar. Devnak Lojistik olarak Macaristan’da birçok firmanın yüklerini taşıyoruz. Fakat şuanda belge sorunumuz var ve biz müşterilerimize ne diyeceğimizi inanın bilmiyoruz. Geçen sene Macaristan’dan Türkiye’ye getirdiğimiz bütçe 5 milyon Euro’nun üzerindedir.. Sadece Macaristan bölgesinden kazancımız budur. Biz eğer gerekli düzenlemeleri yapamazsak bizim lojistik işlerimizi başka ülkelerin firmaları yapacak.
Pandemi süreci lojistik sektörünü nasıl etkiledi?
İlk dönemlerde maalesef olumsuz etkilendik. Sektörde bir panik oldu. 2020 yılının ilk başlarında sorunlar oldu fakat ilerleyen süreçte toparlandık. Bana göre nakliye sektörü son on yılın altın çağını yaşadı. Pandemi dolayısıyla sınır kapılarında bir rahatlama oldu. Navlun fiyatları arttı. 2020 yılı bu açıdan çok iyi geçti.
Türkiye’nin belirli bölgelerde lojistik üssü kurması gerektiğini belirtiyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Üs her zaman kurulması gerekiyor. Ülke ülke belirleyerek üsler kurmamız gerekiyor. Örneğin Romanya-Macaristan’da bir üssümüzün olması gerekiyor. Trenin oraya gidip oradan dağıtım yapmamız gerekiyor. Sorunlu ülkeleri bypass geçmemiz gerekiyor. Bunlara ihtiyaç var. Kara nakliyecisi olarak denizleri yeterince kullanamıyoruz. Buralarda sorunlar var. Şuanda Kapıkule’de sorunlar var. Romanya buradan gemi ile 12 saat fakat devlet Ro-ro taşımasını Karasu’ya vermiş. Halkalı’dan Karasu’ya gidene kadar Romanya’ya gidersin. Bir de yeni köprü masrafı var. Yakın bir yere liman koysalar daha etkin olur. Amacımız ihracatı arttırıp ülkemize döviz sağlamaksa aktardığımız sorunları çözmemiz gerekiyor. MAYIS2021