Kendi özel rıhtımı bulunan Türkiye’nin tek serbest bölgesiyiz
Türkiye’nin ilk serbest bölgesi olan Mersin Serbest Bölgesi, kurulduğu günden bugüne bölge ve ülke ekonomisine önemli katkılar sunuyor. Talepler doğrultusunda bölgelerini genişletmek için çalışmaların devam ettiğini vurgulayan Mersin Serbest Bölge İşleticisi A.Ş. (MESBAŞ) Genel Müdürü Edvar Mum, sektörün geleceği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Mersin Serbest Bölgesi hakkında bilgi verir misiniz?
1982-1983 yıllarında Türkiye’de serbest bölge kurulma çalışmaları başlamıştı. 1985 yılında serbest bölge ile ilgili kanunun çıkması sonucunda Türkiye’de hangi bölgelerde serbest bölge kurulacağı çalışmaları da başlatıldı. Bu anlamda yapılan kriterlerde ilk olarak Mersin’de serbest bölge kurulması uygun görüldü. Mersin’in kendine özgü bir yapısı var. Doğu Akdeniz’de lojistik anlamında önemli bir noktada yer alıyor. Doğu Akdeniz’in en önemli limanlarından biri olan Mersin Limanı’nın buradaki varlığı, limandan dolayı dış ticaret tecrübesi, hinterlandındaki illerin sınai ve ticaret anlamında yüksek potansiyele sahip iller olması. Çukurova’da ihracata yönelik verimli tarım ürünlerinin üretilmesi gibi kriterler dikkate alınarak ilk aşamada Mersin’de serbest bölge kurulmasına karar verildi. 1987 yılında Mersin Serbest Bölgesi resmi faaliyetine başladı. Süreç içerisinde 1990’lı yılların sonuna doğru bölgenin tüm yatırım alanları artan talep doğrultusunda doldu. O günden bu yana çok küçük miktarlarda bölgeyi genişletmek adına faaliyetlerimiz devam ediyor.
Bugün itibariyle yaklaşık 460 firmanın burada faaliyeti var, bunun142’si yabancı sermayeli şirket. Bölgede ticaret ağırlıklı faaliyetler yapılıyor. Bölgemizde üretim faaliyetleri de var. Üretim faaliyetleri içerisinde daha çok hazır giyim, konfeksiyon üretimleri, ambalaj malzemeleri, medikal ürünler, çelik boru, gıda ürünleri gibi üretim faaliyetleri yapılıyor. Yapılan üretimlerin yüzde 95’i yurt dışına gönderilmektedir. Bölgeden, yaklaşık olarak 112 ülke ile 682 değişik ürünün ticareti yapılıyor. Dolayısıyla çok geniş bir yelpaze içerisinde hem ülkesel bazda hem ticari anlamda çalışılıyor. Tabi bu da Mersin’in bulunduğu konumun özelliğinden kaynaklanmaktadır. Mersin Serbest Bölgesi aynı zamanda Ortadoğu ülkelerine yakınlığı sebebiyle de Ortadoğu ülkelerine transit geçişlerde de önem arz ediyor. İlk zamanlarında olmamakla birlikte, şimdilerde Türki Cumhuriyetlere kadar uzanan bir taşıma zincirinin geçiş noktası konumunda olması da Mersin için önemli bir değer oluşturuyor.
Günümüzdeki ticaret hacminden bahseder misiniz?
Mersin Serbest Bölgesi, bugün itibariyle yıllık ortalama 3 ile 3,5 milyar dolar ticaret hacmi yaratmaktadır. Ticari hacminin yanı sıra yaklaşık 8400 kişiye doğrudan istihdam sağlıyor. Dolaylı istihdam ile bu rakam 9500’lere kadar çıkıyor. Mersin Serbest Bölgesi, kendi özel rıhtımı bulunan Türkiye’nin tek serbest bölgesidir. Limana doğrudan bağlantısı var. Aynı zamanda Mersin Limanına da doğrudan kapısı var. Dolayısıyla konteynır ile gelip giden yükler Mersin Limanı’ndan geldiği için doğrudan koridor kapıdan Mersin Serbest Bölgesi’ne getirilmektedir ya da gemi bazında yük getiren firmalar içinde serbest bölge rıhtımları kullandırılmaktadır. Bu bir avantajdır. Bu anlamda da Mersin Serbest Bölgesi özelliğini koruyor. Tabi bununla beraber bölge içindeki dâhili taşımalar sebebiyle yıllık yaklaşık 800 bin ton ulusal, uluslararası bazda da yaklaşık 1 milyon 600 bin ton yük taşıma kapasitesi çıkmaktadır. Bu da hem bölgesel olarak hem de ülkesel olarak hizmet veren şirketlere bir potansiyel yaratıyor. Yani ticaret döngüsü çok yüksek bir bölge, bunun yanında taşımacılık ile birlikte danışmanlık ve diğer sektörlerde de bölgeye hizmet verilerek bölgeye artı bir katkı sağlanmaktadır.
Geldiğimiz noktada 1990’lı yılların sonunda alanların tamamen dolu olması sebebiyle bölgenin batısında ilk aşamada on dönümlük bir bölge, serbest bölge sınırları içerisine dâhil edildi. İkinci aşamada yaklaşık elli dönümlük bir alan serbest bölgeye dâhil edildi. Şu anda 836 dönümlük bir alanda faaliyet gösteriyoruz. Mersin Serbest Bölgesi, yap-işlet-devret modeliyle çalışmaktadır. Mevcut 836 dönüm dışında bölgenin doğusunda yatırım taleplerine cevap verebilme anlamında yaklaşık 334 dönümlük bir alan var. Bu alanın serbest bölge sınırları içerisine alınması konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Muhtemelen bu yılın ikinci yarısında durum netleşecek. Bu mümkün olduğu takdirde bu bölgede de ağırlıklı olarak nitelikli üretim yapan firmaların yatırım talepleri burada karşılanmış olacak. Bu da hem bölgenin ticaret hacminin genişlemesine hem de istihdama olan katkının artmasına imkan sağlayacaktır.
Yatırımcıların genelde talepleri ne yönde? Bu taleplerin ne kadarını karşılayabiliyorsunuz?
Açıkçası 2000’li yılların başından beridir biz yatırımcıların taleplerine cevap veremiyoruz. Çünkü bizde ki yatırım alanlarının tamamı doldu. Ancak kiralama yaparak faaliyet gösterecek firmaların talepleri, mevcut kapalı alanların efektif kullanılması şekliyle karşılanabilmektedir.
Orta ve uzun vadedeki planlarınızdan bahseder misiniz?
Bizde şu an altyapının yenilenmesi çalışmalarına başlanıldı. Mevcut alanları da çok aktif olmayan firmaların yerine, daha iyi üretim yapabilen kapasitesi yüksek firmaları getirerek ticaret hacmini ve üretim kapasitesini arttırma çalışmalarımız devam ediyor. Bizim şu an en büyük hedefimiz genişleme alanı ile ilgili yapmış olduğumuz çalışmalardır. Yeni yatırımcı profili ile bölgenin ticaret hacmine, üretimine ve istihdamına katkı sağlamayı düşünüyoruz. Limanı kullanma anlamında kapasiteyi yükseltme çalışmalarımız var.
Mersin Serbest Bölgesi, uluslararası rekabette nasıl bir konuma sahip?
Ortadoğu ya da Doğu Akdeniz ülkeler içerisinde Mersin en önemli serbest bölgelerden biri. Bilinen bir serbest bölgeyiz. Ulaşım imkanları çok iyi. Özellikle denizyolunun yanı sıra geçmişte Mersin’in il olarak da Ortadoğu ülkelerine olan ticareti sebebiyle çok önemli bir taşıma potansiyeli var. Yaklaşık 20 binden fazla kayıtlı aracın bulunduğu bir bölgedeyiz.
Yenice de Devlet Demir Yolları yeni bir lojistik köy yapıyor. Çukurova Uluslararası Havalimanı Yenice de inşa ediliyor. Bunlar hep sisteme katkı veren etkenler. Dolayısıyla bunlarla beraber kapasiteyi yukarı çıkaracak avantajlarımız var.
Türkiye’deki serbest bölgeler mevzuatına yönelik neler söyleyeceksiniz?
Serbest bölgeler mevzuatı açısından bakıldığında, Türkiye’de serbest bölgeler kurulurken öncelikli olarak tüm faaliyetler vergiden istisna idi. 2004 yılında yapılan bir düzenleme ile bölgede sadece üretim faaliyetleri olan firmalara kurumlar ve gelir vergisinden istisna olma hükmü getirildi. Diğer faaliyetler vergi istisnası dışı bırakıldı. Bu bahsettiğim vergisel istisna, sadece üretim faaliyetleri olan firmalara yönelik kurumlar ve gelir vergisi hükmünü kapsamaktadır. Her halükarda serbest bölgeler gümrük hattı dışıdır, onunla ilgili bir değişiklik yok, zaten kural böyle çalışıyor. Tabi yasanın değişmesiyle birlikte o tarihte ruhsatı olan firmalar, kendi ruhsat süreleri sonuna kadar o istisnayı kullanma hükmü vardı. Bu süre bittikten sonra ya da yeni ruhsat alanlar için üretim dışı firmalar gelir ve kurumlar vergisine tabi olarak faaliyetlerini devam ettiriyorlar. Fakat 2017 yılının başında 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme içerisinde artık serbest bölgelerde yapılan işlemler içerisinde merkezi yurtdışında bulunan firmalar için serbest bölgede verilen depolama, sınıflandırma, ayrıştırma, etiketleme ve benzeri tüm hizmetler için elde edilen gelirlerin de gelirler ve kurumlar vergilerinden istisna olma hükmü getirildi. Bu da esasında lojistik üstünlüğü olan bölgeler için bir avantaj haline getirildi. Bu düzenlemenin serbest bölgelerin gelişimine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Tabi buna bağlı olarak KDV ve emlak vergilerinde de düzenleme yapıldı. Orada da serbest bölgeler için istisna hükümleri getirildi. Bu tür düzenlemelerin, serbest bölgelerin faaliyetlerini geliştirilmesi açısından olumlu olduğunu düşünüyorum.
Serbest bölgelerin alan ihtiyacına yönelik bir gelişme oldu mu?
Bununla ilgili olarak da 3218 sayılı kanun içerisinde düzenleme yapıldı. Serbest bölgelerin ihtiyacı olan alanların acele kamulaştırılması ile ilgili çalışmalar gündeme geldi. Bu düzenleme de bakıldığında işlemlere kolaylık getirebilir diye düşünülüyor. Tabi her genişleme alanı kamulaştırma hükmüne gerek kalmayabilir. Mesela biz, serbest bölgemizin doğusunda ki alan için öncelikli olarak ilgili kuruluşla görüşüyoruz. Ancak imkansız hükümler çıktığı takdirde, kamulaştırma hükmü de çalıştırılabilir. Bu da doğal olarak süreci hızlandırabilir. Bununla ilgili de yasal düzenleme yapıldı.
Türkiye’deki serbest bölgelerle, gelişmiş ülkelerdeki serbest bölgeler arasındaki farklılıklar nelerdir?
Esasında serbest bölgelerin birçoğu bulundukları ülkenin bulundukları coğrafi lokasyonun avantajını kullanıyorlar. Uluslararası bazda bakıldığında yatırımcılar tercih yaparken, hangi kıtada hangi pazara hükmetmek istiyorlarsa veya oralara yakın olmak istiyorlarsa oradaki bir bölgeyi tercih ediyorlar. Bu anlamda mukayese yaptığımızda bunu ön plana koymak gerekir. Bugün Ortadoğu ülkeleri içerisinde en başarılı bölge Dubai Serbest Bölgesidir. Dubai Serbest Bölgesi, esasında bu gelişimini Uzakdoğu ile Ortadoğu ve Afrika arasında yer almakla sağlamış. Çok uzun yıllardan beri Uzakdoğu pazarı ile Afrika arasında bir geçiş noktası olarak Dubai Serbest Bölgesi kullanılmış ve çok iyi bir ticari bağ oluşturmuşlar.
Dünyada hangi serbest bölge modelleri uygulanıyor?
Bu işin özüne baktığınızda 1800’li yılların sonunda serbest limancılıkla başlayan bir modelden bahsediyoruz. Daha sonra limanların yetmediği fark ediliyor. Limanların yanına da bir ticaret bölgesi oluşturulma ihtiyacı doğmuş ve buranın adı “Serbest Ticaret Bölgesi” olmuş. Bu bölge içerisinde üretimin de olabileceği düşünülerek hem ticaretin hem de üretimin yapılabildiği bir yer haline dönüştürülmüş ve adına serbest bölge denilmiş. Daha sonra her ülke kendi ekonomik beklentisi konumunda bunu ayrıştırmış. Değişik ülkelerdeki serbest bölge uygulamaları arasında “gümrük bölgesi veya hattı dışında sayılma” ve “özel teşviklerin sağlanması” gibi ortak özellikler bulunmakla beraber, ülkelerin ekonomi ve ticaret politikalarına göre de farklılıklar bulunuyor.
Bazı ülkeler serbest sanayi bölgeleri kurdu. Mesela Uzakdoğu ülkeleri İhraç İşlem Bölgeleri kurdu. Bu bölgede üretilen bütün ürünlerin yurtdışına gitmesi şartı vardır. Devamında Ar-Ge çalışmalarının desteklendiği bölgeler oluştu. Bu sefer de Teknopark Serbest Bölgeleri kuruldu. En sonunda da Özel Ekonomik Bölge kavramı gündeme geldi. Buna özellikle Uzakdoğu başladı. Daha sonra Güney Amerika ülkelerinde gördük. Mesela bugün Çin’in gelişmesinin arkasında yatan model ‘Özel Ekonomik Bölge’ modelidir. Bunu çoğu kişi bilmez.
Serbest Bölge ile Özel Ekonomik Bölge’nin ne farkı var?
Serbest Bölge ile Özel Ekonomik Bölge arasındaki fark, serbest bölge 800 dönüm, bin dönüm ya da beş bin dönümlük alandır. Ama Özel Ekonomik Bölge dediğinizde bizde ki bir Akdeniz, İç Anadolu ya da Ege bölgesi gibi bölgenin tamamını kapsıyor. Şu anda birçok ülke bu modeli geliştirerek kendi ülkelerinde bunu gerçekleştirmeye başladılar.
Türkiye’de bulunan serbest bölgelerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Genel olarak bakıldığında, daha çok kıyı kentlerinde yer alan serbest bölgelerin gelişmiş olduğunu görüyoruz. İç bölgelerdeki serbest bölgelerde aynı gelişim maalesef söz konusu olmuyor. Ancak üretim niteliği ve altyapısı yüksek olduğu taktirde iç bölgelerdeki serbest bölgelerin gelişmeleri mümkün olabilmektedir. Dünya genelinde baktığınızda da çok fazla iç bölgelerde serbest bölge uygulamasını göremezsiniz.
Son olarak eklemek istedikleriniz…
Serbest bölge nedir? Serbest bölgede bulunmanın farklılıkları ve avantajları nelerdir? Buna benzer sorularla ilgili biz her zaman şunu söylüyoruz. Bu konuda araştırma yapmak isteyen, kendilerine hedef belirleyen firmaların bizimle iletişime geçmesini istiyoruz. Biz kendilerine fizibilite verileri konusunda ve diğer hususlarda yardımcı olmak istiyoruz ve bunu da yapıyoruz. Serbest bölge imkanlarıyla neyi daha çok avantaja dönüştürebileceklerini kendilerine anlatıyoruz. Çünkü bazı şeyler dışarıdan çok net görünmeyebilir. Bu anlamda da her konuda bize müracaat edebilirler ve bizde kendilerine yardımcı olmayı görev bilmekteyiz.
EYLÜL 2017