Kırk yıldır memleket ballarının en iyisini gıda güvenliği ve hijyeni kapsamında özenle seçiyoruz
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belli aralıklarla yaptığı denetimleri sonrası gıda güvenliği konusunda firmalarımızın yanlış yollara saptığı görülüyor. Bu doğrultuda verilen cezalar ise tek başına sorunun çözümüne yardımcı olmuyor. Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, gıda güvenliği ve hijyenin, hem işleri hem de sorumlulukları olduğunu belirtti.
Cezalandırılmasına rağmen hileli ürünün önüne geçilemiyor. Bu durumun tersine çevrilebilmesi için önerilerinizi aktarır mısınız?
Balda tağşişe yönelik olarak kullanılan şeker şuruplarının, yapılan Ar-Ge çalışmaları ile arıcılık sektörü ve bal kategorisine özel olarak geliştirildiği görülüyor. Bu sorunla mücadele için birçok yöntem geliştirilebilir. Örneğin;
- Endüstriyel olarak üretilen şeker şuruplarının içeriğinin bala benzetilmesine izin verilmemeli veya bu şuruplara analiz ile belirlenebilecek, fiziksel ve kimyasal yöntemler ile yok edilemeyecek belirleyici bir kriter ilave edilebilir.
- Bal ambalajlaması yapan firmalara şeker şurubu satışı engellenebilir.
- Bal ambalajlayan firmaların, aynı tesiste şeker şurubu (glikoz, fruktoz vb.) kullanarak farklı ürünler üretmesine (reçel, lokum, helva, nar şurubu vb.) izin verilmemelidir.
Özel sektörün ve devletin yatırım yaptığı bu alanda, yeterli laboratuvarlar bulunuyor. Bu laboratuvarlarda uzman kişiler tarafından yapılacak kanıta dayalı bilimsel çalışmaların teşvik edilmesi ve balın tağşişine yönelik denetimlerde kullanılması gerekiyor.
Diğer yandan ülkemizde yapılan tarım ilaçlamaları ile hayvanlarda uygulanan veteriner ilaçları da balda kalıntılara sebebiyet veriyor. Bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü nektar akım döneminde zirai tarım ilacı uygulanan tarlalarda, bahçelerde oluşan kalıntılar sebebiyle balda benzer riskler oluşturan ilaç kalıntıları tespit edebiliyoruz. Ayrıca balmumundan imâl edilen peteğin, absorban bir madde olması nedeniyle antibiyotik ve pestisit kalıntısı sorunu, petekli ballarda daha büyük bir sağlık riski teşkil ediyor.
Baldaki kirliliğin önüne geçmek için arıcılar kadar paketleyici firmalara da önemli sorumluluklar düşüyor. Paketleyici firmaların hem arıcıların mesleki gelişimlerine destek vermeleri, hem de gıda güvenliğini odak noktalarına alarak, doğru ekipman ve uzman bir ekibe sahip laboratuvarlar kurmaları ve ballarını birkaç aşamalı analize tabi tutmaları gerekiyor.
Toplumumuza “bal tüketim bilinci” aşılamamız önemli. Her şeyden önce markalı, analiz edilmiş, ambalajlı bal tüketimi konusunda tüketicilerde bilinç oluşturmak gerekiyor. Bireyin kendi sağlığı için gıdaları sorgulaması, denetlemeye katkı sağlaması oldukça önemli. Ürünün üretim tarihini, kim tarafından üretildiğini, ardında nasıl bir marka gücü ve performansı olduğunu sorgulayarak ve etiketi dikkatlice inceleyerek ambalajlı bal satın almalıyız.
Son zamanlarda gıda ürünlerinde yaşanan taklit ve tağşiş konusu, Bakanlık tarafından üst düzeyde değerlendiriliyor ki biz de bu konuda sorumlu, lider bir paydaş olarak makamlara katkı sağlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla en kısa zamanda bu konuda önemli adımların atılacağı ve arı ürünlerinin hak ettiği değeri bulabileceği konusunda umutlarımız var.
Tüketicilerin doğru balı tüketmesi için önerilerinizi aktarır mısınız?
Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı (EFSA), balın taklit ve tağşişi edilmesi en kolay 6. gıda ürünü olduğunu açıkladı. Birçok kişi balın doğal ve sağlıklı olup olmadığını rengine, kokusuna, tadına, kaşığa aldığınızda uzayıp uzamamasına, suda çözülüp çözülmemesine ya da yanıp yanmamasına bakarak anlamanın mümkün olduğunu düşünüyor. Oysa bu mümkün değil! Çünkü bal, dünyada en kolay taklit edilen ancak yüksek teknolojinin ve uzmanların olduğu ciddi bir proseste tahlil edilen bir gıda ürünü… Arı doğası gereği 5 km yarıçapında uçar ve arı kolonisinin nektar, su ve polen toplayabileceği alan 80 km2’yi kapsar. Bu kadar büyük bir alanı kontrol altında tutmak fiziki olarak mümkün değildir. Bu alanda pestisit olarak tanımladığımız zirai tarım ilaçları kalıntıları bulunabilir, su kaynakları kirli olabilir.
Bir balın doğal ve sağlıklı olduğundan, sadece uzman kadroya sahip modern laboratuvarlarda yapılan analizlerle emin olabilirsiniz. Tüketicilerimize, güvenirliğini kanıtlamış bir marka etiketi altında sunulan, ambalajlı, süzme balları tercih etmelerini öneriyoruz. Zira açıkta satılan ballarda riski tüketici, ambalajlı ballarda ise sorumluluğu marka taşır.
Balparmak olarak tam 40 yıldır memleket ballarının en iyisini gıda güvenliği ve hijyeni kapsamında özenle seçiyoruz. Bizim için gıda güvenliği ve hijyeni, hem işimiz hem gücümüz hem de sorumluluğumuzdur. Bu çerçevede Ar-Ge ve Kalite Kontrol Laboratuvarımızda balı en az 92 parametrede analiz ederek doğallığını ve saflığını koruyoruz. Toplamda 200’den fazla parametreyi analiz ediyoruz. Yılda 10 bin numuneyi, ortalama 50 parametreden analiz ettiğimizi düşünürsek yılda 500 bin parametreye bakıyoruz. Laboratuvarımızın geniş kalıntı analizi yapabilme olanakları sayesinde, naftalin, antibiyotik ve pestisitleri, en düşük miktarlarda dahi olsa, milyarda bir hassasiyetle tespit edebiliyoruz.
Laboratuvarımızda ayrıca polen analizi yaparak balın hangi bitki/çiçek kaynağından geldiğini tespit edebiliyor böylece orijinini de belirlemiş oluyoruz. Balparmak olarak dünyada bir gıda maddesinde ilk kez Priospot sistemini kullanan markayız. Bu sistem sayesinde balı daha satın almadan önce ambalajlarımızın üzerindeki QR kod sayesinde balınızın analiz raporuna ve hatta o balın bitki/çiçek kaynağına da ulaşma olanağı buluyorsunuz. Bu sayede kalitemizin izlenebilirliğini ve ürünlerimizin güvenilirliğini tüketicilerimiz nezdinde sağlamış oluyoruz.
Laboratuvarımızda sadece bal değil diğer arı ürünlerinin kalite kontrol analizleri de yapılıyor ve bu konuda bilimsel araştırma projeleri de yürütülüyor. Gerek yurt içi gerekse yurt dışında bulunan üniversite, araştırma merkezleri ve laboratuarlarla ortak bilimsel araştırma projelerinin yanı sıra yeni ürün geliştirme çalışmaları da yapıyoruz. Bu araştırma projelerinden biri olan TUBİTAK- TEYDEB destekli Güvenli Balın Tespiti İçin Enzim Tanımlanmasına Dayalı Karar Destek Mekanizmalarının Geliştirilmesi (Şeker şurubuyla üretilen bal ile doğal yollarla üretilen bal arasındaki enzim farkları) projesi 2019 yılında tamamlandı. Şu anda ise TAGEM – Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile birlikte yürütülen “Arısütü Üretiminde Farklı Besleme, Saklama ve Ambalajlama Tekniklerinin Kalite Parametreleri ve Ekonomik Sürdürülebilirlik Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi” projesinin çalışmaları devam ediyor.
Priospot, çıt kapak, Easy Snap ambalaj teknolojisi (Katla Balla), Apitera Serisi, alkolsüz su bazlı propolis ve BallıMix de Ar-Ge Merkezimizden çıkan inovasyonlarımız arasında yer alıyor.
Sektörün ihracat rakamlarının artış gösteriyor olması yüzleri güldürse de rakamların istenilen boyutlarda olup olmadığı konusunda farklı görüşler mevcut. Sizin bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Yıllara göre değişkenlik göstermekle birlikte ülkemizde yıllık ortalama 5 bin ton civarında bal ihracatı yapılıyor. Üretim ve üretici kapasitesiyle dünyada ilk sıralarda yer alsak da bal ve arı ürünlerinin ihracat miktarları gelişime açık bir noktada yer alıyor. Ülkemiz arıcısını kalkındırmak, mesleğe ve ürüne değer kazandırmak, arıyı ve ekosistemi korumak için Türk balımızı dünya pazarlarına yerleştirmeliyiz. Bunun için gıda güvenliği ve hijyenine uygun, dünyanın talep ettiği kalitede bir bal üretimi gerçekleştirilmeli, arıcıyı ve ihracatçıyı desteklemeliyiz.
Pandemi nedeniyle tüm sektörlerin ihracat rakamlarında belirli bir düşüş yaşandı. Ancak özellikle salgın nedeniyle bağışıklık güçlendirici ve sağlık faydası olan doğal ürünlere talebin arttığını görüyoruz. Buna bağlı olarak bal ve arı ürünlerindeki ihracat miktarlarımızda artışlar yaşadık. Özellikle doğal bağışıklık güçlendirici arı ürünlerinden biri olan propolis, yurtdışından büyük ilgi görüyor.
Balparmak’ın Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın katkılarıyla (EBRD) hayata geçirdiği Balparmak Arıcılık Akademisi ilk mezunlarını verdi. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın katkılarıyla (EBRD) hayata geçirdiğimiz Balparmak Arıcılık Akademisi’nde, uzaktan eğitimin yanı sıra Muğla’nın Ula ilçesindeki yerleşkesinde gerçekleştirdiğimiz teorik ve uygulamalı eğitimleri başarıyla tamamlayan 52’si kadın olmak üzere 104 arıcı adayına, BALDER (Arı Ürünleri ile Sağlıklı Yaşam Platformu) sertifikasıyla birlikte, iki adet arılı kovan vererek mesleğe ilk adımı atmalarına katkı sağladık.
Ülkemizde arıcılık, bir “ata mesleği” olarak icra ediliyor. Ancak genç nesil baba mesleğini sürdürmek için pek de istekli değil. Kadınlar da bu mesleğe yönelmiyor. Bütün bunlar arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliği adına büyük risk. Ayrıca arısütü, polen, propolis gibi bala kıyasla ekonomik değeri daha yüksek olan bu arı ürünlerinin üretimi de yeterli düzeyde değil. Biz de tüm bu tespitlerden yola çıkarak 2018 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) katkılarıyla Balparmak Arıcılık Akademisi’ni kurduk.
Arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak için kırsal kalkınma bölgelerindeki kadınları ve gençleri sektöre kazandırmak ve doğal balın yanı sıra arısütü, polen, propolis gibi katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılmasına destek olmak hedefiyle kurduğumuz akademimiz şu anda aktif olarak çalışmalarına devam ediyor.
Balparmak Arıcılık Akademisi’nde, Prof. Dr. Sibel Silici, Dr. Ali İhsan Öztürk, Dr. Öğrt. Üyesi Ali Timuçin Atayoğlu, Prof. Dr. Nuray Şahinler gibi konusunda uzman akademisyenler eşliğinde uzaktan, gezici, teorik ve uygulamalı sınıf eğitimlerinden oluşan üç ayrı eğitim modeli uygulanıyor. Eğitimlerde arı yaşamı ve biyolojisi, koloni bakımı ve yönetimi, arı hastalıkları, ana arı üretimi, arı ürünleri üretimi, arıcılık ekipmanları, regülasyonlar, nektarlı bitkiler gibi arıcılık mesleğinde kaliteli üretiminin sağlanmasını ve mesleğin sürdürülebilir olmasını sağlayan en temel konular, teorik olarak anlatılıp uygulamalı olarak gösteriliyor. Muğla’nın Ula ilçesinde bulunan Akademi’de, en az 30 kovan içeren ve uygulamalı eğitimlerin yapıldığı bir arılık bulunuyor. Arıcı adaylarına modern arıcılık teknikleri kovan başında uygulamalı olarak gösteriliyor; doğal bal, polen ve propolis üretim teknikleri anlatılıyor. Arısütü üretim atölyesinde ise arısütü üretim teknikleri öğretiliyor.
Akademiye gelemeyen arıcı adayı kadın ve gençlere ise gezici eğitim aracı ile ulaşılarak, köylerinde benzer eğitimler veriliyor. Aynı zamanda gezici araç ile mevcut arıcıların arılıkları da ziyaret edilerek bilgileri güncelleniyor ve arıcılıktaki son gelişmeler paylaşılıyor. Türkiye’de arıcılık sektöründe ilk kez Balparmak’ın hayata geçirdiği uzaktan eğitime isteyen herkes Balparmak web sitesinde yer alan “Balparmak Arıcılık Akademisi” sayfasına kayıt olarak katılabiliyor. Uzaktan eğitim programında arı yaşamı ve biyolojisi, koloni bakımı ve yönetimi, arıcılık araç, gereç ve ekipmanları, bal arısı hastalıkları, yönetmelikler, ana arı yetiştiriciliği, arı ürünleri üretimi, arı sütü üretimi, arı ürünlerinin sağlık faydaları ve nektarlı bitkiler konuları yer alıyor.
Pandemi sürecinde bir yılı doldururken, üreten kesim olarak yaşadığınız dönemi özetlemenizi istesek neler aktarmak istersiniz? Bal ve diğer arı ürünlerinin sağlığa sayısız faydası bulunuyor. Biz de toplum sağlığına katkı sağlayabilmek adına pandemi sürecinin başından itibaren üretime aralıksız devam ettik. Ambalajlamadan dağıtıma tüm aşamalarda, pandemi öncesinde de en üst seviyede olan gıda güvenliği ve hijyeni konusunda çalışmalarımızı aynı hassasiyetle yürütüyoruz. Üretim tesislerimizin giriş çıkışından, çalışma arkadaşlarımızı taşıyan servislere, yemekhanelerden soyunma odalarına tüm alanların hijyenine büyük önem veriyoruz. Üretim tesislerimizde ve ofislerde sosyal mesafe kurallarına uygun hareket ediyor, tüm iş süreçlerimizi enfeksiyon önleme ve kontrol eylem planlarımız çerçevesinde yönetiyoruz. Bu çerçevede yapılan denetimlerin ardından Türk Standardları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen uluslararası geçerliliğe sahip Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi’ni almaya hak kazandığımızı da ayrıca belirtmek istiyorum. KASIM 2020