Öncü rol oynayan yerli ve milli savunma sanayiine sahip olmayı hedefliyoruz
Ülkemizin geleceği açısından kritik öneme sahip olan savunma sanayi, son yıllarda önemli aşamalar kat etti. Bu doğrultuda ihtiyaçlarımızı karşılama oranlarımız her geçen gün artarken, yakalanılan ihracat rakamları da gelecek ile ilgili umutlanmamızı sağlıyor. Yakalanılan ivme ilgili görüşlerini almak için sorularımızı yönelttiğimiz Milli Savunma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Muhsin Dere, önemli açıklamalarda bulundu.
Savunma sanayimizin gelişimi ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Ülkemizin genel konumuna baktığımızda; Kafkasya, Balkanlar ve Orta Doğu coğrafyalarının kesişme noktasında bulunması, terör örgütleri ile devamlı mücadele içinde olması, ülkelerin açık ve gizli ambargoları gibi sebepler, millî savunma sanayii bilincinin benimsenmesine ve özellikle 2004 yılından itibaren, güçlü ordu için güçlü yerli savunma sanayiine sahip olma kararlılığı doğrultusunda büyük adımlar atmamıza vesile olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği, teşviki ve desteğiyle savunma ve havacılık sanayii alanında önemli hamleler gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye devam ediyor.
Özellikle, ülkemizin savunma sanayii alanında faaliyet gösteren; Savunma Sanayii Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü ve Tersaneler Genel Müdürlüğü, TÜBİTAK SAGE gibi kamu kurum ve kuruluşları, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu, ASFAT A.Ş. gibi kamu teşebbüs ve şirketleri, ASELSAN, TUSAŞ, BMC, ROKETSAN, STM, FNSS, HAVELSAN gibi dünya listelerinde ilk yüze giren firmalarımız, sanayi kümelenmelerimiz, sanayi odalarımız ve tüm ilgili kamu ve özel kuruluşlarımızın ihtiyaçlarımıza uygun olarak gerçekleştirdiği faaliyetler son yıllarda azımsanamayacak bir gelişme sergilemiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik teşkilatlarımızın ihtiyaç duyduğu kritik sistem, malzeme ve teknolojilerin azami ölçüde yurt içinden karşılanması ve dışa bağımlılığın azaltılması maksadıyla yürütülen çalışmalar neticesinde; savunma sanayimiz özellikle son 15 yılda büyük dönüşüm yaşamış, üretilen silah ve sistemlerde yerlilik oranı %15-20’lerden %70 seviyelerine ulaşmıştır. Bu büyük atılım, yalnızca iç güvenlik ve vatan savunması kabiliyetlerimizi arttırmakla kalmamış; aynı zamanda, silah ve savunma teknolojileri ihracatı yoluyla önemli gelir elde etmemizi ve dost ve müttefik ülkelerin savunma ve güvenliğine katkı verebilmemizi sağlamıştır.
Savunma sanayindeki ihracat rakamları memnun edici boyutlarda olsa da geliştirilmesi oldukça önemli. Bu noktada yakalanılan ihracat rakamları ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Savunma sanayiindeki gelişmelerin, ülkelerin ekonomik kalkınmasına etkisi şüphesizdir. Aynı zamanda, özellikle silah ve diğer ileri teknoloji odaklı sistem ve askeri ürünlerde gelişmiş ülkeler, bölgesel ve uluslararası gelişmeleri daha etkin bir biçimde yönlendirebilecek konuma sahip olmaktadır. Tüm bunların farkındalığıyla, savunma imkân ve kabiliyetlerini artırmaya yönelik olarak ülkemizde azami gayret sarf edilmekte, teknolojik gelişmeler ışığında yeni projeler geliştirilmektedir. Bunların haricinde; teknoloji transferi ile iş ortaklığı geliştirilmesi, gelişmekte olan ülkelere kredilendirme gibi diğer pazarlara açılım ve küresel tedarik ağı kurmaya yönelik çalışmalara da devam edilmektedir. Örneğin; Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilen Askeri Diyalog Toplantıları, dünyada alanındaki en büyük fuarlardan IDEF’e ev sahipliği yapılması, Savunma Sanayii Başkanlığımız tarafından gerçekleştirilen Savunma Sanayi İş Birliği Anlaşmaları ve Dışişleri Bakanlığımızın ikili ülke ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik faaliyetlerinin yanı sıra savunma sanayii firmalarımızın ihracata yönelik girişimleri başarıyla sürdürülmektedir. Bugün gelinen noktada, savunma sanayiinde ithal eden ülke konumundan, giderek ihraç eden bir ülke konumuna yükseldik ve millî silah ve sistemlerimiz dünya pazarında yerini aldı. Sizlerin de malumunuz; milli korvetimiz MİLGEM, ATAK helikopterimiz, insansız ve silahlı insansız hava araçlarımız, Türk Başlangıç/Temel Eğitim Uçağımız HÜRKUŞ, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumumuzun ürettiği silah ve mühimmatlar; firmalarımızın ürün portföyü, dost ve müttefiklerimizin ilgi odağı olmuştur.
Geldiğimiz noktada 3 milyar ABD Dolarına yaklaşan ihracat gelirine baktığımızda, 2000’li yılların başında bu hacimden bahsetmek bile mümkün değildi. Ülkemizin kendi kendine yeten, güçlü savunma sanayisi olan bir ülke olma yolunda desteklenen “Yerlilik ve Millilik Hamlesi” ile ürün çeşitliliği gün geçtikçe artmakla birlikte bu alandaki ihracat kalemlerimizin ağırlıklı olarak; zırhlı kara araçları, insansız hava araçları, deniz araçları ve hava platformları olduğunu söyleyebilmekteyiz.
İhracat konusu gündeme geldiği zaman MİLGEM Projesi’ne ayrı bir parantez açma gereği ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda konu ile ilgili sizden bir değerlendirme alabilir miyiz?
MİLGEM Projesi ile Türkiye’de ilk defa bir korvetin tasarımı milli olarak gerçekleştirilmiş ve tasarımın yanında birçok kritik sistemin de millileştirilmesi sağlanmıştır. Hâlihazırda; %100 milli tasarım ve %70 yerli sistem/malzeme ile üretilen MİLGEM korvetleri ülkemize bu alanda ciddi bir bilgi birikimi kazandırarak, milli muharip gemi tasarım ve inşa kabiliyetine sahip ülkeler arasına girilmesini sağlamıştır. 2004 yılında, İstanbul Tersanesi Komutanlığı Dizayn Proje Ofisinde tasarım faaliyetlerine başlanan projenin ilk 4 gemisi, ADA Sınıfı Korvetlerimiz, TCG HEYBELİADA (F-511), TCG BÜYÜKADA (F-512) ve TCG BURGAZADA (F-513) ve TCG KINALIADA (F-514) 2011-2019 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın hizmetine girmiştir. Gemilerimiz, bugüne kadar çok sayıda milli/uluslararası/NATO tatbikatlarında görev almış ve verilen tüm görevleri başarı ile yerine getirmiştir.
ADA Sınıfı Korvetler, diğer ülkelerin de ilgi odağı haline gelmiş ve dünyadaki benzer sınıftaki gemiler arasında en üst sırada yerlerini almıştır. Bunun en güzel örneği olarak; kardeş ülkemiz Pakistan bu korvetlerimize talip olmuş ve 6 Eylül 2018 tarihinde Pakistan Savunma ve Üretim Bakanlığı ile ASFAT A.Ş. arasında 4 adet MİLGEM Sınıfı Korveti inşasına yönelik sözleşme imzalanmıştır. 1’nci geminin inşa faaliyetlerine, proje takvimine uygun olarak, 10 Ocak 2020 tarihinde İstanbul Tersanesi Komutanlığında başlanmış olup 2023 yılında Pakistan Deniz Kuvvetlerine teslim edilecektir. İnşasına başlanan 2’nci ve 3’üncü gemi ve Mayıs 2021’de inşasına başlanacak 4’üncü gemi ile birlikte projenin 2025 yılında tamamlanması planlanmaktadır.
Türk Deniz Kuvvetlerinin Akdeniz ve Karadeniz’de artan mevcudiyet gereksinimini karşılamak üzere, MİLGEM ADA Sınıfı Korvet Projesinin devamı niteliğindeki İstif Sınıfı Fırkateyn Projemiz ise 27 Eylül 2019 tarihinde başlatılmıştır. ADA Sınıfı Korvetlerden edinilen tecrübe ve bilgi birikimi ile kısa sürede tasarım faaliyetleri tamamlanmıştır. Yerlilik oranı artan MİLGEM Projesinin 5’inci, İstif Sınıfı Fırkateyn Projesinin ilk Gemisi olan İSTANBUL (F-515) Fırkateyninin inşasının 48 ayda tamamlanması ve 2023 yılı içerisinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza teslim edilmesi planlanmaktadır.
Ayrıca; MİLGEM ADA Sınıfı Korvetlere Ukrayna hükümeti de talip olmuş ve STM A.Ş. ile kısa bir süre önce sözleşme imzalanmıştır.
MİLGEM’in; dünyadaki emsalleri karşısında gösterdiği üstün performansı ve sürekli geliştirilen sistem, cihaz ve tasarım kabiliyetleri sayesinde, işbirliğimizin devam ettiği diğer ülkelerden gelecek talepler ile ülkemizin savunma sanayii ihracatına ve prestijine büyük katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
ASFAT A.Ş.’nin yürüttüğü çalışmalar ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Bakanlığımız yönetiminde kurulan ASFAT A.Ş.’nin amacı; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını en hızlı ve ekonomik şekilde karşılamak, askeri fabrika ve tersanelerimizin üretim, bakım, onarım, idame alanlarındaki imkân ve kabiliyetlerini kullanarak yurt içi ve yurt dışında bu alanlarda piyasa oluşturmak, savunma sanayii alanında ihracat yaparak ülke ekonomisine katkıda bulunmak ve kazancını da askeri fabrika ve tersanelerin modernizasyonuna aktararak bu tesisleri daha verimli ve üretken hale getirmektir.
Bugüne kadar ASFAT A.Ş.’nin yurt içinde gerçekleştirdiği ve devam eden projelerinden bahsedecek olursak; Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın ihtiyaçlarının karşılanması ve Tersanelerimizin modernizasyonu görevi kapsamında İzmir Tersanesi Komutanlığının yüksek tonajlı gemileri havuzlayacak kapasiteye ulaştırılması maksadıyla Ege ve Akdeniz’in hâlihazırdaki en büyük Yüzer Havuzu inşa edilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Gölcük Tersanesinin denizaltı inşa kapasitesini arttıracak Denizaltı Havuzunun inşa faaliyetleri devam etmektedir.
Ayrıca, gerçekleştirdiği ve dünya pazarına sunduğu Hafif Tip Mekanik Mayın Temizleme Teçhizatı (MEMATT) Projesi de başarı ile tamamlanmıştır. Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterindeki 9 adet A400M uçağının retrofit işlemlerinin 5 yıllık süre içerisinde Bakanlığımız bağlısı 2. Hava Bakım Fabrika Müdürlüğümüzde yapılması ve bu kapsamda fabrikamıza yetenek kazandırılması maksadıyla ASFAT ve AIRBUS şirketi arasında sözleşme imzalanmıştır.
ASFAT A.Ş.’nin yurt dışında gerçekleştirdiği projelerin en prestijli örneklerinden biri Pakistan MİLGEM Projesidir. Kardeş ülkemiz Pakistan’a satılan 4 adet korvet ile Türk savunma sanayiinin tek kalemde, ilk ve en büyük savunma sanayii ihracat projesi gerçekleştirilmiştir.
Bunun yanında; Bosna Hersek Silahlı Kuvvetlerine ait UH-1H helikopter komponentlerinin bakımı ve yedek parça tedariki hizmeti sağlanmasına yönelik sözleşme ile Karadağ Savunma Bakanlığı’nın 5 senelik askeri üniforma ve bot ihtiyacının karşılanmasına dair sözleşme, ASFAT A.Ş.’nin son dönemde imza attığı önemli projelerdendir.
Kendine özgü yapısı, mevzuatı ve imkân ve kabiliyetleri sayesinde ASFAT A.Ş.; diğer savunma sanayii firmalarımız ile işbirliği içinde projelerini hayata geçirmeye devam etmektedir. Bu noktada, ASFAT A.Ş.’nin yurt dışında diğer firmalarımızla asla rekabete girmediğini, Türk firmalarının katıldığı ihalelere katılmadığını; ancak talep edildiğinde her zaman güvenilir bir ortak olarak yanlarında duracağını vurgulamak isterim.
MKEK’nin savunma sanayi alanında yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi alabilir miyiz?
Kökleri Osmanlı İmparatorluğuna dayanan Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumumuz, Millî Savunma Bakanlığımızın çatısı altında, ülkemizin savunma sanayiinde yerli katkı payının arttırılması ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünler üretmek amacıyla teşkilatlandırılmıştır. Merkez teşkilatının yanında 11 adet fabrika ile hizmet vermektedir.
Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu; 5.56 mm-203 mm arasındaki tüm kalibrelerde silah ve mühimmatı tek çatı altında üretme kabiliyetine sahip dünyadaki tek kuruluş olma özelliğine sahiptir. Kurumumuz tarafından; obüs, tank, uçak, havan ve topçu roketi mühimmatı, MPT-76, MPT-55, G3, MP-5, MG-3 vb. çeşitli hafif silahlar, 35 mm KORKUT Hava Savunma Sistemi, T-155 FIRTINA ve PANTER Obüslerine ait silah sistemleri, sevk barutları ve farklı özellikte patlayıcılar üretilmektedir.
MKEK tarafından ayrıca; Modüler Barut, Nüfuz Edici Bomba, 105 mm Boran Obüsü, 120 mm HE ve HEAT Tank Mühimmatı, 20 mm Döner Namlulu Silah Sistemi, 25 mm Kara Topu, 155 mm Yavuz Obüsü, Vasıflı Çelikhane gibi önemli projeler başarıyla tamamlanmıştır.
Hâlihazırda; 76/62 Deniz Topu, E-ZMA (Elektrikli Zırhlı Muharebe Aracı), E-FIRTINA, Lazer Güdümlü Tank ve Topçu Mühimmatı, Çok Uzun Menzilli Topçu Mühimmatı gibi projeler üzerinde çalışmalara devam edilmektedir. RDX/HMX Patlayıcı Tesisimiz Şubat 2021’de devreye alınmıştır.
Bunların yanında Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında; kısa sürede maske, koruyucu ekipman, solunum cihazı, termal kamera ve maske üretim tezgâhı imalatları ile üstlenmiş olduğu kritik misyonun gereklerini layıkıyla yerine getirmiştir.
Önümüzdeki dönemde MKEK’in hedefi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçlerimizin savunma sanayiine dayalı ihtiyaçlarını; ilerleyen teknolojiye uygun şekilde geliştirilen, azami yerli katkı içeren, kaliteli ve düşük maliyetli ürünler ile karşılamaya devam etmektir. Aynı zamanda; ihracatın artırılması ve ülke ekonomisine katkı sağlanmasına yönelik çalışmaları da hızla devam etmektedir.
Savunma sanayimizin geleceği ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Ülkemiz, maruz kaldığı risk ve tehditler nedeniyle, geçmişten itibaren caydırıcı bir askeri güce sahip olmayı amaçlamıştır. Bu maksatla; savunma sanayiini azami ölçüde milli imkânlar ile geliştirmek yolunda, Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, önemli aşamalar kaydedilmiştir. Artık, kendi ihtiyaçlarını büyük oranda karşılayabilen ve bu alanda dünya pazarına açılmış bir savunma sanayimiz vardır.
Gelinen noktada, savunma sanayimizde büyük aşamalar kaydetmiş olsak da bunu yeterli görmemiz mümkün değildir. Bu noktada, yapılan çalışmaların geliştirilerek sürdürülebilirliğini sağlamak çok büyük önem arz etmektedir. Milli savunma gücümüzü artırmak adına, savunma sanayiine hizmet veren kamu ve özel sektör paydaşlarının her kademesinin yılmadan çalışmaya devam edeceğine kanaatim sonsuzdur. Silahlı kuvvetlerimizle, tedarik makamlarıyla, sanayimizle, üniversitelerimizle, araştırma kurumlarımızla bir bütün olarak faaliyetlerimize devam edeceğiz. İnşallah, ulusal güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılayan sistem ve teknolojileri araştırıp geliştiren ve üreten, bu sistem ve teknoloji alanlarında dünya ölçeğinde rekabet veya iş birliği yaratan, ülkenin bilim ve teknoloji düzeyinin gelişmesinde öncü bir rol oynayan yerli ve milli bir savunma sanayiine sahip olmayı hedefliyoruz.MAYIS2021