ÖZBEKİSTAN’IN İKİ SERGİSİ PARİS’İN ANA MÜZESİNDE SERGİLENECEK
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev’in Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un daveti üzerine Fransa’ya yaptığı resmi ziyaret kapsamında iki ülke lideri katılımıyla iki büyük sergi açıldı. Biri Louvre’daki “Özbekistan Vahaları Hazinesi. Kervan Yolları Kavşağında” ve ikincisi Arap Dünyası Enstitüsü’nde “Semerkant’a Yol. İpek ve Altın Mucizesi” adlı sergiler.
İki sergi de Özbekistan tarihi ve kültürüne adanmıştır. Louvre’daki sergi, MÖ 5.-6.yüzyıllardan Timurlular hükümdarlığına kadar olan dönemi kapsıyor ve Arap Dünyası Enstitüsü’ndeki sergide ise 19.-20 yüzyılın ortalarına ait sergilerin yanı sıra Özbekistan devlet müzeleri koleksiyonundan Türkistan avangartları sergilenmekte.
Ekim 2018’de Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev ilk defa Fransa’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Kültürel program çerçevesinde Louvre’a bir gezi düzenlendi. Tam o sırada müzede Özbekistan’ın zengin tarihi ve kültürel mirasına adanmış büyük çapta bir sergi düzenleme fikri oluşuyordu ve devlet başkanı bunu sıcak karşıladı.
Fakat bundan önce birçok önemli gelişmelerin yaşandığının da altını çizmek lazım.
2009’da arkeolog ve araştırmacı Rocco Rante, Özbekistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Semerkant Arkeoloji Enstitüsü ekibiyle iş birliğinde Buhara’ya bir arkeoloji misyonuna öncülük etti. Özbek tarafından ilk önce Cemal Mirzaahmedov ve daha sonra Abdisabur Raimkulov görevlendirildi. 2011’de ise Rante, Louvre’un o zamanki başkanı Henri Louarette’yi Özbekistan’a davet etti.
Mevcut tarihi materyaller değerlendirildikten sonra, en son tarihiyle 2017’de gerçekleştirilmesi planlanan olası bir sergi hakkında karar alındı.
Bir süre sonra, Semerkant’ta yine Fransız uzmanlarıyla iş birliğinde yürütülen bir diğer kazı projesinde, eşsiz bir Zerdüşt oyma paneli keşfedildi. Bulgu, dünya çapında bir keşif olduğunu iddia ediyordu.
Kazı meydanında İslam öncesi (8.yüzyıla kadar) hükümdarların yazlık sarayı bulunduğu tahmin edildi. Bilim adamlarına göre iç kalede hükümdarların tahta oturduğu, kaplaması üç katmanlı bir salonun duvarları o panelle süslendiği tahmin edildi.
Bunların yanı sıra başka benzersiz buluntular da ortaya çıktı. Özbekistan, dünyaya tarihi ve kültürel açıdan çok değerli bir hazineyi sergileyeceği anlamına geliyordu.
Gayane Umerova yönetimindeki Özbekistan Kültür ve Sanatını Geliştirme Fonu, Louvre Müzesi ile bir ortaklık anlaşması imzaladı ve Fon Konseyi başkan yardımcısı Saida Mirziyoyeva öncülüğünde hazırlık çalışmaları başlatıldı.
2020-2021’de yapılması planlanan sergi, Covid pandemisinden dolayı daha sonraya, 2022’ye ertelenmek zorunda kaldı. Bu süre zarfında Özbekistan’ın sadece 15.yüzyıla kadar uzanan kadim tarihiyle sınırlı kalmayıp, daha sonraki dönemlerden çağdaş günümüze kadar olan bir süreçten bahsetmek bu çalışmayı kapsamlı bir şekilde tamamlanacağı fikrine varıldı. Bundan yola çıkarak iki sergi paralel olarak, biri Louvre’da, ikincisi Arap Dünyası Enstitüsü’nde düzenlenmesine karar verildi.
Bu iki sergiye hazırlanmak için Özbekistan Başbakanı başkanlığında Özbekistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Sanat Tarihi Enstitüsü müdürü, proje danışmanı Şokir Pidayev, İslam Medeniyeti Merkezi direktörü Şoazim Minovarov, bakanlar, bilim insanları, arkeologlar, sergileriyle katılım sağlayacak müze müdürü ve yöneticileri bir araya geldiler.
Büyük restorasyon çalışmaları başlatıldı. 2018’den bu yana 70’den fazla eser sergi için restore edildi. Projeye Fransa ve Özbekistan tarafından kâğıt, ahşap, metal, heykel, cam ve duvar resimleri üzerine uzman restoratörler ekibe dahil edildi: Marina Reutova, Kamoliddin Makhamov, Şukhrat Pulatov, Christine Parisel, Olivier Tavoso, Delphine Lefebvre, Geraldine Frey, Axel Delo, Anne Liege ve diğer.
Özellikle 8.yüzyıla ait Kattalangar Kuran’ının sayfaları restorasyonu ve korunması yeterince zor ama onur verici bir işti. Kuran, İslam ve Müslümanlar için çok büyük bir öneme sahiptir ve tüm insanlığın tarihi ve kültürel mirasını oluşturan değerlerden biridir.
Restorasyon çalışmaları üç sene sürdü ve proje özellikle o sırada Haber ve Kitle İletişim Ajansı müdür yardımcısı olarak görevlendirilen Saida Mirziyoyeva’nın şahsi desteği sayesinde mümkün oldu. Başta 2 sayfanın restorasyonu planlanmıştı ancak 13 sayfanın tamamının restore edilmesini Saida Şavkatovna ısrar etmişti.
Bu benzersiz belgenin restorasyonuna Ali Şir Nevai adlı Özbekistan Milli Kütüphanesi, Özbekistan Cumhuriyeti Bakanlar kuruluna bağlı Kültür ve Sanatı Geliştirme Fonu, Özbekistan Müslümanlar Kurulu gibi çok saygın kurumlar dahil edildi. Çalışma, Louvre müzesi restoratörleri Axel Deleux ve Aurelia Streti tarafından gerçekleştirildi.
“Özbekistan Vahaları Hazinesi. Kervan Yolları Kavşağında” sergisi MÖ 5.-6. Yüzyıllardan Timurlular dönemine kadar olan süreci kapsayıp, bugünkü Özbekistan’ın güney sınırlarından geçen Büyük İpek Yolu’nun tarihini anlatmaktadır.
Sunulan objeler arasında anıtsal sanat eserleri, duvar yazıları, sarayların oymalı detayları, sanat ve zanaat objeleri yer almaktadır. Sergide başta Özbekistan’ın 16 devlet müzesinden 138 eser ve dünyanın önde gelen müzelerinden 31 obje olmak üzere toplam 169 eser sergilenmektedir. Onlar arasında Louvre Müzesi, Fransa Ulusal kütüphanesi, Britanya müzesi, Londra Victoria ve Albert Müzesi, Paris Madalya Kabinesi, Guimet Müzesi hem de Diller ve Medeniyetler Üniversitesi kütüphanesi(BULAC), Lisbon’daki Calouste Gulbenkian Fonu yer almaktadır.
Sergiyi Yannick Linz ve Rocco Rante yönetiyor.
Saida Mirziyoyeva’nın belirttiği gibi, Özbekistan her zaman kültürel alışveriş ve ticaret mekânı olmuştur ve Büyük İpek Yolu bu anlamda ilk küresel ekonomik proje haline gelmiştir.
Louvre’daki yaklaşık iki bin seneyi yansıtan sergi, günümüz Özbekistan topraklarında yaşanan çeşitli medeniyetlerin kültürleri hakkında çok yönlü bakış sunuyor ve aynı zamanda ülkenin benzersiz mirasını küresel kültürel bağlamda başlıca gösteriyor ki bu bizim başlıca görevlerimizdendir.
Rocco Rante ise serginin iki ana hedefi olduğunu söyledi. Birincisi, Avrupa’da Orta Asya medeniyeti ve kültürünü göstermektir. Dünyanın önde gelen müzelerinden sayılan Louvre müzesi Paris’te olduğu için burası sergi için en uygun yerdir.
İkincisi, Orta Asya ve Avrupa arasındaki tarihsel yakın bağlantıyı göstermek çünkü bu iki bölgenin pek çok ortak tarihsel anları vardır.
Bunun dışında sergi, Avrupa ve Fransız toplumunun insan uygarlığı açısından önemli bir yere sahip ve büyük tarihi şahsiyetleriyle zengin Orta Asya’yı daha iyi tanımasını sağlayan eğitici bir anlam taşımaktadır.
Buna ek olarak Rante, Louvre’daki “Özbekistan Vahaları Hazinesi. Kervan Yolları Kavşağında” sergisi önümüzdeki 30-40 yıl içerisinde eşsiz bir etkinlik olarak tarihe geçecek.
Kattalangar Kuran’ı dışında sıra dışı sergiler arasında Kafar-kala yerleşim alanında bulunan kömürleşmiş bir ahşap panel, parlak çelenk taşıyan Buda heykeli(MÖ 1.yüzyıl-MS 1.yüzyıl), Dalvarzintepe yerleşiminden bir Kuşan prensinin kafası(MS 1.-2.yüzyıllık), Buhara bölgesindeki antik Varahşa yerleşiminden bir av sahnesini sergileyen ve 7.yüzyılın ünlü duvar resmi, 14.yüzyıl Marco Polo’nun Orta Asya gezileri kitabının bir kopyası bulunmaktadır.
Sergiden yer alan eserlerin son üç yılda yapıldığına dikkat ettiğimiz zaman eserlerin birçoğu ilk kez topluma sunulduğunu fark etmek mümkün.
Özbekistan’ın 9 müzesinden 300’den fazla eseri dahil eden sergi, Özbek zanaatı ve sanatı tanıtılıyor.
Ziyaretçilere 19.-20.yüzyılın ortalarına ait milli dokumalar, kostümler, şapkalar, takılar, Buhara Emirliği dönemine ait altın işlemeli çapanlar (hırka). Çeşitli tekniklerle yapılmış halılar ve daha nice milli eşyalar sunuluyor.
Ayrıca sergide Nukus’taki İ.V.Savitski adında Karakalpakistan Cumhuriyeti Devlet Sanat Müzesi koleksiyonundan Türkistan avangardına ait eserlerin de yer aldığı 23 tabloyu görebiliriz. 1917-1932 yılları arasında Türkistan Rus sanatçıları için özellikle popüler bir coğrafi noktaydı. Matisse’in Fas’ı keşfettiği sıralarda “mahalli renkler” arayışındaki avangart sanatçılar, kendileri için ilham kaynağı ve zengin manzaralar, şekil ve biçimler sunan Orta Asya’yı keşfettiler.
Bu sergide 17. ve 18.yüzyıla ait Karakalpak tobelik’i yani geleneksel kadın baş giysisi herkesin ilgisine çekebilir. Tobelik, gümüş katmanlarına mercan ve turkuaz renkteki plakalar takılan silindirik bir biçimdedir. Saukele—bir düğün şapkası üzerine ek olarak takılan bir çeşit dekorasyon örneğidir.
Kimeşekler de sunulan objeler arasındadır. Bu da kadınların milli şapkasıdır. Kimeşek, kadın başını tamamen örter, ama yüzü açık kalır. Ayrı bir şekilde kapüşona benziyor. Evli kadınlar, statülerini vurgulamak adına belli bir renklerde kimeşekler giyerlerdi.
Hiç kuşku yok ki ziyaretçilerin ilgisini küçük burun yüzükleri—arabek’ler de çekecektir. Onlar altından yapılıp, spiral kıvrımlarla, küçük turkuaz ve mercan boncuklarla süslenmişlerdir. Arabek’leri genç Karakalpak kadınları burnunun sağ tarafında takıyorlardı ve bu Özbekistan’ın başka bölgelerinin hiçbirinde rastlanmamaktadır. Eğer bir paralel oluşturulursa modern piercing’in bir analoğu olarak tanımlamak mümkün.
Seçilen tablolar arasında Ural Tansykbaev, Viktor Ufimtsev, Nadejda Kashina, Alexander Volkov, Aleksey İsupov ve diğerlerinin de resimleri vardır. Eşsiz bir çizim tarzına rağmen, tüm tablolar tek bir temadan ilham alıyor ve bu noktada birleşiyor—Doğu ve onun renklerinden. Dolaysıyla, örneğin Nikolai Karakhan’ın “Karaağaçlar altındaki havuzun yanındaki çay bahçesi” tablosunda izleyici o dönem insanlarının nasıl giyindiğini, nasıl dinlendiğini, yaşam tarzlarını, çevredeki doğayı hemen anlayabilir.
Viktor Ufimtsev’in çok ilginç bir tablosu “Doğu Motifi”dir. Sibirya’da doğup büyüyen sanatçı, Orta Asya ile tanıştıkça adım adım geleneksel İslam sanatında ustalaştı. Bu çalışma, klasik bir ziyafet sahnesini tasvir eden bir Müslüman minyatürünün bir modernist çalışmasıdır. Tabloda, bir gemi ile dinlenmekte olan iki kadının yanına yaklaşan adam tasvir ediliyor. Batılı izleyici, Doğu’da kadınlara her zaman yüksek saygı gösterildiğini takdir edebilir.
Savitski Müzesi tarafından sunulan tüm koleksiyon, genel olarak Doğu kültürünün ve özel olarak Özbekistan’ın çeşitliğini, özgünlüğünün ve çekiciliğini ortaya çıkarmak için tasarlandığını belirtmek gerekir. Avrupa başkentinde bulunan Arap dünyası Enstitüsünde bu tablonun sunulacağı önemli sembol taşımakta. Bu bir kere Doğu ve Batı’nın mükemmel bir şekilde bir arada olabileceği ve birbirini tamamlayacağını kanıtlıyor.
Serginin düzenlenmesinde büyük destek verenlerden sergi küratörlerinden biri Fransız yayınevi Assouline Publishing’in başkanı Yaffa Assulin ve yayınlamak için Özbekistan hakkında malzeme aramak ve toplamak üzere üç yıl boyunca bölgeleri dolaşan fotoğrafçı Laziz Khamani tarafından sağlandı. Sergi “Semerkant’a Giden Yol. İpek ve Altın Mucizeleri” aslında bu kitapların canlı bir örneği oldu.
Sergilenen eşyaların büyük çoğunluğu hiçbir zaman Özbekistan dışında çıkarılmamış nadir eserlerdir. Hatta milli kimliğimize özgü olan eşyalar, örneğin, çapan, süzene ve ülkemiz müzelerinde sergilenen diğer eşyalar ile yakından tanık olanlar bile bu eserleri yeni görünüm ve farklı açıdan üç boyutlu olarak görebilirler ve bu paha biçilmez bir tecrübedir.
Bir diğer önemli husus. Sergide Özbekistan’ın tüm bölgelerinde eş zamanlı olarak kendine özgü yönleri, ekolleri, eşya işleme usulleri gösterilmektedir.
Gayane Umerova’ya göre Arap Dünyası Enstitüsü ile işbirliği Özbekistan kültürüne daha derinden öğrenmek, zengin milli kültür mirasımız ve önemini tanıtma imkanı verecek. Serginin önemli görevlerinden biri Özbekistan tarihini ve kültürünü küresel alanda tanıtma olduğundan Kültür Fonu tarafından söz konusu sergiye çok büyük önem veriliyor. Sergi bölge sanatına, zanaatına ve tarihine ilgi duyan geniş kitlenin ilgisini kazanması öngörülmekte. Ayrıca Arap Dünyası Enstitüsü ile işbirliğine organize edilen proje toplumlararası birlik ve beraberliğin daha da geliştirilmesine hizmet etmesi kuşkusuzdur.
Sergi açılışında Alman koreograf Raymond Rebek tarafından sahneye taşınan “Lazgi: Kalp ve Sevgi Raksı” balesi gösterildi. Harezm’in Lazgi dansı 3 bin yılı aşkın tarihe sahip olup UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesine alınmıştır.
İpek Yolu güzergahlarında çeşitli kültürler ve yaşam tarzlarını temsil eden bir çok medeniyetler ve etnik grupların izleri ve hazineleri saklanıyor. Bir çok ticaret yollarını kesiştiği, Doğu ve Batı arasında etkileşimin yaşandığı, göçebe ve yerleşik yaşam tarzının görüldüğü, Fars, Helenist, Türk, Çin, Hint, Müslüman, Moğol ve diğer medeniyetlerin bağlandığı topraklardır.
Özbekistan tarafından Paris’te düzenlenen bu sergide dünyadaki milyonlarca insanlara söz konusu büyük geçmişi kendi gözleri görme olanağını sağlıyor.
Uzmanlara göre kültürel işbirliği ülkeler ve insanları daha çabuk dünyaya tanıttığı için bu tür sergiler çok verimli olacaktır. Fransa’ya yılda 60 milyon, Louvre müzesine 10 milyonu aşkın turist ziyaret etmektedir. Özbekistan’ın bu tür geniş kapsamlı sergide tanıtılması ziyaretçilere ülkemiz tarihini daha yakından tanıtmanın yanı sıra ülkemiz, medeniyeti ve tarihine olan ilgiyi arttırmaya hizmet edecektir. Bu da turizmi geliştirme yolunda kendine özgü bir reklam işlevi görür. İnsanlar sergiler, mülakatlar sayesinde birbirlerine ne kadar iyi tanıyorlarsa kendi aralarında güvence de o kadar artar. Güven ise işbirliğinin diğer alanları için büyük avantajlar kapısını açar. OCAK2023