Özgür Yücetürk: Avrupa ve Türkiye’nin Ticari Araç Lideriyiz
Türk otomotiv sektöründe 50 yıllık ‘bir çınarın öyküsü’ olan Transit, Coşkun Aral ile hikayesi yeniden yazılıyor. Sektöre ismini vermeyi başaran ender bir marka olduklarının altını çizen Ford Otosan Genel Müdür Yardımcısı Özgür Yücetürk ile sektörün bugünü ve geleceğini konuştuk.
Otomotiv sektörünü açısından 2016 yılını değerlendirir misiniz?
Bu yılı değerlendirmeden önce 2015 yılındaki verileri göz önüne almak gerekiyor. 2015 yılında bütün sektörün yıllardır beklediği bir milyonluk satış hacminin üstüne çıkıldı. Böylelikle psikolojik sınır aşılmış oldu. Bu büyümeyle birlikte endüstri de büyümüş oldu. 2016 yılına giriş yaparken sektör temsilcileri toplamda 950 bin adetlik tahminlerde bulundular. Fakat bugün itibariyle 2016 yılının da 2015 yılı gibi aynı oranlardaki satışla yılı kapatacağımızı düşünüyoruz. Sektörü geçen yıl ile karşılaştırdığımızda özellikle hafif ticari araçlarda daralma olduğunu görüyoruz. Binek araçlardaki satışlar ise hemen hemen aynı seyrediyor.
İstanbul’da Comvex düzenlendi. Sizin açınızdan fuarı değerlendirir misiniz?
Zamanlama olarak 19 Mayıs tarihine denk gelmesi biraz sorun olsa da fuara katılan ziyaretçilerin gerçekten sektör açısından ihtisaslaşmış ve ihtiyacına uygun aracı seçmeye gelen ziyaretçiler olması bizleri sevindirdi. Fuara yeni trendleri görmek için gelmişlerdi. Tabi otomotiv fuarında olduğu gibi büyük bir yoğunluk yoktu. Bizde Ford Otosan olarak fuarda en hafif ticari aracımızdan en ağır ticari aracımıza kadar bütün ürün gamımızla yer aldık.
Bu fuar geçmişte yapılan fuarlara oranla daha farklıydı. Müşteri taleplerinin araçlarda görülür bir şekilde olduğunu fark ettik. Sizin açınızdan da durum böyle mi?
Bizim için de bu fuarda farklı olan iki unsur vardı. Birincisi Transit aracımızın 50. yılını kutluyoruz. Transit aracımız sektöre ismini vermiş bir araçtır. Birçok bölgede Ford markasının önünde giden bir marka oldu. Bir çınar hikâyesiyle ürünlerimizi sergiledik. Coşkun Aral Transit müşterileriyle ilgili bir belgesel hazırlıyor. O belgeselin ilk bölümünü fuarda gösterdik. Bu fuarda yine geçmişteki fuarlardan farklı olarak araçlarımızı farklı amaçlara göre tasarlayıp fuarda sergiledik. Örneğin aracı standart fabrika çıkışı şeklinde sergilemedik. Eğer aracı okulservis aracı olarak kullanacaksanız bizde aracı okulservis aracına çevirip fuara çıkarmış olduk.
Bu araçların hepsini Türk mühendislerimiz mi yapıyor?
Ticari araçlarımızın geliştirilmesinde Türk mühendislerimizin emeği çok büyük. Ford Otosan 1959 yılında kuruldu ve bu yolculuğun ilk başından itibaren ürün geliştirme faaliyetleri her zaman DNA’sında oldu. Bugün geldiğimiz noktada özellikle ürün geliştirme kabiliyeti olarak , Türkiye’de sıfırdan bir aracı tasarlayıp, üretebilecek tek firmayız.
Sektörde sürekli araştırmalar yapılıyor ve son yapılan araştırma da Türkiye’deki gençliğin artık araç satın almak istemediği belirtiliyor.
Ford Motor Company bugün ve yarının müşteri trendlerini ve ulaşım alışkanlıklarını yakından izleyerek ürün ve müşteri yönetimine dair yaklaşımları sürekli güncellemektedir. Bu bağlamda gerek marka gerek iş modelleri açısından özellikle Avrupa’da 5 strateji öne çıkmaktadır. Avrupa’da “yalın bir iş modeli”yle ve “dinamik bir organizasyon”la var olmayı devam etmeyi hedeflerken “sevilen bir marka” olma amacıyla enerjik, bağlantılı ve hayatı kolaylaştıracak çözümler sunmak için çalışıyor. Daha yalın bir portföyle SUV ve hafif ticari gibi büyüyen segmentler için “gelecek odaklı ürünler” sunmaya devam ederken bunu ayrıca “mobilite liderliği” vizyonuyla bir üst boyuta taşıyor. Özellikle bu son maddede sektörün geleceğine yönelik tartışmalara da ışık tutacak çalışmalar gerçekleştiriyor. Yeni neslin otomobil kullanım alışkanlıkları ve yeni dönem ulaşım trendleri bahsettiğiniz gibi bu tartışmaların odak konularından birisi. Ford 2015 yılında açıkladığı Smart Mobility vizyonuyla da yeni dönem araç sahipliği ve paylaşım ekonomisi üzerine dünyanın farklı yerlerinde deneyler gerçekleştiriyor. Biz de Ford Otosan olarak yapılan çalışmanın Türkiye’ye yansıyan noktasında çalışıyor olacağız.
Otomotiv sektöründe ihtisaslaşmış Arge çalışması yapılmak isteniliyor. Böyle bir çalışma yapılabilir mi?
Ford Otosan, 1.500’e yakın Ar-Ge çalışanı ile sektörünün en büyük Ar-Ge organizasyonuna sahip. Gerek kurum olarak yapılan Ar-Ge yatırımları gerek yan sanayiye verdiği Ar-Ge desteği ile de sektörüne öncülük yapıyor ve Ar-Ge’nin gelişimine destek veriyor.
Hem şirketimiz hem de sektörümüz açısından sürdürülebilir ilerlemenin Ar-Ge faaliyetleri ve inovasyon yatırımları ile mümkün olacağını düşünüyoruz. Rekabetin yoğun olduğu sektörümüzde, hem yabancı ortaklarımıza hem de yan sanayimizin global markalara hızlı, esnek, yenilikçi ve maliyet etkin çözümler üretmesi için Ar-Ge kritik önem taşımaktadır.
2016 yılı Ford Otosan açısından nasıl geçiyor?
2015 yılını ikinci marka, ticaride ise lider olarak bitirdik. 2002 yılından 2012 yılları arasında on yıl üst üste sektörü lider olarak bitirmiştik. Amacımız yine sektörde ilk üç marka içinde yer almaktır. Son 10 yılda 2008 yılı haricinde her yıl yüzbin âdetin üstünde araç sattık. Bu bir başarıdır. Bayilik teşkilatımızın verimliliği açısından çok önemli bir adımdır. Binek ve ticari araçlar açısından baktığımız zaman araçlarımızın büyük bir kısmını yeniledik. Dolayısıyla sürekli gelişen ve değişen ürünlerimizle amaçlarımıza ulaşmak istiyoruz.
Tüketiciler bu değişimi benimsiyor mu? Bunu ölçmek için elinizde birkaç veri var. Bunlardan bir tanesi satış performansınızdır. Eğer halen satışlarınız hedefleriniz doğrultusunda ilerliyorsa benimsediğini gösterir. Bir de marka algısı açısından yaptığımız bir araştırma var. Orada da sonuçlara baktığınız zaman her geçen yıl daha iyi olan sonuçlar elde ediyoruz. Performansımızın giderek arttığını görüyoruz. Bu noktada sadece araçların yenilenmesi değil, pazarlama faaliyetleriniz, satış sonrası hizmetlerimiz, Ford araçlarını kullanan müşterilerimizin geri dönüşü, bayilerimizin performansı hedeflerimizin gelişmesinde önemli bir rol oynuyor.