Pratik İşlem Ödeme Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emin Soyer: Finansın teknolojisini inşa ediyoruz

Enerji, telekomünikasyon, belediye ve ulaşım gibi stratejik sektörlerde milyonlarca kullanıcıya ulaşan; TCMB ve BDDK lisanslarıyla faaliyet gösteren bir ödeme ve elektronik para kuruluşu olan Pratik İşlem, yazılım ve donanımı kendi öz kaynaklarıyla geliştiren yerli bir teknoloji şirketi olarak sektörde farklılaşıyor. Şirketin geçmişini, vizyonunu ve sektörel değerlendirmelerini Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emin Soyerile konuştuk.

Pratik İşlem Ödeme’nin kuruluş süreci nasıl başladı?

Bu serüven çocukluk yıllarımıza dayanıyor. Doksanlı yıllarda, internet kafelerde bilgisayarla tanıştığımız günlerde Tuna Bey ile birlikte bu alana olan merakımızı keşfettik. Yazılımlar geliştirmeye başladık, CD’lere yazarak posta yoluyla gönderdiğimiz projeler bile oldu. İlk çalışmamız, gümrük mevzuatına dijital ortamda erişimi kolaylaştıran bir yazılımdı. Üniversite döneminde Hasan Bey’in de ekibe katılmasıyla çekirdek yapımız oluştu.

İlk yıllardaki projeleriniz neleri kapsıyordu?

Belediyelere su kuyusu takip sistemi geliştirdik, ardından Türkiye genelinde yaklaşık 500’e yakın petrol kuyusunun dijital olarak izlendiği bir altyapı kurduk. Bu projelerde hem yazılım hem de donanımı biz ürettik. Bugün hâlâ bu sistemler aralıksız çalışıyor. O dönemden itibaren düz yazılım üretmek yerine, entegre çözümler sunmayı tercih ettik.

Bu süreçte ticari faaliyet sınırlarını nasıl çizdiniz?

Geliştirdiğimiz altyapı sayesinde veri akışının tamamına hakimiz. Ancak ticari tarafına hiç girmedik. Fatura tahsilatı, TL paket satışı, oyun pini gibi dijital ürünleri bayilerine sunan yaklaşık bin müşterimiz vardı ve toplamda 30-35 bin aktif bayiye hizmet veriyorduk. Tarafsız kalmamız, sektörde güvenilir bir çözüm sağlayıcı olarak konumlanmamızı sağladı.

6493 sayılı kanun çıktığında nasıl bir yol izlediniz?

Kanunun getirdiği regülasyon değişikliğiyle birlikte, artık yazılımlarımızı eski haliyle müşterilerimize sunamayacağımız netleşti. Müşterilerimizden gelen talep üzerine BDDK’ya başvurduk, gerekli düzenlemeleri yaptık ve lisans sürecimizi başarıyla tamamladık.

Fatura tahsilatı tarafında nasıl bir model geliştirdiniz?

Biz bu alana farklı bir gözle baktık. Sadece tahsilat yapmak yerine, kurumlarla doğrudan anlaşmalar yapmayı tercih ettik. CK Boğaziçi, Çamlıbel, Akdeniz, Uludağ, Zorlu, Enerjisa gibi önemli enerji gruplarıyla çalıştık. Aynı zamanda İSKİ, BUSKİ ve Türk Telekom gibi kamu ve özel sektör kurumlarıyla anlaşmalar sağladık. Bu yapının üzerine 20’ye yakın finansal kuruluşa entegre olarak, geniş kapsamlı bir tahsilat ve hizmet ağı oluşturduk.

Sisteminizi nasıl ölçeklendirdiniz?

Geliştirdiğimiz altyapı zamanla doğal bir HUB yapısına dönüştü. 20’ye yakın banka ve ödeme kuruluşu ile doğrudan entegre çalışıyoruz. Bu sayede kurduğumuz model, sadece bir tahsilat sistemi değil, sektöre servis sağlayan merkezi bir yapı haline geldi.

Sistem altyapınızda hangi yetkinliklere sahipsiniz?

POS hizmetleri dahil olmak üzere tüm ödeme ve elektronik para lisanslarımızı aldık. Ayrıca Visa, Mastercard, Troy, BKM ve FAST sistemlerine üyelik süreçlerimizi de tamamladık. Bu entegrasyonlar, hem kurumsal hem de bireysel müşterilerimize daha kapsamlı hizmet sunmamıza olanak sağlıyor.

Bu sektörde karşılaştığınız temel zorluklar nelerdir?

Sektör çok dinamik, aynı zamanda oldukça regüle bir yapıya sahip. Mevzuatın sürekli değişmesi, teknik ve operasyonel süreçlerin sürekli yeniden yapılandırılmasını gerektiriyor. Teknolojik yatırımların yanı sıra, mevzuata tam uyum konusunda da ciddi bir bilgi birikimi ve takip disiplini şart.

Yabancı yatırımcı ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de fintech sektörü güçlü bir gelişim içinde. E-ticaretin yükselmesiyle birlikte ödeme kuruluşlarına olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Bu büyümenin yatırımcı ilgisini de artıracağını düşünüyorum. Sektörün hacmi ve potansiyeli oldukça yüksek.

Pratik İşlem’in yurt dışı vizyonu var mı?

Kesinlikle var. Özellikle altyapı ve regülasyon bilgisi açısından bizden daha az gelişmiş pazarlarda ciddi bir potansiyele sahibiz. Afrika ülkeleri, Türki Cumhuriyetler, Irak ve Suriye gibi bölgelerde teknolojimizi ve tecrübemizi aktarmaya hazırız. Azerbaycan’da lisans alan firmalar oldu, biz de bu örnekleri artırmak istiyoruz.

İzmir Belediyesi ile gerçekleştirdiğiniz şehir kartı projesi nasıl bir yapıya sahip?

İzmir’de hayata geçirdiğimiz şehir kartı projesi, Türkiye’de ilk kez birçok belediyecilik ve finansal hizmeti bir süper uygulama çatısı altında toplayan yenilikçi bir model oldu. Bu kart ile vatandaşlar; ulaşım hizmetlerinden sosyal yardımlara, belediye ödemelerinden e-para işlemlerine kadar birçok süreci tek bir uygulama üzerinden yönetebiliyor. Kart, hem fiziksel hem dijital olarak kullanılabiliyor. Böylece belediyenin sunduğu hizmetlere erişim hızlanırken, sosyal yardım programları da daha etkin ve şeffaf bir şekilde dağıtılabiliyor. Bu modeli diğer büyükşehirlerde de uygulamayı hedefliyoruz.