Savunma Sanayi Başkanlığı ile gelen değişim memnuniyet verici

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte tüm kurumlar kendilerini yenilemeye başlarken, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın yeni sisteme geçmeden önce Cumhurbaşkanlığına bağlanması adaptasyon sürecinin hızlı olmasını sağladı. Yaşanan değişim sürecini değerlendiren Samsun Yurt Savunma Genel Müdürü Cahit Utku Aral, sorularımızı yanıtladı.

Ülkemizde ve SSM’de yeni bir yapılanmaya gidilerek hedefler oluşturuldu. Savunma sanayi alanında üretim yapan bir firma olarak yapılan değişiklikle ilgili görüşlerinizi aktarır mısınız?

Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi değişimi öncesinde Cumhurbaşkanlığına bağlanarak yapılanma süreci ilk başlayan kurumlardan biri oldu. Bu sebeple son birkaç aydır yeni ismi ile Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), adaptasyon çalışmalarına başlamış oldu. Bu çerçevede kurum içerisinde yeni başkanlıklar oluşturuldu, organizasyon şeması değişti ve yeni personel alımları başladı. Teknolojinin, savunma doktorinlerinlerinin çok hızlı değiştiği günümüzde, bu hızlı değişime Savunma Sanayi kapsamında doğru reaksiyonlar verilemez ise hem organizasyon hem de teknolojik olarak geri kalınma kaçınılmaz olur.  Bu açıdan bakıldığında, SSB’nın kendini yenilemesi ve yeni şartlara adapte etmesi sektör tarafından da mutluluk ile karşılanacak bir hamledir.

SSM kendi içinde İhracatı Geliştirme Grup Başkanlığı oluşturarak firmalarımızın yurt dışında başarı yakalamasını amaçlamaktadır. Oluşturulan dairenin sizin açınızdan sektöre etkisini aktarır mısınız?

Daha önce ki röportajlarımızda da değerlendirdiğimiz gibi, Türkiye’nin yapmakta olduğu mamül ihracatının ihracat birim değeri 2017 TİM verilerine göre 1,28 Amerikan Doları/kilogram iken, savunma ve havacılık sanayii ihracat birim değeri 39,72 Amerikan Doları/kilogram olarak yayınlanmıştır. Firmamızın yapmakta olduğu ihracatın birim değeri ise 125 Amerikan Doları/kilogramdır. Bugün Türkiye’nin lokomotif sanayi ürünü olan otomotiv endüstrisinin ihracat birim değeri 6,95 Amerikan Doları/kilogram olduğu değerlendirildiğinde, Türkiye’nin bugün en çok ihracat yapmasına ihtiyaç duyduğu sektör savunma sanayidir.

Bugün yaşamakta olduğumuz likidite dar boğazının sebebi, yeterli ihracat yapmamızdan ötürü oluşan cari açıktır.  Bugün savunma sanayi alanında faaliyet gösteren birçok firmamız, sadece yurt içi satışlar yaparak gelir elde etmektedir ki, SSB yapmış olduğu bu alımlar karşılığında Sanayi Katılım Offset Sözleşmesi kapsamında firmaları ihracat yapmaya zorlamaktadır. Sadece yurt içi satış hedefleyen savunma sanayi firmalarının değerlendirmediği bir konu da gerçek rekabetin uluslararası sahada olması ve üretmekte olduğu ürünleri en iyi geliştirebilecekleri platformun ihracat platformu olduğudur.  Uluslararası alanda başarıya ulaşmış her hangi bir ürünün yurt içi pazarda başarı sağlamaması mümkün değildir.

Umarım SSB içerisinde oluşturulan İhracatı Geliştirme Grup Başkanlığı, Sayın Asuman Vangölü önderliğinde Türkiye’nin savunma ürünleri ihracatını arttırmasına büyük katkı sağlayacaktır.

Cumhurbaşkanı özellikle Afrika pazarının Türk yatırımcılara açılması için bölgeye sıklıkla ziyaretler gerçekleştirmektedir. Afrika bölgesinde yapılan ihalelere katılan bir firma olarak bölgenin gelişimiyle ilgili düşüncelerinizi aktarır mısınız?

Afrika pazarında bu zamana kadar firma olarak yapmakta olduğumuz girişimler yanında, SSB bünyesinde yer alan Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı’nın daha önceki yıllarda organize ettiği Afrika ülkelerine yapılan ziyaretlerde de bu kıtadaki potansiyelleri tespit etme imkanı bulduk.  Afrika Kıtasında Çin Halk Cumhuriyeti’nin, Afrika ülkelerine düşük faizli sağlamakta olduğu yüksek krediler ile bölgede tüm sektörlerde hakimiyetini sağladığı tespit edilmiştir. Hatta Türkiye de bu pazarda fırsatlar yaratabilmek adına Eximbank üzerinden Afrika Ülkelerine kredi olanağı sunma ve sunulan bu kredi karşılığında Türk Firmalarına iş imkânları sağlama çalışmaları yapmıştır. Fakat bu rekabette Çin’in teklif ettiği kredi miktarının Türkiye’ye nazaran çok daha fazla olması, Çin’in yapmış olduğu anlaşmalar çerçevesinde kendi vatandaşlarını Afrika ülkelerine göndermesi ve bu ülkelerde yerleşik olarak yaşamaya başlamaları neticesinde Çin, Afrika pazarının hâkimi konumuna gelmiştir.

Afrika kıtasının bu kadar değerli olmasının sebebi kıtada bulunan toprak madenleri ve yeraltı kaynaklarıdır. Fakat söz konusu madenlerin kontrolü ve bu madenlerin işlemesi konusunda hâkimiyetin başka ülkelerin kontrolüne geçmesi ile sağlanan gelirlerden Afrika ülkelerine kalan pay, bu ülkelerin kalkınmasının daha yavaş olmasına sebebiyet vermektedir. Bu sebeple; Türkiye’nin Katar gibi hem yakın ilişkilerde olduğu hem de dolar rezervi Türkiye’den güçlü olan ülkeler ile işbirliği yaparak Afrika yatırımlarına dahil olmalıdır.

Filipinler Polis Teşkitalı’nın testlerinden geçerek tabanca ihalesini kazandınız. Kazandığınız ihalenin Canik açısından önemini aktarır mısınız?

Filipinler Polis Teşkilatı için üretmiş olduğumuz 10.000 adetlik TP9SF Elite-S model tabancanın sevkiyatı Temmuz 2018 itibari ile tamamlanmıştır. Söz konusu kontrat ile firmamızın ürünlerinin Asya kıtasının önemli ülkelerinden biri olan Filipinler’in envanterine girmiş olması diğer Asya Ülkelerine de referans olacağı düşüncesindeyiz. Önümüzde Filipinlerde açılmasını beklediğimiz 75.000 adetlik Filipinler ordu alım ihalesi bulunmaktadır ve bu ihaleyi de kazanmamız durumunda ürünlerimiz, Filipinlerin resmi silahı statüsüne gelecektir.  

Canik markası ile ABD’ye önemli miktarda ihracat yapmaktasınız. ABD Başkanı’nın ithalata karşı ticaret savaşları başlatması sizi etkilemekte mi?

Hali hazırda alınan vergi artırım kararları sektörümüz ürünlerini kapsamamaktadır fakat gelecekte böyle bir riskin olmadığını da söyleyemeyiz. Bilindiği üzere TÜİK verilerine göre 2017 yılında Türkiye, ihracatının %23,1’ini Avrupa Birliği ülkelerine yaparken,  ABD’ye yapılan ihracatın toplam ihracatımız içindeki payı %4,6 olmuştur. Bu değerler göz önüne alındığında, 20 Milyar Dolarlık ABD ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi, iki ülkenin birbirleri arasında ortak paydalarda buluşma zorunluluğunu sağlamamaktadır. Türkiye ve ABD arasındaki ilişkinin güçlenmesinin ve gereksiz yaptırımların önüne geçilmesinin tek yolu bu ticaret hacminin arttırılmasıdır.

Bilindiği üzere firmamızın ABD’de Miami’de yerleşkesi bulunmakta ve Canik-USA altında ABD’de üretim yapmaktayız. Bizler gibi hem ABD’ye ihracat hem de ABD’den ihracat yapan firmalar için, Türkiye ABD arasındaki ilişkiler çok kritik önem arz etmektedir. Başkan Trump’ın ithalat vergisi politikasının odağında, ABD’ye ihracatı ithalatından fazla olan ülkeler olduğu için, eğer Türkiye için böyle bir karar gündeme gelir ise bu siyasi bir yaptırım amacı ile olacaktır. Umarız böyle bir durum yaşanmaz.

Özgün Yerli Tabanca Geliştirme Projesinde gelinen noktayı aktarır mısınız? Özgün Yerli Tabanca Projesi kapsamında Deniz Kuvvetlerimizin 2018 yılı ihtiyaçları Temmuz 2018 itibari ile tamamlanmıştır. Bundan sonraki süreçte hem Jandarma Genel Komutanlığımıza hem de Emniyet Genel Müdürlüğümüze teslimatımız olacaktır. 2018 yılı içerisinde tüm kurumlarımıza toplam olarak 45.000 tabanca teslim etmeyi hedeflemekteyiz. Bu zamana kadar yapmış olduğumuz teslimattan geri dönüşlerin pozitif olması bizleri ayrıca mutlu etmektedir.